Bölümler |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
7 Mart 1995 F___, Laura, SV, MT, M___
S:(L) Merhaba.
C: Merhaba.
S:(L) Bu gece kim var?
C: Sijll.
S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya elbette.
S:(L) Bu gece bazı sorularımız olacak. Bu akşam Danyal tarafından yazılan ve İsa'nın da bahsettiği "yıkıcı iğrenç şey" hakkında tartışıyorduk. Bu nedir?
C: Dezenformasyon.
S:(L) "Yıkıcı iğrenç şey"in kendisi mi, yoksa onun hakkında yazılanlar mı dezenformasyon?
C: Her ikisi.
S:(L) Bunu açıklamak için söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Ne gibi?
S:(L) Danyal tarafından ön görülen bu bilginin kaynağı kimdi veya neydi?
C: İlüminati.
S:(L) Danyal'a verilen kehanetler dezenformasyon muydu?
C: Yakın.
S:(L) "Yıkıcı iğrenç" denen şey var mı?
C: Tanımlar sınırsızsa herşey var.
S:(L) Pekala. Kutsal Kitap'ta bahsedilen Elohim kimdi?
C: Çoklu tanım.
S:(L) Nasıl yani? Tek bir şeyi ifade etmiyor mu?
C: Ve çeşitli varlıklar.
S:(L) Elohim "iyi adamlar" mıydı?
C: İlk ortaya çıkışları insandı, sonra insandışı.
S:(L) Bazılarının dediği gibi ışıktan varlıklar mı?
C: Belirsiz.
S:(L) İnsandan insandışına dönüşümlerine neden olan şey neydi?
C: Anlaşma.
S:(L) Birbirleriyle bir anlaşma mı yaptılar?
C: Hayır, 4'üncü yoğunluk KH ile.
S:(L) Bu iyi değil! Elohim'in KH olduğunu mu söylüyorsunuz? Anlaşma yaptıkları bu KH varlıkları kimdi?
C: Rosteem şimdi kendini Gülhaçlılar (Rosicrucians) olarak gösteriyor.
S:(L) Amaçları nedir?
C: Henüz size açıklanamaz.
S:(L) Ağırmış! Pekala, "Keys of Enoch" (Enok'un Anahtarları) adlı kitabın kaynağı nedir? James Hurtak üst boyutlara götürüldüğünü ve "anahtarların" ona programlandığını iddia ediyor.
C: Örtülü gerçeklik.
S:(L) Götürüldüğü yer mi?
C: Yer değil, mesaj.
S:(L) Bu örtülü gerçekliğin kaynağı nedir?
C: Araştır; buradakilerden biri patlayıcı gerçeklik öncülüklerini keşfetmek için biraz fazla çalışıyor.
S:(L) Tamam. M___'nin söylediği gibi bu kitapta kodlanmış bilgi mi var?
C: Heryerde kodlanmış bilgi var. Yer sarsıcı ilkeleri keşfetmek için daha yavaş bir inceleme öneriyoruz.
S:(L) Fazla sıkı çalışan kim?
C: Sen. Daha yavaşı iyi olur. Çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırmakla ilgili eski hikayeyi hatırla.
S:(MT) Eğer incelemeyeceksek ne yapmamız gerekiyor?
C: M___ direnç gösteriyor.
S:(MT) Neye?
C: Neden hayatının rotasını belirlemede zorluk çektiğini düşünüyorsun?
S:(MT) Neye direnç gösteriyorum?
C: Yavaşlamayla ilgili mesaja. Bu önemli, çünkü araba ağaçları seçemeyeceğiniz kadar hızlı gittiğinde, yapraklardaki damarları görmek zordur.
S:(L) Hayatı hızlı şeritte yaşıyor gibi görünüyor.
C: Yanlış yorum. Bu, hayatı hızlı şeritte yaşamak değil, çok fazla şeyi çok fazla hızlı özümsemeye çalışmak.
S:(L) Yani fazla zengin bir benzin karışımı mı kullanıyor?
C: Acemice bir benzetme ama fikir doğru.
S:(MT) Burada kastedilen şeyin ne olduğu konusunda pek emin değilim.
C: Metafizik aşırı yüklemesi. İyi bir yol, ama tavşandan ziyade kaplumbağa gibi olmanızı öneriyoruz.
S:(L) Çalışmalarını sürdürebileceği ve aynı zamanda hayatını kazanabileceği bir yol arıyor.
C: "Öğretmekten" ziyade okumalar ve terapiler. Terapi öğretmeninden ziyade terapist ol! İnsanlar bireysel ilgi için can atıyor, fark etmedin mi?
S:(MT) Öğretmeyle karşılaştırılırsa, okuduğumda çok daha fazla şey yapıyorum.
C: Bingo!
S:(MT) Bu anlamda nasıl daha fazla çalışma içine girebilirim?
C: Diğerleriyle bağlantı halinde olduğunda bu kendini kendine çözülecek, ki bu senin yetenekli olduğun bir alan.
S:(L) Pekala, Cuma günü buraya benimle konuşmak isteyen bir gazeteci geliyor...
C: Durumun akışıyla ilgili olarak zihnen açık ol. Herkesin bilinç arttırma yeteneğinin seninki kadar yüksek olmadığını unutma.
S:(L) Yani o gerçekten şüpheci biri ve doğrulama, kanıtlama konularıyla ilgili olarak epeyce uğraşmam gerekecek, öyle mi?
C: Konu bu değil. Okuyucular, materyalistik bakış açısıyla hata arayacaklar, o yüzden dikkatli olmalısın, yoksa irrasyonel (mantıkdışı) görünebilirsin.
S:(L) O zaman yapışık ruh çıkarma ve buna benzer şeylerden bahsetmesem daha iyi olur herhalde?
C: Denge.
S:(L) Tamam. Dengeli olmaya çalışacağım. Ülkeyi terk etmek zorunda kalmak istemiyorum. (MT) Hindu tapınağıyla ne tür bir bağlantım olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: İyi insanlar, ama senin yerin değil. Sadece çok stresli ve hayalkırıklığı yaratıcı bir dönemde yükseltici titreşimlere ihtiyaç duymuştun!
S:(MT) Kitap dükkanımı tekrar kurmalı mıyım?
C: Açık.
S:(L) Kitaplarım için bir yer bulma konusunda bana bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Bunu son kez söylüyoruz, kendi aranızda bağlantıyı koparmayın ve herşey yerini bulacak.
S:(L) M___ hiç kaçırıldı mı?
C: Açık.
S:(L) Bunu neden yanıtlamıyorsunuz?
C: Başka bir celsede yanıtlayacağız.
S:(M) Kariyerimde ne yapmam gerektiği konusunda bana bir bilgi verebilir misiniz?
C: Kariyer yolu, tıpkı herkes için olması gerektiği gibi, çekici, zahmetsiz ve acısız olmalı.
S:(L) İyileşme sürecindeki fiziksel faaliyetler olarak M___'nin takip edeceği en iyi yol nedir?
C: Takip etmeyin. Kilit nokta, herhangi birşeyi takip etmemek. Bireye bağlı.
S:(L) Her birimizdeki büyük ilerleme ve gelişme potansiyellerini kısaca tanımlayabilir misiniz?
C: Hiçbirinize bunu söyleyemeyiz, çünkü o zaman öğrenmezsiniz, ve öğrenmezseniz, bireysel bir ruh olarak ilerleyemezsiniz!
S:(L) Birinin söylediği gibi "ruh sayısı" diye birşey var mı?
C: Ancak olmasını istersen. "İyi geceler Gracie" deme vakti.
S:(L) İyi geceler.
_____________________
11 Mart 1995 F___, Laura, TR, JR, SV
S:(L) Merhaba.
C: Gerçek UFO'lar, S___.
S:(T) Kelime tablanın dışına çıkıyor çünkü yüzey fazla kaygan. [Yeni bir tabla kullanıyorduk ve birkaç kelime ve ünlem işareti ekledik.]
C: Yoğunluk.
S:(T) "Yoğunluk" kelimesini kaybediyoruz. Tamam, bu yeterli mi?
C: Yoğunluk kaybı yaygın bir deneyim.
S:(J) Diyetten mi bahsediyoruz?
C: Çoklu yorum.
S:(T) Neşeyi seviyorum!
C: Neşe iyidir.
S:(L) Bu gece kim var?
C: Sorra.
S:(T) Merhaba Sorra! (L) Neredensin?
C: Merhaba TR! Kasyopya.
S:(T) Yeni bir tabla aldık. Harika çalışıyor.
C: Lütfen bunu alışkanlık edinin!
S:(T) Yeni tablayı hepimiz sevdik!
C: Pürüzsüz. Diğerlerini çağırdım, şaşkınlık içinde izliyorlar!
S: [Gülüşme.]
C: Bir sonraki gösteride lütfen bu veya benzer bir tabla kullanın.
S:(L) Gösteride eski tablayı kullanmak zorunda kaldığımız için üzgünüz. (T) ...Bugünkü çalışma iyi miydi?
C: İyiydi. Bu yeni tablayla gerçektenden eğleniyoruz. Bunu sevdik!!!!!!!
S:[Gülüşme]
C: Evet! Ben Deanorilloa, ben de çok etkilendim! Oppilmno, ben de! Bu gece enerjiniz yeni seviyelere ulaşacak!
S:(J) Bu, hem bugünkü gösterimiz, hem de yeni tablayla mı ilgili?
C: Evet!!
S:(J) Bu tabla sizi gerçekten coşturdu!
C: İyisiniz!
S:(T) Bunu hepimize borçluyuz!
C: Evet.
S:(L) Bize genel olarak...
C: F___ sizinle tekrar bağlantı kurmak istiyor!
S:(T) Evet, bugünkü gösterimizde onu ikna ettik. Neden tekrar bağlantı kurmak istiyor?
C: Güçlü bir kanalsınız. Geçerli birini gördüğünde tanır! Ve o da geçerli bir araştırmacı; yalnızca duygusal bir duruma girmişti.
S:(L) Onun Kertişlerin bir ajanı olduğunu söylediğinizi sanmıştım?
C: Ajan provokatör.
S:(T) Onunla tekrar temas kurmamız gerektiğini söylemiyorlar, yalnızca onun bunu istediğini söylüyorlar.
C: Size bağlı.
S:(L) A___ B___'nin tepkisi neydi?
C: Heyecan.
S:(L) Eğer sizin için bir sakıncası yoksa, A___'nın gelmesinin bence bir mahsuru yok. F___'yle etrafta birşeyler çevirip durmasın yeter. (T) F___'yle ne yaparsa yapsın, yeter ki F___'nin enerjisini buraya getirmesin. Bunu yalnızca M___ yapabilir. (L) Beyaz saçlı, sakallı adam kimdi?
C: B___ H___.
S:(T) B___ H___ de kim? (J) Geniş şapkalı adam kimdi? (L) L___'nin toplantılarına sıkça katılıyor. Geçen gün bize bu gösterinin kadersel birşey olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet.
S:(L) Gösteriyi yaptığımıza göre bu kadersel olayın amacı neydi, söyleyebilir misiniz?
C: Biraz yönlendirmeden fayda sağlayabilecek olanların eğitilmesi.
S:(L) Oradaki insanların hepsi açık fikirlilik konusunda sorunlu. Metafizik insanlarıyla neredeyse hiç anlaşamıyoruz çünkü genellikle kapalı tutucu oluyorlar. (F) "New Age"cilerden daha dengeli görünüyorlardı. (J) Grubun burada olduğu birkaç hafta önceki celsede neden o kadar interferans vardı ve bugün neden yoktu?
C: Kanal uyumlanıyor.
S:(T) Ayrıca daha büyük bir insan kitlesiyle celse yapma konusunda iyi bir pratik oldu.
C: Artan açıklığı fark ettiniz mi?
S:(L) Evet, farkettik. Bunun nedeni neydi?
C: Uyumlanma interferansı azaltıyor.
S:(T) G___ ve diğerleri buradayken, ilk defa o kadar çok insanla celse yapmıştık ve herkes kanala enerji aktarıyordu ve böylece kanal genişledi. (J) Doğru tutuma sahip ne kadar çok insan gelirse o kadar çok uyumlanacak.
C: Hayır, olayların doğal akışıyla ilgili.
S:(L) Sanırım bugün insanlara neler olduğunu gayet net bir şekilde açıkladık, ölçütleri koyduk, ve insanlara ne tür soruları kabul edebileceğimizi ifade ettik ve böylece bir koruma sağlamış olduk, doğru mu?
C: Evet.
S:(L) A___, insanların esas olarak kaç kromozoma sahip olduğunu sormamızı istedi.
C: 135 çift.
S:(T) Şimdi 23 çiftimiz var. Epeyce kromozom kaybetmişiz demek. (L) Çok! (T) Kaybettiklerimizi geri alacak mıyız?
C: Bekleyin ve görün.
S:(L) Coral Castle ile ilgili adam hakkında sormak istiyorum. Bildiğiniz gibi Hillard'ı görmeye gittik. Onunla görüştükten sonra bir kaza geçirdi, hemen ertesi gün. Bu kaza onun bizimle daha fazla iletişim kurmasını engellemeye yönelik miydi?
C: Açık. İsterseniz onu arayın ve detayları öğrenmeye çalışın.
S:(L) Hillard'la konuşurken bize Coral Castle'ı inşa eden adamdan bahsetti. Görünüşe göre bu adamın yaşadığı odada üç şey varmış: bir yatak, bir masa ve tavandan bir zincirle asılı olan, emniyet kemerine kadar tam donanımlı bir uçak koltuğu. Bu...
C: Doğru çünkü öğreniyorsunuz ve bu ve diğer faaliyetlerinizin neticesinde DNA'larınızı birleştiriyorsunuz.
S:(L) Tamam, yani S___ ve ben, bu gizem hakkında yaptığımız incelemeyle, bu adamın bu çarpıcı mühendislik ve inşa başarısını nasıl ortaya koyduğunu öğrenmeye yaklaşıyoruz öyle mi?
C: İstersen S___'yi hipnotize et.
S:(L) S___ hipnoz yoluyla bu bilgiye erişebilecek mi?
C: S___'nin hayatında neler yaşadığını bilmiyorsun. Açıklamak istemediği kişisel gerçekliğiyle ilgili neden bunca rahatsız düşünceleri var sence?
S:(S) Beni hipnotize etsen iyi olacak sanırım. Rahatsızlık yaratıcı düşüncelerim var, ama... (T) Nedir? (S) Kişiliğim hakkında, kendimden şüphe duyuyorum, bilmiyorum. Büyük bir soru işareti gibi. (T) Bunun üzerine gitmek istiyor musun? Ve Kasyopyalılar celseye "Gerçek UFO'lar, S___" diye başladılar. Bunun anlamı nedir?
C: Gerçekten, nedir?
S:(S) Projeksiyon değil, gerçek UFO'lar anlamında mı? (L) Tamam, şimdi beyin hücrelerimizi birleştirelim!
C: "Beyin hücrelerini" birleştirmeye gerek yok, çakralarınızı kullanmanız yeterli!
S:(L) Beyin hücrelerinizi birleştirmeyin, çakralarınızı birleştirin. Çakralarımızı nasıl birleştirebiliriz? (T) Birleştirilebileceklerini bilmiyordum. (S) Her zaman birleşikler. (L) Peki birbirleriyle nasıl birleştirilebilirler? (S) Bunu düşünerek, sanırım.
C: Keşfedin.
S:(L) Bunun hakkında bir ipucu verir misiniz? (T) Meditasyon mu?
C: Kastedileni kaçırıyorsunuz; aramayın, sadece hazır olduğunda olmasına izin verin.
S:(T) Yeterince kolay. (S) "Gerçek UFO'lar" ne anlama geliyor? (L) Evet, bu cümleyle başladınız; bu ne anlama geliyor?
C: S___'ye sorun!
S:(L) S___'ye kesinlikle soracağız. (S) Bildiğim kadarıyla hiç UFO görmedim. Belki görmüşümdür, ama farkında olmadan. Bunun, evlat edinilmiş biri olmamla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Olabilir.
S:(L) Belkide dünyadışı bir varlıksın S___. (T) Oryon Federasyonu üyelerinden biri misin? [Gülüşme] (S) Öyle miyim?
C: Neşe.
S:(S) Beni en kısa zamanda hipnotize etmen gerek, meraktan ölüyorum. (L) Ölmeyeceksin, söz veriyorum. (T) Evet, Merak Şehri'nde yaşıyorsun. (S) Son zamanlarda gerçekten garip ve parçalar halinde rüyalar gördüm. Sadece kısa görüntüler... (T) Yakın zamanda mı? JR ve ben, en son bahsettiğimiz dışında, yakın zamanlarda hiç garip rüya görmedik ama JR geçen gece gözünde tuhaf bir ışık hissetmiş. (L) Evet, geçen gece JR'nin gözünde deneyimlediği ışıklanmanın nedeni neydi? (T) Son birkaç yılda bu üçüncü veya dördüncü kez oluyor.
C: DNA iplikçiklerinin gelişimi. Neden içinizde tutuyorsunuz; artan yeteneklerinizin farkında değil misiniz?
S:(T) Bu deneyimi bir sonraki yaşayışında artık onun hakkında birşeyler biliyor olacaksın. Bu meydana geldiğinde ona gevşemesini, stres ve korkuyu atlatmasını ve izleyip ne olduğunu anlamaya çalışmasını söylüyorum. (L) Evet, hepimiz çok garip deneyimler geçirdik. (T) Evet, ben de aynı şeyi rahatlıkla söyleyebilirim ama yaşarken daha zor oluyor. (L) Ve herbirimizde farklı oluyor.
C: Evet.
S:(J) Ne tür yeteneklerden bahsediyorsunuz?
C: Psişik! (Ruhsal)
S:(J) Bu iyi...
C: UFO fenomenine direnç göstermeyi bırak, sadece kabul et.
S:(L) Bu nedir? Buna direnç mi gösteriyorsun JR? (J) Sanırım hala şüpheciyim, evet. (L) Şaka yapıyorsun! Sanırım bir tanesini görmen gerek. Benim şüpheciliğimi iyileştirdi. [Gülüşme] (J) Hiç birinci elden bir deneyimim olmadı. (S) Bildiğim kadarıyla benim de olmadı. [Gülüşme] (J) Yani, tüm bu şeyleri biliyorum... (T) Hepimizin sizi görebilmesi için birşeyler ayarlayabilir miyiz?
C: İstediğiniz zaman ayarlayabilirsiniz. Laura, biraz daha kafein lütfen.
S:(T) Kahve içmek mi istiyorsunuz? Kafein müptelası olmuş olmanız ve buna yalnızca bizim aracılığımızla ulaşabiliyor olmanız mümkün mü?
C: Açık. Bir 6'ncı yoğunluk ışık varlığı, 3'üncü yoğunluktan herhangi birşeye nasıl "müptela" olur?
S:(S) Hadi bakalım, açıkla onlara şimdi TR! (T) İletişim frekansımızdan. (L) Benim içtiğim kafein size de ulaşıyor mu?
C: Hayır.
S:(T) Bizde meydana getirdiği frekans değişimi sizi de etkiliyor mu?
C: Gerçekten öyle oluyorsa ne güzel! [Gülüşme]
S:(L) Sanırım kafein sadece uykumuzu erteleyip onlara ayak uydurmamızı sağlıyor.
C: Evet.
S:(T) Hadi ama! Siz de tadına bakıyorsunuz! Evet evet! ...
C: TR, celseden önce ne içtin?
S:(T) A ha! Ondan da istiyorlar! Ho-ho-ho, neşe, neşe. (S) İçtiğin purolardan olmalı TR! [MOLA] (L) Ekonomi hakkındaki sohbetimizi herhalde dinliyordunuz?
C: Her zaman olduğu gibi.
S:(L) Bize bu konuda rehberlikte bulunabilir misiniz, bir güvence verebilir misiniz? Çünkü biz hala 3'üncü yoğunluğuz ve bazı bakımlardan güvencelere ihtiyacımız var.
C: Çok fazla şeye ihtiyaç duyacak kadar 3'üncü yoğunluksunuz hala, aşkım!
S:[Ooo!] (L) Evet, ama soruyu yanıtlamadınız! (T) Bu konuda ustalar.
C: Önceki celselerde söylenenleri gözden geçirin.
S: (L) Bizim için bazı finansal ayarlamalar yaptığınızı söylemiştiniz. ...
C: Şu anda yaptığınız gibi, insanlarla bağlantıya geçin!
S:(L) Yani celselerimiz devam ettikçe elimizdeki materyalleri insanlara göndermemiz gerekiyor ve F___'nin dediği gibi sonra da bir sponsor falan bulmamız gerekiyor.
C: Eugene Brown'dan para isteyin, muhtemelen vermez ama verecek birini tanıyor olabilir! Şimdi süreci anlıyor musunuz?
S: ... (T) Doğru reiki öğretmenini ararken ne olmuştu Laura? (L) Doğru reikiyi bilen birini tanıyıp tanımadığımı sormuştum... (T) Ve Kasyopyalılar da Helen Davis demişti. Sen de "Helen reikiye inanmıyor" demiştin. Ama Helen doğru kişiyi biliyordu.
C: Güven.
... [ç.n.: celsenin bu kısmında katılımcıların kendi aralarında geçen ve celse bilgileriyle doğrudan ilgisi olmayan uzunca bir kısım atlanmıştır. zaman kazanmak için bundan sonra da bu tür kısımlar atlanacaktır.]
S:(L) Sorularımıza dönelim... (J) Gene, kehanetler hakkında bir kitap oluşturmamız gerektiğini düşünüyor... (L) Bence İsa'nın bu konuda söyledikleri gayet makul: "İşaret arayan zayıf ve imansız bir nesil." (T) Bugün arabada bununla ilgili konuşuyorduk... Bu celselerde asıl aldıklarımızla karşılaştırıldığında, kehanetlerin pek önemi olmadığından bahsediyorduk. Eğer bilgin varsa kehanetlere ihtiyacın yok, çünkü birşey olacağını zaten biliyorsun ve o şey olana kadar hiçbirşeyin kesin olmadığını biliyorsun...
C: Sorun.
S:(L) Bir celsede zamanın, Cennetten Düşüş "sırasında" ortaya çıkan bir ilüzyon olduğunu söylemiştiniz ve bunu söyleyiş şekliniz, başka ilüzyonların da olduğunu düşündürdü bana...
C: Değiştirilen DNA'nız nedeniyle zaman sizin için doğruluğu olan bir ilüzyon.
S:(L) Peki diğer ilüzyonlar nedir?
C: Monoteizm; sizden ayrı, mutlak güce sahip bir varlığa inanç.
S:(L) Başka?
C: Fiziksel artış gereksinimi.
S:(L) Korunma için fiziğe odaklanmak... (T) Monoteizmle ilgili anahtar kelime ayrılık mı?
C: Evet.
S:(L) Başka?
C: Lineer/doğrusal odak.
S:(L) Başka?
C: Tekboyutluluk.
S:(L) Örtü... (J) Sadece tek bir boyutu algılamak... (L) Bu ilüzyonlar DNA'mıza genetik olarak programlandı mı?
C: Yakın.
S:(L) Başka hangi ilüzyonlar var?
C: Öncekilerle işiniz bitti mi?
S:(L) Bilmiyorum. Bu ilüzyonların bize nasıl zorlandığından, bizim bunları nasıl algıladığımızdan bahsedebilir misiniz biraz?
C: Eğer biri bir kapıyı açarsa ve sen de açılan kapıdan bir küp altın görürsen, altına ulaşmadan önce, kapının arkasında gizlenmiş zehirli bir yılan olup olmadığını düşünür müsün?
S:(L) Altın neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya cezbolma.
S:(L) Kapı neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya açılış.
S:(L) Bir küp altın olarak temsil edilen sınırlanma, aslında göründüğü şey değil miydi? Bu bir kandırma mıydı?
C: Yılan nedir?
S:(T) Kertenkeleler? (J) Tehlike. (L) Tamam, kapıyı kim açtı? (J) Biz.
C: Hayır.
S:(L) Kapıyı açan biz değildik, doğru mu?
C: Evet.
S:(T) Kapıyı kim açtı?
C: Kertenkeleler.
S:(L) Yani resmen... (T) Yılan kimdi? (J) Kertenkeleler, tehlikeyi...
C: Hayır!
S:(L) Yılan kimdi?
C: Dikkatsizce cazibeye teslim olmanın sonucu; yani, bakmadan atlamak.
S:(J) Yani dikkatli olmamız gerekiyor. (T) Yılan neydi? (J) Cazibeye teslim olmanın sonucu... (L) Yani diyorsunuz ki, cennetteki cezbolma hikayesi, insanoğlunun cezbedilerek bu realiteye yönlendirilmesinin hikayesiydi. İyi ve Kötünün Bilgisi Ağacı'nın meyvesinin yenmesi de...
C: Cazibeye teslim olmaydı.
S:(L) Ve bu bir kandırmaydı...
C: Hayır! Kandırma yok!
S:(L) Ama burada dönen birşey var. (T) Tuzak mı?
C: Hayır! Tuzak da yok. Seçmeseydiniz, özgür iradenize müdahale edilemezdi.
S:(T) Bir saniye. Olayın mantığını kaçırıyorum. Düşüşten önce biz kimdik?
C: 3'üncü yoğunluk BH.
S:(T) Bize 3'üncü yoğunluk varlıklarının BH olamayacağını söylememiş miydiniz? (L) Hayır. 3'üncü yoğunluk BH varlıklarının olduğunu söylemişlerdi. (T) O zaman meydana gelen şeyden dolayı mı şimdi KH'yiz?
C: Evet.
S:(T) Tamam, demek o zaman BH'ydik. Yani Kertenkeleler kapıyı açtı ve tabii bunu bir mecaz olarak kullanıyoruz. Kertenkeleler kapıyı açtı ve bize bir küp altını gösterdiler ve kapıdan geçip ona ulaşmamızı umuyorlardı ve bizi kontrol altına almak üzere kapının arkasında bekliyorlardı. Doğru yolda mıyım?
C: Ummak yanlış fikir.
S:(T) Bizi cezbederek yapmaya çalıştıkları şey neydi?
C: Yapmaya çalışmak da yanlış fikir; öğrenme fırsatı için sorgulamaya devam edin.
S:(T) O zaman 3'üncü yoğunluk BH varlıklarıydık. Bu, daha önce bahsettiğiniz savaştan sonra mıydı?
C: Savaşın kendisiydi.
S:(L) Savaş içimizde miydi?
C: Sizin üzerinizden.
S:(T) Yani o kapıdan geçip geçmeyeceğimizle ilgili bir savaş... (L) Savaş bizim üzerimizden yapıldı ve biz resmen savaş meydanıydık. (T) Anladım, ama genel resmi doğru anladığımızdan emin olmak için bu benzetmeye geri dönmek istiyorum. Kapı açıldığında savaş devam ediyordu. Savaş, bizim o kapıdan geçip geçmeyeceğimiz üzerine miydi?
C: Yakın.
S:(T) O noktada BH'ydik. BH ve KH seçeneklerimiz var.
C: TR, savaş her zaman var, önemli olan "ne zaman" seçtiğin!
S:(T) Yani hala altın küpüne mi bakıyoruz? Burada önemli birşey var... (L) Şimdi biraz geri dönüp şu şekilde soralım: Bu olay öncesinde insanoğlu...
C: Öncesinde mi?
S:(L) Öncesi değil. Herşey aslında eşzamanlı olmasına rağmen biz hala bir anlamda tarihsel bir olaydan bahsediyoruz. Döngünün bir noktasındaki bu olayda insanoğlu...
C: Geri gidiyorsunuz.
S:(T) Sorduğumuz sorular isabetli değil.
C: Yakın. Düşünce dalgalarıyla birlikteydiniz. Bu konuyu TR'ye bıraksan daha iyi olur belki.
S:(L) Tamam, çenemi kapatacağım. Devam et TR. (T) Tüm yardımınıza ihtiyacım var. (L) Zor bir konu. (T) Bu konu, Kertenkelelerin ve diğer dünyadışı varlıkların insanlara onları kaçırılmaları ve diğer herşey için izin verdiklerini söyleyip durmalarıyla da ilgili.
C: Evet, devam et.
S:(T) Benzetme üzerinden gidelim. Altın bir ilüzyondu. Altın, algıladığımız şey değildi. 3'üncü yoğunluktaki BH varlıkları olarak bize sunulan bir cezbediciydi. Kapı Kertenkeleler tarafından açıldı.
C: Cezbetme değil, herzaman oradaydı. Dorothy ve kırmızı terlikleri hatırlıyor musunuz?
S:(T) O kapıdan içeri adım atmadan önce BH'ydik. İçeri girmek zorunda değildik. (F) Bir saniye, yanılıyorsam düzeltin ama TR kapıdan girdiğimizde onların bizi ele geçirdiğini söylediğinde Kasyopyalılar... (L) Hayır dediler... (F) Altın her zaman oradaydı. (J) Seçmeseydik, özgür irademiz ihlal edilemezdi. (T) Onlar hiçbirşey yapmadılar, sadece kapıyı açtılar. Kertenkeleler kapıyı açtı ve içeri girip girmeyeceğimiz tamamen bizim kendi seçimimizdi. (J) Bana göre, kapıdan içeri adım atmakla, özgür irademizin sınırlanmasını seçmiş olduk... (T) Kapıdan içeri girmemizle birlikte Kertenkeleler bize birşeyi uygun bir şekilde sunmuş oldular. Tek yaptıkları kapıyı açıp bize göstermeleriydi...
C: Sunmak? ! ?
S:(L) Onlar sunmadı... (J) O hep vardı... (T) Her zaman oradaydı... (J) Hala orada...
C: Evet, kırmızı terlikleri düşünün. Glenda Dorothy'ye ne söyledi?
S:(J) İstediğin zaman eve gidebilirsin. (L) Her zaman eve dönme gücün var...
C: Evet.
S:(L) Yani her zaman BH olmaya dönme gücümüz var mı? 3'üncü yoğunlukta bile mi?
C: Evet.
S:(L) 3'üncü yoğunluk BH varlıkları nasıl bir hayat yaşıyor?
C: Keşfedin.
S:(T) Kapı benzetmesine dönmek istiyorum. Kapı her zaman oradaydı. Cezbedicilik her zaman orada duruyordu...
C: Altına gittiğinizde, Kertenkelelere "Merhaba" dediniz ve bundan anlayabileceğiniz herşey.
S:(T) Evet, ben de bu noktaya ulaşmaya çalışıyordum. Kertenkelelerin veya KH güçlerinin kapıyı açtığını söylediniz.
C: Hayır. "Açmak" demeyelim. Sadece sizi kavramaya yaklaştırmak için o ifadeyi kullandık.
S: ... (T) Kapı her zaman oradaydı ve her zaman açıktı. Sadece benzetmeyi kavramaya çalışıyorum. Yani BH varlıkları olarak altına gitme ve gitmeme seçeneklerimiz vardı. Altına gitmekle KH olduk çünkü altına gitmek KH.
C: Evet.
S:(T) Ve bunu yapmakla 4'üncü yoğunluk Kertenkele Varlıklarının saflarına girmiş olduk.
C: Evet.
S:(T) Çünkü onlar 4'üncü yoğunluk varlıkları ve 3'üncü yoğunluk varlıkları olarak bizden çok daha fazla yetenekleri var.
C: Bundan önce 4'üncü yoğunluk BH varlıklarının saflarındaydınız.
S:(T) Ve 3'üncü yoğunluk BH'ydik. Ama altına gitmekle kendimizi 4'üncü yoğunluk KH'nin etkisi altına soktuk.
C: Evet.
S:(T) Bunu yapmakla 4'üncü yoğunluk KH'ye, bize dilediklerini yapma izni mi vermiş olduk?
C: Yakın.
S:(T) Yani bizi kaçırmaları için onlara izin verdiğimizi söylediklerinde bunu mu kastediyorlar?
C: Yakın.
S:(J) "Seçmedikçe özgür iradenize müdahale edilemez" demişlerdi. (T) İnsan ırkı olarak, özgür irademizle BH'den KH'ye geçtik. (L) Demek insanlık olarak içinde bulunduğumuz bu durumu bir seviyede kendimiz seçtik; Düşen Melek, Lusifer efsanesi. Bu biziz. Altına gitmek için o kapıdan geçmekle düşmüş olduk ve kapıdan geçdiğimizde yılan bizi ısırdı.
C: Ama bu sürekli tekrarlanan bir sendrom.
S:(L) Sadece insan ırkı için sürekli tekrarlanan bir sendrom mu, yoksa tüm yaratılış için de geçerli mi?
C: İkincisi.
S:(L) Varoluş döngüsünün bir parçası olduğu için, tüm varoluşta tekrarlanan bir sendrom mu bu? Yoksa Kızılderililerin Maya dedikleri şey mi?
C: İkisinden biri.
S:(T) "The Wizard of Oz" ("Oz Büyücüsü") filmine atıfta bulundunuz. Yani bu...
C: 6'ıncı yoğunluk ilhamlı.
S:(T) 6'ıncı yoğunlukta iyi film yapımcılarınız var. (S) Başka hangi filmlere ilham vermişler? (T) Konuyu değiştirmeden önce hala anlamaya çalıştığım birşey var... Tıpkı filmdeki kırmızı terlikler gibi istediğimiz zaman bizi BH'ye geri götürecek bir yeteneğe sahip olduğumuzu söylüyorsunuz.
C: Evet.
S:(T) Yani bahsettiğimiz tüm bu şeyler, boyut sınırı, dalga, frekansların yükselmesi...
C: Boyut sınırı "tornado."
S:(T) Yani dalga yıkıcı bir şekilde ilerliyor...
C: Subjektif.
S:(L) Dorothy benzetmesinde herşeyin başladığı yer olan Kansas BH miydi? ...
C: Pek sayılmaz.
S:(L) Oz ülkesine gidiş BH durumu muydu?
C: KH.
S:(L) Yani Oz KH'ydi. Ve Kansas da... tabii fiziksel ortam olarak değil de, Oz deneyimi öncesinde Dorothy'nin zihin durumu olarak BH durumuydu.
C: Evet.
S:(L) Kansas'ın kendisi değil, zihin durumu olarak BH'ydi. Oz'a gidiş ise KH'ydi.
C: Ve Elvira Gulch.
S:(J) Cadıya dönüşen kadın.
C: Cadı Kertenkelelerdi.
S:(T) Evet, tamam. Tornado. Dorothy tornadoda BH durumundan KH durumuna düştü. Doğru mu?
C: Evet.
S:(T) Yoğunluk değişim dalgası tornado ile temsil ediliyor... (L) Bir yoğunluk dalgasının etkileşimi...
C: Daha dikkatli analiz edin, bunun için bir mola öneriyoruz. [MOLA]
...
S:(L) Bir noktada biraz kafamız karıştı. Yoğunluk dalgasını temsil eden tornado, kişiyi aynı yoğunluk içinde BH'den KH'ye mi geçiriyor?
C: Bir yönüyle.
S:(T) Boyut sınırı yalnızca kişiyi bir yoğunluktan diğerine geçirmekle kalmıyor, aynı zamanda KH ile BH arasında da geçiş yapılmasını sağlıyor, öyle mi?
C: Mümkün.
S:(T) Yani bu geçişte 3'üncüden 4'üncüye bir BH olarak da geçilebilir?
C: Bazı geçişlerde.
S:(L) Yani 3'üncü yoğunlukta veya 4'üncü yoğunlukta insanlar BH ile KH arasında geçiş yapabiliyor... Boyut sınırı veya yoğunluk dalgasının bu geçişinde tüm bu seçenekler mevcut mu?
C: Dalganın yönelimine göre yukarıdakilerin hepsi mümkün.
S:(L) Peki yaklaşmakta olan dalganın yönelimi nedir? Özellikle bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşımak mı? Bu dalganın işlevlerinden biri bu mu?
C: Bunu söylemiştik.
S:(L) Bu dalganın bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye taşıyacağını söylemişlerdi. Görünüşe göre dalgalardan bazıları BH'den KH'ye geçebiliyor. (T) Dalga değil, dalgadan geçen kişi. Bu dalga geçerken, dalganın yönelimi bireyden bireye değişiyor mu?
C: Deniz dalgalarıyla karşılaştırın. Dalgalar, tüm doğanın liflerinin bir parçası.
S:(T) Bu, dalganın tepesinde veya dalgalar arasındaki boşlukta oluşla da ilgili mi? Dalganın üzerinde nerede bulunduğunla?
C: Hayır.
S:(T) Yani 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçiş sağlayan bir dalga, bu dalga geçerken sen onun neresinde olursan ol aynı etkiyi yapar, doğru mu?
C: Evet.
S:(T) İnsanları KH'ten BH'ye ve tersine taşıyan dalga için de geçerli mi bu?
C: Veya "altına da" gidebilirsin.
S:(T) Dalganın altına mı? (J) Suyun altına. (T) O zaman hiç hareket edemezsin. (L) Dibe batıp boğulursun ve ilkel çorbanın bir parçası olursun. (T) Sebze çorbası mı?
C: Tavuklu Erişte. [Gülüşme.]
S:(L) Eğer alta gidersen okyanusa gömülüp tüm döngüye baştan başlayacağını düşünmekte haklı mıyım?
C: O kadar basit değil.
S:(J) Bunun hiç basit olmadığını düşündüm ben de. (T) Buna hiç girmeyelim. Ben hala BH'den KH'ye geçişi anlamaya çalışıyorum. Dorothy hakkındaki filmden bahsettiğiniz. Filmde ona istediği zaman, "eve gitmek istiyorum" diyerek veya buna benzer bir yolla eve gidebileceği söyleniyordu. İsterik nöbetler ve karmaşa içinde yaşayıp nadiren gelen bu dalgayı beklemekten çok daha kolay. BH'ye geri dönebilmemiz için 300.000 yıl burada takılmaktan daha kolay ve basit bir yol yok mu?
C: Elbette!
S:(T) Tamam, şimdi birşeye yaklaşıyoruz. Nereye doğru gidiyoruz? (L) Benim çenemi kapatmaya hazırlar. (T) Ama kafein aldın, şimdi bana yardım edebilirsin. [Gülüşme] Yani bunu yapmanın başka bir yolu da var. (J) İmgeleme mi?
C: Durun bir saniye, 4'üncü yoğunluğa hemen şimdi gitmeye hazır mısınız?
S:(J) Muhtemelen değiliz. İşimi bitirdiğimi sanmıyorum. (T) Evet, ben hazırım. Hemen şimdi. Eğlence başlasın! JR, eve gidince kedilere yemlerini verirsin! (L) Hemen çekip gitmek, sorumluluk ve anlaşmalarını terk etmek bile KH. (T) Evet, 4'üncü yoğunluk KH olurdum. (S) Sen ve Kertenkeleler! (T) Hayır, hayır, hemen gitmeye hazır değilim çünkü burada isteniyorum! Her neyse, demek yoğunluk değişim dalgası bu dönüşümü gerçekleştirmenin tek yolu değil, doğru mu?
C: Bir fikir sunuldu.
S:(T) Dalganın çok sayıda varlığı taşımasıyla ilgili olan mı?
C: İlgisiz.
S:(L) Dalga büyük döngünün bir parçasından ibaret. (T) Ve biz de belirli bir frekans oluşturarak dalga geçtiği sırada mümkün olduğu kadar çok kişiyi öteye geçirmek için buradayız ve burada bulunmamızın başka hiçbir amacı yok... öyle mi?
C: Bu, özgür iradeye müdahaleyi ima ediyor.
S:(L) Burada bir frekans oluşturuyoruz ve diğerleri de bize katılıp katılmayacakları konusuna bir seçeneğe sahip oluyor... (J) Ve 4'üncü yoğunluğa geçişimizde de KH'den BH'ye geçme seçiminde bulunuyoruz... (L) Oz Büyücüsü'ndeki Munchkin'ler (cüceler) neyi temsil ediyor?
C: 2'nci yoğunluk varlıkları.
S:(L) Maymunlar Grileri mi temsil ediyor?
C: Dilerseniz.
S:(L) Cadının askerleri kimi temsil ediyor?
C: Nefalim.
S:(L) Büyücü kimi temsil ediyor?
C: Düşünün, öğrenin, keşfedin.
S:(L) Sanırım bu konu üzerinde yeterince durduk.
_______________________
18 Mart 1995 F___, Laura, TR ve JR, B___
S:(T) İyi akşamlar.
C: Merhaba.
S:(T) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Usurro.
S:(T) Peki neredensin?
C: Kasyopya. Evet.
S:(L) Tartışmamızı dinliyor muydun?
C: Elbette.
S:(L) Yardım konusunda yapabileceğiniz herhangi bir yorum var mı?
C: Pek çok.
S:(T) Yapın.
C: Önyargı.
S:(L) Ön yargı derken neyi kastediyorsunuz?
C: Thor Templar'ın görüşleri.
S:(L) Görüşleri önyargılı. Peki implantların çözülerek vücuttan atılmasını sağlayacak materyalleri veya teknikleri var mı gerçekten?
C: Hayır.
S:(L) Neden olduğunu düşünüyor?
C: Açık
S:(T) Olduğunu söylediği kişi mi?
C: Belirsiz.
S:(L) Dünya'yı dünyadışı varlıklara karşı korumaya yönelik Direnme Hareketi Yüksek Komutanı olduğunu söylüyor. O bu mu?
C: Öyle istiyorsa.
S:(T) Güzel. Ben de Lord Yüksek Efendi'yim. (L) Kataloğundaki herhangi şey para harcamaya değer mi? Radyonik cihazları falan?
C: Kataloğundakiler iyi sohbet konuları olur.
S:(L) Örneğin titreşimler bakımından çevremizi temiz tutacak, bizi saldırılara karşı koruyacak herhangi bir üçüncü yoğunluk teknolojik cihazı var mı?
C: Önceki celseleri inceleyin.
S:(L) Bu konuda ne demişlerdi? (J) Hatırlamıyorum. (T) BARM [Boyutötesi Atomik ReMolekülatör] oluşturma konusunu sorduğumuzda "Elbette, anlatabiliriz, ama parçaları nereden bulacaksınız?" demişlerdi. Mesele şu ki, dördüncü yoğunluk varlıklarının kullandıkları teknolojileri inşa edemeyiz.
C: Tüm ihtiyaç duyduğunuz şey bilgi.
S:(T) Sanırım Thor, bilgi konusunun önemini kaçırıyor.
C: Eğer bilginiz varsa, başka neye ihtiyacınız var? Şimdi dikkatlice ve çokboyutlu olarak düşünün.
S:(L) Öncelikle bir BARM çok iyi olurdu. (T) Oak Island'da gömülü bir tane var, git kazıp çıkar.
C: Hayır, Sears'dan sipariş edin.
S:(S) Kataloglarını getireyim mi? Bakmaya başlarsınız. (J) Bahar koleksiyonunda mı? [Gülüşme] (L) Yani bir BARM'ımız olamaz. (T) Olabilir, ama doğru kataloğu bulmalısın.
C: İsterseniz Thor'un kasedini tartışın ve kısım kısım ele alalım!
S:(L) Sanırım Thor'un dediği şey şuna geliyor; bize makineler ve silahlar yapmamızı sağlayacak pratik bilgiler vermediğinize göre dezenformasyon veriyor olmalısınız, belki de Kertenkelelersiniz....
C: Thor'un söylediğinin çarpıtılmış bir sunumu; tekrar dinlemenizi tavsiye ediyoruz!
S:(L) Ben sadece söylediği şeyi özetliyordum. Tamam...
C: Hayır.
S:(F) Ben de senin düşündüğünü düşünüyordum. (J) İstediği tek şey, para kazanabileceği, pazarlanabilir birşeyler üretmek.
C: Bu sadece bir yorum JR.
S:(J) Başka ne olabilir ki? Tek yaptığı tüm bunları satmaya çalışmak...
C: Size verdiğimiz bilgilerin geçersiz veya pratik anlamda değersiz olduğunu ima ediyordu. Bunun doğru olduğunu düşünüyor musunuz?
S:(T) Evet, gerçekten bunu ima ediyordu. (J) Hayır, söylediklerine inanmıyorum! (L) Hayır, doğru olduğuna inanmıyorum, ama...
C: Şüphe algılıyoruz.
S:(L) Evet, şüphe algılıyorsunuz çünkü o, finansal yardım alabilmemiz gerektiğini söyledi çünkü en büyük saldırıya bu konuda maruz kalıyoruz. Ve tabii ki, eğer siz söylediğiniz kişilerseniz, bunu yapabiliyor olmanız gerekir, değil mi?
C: Bu konuda birşeyler yapmıyor olduğumuzu kim söyledi, herşeyin birden bire mi olması gerekiyor?
S:(S) Evet, bak artık bir karavanın var. (L) Bu doğru. (S) Ve meydana gelen pek çok küçük şey de var. Müşterilerim artıyor...
C: Thor, tablanın üzerinde 100 dolarlık banknotlar materyalize etmemiz gerekiyormuş gibi konuşuyor! Birer ruh olarak ilerleyebilmeniz için öğrenmeniz gerektiğini söyledik ve bu sizin kavrama ve işleme yeteneklerinizin müsaade ettiğinden daha hızlı olamaz!!!
S:(J) Bunu biliyoruz. (T) Thor istediğini istiyor ve hemen istiyor. Hakkında hiçbirşey bilmediği dünyadışılara karşı kendini savunmak istiyor. (J) Bu adamın neyin nesi olduğunu anlamaya çalışıyoruz. (T) Adam gerçekten anlamıyor. Gerçekten neler olduğu konusunda en ufak bir fikri bile yok.
C: Olanlarla ilgili fikirlerini kutsal bir kitapmış gibi algılıyor.
S:(L) Niyeti iyi mi?
C: Açık.
S: ... (L) Grilerin birer düşünce formu olduğunu söylüyor, sonra da onları havaya uçuracak maddi birşey satmaya çalışıyor! Griler sibergenetik yapılar. Senin benim kadar gerçekler. Eğer ölürlerse veya işlevleri sona ererse vücutlarını alıp inceleyebiliriz bile. (T) Çok gelişmiş siborglar. (F) Ama ancak üçüncü yoğunlukta ölürlerse. (L) Hillard'ın bize anlattığı şey de bununla ilgiliydi; kaybolan maddi kanıtlar. (F) Bu tüm ufoloji alanında var. (L) Hillard, St. Cloud'da yaşayan yaşlı adam. Şimdiye kadar UFO'lara dair şeylerle ilgili gördüğüm en büyük, inanılmaz bir koleksiyona sahip. Hayatının 40 yılını buna adamış. Bu alanda uzman olan bütün araştıramacıları tanıyor ve elinde başka kimsede görmediğim materyaller var. Emekli bir ordu mensubu ve danışman bir mühendis olarak NASA için çalışmış. ... Kamu sektöründeki herkesin maddi kanıtlar istediğini ve de dünyanın pek çok yerinden pek çok maddi kanıtlar toplandığını söylüyor. Ama toplandıktan sonra bu materyaller ortadan kayboluyor! O bunu söyler söylemez aklıma ilk gelen şey, kanıtların yok edilmesine yönelik bir komploydu. "Kaybolma" derken kastettiği şeyin bu olduğunu düşündüm. Ama sonra dedi ki; "24 saat boyunca kamera gözetimi altında tutuyorlardı ama birden KAYBOLDU!" Anladım ki, kastettiği şey resmen birşeyin demateryalize olmasıydı. O bunu söylediğinde ben de "Ou, evet. Bunu çok iyi anlayabiliyorum!" dedim. Öğrendiklerimize bakacak olursak bu çok anlamlı. Olayın bu dördüncü yoğunluk doğası üzerinde duruyoruz ve gerçekten bununla ilgiliyse, pek çok garip şeyle ilgili o kadar çok şeyi açıklıyor ki! Dünyadışı varlıkların katı maddelerin içinden geçmeleri, tanıkların gözleri önünde görünüp kaybolmaları, insanları bir yerlere ışınlamaları, zamanın sınırlandırmalarının ötesine geçmeleri, bir grup insanın bazılarına görünürken, aynı gruptaki diğer bazılarına görünmemeleri... Bir yandan tüm bunları duyuyorsun, diğer yandan da fenomenin maddi yönü hakkında şeyler duyuyorsun; yere inme izleri, UFO'lar ve dünyadışılarla etkileşime giren insanlarda ve yüzey alanlarında meydana gelen değişiklikler, ölü dünyadışıların bedenleri, ele geçirilen araçlar... Bu garip şeyleri anlamaya, açıklamaya çalışıyorsun. Ama tüm bunları bir dördüncü yoğunluk fenomeni olarak anladığında herşey anlam kazanmaya başlıyor. Olayların bazıları tamamen teknolojiye dayalı ve hiçbir paranormal tarafı yok. Yaptığım hipnoz celselerinde de her zaman arkaplanda dolaşan dünyadışı varlıklar oluyor. Hipnozdaki kişiye neler olduğunu açıkça görmelerini ve ifade etmelerini söylüyorum ve ani bir ışık görüyorlar. "Tanrım! Bir an için orada bir yüz vardı." diyorlar ama onu inceleyemiyorlar. "Bir dinazora benziyor." veya "Pulları var." gibi şeyler söylüyorlar. Ama tüm öğrenebildiğim bu oluyor. Yani tüm bunların arkadasında o kahrolası sürüngenler var ve görünüşe göre başka bir yoğunluktalar. (B) Yanılmıyorsam şöyle demiştin; dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluğa geldiklerinde burada çok kısa bir süre kalabiliyorlar ve sonra ortadan kaybolup kendi gerçekliklerine geri dönüyorlar çünkü buranın frekansına uyumlu değiller, doğru mu? (T) Evet, bazı belgelerde Kertenkele varlıklarından, yani sürüngenlerden bahsediliyor. Nadiren ve genellikle çok kısa bir süre görünüyorlar. Burası onlar için çok sınırlandırıcı bir ortam. Grileri üçüncü yoğunluğa projekte ediyorlar ve onlar burada daha uzun süre kalabiliyorlar çünkü bu amaçla üretiliyorlar. Bir güç tarafından buraya projekte ediliyorlar. (B) O yüzden kaçırdıkları kişileri kendi yoğunluklarına götürüyorlar; orası onlar için çok daha istikrarlı. (T) Üçüncü yoğunluğa gelmektense bizi dördüncü yoğunluğa götürmek onlar için daha kolay. Ama çok farklı kaçırılma çeşitlileri var. Her zaman fiziksel olarak kaçırmıyorlar. Astral bedeni alabiliyorlar. (L) Bu kaynaktan öğrendiğimize göre, ruhu alıkoyma dahil yaptıkları şeylerin çoğu aslında teknolojik birşey: dördüncü yoğunluk teknolojisi. Kavrayabileceğimizin çok ötesinde birşey, ama gene de teknoloji. (T) İnsanların astral projeksiyon deneyimlerine olan ilgilerinin sebebi de bu olabilir. Her ne kadar bu konudaki kontrolümüz ve yeteneğimiz çok yüksek değilse de, astral bedenimiz, fiziksel bedenimizi terk edip başka yerlere gidebiliyor. Bu biraz da tesadüfi birşey. Fiziksel anlamda diğer gezegenlerden gelen varlıklarla ilgili olaylar da olmakla birlikte, onların bu yeteneğimize ve duygularımıza bu kadar ilgi göstereceğini sanmam; bunlarla ilgilenenler başka bir yoğunluktanlar. (F) Bunu soralım.
C: Fikirlerinize sabit bir şekilde bağlanmayın.
S:(J) Sadece anlamaya çalışıyoruz. (T) Thor'un fikirlerinin kaynağı ne acaba? Neyin ne olduğunu ayırt edebilmemiz gerek.
C: Evet. Öğrenme sürecinin parçası.
S:(T) Bu akşam B___ M___ aramızda. Merhaba demek için bizimle birlikte geldi. Ve sanırım bazı soruları olacak.
C: Merhaba B___.
S:(T) B___ geçen gece bir rüya görmüş ve bunun hakkında sormak istiyor. (B) Birkaç gece önce bir rüya gördüm ve taşınma... ayrıntılara gireyim mi? (J) Hayır. (L) Hayır.
C: Kan bağın olanlarla ilişkilerini araştır.
S:(B) Bu gerçekten çok ilginç. (J) İşe yarayabilir, değil mi? (B) Evet. Ben evlat edinildim ve biyolojik annemi bulmayı planlıyorum. İsmini ve nereli olduğunu biliyorum ama onunla hiç karşılaşmadım. Hiç araştırmadım. (L) Belki de rüyan bununla ilgilidir. (B) Tam olarak bununla ilgili olduğunu sanmıyorum. Rüyamda...
C: Evet. Dolaylı olarak ilgili; öğren, paylaşmaya devam et.
S:(B) Rüya çok canlıydı. Ay'a gittim ve Ay'ın iç kısmına alındım; çok gerçekçi bir yerdi. Büyük boşluklar vardı. Büyük bir mağaranın içine girdim ve orada 1920'lerin art deco tarzı vardı. Açıkça belli oluyordu. Kim olduğumuz ve nerede olduğumuzla ilgili birşeyler vardı.... (L) Sembolik olarak Ay'ın anneyi ve dişi prensibi temsil ettiğini biliyor muydun? Ve Ay'ın "içindeki" "mağramsı" bir bölgeye gitmekten bahsediyorsun. Yani anne rahmi. (J) Yirmilerin Art Deco'su mu? [Gülüşme] (B) Evet.
C: Otuzların art deco'su.
S:[Gülüşme] (S) Bunun acaba Miami Beach'le bir ilgisi olabilir mi? Orada her yerde otuzların art deco'su var. (B) Evet orada birkaç kez bulundum.
C: Karşılaştır: belki de UFO'lara olan ilginin biyolojik ailenle bir ilgisi vardır?
S:(B) Biyolojik annemin metafizik konularla veya UFO'larla bir ilişkisi var mı?
C: Düşündüğünden çok daha fazla!!!!!
S:(L) Belki de uzaylıdır! [Gülüşme] (B) Annem bir Kasyopyalı! (S) Kılık değiştirmiş bir Oryonlu! (T) Evet, bir Oryonlu arıyoruz. Biz onları bulmayacağız, onlar bizi bulacak. (J) Gazeteye ilan verilecek birşey değil. (L) Neden olmasın? (J) Hayır, hayır, hayır! (S) Senin telefon numaranı vereceğiz Laura! [Gülüşme]
C: Brad'in bilgisi için; Mars anıtları Atlantisliler tarafından yapıldı ve Ay'daki bazı yapılar ise başkaları tarafından yapıldı; dünyadışı.
S:(S) Evet. Edgar Cayce Atlantislilerin diğer gezegenlere gidebildiklerini söylüyor.
C: Evet. Sizin uçakla Atlanta'ya gidebildiğiniz kadar kolay bir şekilde.
S:(B) Garip.
C: Atlanta kelimesini kasıtlı olarak kullandık! Üç yönlü! Bu ismin kökü nedir?
S:(B) Evet, bu yıl taşınacağım yer.
C: Planlar değişir!
S:(J) Bu genel bir yorum mu, yoksa bir kehanet mi?
C: Hayır.
S:(B) Benim için mi?
C: Başka kim olacak?
S:(J) B___'nin Atlanta'ya taşınmayacağını mı söylüyorsunuz?
C: Açık.
S:(L) Bundan fazlasını söyleyemeyecekler. Yeterince büyük bir ipucuydu! Pekala, sormak istediğimiz birkaç şey var. Birincisi: "Keys of Enoch"la ilgili bu büyük şey nedir? Sanırım James J. Hurtak bu kitabın yazarı veya "kanalıydı" veya her neyse. Bu materyalin kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Çeşitli.
S:(L) Bizim için biraz daha spesifik olabilir misiniz?
C: İnceleyin.
S:(S) O kitabı hiç okumadım. (L) Ben de okumadım. (J) Belki biraz araştırma yapıp sonra dönmemiz gerekiyor. (L) Bu kaynaklar güvenilir mi?
C: Açık.
S:(T) Konusu ne? (L) Bilmiyorum. Önümüzdeki Cumartesi gecesi Atlanta'dan gelen bir kadın M___ T___'nin yerinde bu kitap hakkında bir konuşma yapacakmış. Atlanta'dan mı? Atlantis'den gelir gibi mi yani? [Gülüşme] (L) M___ gelip kadını dinlememizi istiyor. (T) Eğer kitabı okumayacaksa! [Gülüşme] ... (F) Yoo, ama M___ hepimize birkaç sayfa dağıtacak ve çevire çevire takip edeceğiz.... (J) Saçmalıyorsunuz!
C: M___ T___ mi?
S:(L) Bu bir ipucu mu? (J) Bu, kaynakla ilgili bir ipucu mu?
C: Açık.
S:(T) Soru muydu, yoksa cevap mıydı?
C: Size bağlı!
S:(L) Urantia kitabı hakkında sormak istiyorum. Okuduklarımdan görebildiğim kadarıyla, seçkinci ve ırkçı bir niteliği var. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Açık.
S:(S) Commander X ve benzer şeyleri soralım. (T) Evet, Commander X kim? (L) "Cosmic Patriot Files" (Kozmik Yurtsever Dosyaları) isimli kitap. (T) Kozmik bir savaşçı!
C: Adının açıklanmasını istemiyor.
S:(T) Evet, bunu biliyoruz. (L) Peki konumu nedir?
C: Özgür irade.
S:(L) Bahsettiği şeyler hakkında gerçekten bilgi sahibi mi?
C: Belki.
S:(T) İşte yine o kelime; belki de değil. (L) İyi bir bilgi kaynağı olduğunu düşünmüştüm. (F) Derleme bir kitaba benziyor. (L) JR ve benim bir sorumuz var. Hillard, kurbağaların gezegenden kaybolduklarını söyledi.
C: Ozon tabakası.
S:(L) Ozon tabakasının incelmesinden dolayı kızarıyorlar mı?
C: Kızarmak mı?
S:[Gülüşme] (J) Nereye gidiyorlar? (T) Ozon tabakası seyreliyor ve onlar da bunun etkilerini ilk yaşayanlar mı?
C: Evet.
S:(J) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere gitmiyorlar, ölüyorlar. (F) Üreyemiyorlar.
C: Evet.
S:(B) Derileri çok hassas. (T) Yakında hepimizi etkilemeye başlayacak.
C: Herşey, gerçeklikleri birleştiren dalganın etkileri.
S:(L) Eğer kurbağalar üzerinde bu etkiyi yapıyorsa, daha da güçlendiği zaman bizim üzerimizde nasıl bir etki yapacak?
C: Bekleyin ve görün.
S:(L) Hadi ama! Bu kulağa pek hoş gelmiyor. Bu konuda bize biraz daha bilgi vermeniz gerekmiyor mu? Bir ipucu?
C: Hayır.
S:[Gülüşme] (T) Ozon tabakasının erimesinin, yaklaşan dalganın doğrudan bir sonucu olduğunu mu söylüyorlar? (J) Evet, aynen öyle! (T) Florokarbonlardan dolayı değil mi?
C: Yanlış yorum, cümleyi dikkatli bir şekilde tekrar inceleyin.
S:(J) Ozon tabakasının seyrelmesi, frekans "değişiminin" bir parçası mı?
C: Yakın.
S:(T) Kurbağa olayı da bunda kilit bir unsur mu?
C: Hayır.
S:(L) Kilit unsur, birleşen realiteler/gerçeklikler.
C: Evet.
S:(L) Dalga, gerçekliklerin birleşmesine mi neden oluyor?
C: Ve üçüncü yoğunluğu çok çeşitli şekillerde etkileyen şeylere neden oluyor; kapalı çember. Lütfen kulak misafirini uzaklaştırın.
S:(J) Kulak misafirimiz mi var? [Yan odadaki çocuk kapıdan bize bakıyor ve sonra üst kata çıkıyor.]
C: Vardı. Çocukların yakın olması kanalı bozuyor ve tehlikeli olabilir.
S:(L) Bize defalarca, celseler sırasında çocukların etrafta olmaması gerektiğini, çocukların "açık" ve biçimlenmemiş enerjileri nedeniyle bunun onlar için çok zararlı olabileceğini söylediler. Kurbağalara dönelim. Kilit nokta birleşen gerçeklikler. Çok çeşitli etkiler. (S) Belki de kurbağalar bir üst yoğunluğa gidiyorlardır? Kurbağaların ölmesi üçüncü yoğunluğu etkiliyor mu?
C: Hayır.
S:(L) Yalnızca bir belirti mi?
C: Evet.
S:(L) Yani bu, birleşen realitelerin bir semptomu. ... İkinci seviyedeki kurbağaların ölümü belki de üçüncü seviyede olan şeyin bir belirtisidir. Burada olan şeyin bir yansıması... (J) Veya bir uyarı... (L) Bu doğru mu?
C: Hayır.
S:(L) Kurbağalar ikinci yoğunluktan üçüncü yoğunluğa mı geçiyorlar?
C: Konuyu karmaşıklaştırıyorsunuz, belki de transkriptleri daha sık incelemeniz gerekiyordur. Böylece aynı şeyleri tekrar tekrar sormazsınız!
S:(L) Pekala, bu konuyu bırakıyoruz. ... Dalga, ozonun seyrelmesine mi neden oluyor?
C: Doğrudan değil.
S:(L) Dalga, insanların belirli bir şekilde davranmasına neden oluyor ve insanlar da...
C: Yaklaşıyorsun...
S:(L) Dalga, hem Kertenkelelerin, hem de iyi adamların faaliyetlerinin şiddetlenmesine neden oluyor ve bu da iki taraf arasındaki çatışmanın bir parçası...
C: Uzaklaşıyorsun...
S:(T) Kertişleri bırak... (L) Dalga, Büyük Döngü'nün kapanması için gerekli olan kadersel olayların meydana gelmesine mi neden oluyor?
C: Yakın.
S:(L) Kurbağaların ölmesi de bunun bir parçası mı? Zavallı küçük kurbağalar... Kurbağaları severim...
C: "Dünya Değişimleri" de bunun bir parçası. [ç.n.: gezegenin geçirmekte olduğu köklü fiziksel değişimler.]
S:(J) Ozon tabakasının seyrelmesi, bu denklemde dalganın işlevi için gerekli bir unsur mu?
C: Üçüncü yoğunlukta önemli.
S:(J) Yani üçüncü yoğunluktan dördüncüye doğal ilerleyişin bir parçası, öyle mi?
C: "Yansıma" kelimesini kullanmayı deneyelim, bakalım bu zihninizdeki "ampülleri yakacak mı"? Üçüncüden dördüncüye.
S:(L) Kurbağalar dördüncü yoğunluğa mı geçiyor?
C: Hayır. Hayır. Hayır.
S:(T) Dördüncüye dediniz...
C: Ve tersi.
S:(L) Şimdi kafam tamamen karıştı!
C: Eğer transkriptleri inceliyor olsaydınız karışmazdı!
S:(T) Altıncı yoğunluk KH'nin BH'yi yalnızca bir yansıma olarak dengelediği söylenmişti.
C: Şu anki konuyla tamamen ilgisiz.
S:(J) Ozon tabakası, dalganın her iki yönde yansımasına neden olan bir delik mi?
C: Hayır.
S:(L) Dünyaya yayılacak yeni kurbağalar mı yaratılıyor?
C: Tamam, dinleyin: Gelen dalga, üçüncü yoğunluktan dördüncüye bir dönüşüm. Dolayısıyla da dalganın yaklaşması nedeniyle meydana gelen olaylar, yoğunlukları ve gerçeklikleri etkiliyor! Üçüncü yoğunlukta, üçüncü yoğunluk açıklamaları olan değişiklikler göreceksiniz, ama aslında bunlar dalganın yaklaşmasının bir etkisi; siz bunları üçüncü yoğunluk olarak görüyorsunuz çünkü sizin şu andaki referans noktanız bu! Unutmayın ki herşeyin tüm yoğunluk seviyelerinde bir yansıması vardır ama aynı zamanda dalga geldiğinde de bir birleşme meydana gelir ve bu da boyut sınırı geçişidir!!!!!!
[ç.n.: orijinal metinde "realm border" olarak geçen ve "boyut sınırı" olarak çevirdiğim ifade, arada paralellik olmakla birlikte, boyuttan ziyade "yoğunluk" sınırı (3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçiş çizgisi) anlamındadır. boyut kavramı ile yoğunluk kavramı arasındaki ilişkiye diğer bazı celselerde değinilmektedir ve anlayabildiğim kadarıyla boyutlar daha ziyade, "dikey" nitelikteki 7 bilinç "yoğunluğu" seviyesinin her birindeki sınırsız "yatay" gerçeklik dizilimleri gibiler.]
S:(J) Yine üçüncü yoğunluk düşünüyoruz. Lütfen bize karşı sabırlı olun. Henüz bitirmedik. (S) Yarım kızarmış gibi mi yani? (L) Kertişler kurbağa bacağı seviyor olabilir diye düşünmüştüm! [Gülüşme] (T) Kertişler Fransız mı? (F) Dün gece okuduğum birşeyde, üslerden birinde çalışan bir bilimadamından bahsediliyordu. Bir yerlerdeki süper-gizli bir yeraltı kompleksinde çalışan bir teknisyenmiş. Bindiği asansörün kapısı açıldığında gözlerinin önünde bir Kertenkele Varlığı görmüş. Asansörün arıza yaptığını düşünüyormuş çünkü asansörün o katta durmaması, yani o varlıkları görmemesi gerekiyormuş. Diğer bir olayda, biri, hangarda birşey üzerinde çalışan iki Gri görmüş ve askeri polis ona hemen orayı terk etmesini yoksa vurulacağını söylemiş. (L) F___'nin anlattığı bu hikayeler, yani asansördeki Kertişler, hangardaki Griler... bunlar gerçek mi yoksa dezenformasyon mu?
C: Gerçek.
S:(L) Çok net bir cevap! Çocuklarımdan biri adına birkaç hızlı soru sormak istiyorum. Voynich Manuskripti'nin kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: Dezenformasyon.
S:(L) Kim yaptı?
C: Çeşitli kaynaklar.
S:(L) Neden.
C: Ekonomik kazanç.
S:(L) Yani biri, çok büyük paralara satabilmek için sahte bir antik manuskript mi yaptı?
C: Evet.
S:... (L) Bir sonraki sorusu şu: bazı insanlar nasıl oluyor da acı çekmeden veya kalıcı bir fiziksel bozukluk yaşamadan kızgın korların üzerinde yürüyebiliyorlar, bedenlerine çeşitli şeyler batırabiliyorlar ve çividen yataklara uzanabiliyorlar?
C: Mentalizm.
S:(L) Bazı uçakların, insanların ve gemilerin Bermuda Üçgeni'nde kaybolmasının nedeni nedir? Nereye gidiyorlar ve onlara ne oluyor?
C: Bu konu işlenmişti.
S:(S) Evet, Atlantis piramitleri.
C: Evet. Atlantis piramitlerinin neden olduğu EM (elektromanyetik) dalgaları.
S:(L) Kayboldukları zaman nereye gidiyorlar?
C: Elbette duyduğunuz olaylardan bazıları sadece kaza ve batma olayları. Ancak sıradışı fenomenler eşlik ettiğinde çok çeşitli anomaliler meydana gelebilir.
S:(L) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere gitmiyorlar, dibe batıyorlar. (S) Beşinci yoğunluk.
C: Paralel gerçekliğe.
S:(L) Bu paralel gerçeklik, paralel bir dünyada olmak gibi mi?
C: Hayır.
S:(L) Paralel gerçeklikten neyi kastediyorsunuz?
C: Koşullara göre değişir.
S:(L) Meşhur Flight 19'a ne oldu? (T) Philadelphia'ya gittiler.
C: Hala anlamaya çalışıyorlar.
S:(L) Ouuuuu! (J) Ou, aman tanrım! Korkunç! Hala kayboldukları yerdeler. (T) Paralel bir realitedeler... (L) Zamanın olmadığı... (T) Okyanus üzerinde, zaman ve mekanın donduğu bir realitedeler, doğru mu?
C: Onların düşünce referansıyla; "kayıp ruhlar."
S:(L) Aman tanrım! Zamanda bir noktada "takılı kalmış" durumdalar, öyle mi? (J) Aynen öyle.
C: Bingo!
S:(L) O yerden kurtulup bizim gerçekliğimize geri dönme olasılıkları var mı?
C: Elbette. Unutmayın, dalga yaklaşıyor ve "yaklaştıkça" giderek daha fazla sıradışı olaylar meydana gelecek. Örneğin ekin çemberleri.
S:(L) Bu insanların o paralel gerçeklikte sıkışıp kaldıkları yerden kurtarılıp asıl gerçekliklerine dönmeleri için herhangi birinin yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Evet, ama bunun teknolojisi çok sıkı saklanan bir sır.
S:(L) Bu sırrı biliyor musunuz?
C: Evet, ama siz de biliyorsunuz!
S:(L) Biz de mi? (T) Thor da biliyor mu? [Gülüşme]
C: Neşe!
S:(L) Sırrı biz de biliyor muyuz?
C: Philadelphia Deneyi.
S:(L) Hazır Philadelphia Deneyi'nden bahsetmişken, bize spesifik ayrıntılarıyla bunun nasıl olduğunu anlatabilir misiniz? Ne tür makineler kullandıldı ve bu makinelerden bir tane nasıl yapabiliriz? [Gülüşme]
C: Burada bir-iki gün boyunca oturmak mı istiyorsunuz?
S:(J) Yani bize bunun bilgisini vermeniz bir-iki gün mü alır? (T) Evet, vaktimiz var. Kalem kağıt getirin. (L) Başka bir zamana bırakalım. (T) Bir diyagram oluşturup Thor'a gönderelim.
C: Kısacası, bir EM jeneratörü yapın.
S:(L) Çocukların bir diğer sorusu: Eşcinsellik ne zaman ve neden başladı?
C: Cinselliğin başlamasıyla birlikte başladı.
S:(L) Dünyanın en eski dili hangisi? En azından bugünün dünyasınında bilinen dillerin...
C: Sanskritçe.
S:(L) Sanskritçe'nin kökeni nedir?
C: Atlantis.
S:(L) Siyam ikizleriyle ilgili karma nedir ve neden bazıları diğerlerinden daha yapışık?
C: Fazla karmaşık ve önemsiz.
S:(L) Tamam, çocukların soruları bitti. Şimdi bazı...
C: Şimdi Flight 19 hakkında biraz daha bilgi. Birkaç yıl önce bir grup araştırmacı o uçakları bulduklarını iddia etmişlerdi ve sonra da iddialarını geri çekmişlerdi, hatırlıyor musunuz?
S:(L) Evet. [Herkes katılıyor.]
C: Bu sizce ilginç geldi mi?
S:(S) Evet, çünkü buldukları uçaklar kayıp olduğu bildirilen uçaklar değildi. (T) Evet. (L) Bunda ilginç olan nedir? (J) Neden iddialarını geri çektiler? (S) Buldukları uçaklar neydi?
C: Evet, olayın ayrıntılarını ve araştırma grubun üç üyesinin nasıl bir psikiyatrik yardıma ihtiyaç duyduğunu bilseydiniz...
S:(L) Anlatın!
C: Sabır, anlatıyoruz ama kavrayabilmeniz için yavaş olmamız gerekiyor.
S:(T) Araştırma grubundan üç kişi psikiyatrik yardıma muhtaç hale mi geldi?
C: Buldukları şey, tanıma uyan beş uçaktı ve okyanusun dibinde mükemmel geometrik bir şekilde "dizilmişlerdi" ama seri numaraları uyuşmuyordu.
S:(L) Uçakların geometrik dizilimi önemli mi?
C: Şimdi, ilk gizem: beş Avenger uçağının kaybolmasına dair başka bir olay yoktu. İkincisi: Uçakların iki tanesinde, üzerinde numaraların bulunması gereken panellerde "hiyeroglifler" vardı ve paneller tuhaf bir ışık yayıyordu. Üçüncüsü: Uçaklardan birini yukarı çıkarmaya çalışırken, halata bağlı olan bu uçak gözden kayboldu, sonra tekrar göründü, sonra tekrar kayboldu ve sonra tekrar göründü ve sonunda halattan kurtularak tekrar dibe düştü. Dördüncüsü: Keşif dalgıçlarından üçü, dipteki uçaklardan birinin içinde geçici olarak 2. Dünya Savaşı'ndan canlı insan görüntüleri gördüler ve bunu kamerayla kaydettiler. Son olarak: O zamandan beri uçaklardan üçü kayboldu. Tabii ki tüm bunlar bir sır olarak saklanıyor!
S:(S) Acaba o uçaklar nereden geldi? (L) Evet!
C: Paralel gerçeklik. Gördüğünüz gibi, birşey başka bir gerçekliğe geçtiği zaman, "düşünce düzlemi" diyebileceğimiz bir duruma girmektedir ve o gerçeklik yanlış algılandığı sürece pencere açık kalmakta ve her tür olasılıkla ilgili algılar geçici olarak somut gerçeğe dönüşmektedir; çünkü düşünce düzlemi maddesi her zaman akışkandır.
S:(L) Yani gördükleri şey, paralel bir gerçeklikten bir pencere aracılığıyla bizim gerçekliğimize giren bir "Flight 19" muydu?
C: Yakın.
S:(L) Bu, bizim "Flight 19"u kaybetmemizle ilişkili miydi? Gerçeklikler arasında bir değişdokuş mu oldu?
C: Gerçekliği etkileyen şey düşünce kalıplarıdır. O pencere açıldığında, geçici olmakla birlikte tüm düşünceler fiziksel gerçeklik haline gelebilir.
S:(L) Yani orada o dalgıçların ve araştırmacıların düşünceleri fiziksel gerçeğe mi dönüştü?
C: Ve diğer herkesin.
S:(T) Araştırmadaki herkesin mi?
C: Gezegendeki herkesin.
S:(T) Araştırmacıların o uçakları bulacağına inanmayanların düşünceleri bile mi?
C: Evet. Araştırmacılar bulmayı umdukları şeyi buldular, ama herkes haberi duyduğunda, ortaya çıkan hakim düşünce kalıbına göre başka şeyler meydana gelmeye başladı.
S:(L) Yani biri bulunan şeyin Flight 19 olduğuna inandığında göründü ve biri inanmadığında da kayboldu, öyle mi?
C: Evet.
S:(J) Aman tanrım! (T) Ben habere inanmamıştım... (L) Demek haklı çıktık! (F) Zavallı üç adamı hastanelik ettik. (T) Uçakların görünmesinin nedeni... (L) Hayır, sanırım araştırmacılar o uçakları aramaya gittiler ve orada bir pencere olduğu için... (T) ...uçaklar tam görmeyi bekledikleri biçimde karşılarına çıktı... Normalde o şekilde dibe inmiş olamazlardı. Araştırmacılar bundan birşeyler anlamalıydılar. O uçakların dipte düzgün bir dizilimde bulunduğuna dair haberi duyduğumda bu kafamı karıştırmıştı. (F) Birşey dibe batsa bile o şekilde inip sıralanmış olamaz. (T) Kayıtları araştırmaya başladıklarında sahil boyunca şimdiye kadar o uçaklardan 200 tanesinin düştüğünü öğrenmişler. O uçaklardan birini bulduğunu iddia eden bir adam vardı. Ama bulduğu şey Flight 19'daki uçaklardan biri değildi. Bir mekiğin parçalarıydı.... (L) Bu bana Challenger kazasını hatırlattı. Suya çarptıklarında astronotlar hala hayatta mıydı ve çarpmadan sonra herhangi bir süre boyunca hayatta kaldılar mı?
C: Dördü hayattaydı ama suya çarpma anında öldüler.
S:(L) Bermuda Üçgeni'yle işimiz bitti mi? (T) Bir sorum var. Flight 19'u aramaya giden PBA uçağına ne oldu?
C: Hala Avenger'leri bulmaya çalışıyor.
S:(T) Flight 19'la aynı paralel gerçeklikte mi?
C: Evet.
S:(T) Onları bulacak mı?
C: ?
S:(L) Flight 19'un mürettebatının algısıyla, aradan ne kadar süre geçti?
C: Hiç.
S:(J) Yani hiçbir fikirleri yok. (S) Merak ediyorum, acaba bizim zamanımıza mı dönecekler, yoksa kendi zamanlarına mı dönecekler?
C: Sizin algınız.
S:(L) DNA sayımı hakkında tartışıyorduk ve..
C: Yanıtlamayacağız. Kendiniz keşfedin.
S:(L) JR yakın zamanda sıradışı bir deneyim yaşadı, bu neyle ilgiliydi? Önemli mi?
C: Evet.
S:(L) Neyi gösteriyor?
C: Farkındalık artışı.
S:(L) JR bugünlerde talk show'lardaki tartışmaların herhangi bir önemi olup olmadığını sormak istiyordu.
C: Önemsiz.
S:(L) JR ayrıca serotoninin ne olduğunu bilmek istiyor.
C: Laura yanıtlasın.
S:(L) Serotonin, beyin epifizi ve ayrıca orta beyin tarafından salgılanıyor ve kendini iyi hissediş, ruh hali değişimi ile ilgili ve eğer yeteri kadar uyumazsan serotonin sıkıntısı çekiyorsun. Geçen gün, anne sütüyle beslenen bebeklerin hiçbir atık üretmediklerini tartışıyorduk. Yetişkin insanların yiyebileceği ve tamamen sindirilebilecek bir diyet var mı?
C: Az, ama atık üretmemek için sadece dördüncü yoğunluğu bekleyin.
S:(L) Hristiyan Haçı'nın derin bir seviyede neyi temsil ettiğini öğrenmek istiyoruz.
C: Kertiş dezenformasyon kampanyası, üzgünüz!
S:(L) Aklıma gelmişti! Haç, İsa'nın öldürülmesini sembolize ediyor, ki böyle birşey olmadı. ... (L) Bir süre önce farklı yaşamlardan bahsediyorduk ve S___'nin derin düşünce ve değerlendirme düzleminde, "özel öğrenme kanalı" için dört kez geri çekildiğini söylemiştiniz. Bu ne anlama geliyor?
C: Kendini açıklıyor.
S:(J) Bunu söylemelerinden nefret ediyorum.
C: Öğrenin!
S:(L) Ama bir dakika, arada bir fark var: öğrenen kişi kendisi miydi, yoksa başkasının öğrenmesine mi yardımcı oluyordu? "Öğrenme kanalı"nı anlıyorum. (T) Kablolu TV'de var.
C: Her ikisi.
S:(L) Kötü bir durumda olduğu için değildi, doğru mu? Yani sınıfta kalma gibi birşey değildi?
C: Uyumsuz kavram.
S:(S) Laura'ya akupunktur uygularken neden terliyorum?
C: Çünkü dalganın yaklaşmasıyla ilgili değişimler geçiriyorsun.
S:(L) Bunun yaptığı iş için bir önemi var mı?
C: İlgisiz.
S:(L) JR'nin erkek kardeşi hiç kaçırıldı mı?
C: Hayır.
S:(J) Diğer yoğunluklarla etkileşimlerle ilgili herhangi bir seçkincilik var mı?
C: Ne?
S:(L) Sanırım yok. D___ W___ hakkında birşeyler duyduk. E___ P___ fiyaskosunun ardında onun olduğunu duyduk. Bu doğru mu?
C: Açık.
S:(L) Pekala, o halde iyi geceler.
C: İyi geceler.
____________________
15 Nisan 1995 Frank, Laura, TR ve JR
S: (T) İyi akşamlar. Bu gece karşımızda kim var?
C: İyi akşamlar!
S: (L) Bu gece karşımızda kim var?
C: Şura.
S: (L) Neredensin?
C: Oradan değiliz ama siz Kasyopya olarak biliyorsunuz.
S: (L) Pekala. Uzun süredir iletişim kurmuyorduk.
C: Oo, evet!
S: (L) En son S___, TR ve JR ve ben burada çalışırken sizinle mi iletişim kurduk?
C: Parçalı.
S: (L) Sizdiniz ama parçalıydı, öyle mi?
C: Kısmen.
S: (L) Yani iletişimimiz tamamen sizinle değildi?
C: Radyodaki kesişen sinyaller gibi.
S: (T) Tabladaki kişilerin sürekli değiştirilmesi, herkesin kanal üzerinde deneyim kazanması ve böylece kanalın hepimiz için açık olmasına yönelik çalışmamızı sürdürmemiz iyi olur mu?
C: Belirsiz.
S: (J) Tabladakilerin düzenli olarak değişmesini tavsiye ediyor musunuz?
C: En rahat nasıl hissediyorsanız onu tavsiye ediyoruz.
S: (L) Şimdi, ilk soru: bize neler oluyor?
C: Sizi saldırıya karşı sürekli olarak uyardık!!
S: (L) Yaşadığımız bu olaylar bir saldırı mıydı?
C: Elbette.
S: (L) Bizi saldırıya açık hale getiren şey neydi?
C: Çalışmanız.
S: (L) Herhangi birimizin saldırının etkisini arttıran davranışları oldu mu?
C: Açık.
S: (J) Olanların herhangi birinde kasıt var mıydı?
C: Soru bu mu?
S: (J) Evet.
C: Öyleyse kendi içinde yanıtla.
S: (L) Bu hiçbirşeyi açıklamıyor. A___ bile çocuk haliyle birşeyler anladı. (J) Belki de S___ aracılık yapabilecek nitelikte biri değil.
C: Evet.
S: (J) Bu saldırının amacı neydi?
C: S___ güvensiz. Bunu fark etmediniz mi?
S: (J) Evet. (T) Ama güvensizliği o kadar da sorun değil.
C: Sorunlar koşullara göre.
S: (L) Bizi biraz tereddütte bırakıyor...
C: Bir yolcu uçağını sürmesi için bir ev temizlikçisi tutar mıydınız?
S: (T) Yanlış kişi yanlış şeyi yapıyordu. Bu onun hatası değildi.
C: Fakat mesajların aktarılması hassas bir konu.
S: (J) Burada bir ipucu var. Seninle Frank arasında mesaj aktarma aracılığı yapmasını ona kim söyledi? (L) Sanırım kimse.
C: Kendiliğinden gelişen bir durumdu. Karaya vurmamak için daha dikkatli olmanız gerekiyor.
S: (T) Bu gece Çin fal kurabiyesi yapıyoruz. (L) Söylediğim şeylerin doğru anlaşılmaması nedeniyle biraz incinmiş durumdayım. Eğer Frank'in söyledikleri bana olduğu gibi aktarılsaydı sorun hemen çözülürdü. Tekrarlanması gereken şeyler tekrarlanmadı, tekrarlanmaması gereken şeyler tekrarlandı.
C: Doğru. Saldırı, amacına en uygun şekilde gerçekleştirildi! Tüm açıklıkları gözleyin.
S: (L) Yani S___ farkında olmadan saldırıya aracılık mı etti?
C: Yakın.
S: (L) Bu saldırının, Metafizik kilisesindeki o kadınlarla veya Spring Hill'deki J___ ve Y___'yle herhangi bir ilgisi var mı?
C: Açık.
S: (L) TR benim için açtığı kartlarda bu olayı görmüştü. Saldırı modunda üç kadın gördü. Bu okuma, bu olayı mı temsil ediyor?
C: Açık.
S: (L) Şimdi karşımızda üç isim var ve bunlar Barrie ve Susy Konicov ile ilgili kişiler. Geçen gece beni aradı ve bu kişiler hakkında bilgi edinmek istedi. "Bu insanlar ona ne yapmak istiyorlar?" gibisinden birşeyler söyledi. Veya niyetlerinin ne olduğu gibi. İlk isim Carl Grancy.
C: Kullanıcı.
S: (L) Michigan'lı Mark.
C: Zararsız.
S: (L) Karen Hilton?
C: İlgisi farklı. Barrie'yle bağlantısını kaybediyor.
S: (L) Yani orada geçici bir süre için bulunuyor ve sonunda başka yere gitmeyi planlıyor, öyle mi?
C: Yakın.
S: (J) ... Disney'in programlama değişikliği ve uzaylı filmi yapması; McNamara ve Vietnamla yüzleşme konusu... Bunların herhangi bir önemi var mı?
C: Hepsi daha önceki yanıtlarda açıklandı ve hepiniz bu konularda çok şey biliyorsunuz; değişim hazırlıkları.
S: (J) Meydana gelecek değişimlere hazırlık. Yani bu olaylar önemli.
C: Bunu biliyorsunuz ve o nedenle farkına varıyorsunuz.
S: (T) Politika değişiklikleri gibi şeyler için ülkeyi yönlendiriyorlar. (J) Bence bu gerekli bile değil. Bu sadece bilinen değerlerin tersine çevrilmesi değil mi?
C: Söylediklerinizin tümü.
S: (L) Omzumu tedavi ettirmek için cerrahi yaptırmalı mıyım?
C: Yanlış yönlendirmelere dikkat et.
S: (L) Bunu cerrahi için mi söylediniz?
C: Evet.
S: (L) Kolum kendi kendine iyileşir mi?
C: Büyük olasılıkla.
S: (J) Nasıl? (T) Tek bir olasılıkla kendini sınırlandırma.
C: Evet. Sana önerilen cerrahi parasal kazanç amaçlı.
S: (L) Cerrahiden başka yapabileceğim birşey önerebilir misiniz?
C: Isı terapisi ve diyette düzenleme.
S: (J) Ne tür bir diyet düzenlemesi?
C: Kalsiyum, manganez, nişasta azaltımı ve potasyum takviyesi. Katılaşmış parçaları atmak için sadece damıtılmış su kullan.
S: (L) Bu şimdiye kadar verdikleri en anlaşılır fiziksel tavsiye. (J) Gerçekten.
C: Acı çekiyorsun canım, ve sen acı çektiğinde diğerleri de çekiyor!
S: (J) Bu güzeldi. Nemli ısı mı, yoksa kuru mu?
C: Nemli.
S: (L) Reiki?
C: Evet. Kas bağları zarar gördüğünde bu çoğu zaman kalsiyum obstrüksiyonunun bir etkisidir.
S: (L) Korakoid tümseği röntgeninde görülen kemiksi çıkıntı, dokuların zarar gördüğü yerdeki oluşum mu?
C: Evet.
S: (L) Yani kırık bir parça değil, doğru mu?
C: Evet.
S: (T) S___ sana söylememiş miydi? Çıkıntı, dokuyu parçalamış. (L) Tamam. Diğer konulara geçmeden önce, annem, karnındaki sıkıntının nedenini öğrenmek istiyor.
C: Kas atrofisi.
S: (T) Daha fazla egzersiz yapması gerekiyor. (L) Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Human Potential Foundation'dan (İnsan Potansiyeli Kurumu) Washington'da düzenlenen meşhur konferansa dair bir ilan geldi. İlginç olabilir. Bu konferansa gitmek için planlarımızı ayarlamamız faydalı olur mu?
C: Vakit kaybı.
S: (L) Oldukça kesin. (J) Elimizde yeteri kadar şey var. (L) "Mysterious Fires and Lights" (Gizemli Ateş ve Işıklar) isimli bu kitapta, UFO olarak algılanan bazı ışıkların aslında bizim gerçekliğimize girmiş canlı varlıklar olabileceği fikri dile getiriliyor. Bu tür bazı ışık kaynakları bir bilince ve amaca sahip gibi görünüyor. ... Bu bazı durumlar için geçerli bir şey mi?
C: Bu teorik verilerin geçerliliği hakkında fikir edinmek için yayın tarihini kontrol et.
S: (L) 1967'de yayınlanmış. (T) Eski. (L) Bu aptalca bir fikir değil. Yıldırım topları gibi. Zeki davranışlar gösterdiği biliniyor. Meraklı bir köpek yavrusu gibi. Yıldırım topu nedir?
C: Benzetmeyle ilgisiz.
S: (L) Tamam ama duyuları olan birşey mi? ...
C: Hayır.
S: (T) Sadece çok tuhaf elektriksel bir fenomen.
C: Yakın.
S: (L) Geçen gece Frank olmadan çalışma yapıyorduk. Frank'in devletle ilgili bir tehlike altında olduğuna işaret eden bilgiler aldık. Bu doğru mu veya doğru muydu?
C: Kısmen.
S: (L) Bu tehlikenin kaynağı nedir?
C: Kaynak mı?
S: (L) Yani IRS mi, FBI mı, CIA mi, veya ne?
C: Başlangıcı bu şekilde değil.
S: (L) Fiziksel bir tehlike mi, yoksa taciz edilme tehlikesi mi?
C: Kendini yok etmeye yönelik zihinsel saldırı.
S: (L) Bu tür saldırılara karşı korunmak için yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Evet.
S: (L) Korunmak için ne yapılabilir?
C: Düzenli bilgi girişi.
S: (L) Ne tür bilgiler? Kanal bilgileri, kitaplar, videolar... ne?
C: Hepsi ve diğer.
S: (L) Belirli bir diğer tür mü?
C: Bilgi paylaşımı. Şimdi, uyarı!!! Diğerleri de yakında aynı tür saldırılarda büyük bir artış deneyimleyecek. İkiniz geçmişte benzer nedenlerden bu tür deneyimler yaşadınız, ama şimdi hep birlikte çalışıyor olmanız sizi farklı bir kategoriye koyuyor!! Unutmayın, tüm kanallar ve benzer yapıdaki kişiler tanımlanır, izlenir ve "ilgilenilir".
S: (T) Bu tür saldırı deneyimi olan iki kişi kim?
C: Öğrenmek için keşfedin.
S: (J) Birinin ben olduğumdan eminim çünkü son zamanlarda zihinsel ve duygusal olarak çok kötü durumdayım. (T) Söz konusu iki kişiden biri JR mi? (J) Biliyorum, biri benim.
C: İntihar düşünceleri?
S: (L) İntihar düşüncelerin mi var? (J) Hayır. (T) Ben değil. (F) Bende bu tür düşünceler her zaman vardı. (T) Sen, Laura? (L) Ben de çok kötü durumdaydım. İntiharı düşünmüyordum. Sadece ışıkları kapatıp bu ilüzyonu sona erdirmenin ne kadar güzel olacağını düşünüyorum. (T) Tamam, iki kişiyi tespit ettik; sen ve Frank. (L) Yani JR, seninki daha da kötü hale gelecek. (F) Diğer iki kişi demediler mi? (L) Sanırım benzer şeylerin meydana gelebileceğini söylüyorlar. (T) Bu konu üzerinde birlikte çalışmazsak, herşeyi kaybedeceğiz. (J) Tamam, TR'nin bu gece yaptığı kart okumasını sor. (T) Doğru muydu?
C: Yakın.
S: (T) Bu okuma, şu anda bahsettiğinizle aynı şeyi mi ifade ediyor?
C: Yakın.
S: (T) Yani epeyce bilgi edindik ve tek yapmamız gereken bu saldırıların giderek daha da iğrençleşmesini önlemek, öyle mi?
C: İhtiyaç duyduğunuz tüm farkındalığa sahip değilsiniz! Kesinlikle değilsiniz!
S: (J) Frank ile Laura arasında olan tüm bu şeylerin nedenlerinden biri, çok zayıf ve karışık da olsa, Frank olmadan da kanalla bağlantı kurabileceğimizi göstermek mi? Kanalın gücünün bir göstergesi olarak. Bunun yan ürünlerinden veya amaçlarından biri bu muydu?
C: Yan ürün, yeterince iyi bir tanımlama. Unutmayın, varolan herşey derslerdir.
S: (L) Saldırı sadece kanal ve bilgiyle değil, daha çok içsel şüphelerle, varoluşun temelleriyle ilgiliydi. Besin zincirinin tepesinde olmayabileceğimizin farkına varmak çok sarsıcıydı. İlk sıkıntılar başladıktan sonra bunun etkisi giderek arttı. (J) Belki de buna şöyle bakmamız gerekiyor: evet, tüm bu sıkıntıları deneyimledik ve sen ve Frank bu ızdırapları yaşadınız, ama tüm bunlardan ortaya çıkan iyi birşey, amaç her ne kadar bu değildiyse de, kanalın her birimizden ayrı birşey olduğunun kesin olarak farkına varmamızdı. Optimum teması kurmak için hepimizin bir araya gelmesi gerekiyor ama...
C: Hepiniz kanallama yapabilecek potansiyele sahipsiniz, ama seviyede uyumlanma için pratiğe ihtiyacınız var. Ama diğer etkilerin de farkında olmanız gerekiyor!
S: (L) Hangi etkiler?
C: Frank'i gözleyin.
S: (T) Seni gözlüyoruz. (J) Evet? (F) Sanırım kastettikleri şey, benim gibi sürekli kanallama yapabildiğinizde, bunun bir iyi tarafı, bir de kötü tarafı var. İyi tarafı biliyorsunuz. Ama kötü tarafı bilmiyorsunuz. Kötü tarafı, katlanılması çok zor birşey. O zihin durumunu tanımlayamıyorum bile. (L) Psişik saldırılara karşı korunmak ve bunları önlemek için pratik tavsiye ve rehberlik edinmek istiyorum. Bilgi ve farkındalığın önemli olduğunu biliyoruz, ama faydalı tavsiyeler ve ileri düzeyde şeyler çok iyi olurdu.
C: Günlük duanın faydası olur.
S: (L) Birkaç gün önce birden biri geldi: aylardır hakkında hiçbirşey duymadığımız V___ beni aradı ve okumamı istediği bir şiirle birlikte buraya gelmek istediğini söyledi. Gruptan ayrılmasının nedenlerinden biri olarak, çok şiddetli bir saldırı altında olduğunu söyledi. Gruba katılıp tabla başında eşlik ettiği için bu saldırıya maruz kaldığını ve yapışık ruhun bundan kaynaklandığını ve yaptığımız şeyin "şüpheli" olduğunu düşünüyor. Bizimle iletişimini kestiği süreçte başıma büyük dert açan Metafizik Kilisesi'ndeki pederi aramış ve yardım ve tavsiye istemiş. Sonra da, daha önce hakkında birşeyler sorduğu "Vanessa" isimli kadınla iletişim kurmuş. Görünüşe göre Vanessa V___'ye bir ruh çıkarma yapmış. V___'yi etkileyen bu şeyin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Açık.
S: (L) Bu her neyse, bizden veya çalışmamızdan mı kaynaklandı?
C: Hayır.
S: (L) Yapışık ruhu var mı?
C: Geçmişten var ve arada sırada etkili oluyor.
S: (L) Bu, gidip tekrar gelebilen birşey mi?
C: Mümkün.
S: (L) Vanessa, yapışık ruhtan kurtulmasını sağladı mı?
C: Açık.
S: (L) V___'nin durup dururken tüm bunları bana anlatma nedeni nedir?
C: Tekrar iletişim kurmak istiyor.
S: (J) Laura'yla mı, kanalla mı?
C: Her ikisi.
S: (J) Gruba tekrar katılmak mı istiyor?
C: Yakın.
S: (L) Bu geceyi sonlandırmadan önce bize söylemek istediğiniz herhangi birşey var mı?
C: Korunma ve hayatta kalma için, saldırı konusunda verilen bilgileri tekrar okuyun ve öğrenişinizi ve bilgi tabanınınızı güçlendirmek için aranızda bunu tartışın!! İyi geceler.
_____________________
18 Nisan 1995 F___ ve Laura
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?
C: Tiklorya.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Thor Templar'ın kasedini dinliyor muydunuz?
C: Evet.
S: (L) Alakasızlıkla ilgili suçlamaları için söyleyeceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Bu gerekli mi?
S: (L) Hayır, ben buna gerek duymuyorum ve açıkçası ona cevap da yazmayacağım. Dolayısıyla bir önemi yok. Geçen ay boyunca burada olan şeyler hakkında bazı sorular sormamda bir sakınca var mı?
C: Hayır.
S: (L) Pekala, tam olarak öğrenmek istediğim şeyi öğrenmem mümkün mü? Çünkü olanlar hakkında bir tür değerlendirme yapmamız gerekiyor.
C: Açık.
S: (L) Sizinle olan bağlantımızı kesmek amacıyla kasıtlı olarak grubumuza veya buraya gönderilen biri oldu mu hiç?
C: Eğer olduysa, öğrenme ve gelişme amacıyla bunu keşfetmek size kalıyor.
S: (L) Yaşadığımız olaylarda böyle bir etki var mıydı?
C: Büyük olasılık.
S: (L) Yani büyük olasılıkla var.
C: Unutma, bireyler, başkaları tarafından manipüle edebilir.
S: (L) Son olaylarda manipüle edilen kişi kimdi?
C: Kastettiğimiz şey şu; biri "ajan" gibi görünebilir ama aslında kontrol başka bir yerdedir. "Ajan" gibi görünen kişinin iyi, basit ve görünüş olarak istikrarlı yapıda olduğu durumlar için bu özellikle geçerlidir.
S: (L) Yani kontrolün başka bir yerden yapılıyor olabileceğini söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bu kontrol üçüncü yoğunluk mu, yoksa dördüncü yoğunluktan mı?
C: İkisinden biri veya ikisinin bir karışımı olabilir.
S: (L) Bu olayda birinin gerçekten başka güçler tarafından kullanıldığından veya manipüle edildiğinden eminim. Ama bir dikkatsizlik veya sorumsuzlukla da ilgili olabilir. Doğru mu?
C: Kendin bul.
S: (L) Bu olaydaki kontrolün kaynağını tanımlayabilir miyiz?
C: Keşif ve öğrenmeden bahsettik.
S: (L) Yani bu olayı kendimiz açığa çıkarmamız gerekiyor?
C: Böyle yapmanız "gelecekte" çok işinize yarayacaktır.
S: (F) Neden?
C: Sıkça karşılaşabileceğiniz "semptomları" ayırt edebilmeniz için.
S: (L) Zaten bu semptomlarla fazlasıyla karşılaşıyoruz. Birileri geliyor, hepsi çok heyecanlılar, bu işe enerjilerini veya paralarını koyuyorlar veya herneyse, çok hevesliler ve sonra birden bozuluyorlar.
C: Evet. Öğreniyorsunuz.
S: (L) Geçenlerde V___ ziyarete geldi ve yapışık ruh etkisi yaşadığını söyledi. Buna bizim çalışmamız mı neden oldu?
C: Hayır. Hormonal dalgalanmalar.
S: (L) Vanessa'yı aramış ve Vanessa onun üzerinde bir temizlik yapmış. Bu onun hormonal dalgalanmalarına iyi geldi mi?
C: Hayır.
S: (L) Birkaç hafta önce oğlumla bir hipnoz celsesi yaptım. Bu hipnoz celsesinde sanırım bir EC 135 uçağı kullanmayla ilgili olaya döndü. Patlama olayını baştan sona tekrar yaşadı sanırım. Anlattıkları yeterince doğru muydu?
C: Evet.
S: (L) Hipnoz celsesinin en ilginç kısmı, uçağın içindeki birşeyin kokusunu tanımladığı bölümdü. Taşıdıkları şeyin garip bir kokusu olduğunu söyledi. Bu anı doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Ona kokunun neye benzediğini sordum ve o da çöp gibi, lağım gibi gerçekten berbat bir koku olduğunu söyledi. Hatırladığı şey doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Daha yüksek bir biliç seviyesinde bunun ne olduğunu bilip bilmediğini sordum ve o da bunun dünyadışı varlıklarla ilgili olduğunu söyledi. Doğru muydu?
C: Evet.
S: (L) Gerçekten dünyadışılarla insanlar arasındaki etkileşimle ilişkili birşeyler mi taşıyordu?
C: Evet.
S: (L) Sonra uçmaya devam ederken birşey oldu. Aynı noktanın üzerinden ikinci kez geçiyor gibi hissetmiş ve bu onu korkutmuş. Bu gerçekten oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Ve görünüşe göre aynı noktanın üzerinden ikinci kez geçerken koku da, kargo da kaybolmuş. Bu gerçekten oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Uçak, kendisi ve yardımcı pilot, dünyadışılar tarafından kaçırıldı mı?
C: Evet.
S: (L) ABD devleti tarafından kasıtlı olarak mı vuruldular?
C: Açık.
S: (L) Vurulmayla ilgili hatırladıkları yeterince doğru muydu?
C: Evet.
S: (L) Bu olayın etkilerini temizlemek için bunun üzerinde daha fazla çalışmamıza ihtiyacı var mı?
C: Evet.
S: (L) Onu aynı olaya tekrar tekrar götürmemi tavsiye ediyor musunuz?
C: Evet.
S: (L) Tamam. Geçen gece, üç veya dört yaşımdayken pencerede gördüğüm ve bana "Nereye gidersen git, saklanamazsın. Zamanı geldiğinde seni bulacağız." diyen yüzü gördüğüm olay hakkında konuşuyorduk. Bu olayda pencerede gördüğüm şey kimdi veya neydi?
C: Gri.
S: (L) Söylediği şey tam olarak neydi?
C: Aynen hatırladığın gibi.
S: (L) Bana söylemek istedikleri şey nedir? Gelecekte bir noktada gerçekten beni bulacaklar ve bana veya benimle birşey mi yapacaklar?
C: Henüz bu bilgiyi veremeyiz.
S: (L) Henüz bu bilgiyi veremez misiniz?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Hayır.
S: (L) Dr. Zanghi bana hipnotik regresyon yaparken, bana neden kaçırıldığımı sordu. O bu soruyu sorduğu anda bir tür Yunan tapınağına benzeyen yerdeki bir manzara gördüm. Tapınakta uzun cüppeli, sakallı bir sürü piskopos kılıklı adam vardı ve bana birşeyler öğretiyorlardı ve birşey yapmam için beni dışarı gönderiyorlardı. Bu anı neydi?
C: Henüz değil Laura!
S: (L) Bunun ardında birşeyler var gibi. Bana korkutucu geleceği için mi söylemiyorsunuz? Çok korkmama neden olacak birşey mi?
C: Hayır.
S: (L) Bu, yapmam gereken, ama henüz bilmediğim birşey mi?
C: Yakın.
S: (L) Sanırım burada F___ ile benimle ilgili bir tür kadersel olay var. Doğru mu?
C: Muhtemelen.
S: (F) Bu cevap "evet" ile "açık" arasında. (L) Tahminimize göre, tanıştığımızdan beri, ilişkimizi bozmak için üzerimize pek çok kişi gönderildi, bu doğru mu?
C: Belki.
S: (F) Herhalde bunu "evet" olarak kabul edebiliriz. (L) Bu etkileşimin ne zaman tam olarak etkinleştirileceğini sorabilir miyim?
C: Açık.
S: (L) Ahhh. Benden daha kurnazlar. Geçen gece neredeyse kalp krizi geçirmeme neden olacak olan o ani vizyon doğru muydu? Göklerin açıldığını ve bir sürü varlığın bizim gerçekliğimize doluştuğunu gördüm.
C: Evet. Ama bu bir kehanet mi, yoksa mevcut gerçeklik mi?
S: (L) Aman tanrım! (F) Senin bunu yaşadığın gündü sanırım benim zihnimde de benzer bir algı oluştu. Herşey şu anda oluyor. Algılarımızın sınırlılığı nedeniyle bunu göremiyoruz. Biz birgün göklerin yırtılacağını ve kozmik bir olay olacağını bekliyoruz. Ama aslında perde zaten aralanmış durumda ve teker teker giriyorlar. Son grup da girdikten sonra birden tamamen açılacak. Biz bir gün UFO'ların dünyamızı işgal edeceklerini düşünüyoruz. Bunun şu anda zaten olduğunu algılayamıyoruz. Karla Turner bunu "Dünya'nın Sonu" olarak tanımlamıştı ve kendisi ve ailesi için gerçekten de öyleydi.
_____________________
22 Nisan 1995 F___, Laura, TR ve JR
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Bu akşam kimleyiz?
C: Lioa.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) K___'ler için birkaç kişisel sorumuz var. Onlar için bu soruları yanıtlamaya istekli misiniz?
C: K____'ler şiddete eğilimli.
S: (L) Şiddet uygulamaya mı eğilimli?
C: Açık.
S: (L) Yoksa onlara mı şiddet uygulanıyor?
C: Hepsi.
S: (T) Nasıl yani?
C: Zihin yapısı.
S: (J) Paranoitler mi?
C: Evet.
S: (L) Dört isim verdiler. Ben isimleri versem her biri için açıklamada bulunur musunuz? Bunlar ilişkili olduğu kişiler ve haklarında...
C: Dışa eğilim gösterenler tarafından kişisel bir yaşam rehberi olarak kullanılmak istemiyoruz. Daha önce bu insanlar için yanıtlar vermiştik. O bilgileri nasıl kullandıklarını bilmiyorsunuz.
S: (L) V___ , Boulder'deki Naropa Institute'nin, onun için iyi bir eğitim kurumu olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Önceki konuda birşey daha: Yumuşak davranmanızı ve diplomasi kullanmanızı öneriyoruz, TR'nin önerdiği şeyi değil!
S: (L) Evet onları azarlamak istemiyoruz. (J) Ben yalan söylemeyi sevmiyorum. (L) Sorunları çözen yalanlar var, sorun yaratan yalanlar var...
C: Evet. K___'lerle telefonla görüşmeye devam edin. Daha sonra faydalı bazı bilgiler vereceğiz.
S: ... (L) V____ ile, bedensiz varlıkların vücuda giriş noktaları hakkında konuşuyorduk. JR'nin daha önce, bilgisayar başında otururken birşeyin ona ensesinden tesir ettiğini anlattığını hatırladım. Bu tür enerjilerin insan vücuduna belirli bir giriş noktaları olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.
S: (L) Her hangi bir yerden olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Ense yaygın bir giriş noktası mı?
C: Yaygın mı?
S: (J) Fiziksel olarak zayıf noktaları tespit edip oradan mı giriyorlar?
C: Fiziğin bir önemi yok.
S: (L) Auramızdaki zayıf noktaları mı buluyorlar?
C: Yakın.
S: (L) Aural zayıf noktalar bazen kendini fizik bedene de yansıtıyor mu?
C: Herşey mümkün.
S: (L) Hepimizin omuzlarımızla ilgili sorunlar yaşadığımız süreçte bu bir psişik saldırı mıydı?
C: Belki.
S: (L) Bunun DNA değişimlerinin bir işareti olduğunu söylemiştiniz. Bu muydu?
C: Keşfedin.
S: (L) Genetik şeyleri inceleyecek ekipmanlarımız olmadığı ve DNA değişimleri hakkında birşey bulamayacağımız için, DNA değişimleri meydana geldiğinde bunu bize söylemeniz için size güveniyoruz. O sıkıntıların DNA değişimleriyle ilgili olduğunu söylemiştiniz.
C: İlgili insanlarla ağ bağlantısı kurun.
S: (L) Bu sıcaklık artışının bir önemi var mı? Sıcaklık bastırıyor gibi hissediş?
C: Paranoya sizi mahvedecek!
S: (L) Paranoitleştiğim falan yok. Cidden, bu titreşimsel değişimlerle ilgili birşey mi? Sıcaklık artışı hissetmek bunun bir yansıması mı?
C: Cidden hayır.
S: (T) Kanallama ve reiki yaptığımızda, bu beden ısısı meydana getiriyor mu?
C: Yüksek enerji.
S: (T) Bu yüksek enerji ısıya mı dönüşüyor?
C: Evet, üçüncü yoğunlukta.
S: (L) Geçen gün Oak Island hakkındaki konuşmamızı incelerken, önemli bazı şeyleri sormadığımızı fark ettim. Bunları şimdi sorabilir miyim?
C: Evet.
S: (L) Tamam, Oak Island'ta bir Boyutötesi Atomik Remolekülerizatör gömülü olduğunu söylemiştiniz. Bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Onu oraya kim gömdü?
C: Öğrenin.
S: (L) Sizin bize öğrettikleriniz yoluyla öğrenmeye hazırlanıyoruz, öyle değil mi?
C: Gerekli araçlara sahipsiniz.
S: (L) Gerekli araçlara sahip miyiz?
C: Size sahip olduğunuz en değerli şeyi kullanmanızı öğretmeye çalışıyoruz.
S: (L) Elbette bu da aklımız oluyor, değil mi?
C: Aynen öyle!
S: (L) Değerli şeylerden basetmişken, geçirdiğim kazadan beri beynim garip şeyler yapıyor. Yazı yazarken harflerin yerini değiştiriyorum, boş yerler bırakıyorum. Diğer çok tuhaf bazı şeyler yapıyorum. Bazen gördüklerimden emin olamıyorum. Bu gerçekten çok garip ve kazanın bu garip şeylerle herhangi bir ilgisi olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Evet.
S: (L) Yani kafamı fena çarpmışım! (J) Beynin karışmış!
C: İlgisiz.
S: (L) İlgili olan şey nedir? Bu olayın kafama tam olarak ne yaptığımı söyleyebilir misiniz?
C: İlgisiz.
S: (L) Peki ilgili olan nedir? (J) Öğrenmekten bahsediyorduk. (L) Bu olay, öğrenme biçimimde bir değişime mi neden oldu?
C: Evet.
S: (L) Yani korkacak birşey yok. (T) Sadece buna alışman gerekiyor. (J) Konumuzdan uzaklaşmayalım. (L) Oak Island'a dönelim. Pekala. Oak Island hakkında okuduklarıma göre, 1703 yılı veya öncesinde orada bazı ışıklar görülmesine dair efsaneler varmış.
C: Evet.
S: (L) Orada her ne gömülüyse, 1703 veya daha önce mi gömüldü?
C: Evet.
S: (L) O ışıklar, dünyadışı varlıklara ait araçlara mı aitti?
C: Elektromanyetik profil.
S: (L) Kitaba göre, çöküntü alanındaki bir ağaçtan büyük bir parça koparılmış ve halat ve palanga kullanımı izleri varmış. (T) Eğer çukuru kazanlar bizden daha ileriyse, palangalara ihtiyaçları olmazdı. (L) Evet bence de. Eğer ağaçla ve diğer şeylerle ilgili bu izler varsa, orada insanlar da birşeyler yapmış demektir sanırım. Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Şimdi, bana göre, tarihte o noktada o çukurun açılması, insan teknolojisinin ötesinde birşey.
C: Bilinen teknolojilerin ötesinde.
S: (L) Ama o olayda insanlar da kullanılmış olabilir, değil mi?
C: Bingo.
S: (J) Hatırlıyor musun, bunu tartışırken sen ışıklardan bahsetmiştin.
C: Bazı insanlar her zaman "daha yüksek" güçlerle komünyon (birlik, cemaat) halinde olmuşlardır.
S: (L) Yani insanlar aslında... (J) Tıpkı o evlere girip bütün o zararı veren çocuklar gibi. Bunu onlar yaptılar ama bunu yapmaları için birilerinin onları buna yönlendirmiş olması gerek. Sanırım bu iyi bir benzetme.
C: İyi bir benzetme değil; bu ve diğer örneklerde bilinçli ilişkiden bahsediyoruz.
S: (L) Tamam, yani bu çukurun açılmasında insanlar ile diğer güçler arasında bilinçli bir ilişki vardı. Hangi insanlardı bunlar?
C: Öğrenin. Eğlenceli.
S: (J) Korsanlar mı? (L) Bu bölgede kimler vardı? Eskimolar mı?
C: Hayır.
S: (L) Kızılderililer mi?
C: Araştırmaya devam et, ağdan yararlan.
S: (L) Fransızlar ve İngilizler vardı. Peki ya Vikingler? (F) Hayır, Vikingler ondan 600 yıl öncesiydi. (T) Çukurun ne kadar zaman önce kazıldığını bilmiyoruz. (J) Evet, iyi soru. (L) Çukur ne zaman kazıldı?
C: 1500'ler. Uyruk önemsiz.
S: (T) Bu çukur 1500'lerin ortalarında bir yerde açılmış olmalı. (J) Ve 1700'lerde keşfedildi.
C: Mezhep bilgilerine erişin.
S: (L) Yani dinsel bir grupla ilgili olabilir.
C: Kim komünyon kurdu? Laura, okuduğu çok sayıdaki kaynakta bu bilgiye rastlamıştı.
S: (F) O devirde komünyon ilan eden bir mezhep mi vardı?
C: Evet.
S: (L) Sonradan Cajun'lar olarak bilinen, orada yaşamış olan, bir Fransız mezhebine mensup insanlarla ilgisi olabilir sanırım...
C: Belki.
S: (L) Şimdi, bu makaleye göre o çukurun kazılabilmesi için yüz kişinin altı ay boyunca hergün çalışmış olması gerekir.
C: Hayır.
S: (L) Makale ayrıca çukurun 1780'de kazıldığını söylüyor...
C: Hayır.
S: (L) Çukuru kazdıklarında, birkaç parça altın, bir parşömen ve birkaç başka şey çıkmış. Bunlar neydi?
C: Simya.
S: (T) Remolekülerizatör yapmıştır. (L) Olabilir. Eğer bu işte insanlar da vardıysa, insanlar bunu neden yaptı?
C: Bunun için görevlendirildiler.
S: (L) İlişki içinde oldukları yüksek güçler tarafından görevlendirildiler, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Çukuru açıp remolekülerizatörü oraya gömme amaçları neydi? Başka zaman biri onun için geri mi dönecekti?
C: Hayır.
S: (J) Belki de bir dersti. (T) Özellikle oraya gömülmesinin belirli bir amacı var mı?
C: Elbette.
S: (L) Yaptığı birşey mi var? (T) Bulunduğu yer ile amacı arasında bir ilişki mi var?
C: Manyetik.
S: (T) Bunlardan dünyanın başka yerlerinde gömülü olanlar var mı?
C: Evet.
S: (T) Bir tür geometrik kalıba uygun olarak mı yerleştirildiler?
C: Belki.
S: (T) Hepsi birlikte mi çalışıyor?
C: Belki.
S: (T) Epeyce yaklaştığımız için söylemek istemiyorlar. (J) Diğerlerinden bazılarının nerede gömülü olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Aklınız kullanmanız için var.
S: (T) Aklımızı kullanıyoruz. Ve aklımıza gelenleri söylüyoruz. Biz dostuz.
C: Herşeye kestirmeden gitmek istiyorsunuz.
S: (T) Evet! Çok doğru! Hala üçüncü yoğunluğuz! O yüzden...
C: Kasyopya Anneyi kandırmaya çalışmayın!
S: [Gülüşme] (T) Neşe! Bu şeyin gömülü olduğu koordinatları izlersek diğerlerine de ulaşabilir miyiz?
C: Deneyin ve görün. L___ gömülü hazineleri aramak istediğini söylediğinde, acaba aklındaki şey bu muydu?
S: (T) Yoksa bizim altımızda da mı bir remolekülerizatör var?
C: Hayır.
S: (L) Pekala. Bu şeyin işlevine dönmek istiyorum. Tekrar çıkarılmak üzere gömülmediğini söylüyorsunuz. Orada kalmak üzere mi gömüldü?
C: Evet.
S: (L) Gömülme şekliyle ilgili pek çok şeyi açıklıyor bu. Belirli bir derinlikte, üzerinde oyuntular olan bir kaya bulunmuş. Dikkatsizlik neticesinde parçalanmış. O taşta ne yazılı olduğunu merak ediyorum. Bu bilgiye erişip bize söyleyebilir misiniz?
C: Ölçüm işaretlemesi.
S: (J) Bu cihazın Atlantis kristal piramidiyle bir ilgisi olabilir mi?
C: Doğrudan ilgili değil.
S: (J) Piramidin, bu cihaza enerji sağlanmasıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.
S: (J) Görünüşe göre cihazın oraya gömülmesi piramitten çok daha sonra gerçekleşmiş ama ondan enerji alabiliyor. (L) Bu cihaz sürekli olarak çalışıyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Onu çalıştıran şey nedir? Yani eğer çalışıyorsa.
C: Manyetik anomaliler.
S: (J) Depremlerden etkileniyor mu?
C: Etkilenebilir.
S: (L) Bu manyetik anomaliler, gezegende doğal olarak gerçekleşen anomaliler mi?
C: Her iki tür.
S: (L) Yani doğal olarak da olabilir, başka bir güç tarafından da harekete geçirilebilir, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Bu makine harekete geçtiğinde ne oluyor?
C: Fazla belirsiz.
S: (J) Bu cihaz, bu boyuta bir giriş penceresi mi oluşturuyor?
C: Bu amaçla kullanılması mümkün.
S: (J) Yoksa bu boyuta açılan bir pencerenin kapatılması için mi kondu?
C: Hayır.
S: (J) Bu boyuta girişin odak noktalarından biri mi?
C: Hayır.
S: (T) Tek başına işlev gören bir makine mi, yoksa diğerleriyle birlikte mi çalışması gerekiyor?
C: Duruma göre.
S: (J) Eğer küçük bir işse tek başına yapabiliyor ama büyük bir işse hepsi faaliyete geçiyor. (T) Her biri gezegenin belirli bir bölümünü mü kapsıyor?
C: Hayır.
S: (T) Hepsinin aynı anda çalışması gerekmediğini söylediniz; birbirlerinden bağımsız olarak çalışabiliyorlar mı? Küçük bir şey olursa sadece bir tanesi etkinleşiyor ama büyük birşey olursa birden fazla sayıda makine etkinleşiyor. Dizilimleri bu şekilde mi?
C: Evet.
S: (T) Bir anlamda gezegeni istikrarlı bir halde tutmak için mi yerleştirildiler?
C: Belirsiz.
S: (L) Sahibi kim?
C: Sahip?
S: (L) Cihazı kim yaptı?
C: Kendiniz yanıtlayın, ve bu konu üzerinde yeterince durduk!!!!
S: ... (L) Yeni gerçekleşen terörist bombalı saldırı konusuna girmek istiyorum. Bu konuda sorabilir miyiz?
C: İstediğiniz zaman istediğiniz soruyu sorabilirsiniz, izin istemenize gerek yok. Eğer herhangi bir sebeple yanıtlanamayacak bir soruysa, bunu size bildiririz.
S: (L) Tamam. 25 Şubat celsesinde bir bombalı terörist saldırısıyla ilgili kehanette bulunmuştunuz. Yaklaşık bir ay içinde Washington D.C.'de bombalı bir terörist saldırı olacağını ve bunun bir davada yargılanmakta olan müslüman teröristlerle bağlantılı olduğunu söylemiştiniz. Şimdi, bu bomba aslında Washingon'da patlatılacaktı da, güvenliğin arttırılması nedeniyle mi Oklahoma'ya yönlendirildi?
C: Hayır.
S: (L) Washington'da hiçbir terörist bombalı saldırısı olmadı. Bunun nedenini söyleyebilir misiniz?
C: Henüz.
S: (L) Olacak mı?
C: Açık.
S: (L) Oklahoma'daki bombalamanın yurtsever hareketi ile ilgili olabileceği tespit edildi. Gerçekten bu saldırının ardında onlar mı var?
C: Ne amaç, ne de yön olarak bu tür hiçbir bütüncül hareket mevcut değil. Son derece parçalı!
S: (J) Branch Davidian'larla ilgili olabileceğini okumuştum. (L) Doğru mu?
C: Hayır.
S: (J) Kontrol dışı gruplar mı? (T) Bunun arkasında tek dünya devleti mi var?
C: Hayır.
S: (L) Kontrol dışı gruplar mıydı sadece?
C: Yakın.
S: (L) Yani sadece... (J) Birkaç uçuk bir araya geldi ve... (L) Binayı uçurdular mı?
C: Manipüle edilmek, böylece zihni bulandırılmak ve şeytanların olmadığı yerde şeytanlar görüp şeytanların olduğu yerde ise onları görememek çok kolay.
S: (L) Yani bunu yapanlar manipüle mi edildi?
C: Evet.
S: (L) Bu manipülasyonun kaynağını söyleyebilir misiniz?
C: Çeşitli.
S: (L) Bu kaynaklardan bir tanesinin adını söyleyebilir misiniz?
C: Kertenkele ırkı.
S: (T) Başka bir tane söyleyin.
C: Onların bilinçli ve diğer ajanları.
S: (L) Kertenkelelerin insan ajanlarından birkaç tanesinin adını söyleyebilir misiniz? ...
C: Şu veya bu "zamanda" tüm insanlar.
S: (L) Evet. Kimse bu manipülasyondan muaf değil. Geçen gün S___'den gelen telefon geldi aklıma. Beni aramasının ardındaki motivasyon neydi?
C: Fazla yükü boşaltmak.
S: (L) Ne düşündüğümü anlamayla ilgili değildi yani? (J) Yoksa barışma çabası mı?
C: Belki.
S: (T) Fazla yükü bu mu? (L) Fazla yük derken duygusal anlamda mı?
C: Sorularınız net olduğunda daha rahat yanıt verebiliriz.
S: (L) Barışmak için mi aradı?
C: Belki bilinçaltından.
S: (L) Metafizik Kilisesindekilerin etkisi mi?
C: Önceki yanıt.
S: (L) M___ F___'yle hala iletişim halinde mi?
C: Pek sayılmaz.
S: (L) Bunun bir önemi yok. Yaklaşık son bir haftadır hamamböcekleri neden çıldırmış gibi ortada dolanıyorlar?
C: Elektromanyetizma.
S: (L) Bu elektromanyetizmanın kaynağı nedir?
C: EM alan distürbansı (dengesizlik).
S: (T) Alanı dengesizleştiren şey nedir?
C: Sismik.
S: (L) Peki dengeyi nerede "bulacak"?
C: Açık.
S: (L) Sanırım birşey olacak çünkü ne zaman bu böcekleri bu halde görsem birşey oldu. Depremler, fırtınalar, uçaklar falan... Büyüklüğü ve yeri nedir?
C: Sürekli hareket ediyor.
S: (L) Çok büyük bir distürbans mı?
C: Evet.
S: (T) Buraya gelmeden önce neredeydi?
C: Dünyayı 6500 r.p.m (dakikadaki devir) ile turluyor.
S: (L) Bir dakikada mı?
C: Evet.
S: (LM) Yeraltı mı, yoksa atmosferik mi?
C: Her ikisi.
S: (L) Bu EM distürbansının kaynağı nedir?
C: Fazla karmaşık.
S: (J) Bunu söylemelerinden nefret ediyorum! (LM) Özet olarak, doğal bir gelişme mi, yoksa diğer boyutlardan mı üretildi?
C: Doğal.
S: (L) Gezegenin kendi içindeki bir faaliyetten mi kaynaklanıyor, yoksa gezegenin kozmik dalgalara bir tepkisi mi?
C: Gezegenin hem içi, hem de çevresiyle ilişkili.
S: (J) Normal bir durum diyebilir miyiz?
C: Hayır.
S: (J) Daha önce de oldu mu?
C: Evet.
S: (J) Ne zaman?
C: Dört ay önce.
S: (L) Dört ay önce ne oldu?
C: Hafızanıza erişin.
S: (T) Japonya depremi dört ay önce oldu. (L) Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Evet.
S: (LM) Yine bir yerde kırılacak mı?
C: Açık.
S: (T) Dünyanın bir yerinde önemli bir fiziksel değişime neden olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Bununla ilgili bir kehanette bulunabilir misiniz?
C: Açık.
S: (T) Bu bir süredir devam ediyor. (L) On gün sanırım. (J) On gün doğru mu?
C: Yakın.
S: (T) Bu hareket kendini ne kadar süre içinde gösterecek?
C: Açık.
S: (T) Kendini Laura'nın evinde mi gösterecek? [Gülüşme]
C: Açık. Eğer öyleyse, "tatil" öneriyoruz.
S: [Gülüşme] (J) Gidecekleri yer konusunda herhangi bir tavsiyeniz var mı? (LM) Los Angeles. (T) Yaz Olimpiyatları için iyi bir yer. Bu yıl ABD takımının altın madalya kazanma şansınının yüksek olduğunu duydum. (L) Bir kez daha V___'nin çalışmalarına devam etmesi için Naropa kurumunun iyi bir yer olup olmadığını soracağım.
C: Eğer seçimi buysa.
S: (L) Annem kremasyonun (ölünün yakılması) sakıncalarının ne olduğunu soruyor. Konu hakkında birşeyler okumuş... (T) Endişelenmesine gerek yok, ölene kadar yakmıyorlar.
C: Bir sakıncası yok.
S: (L) Yani bedenin yakılmasının ve...
C: Beden üçüncü yoğunluk; beşinci yoğunluk değil.
S: (L) Okuduğu kitapta, ruhun bedenden tamamen ayrılmasının belirli bir süre aldığı, ölümden sonra her bir hücre ölene kadar bedendeki hücresel bilincin bundan acı duyabileceği yazıyormuş. Bu doğru mu?
C: Hayır. Ruhun bedenden çıkışı anlıktır. Bilinç kalıntısı ve "yavaş" çıkma diye birşey yok. Öldüyse ölmüştür.
S: (T) Bunun neden olduğu tek sıkıntı, mezar yeri ve görkemli cenaze törenleri satışı yapan ve kremasyon trendinin devam etmemesini ümit edenlerin çektiği sıkıntı! (F) İnsanlar sürekli gömülürse, sonunda yer bulma sıkıntısı olmayacak mı? (T) Bazı yerlerde mezarlıkları yıkıp baştan yapıyorlar! Ben yakılmak istiyorum. (LM) Hadi dışarı çıkalım! (T) Şimdi değil! Ölene kadar olmaz. (L) O zaman acıtmaz! [Gülüşme] ... (J) Dün gece televizyondaki bir programda 20 yıl önce üzerine yıldırım düşen bir adam vardı ve bu olay onun psişik yeteneklerini çok arttırmış. Bunun, üzerine yıldırım düşmesinin normal bir yan sonucu olup olmadığını merak ediyordum.
C: Evet.
S: (T) Artan psişik yetenekler kalıcı mı, yoksa bir süre sonra yitiriliyor mu?
C: Kalıcı.
S: (L) Aralık ayında geçirdiğim kazada kafama aldığım darbe, psişik yeteneklerimi arttırdı mı?
C: Belki.
S: (J) Mısır'daki piramitlerle ilgili bir program seyrediyorduk ve piramit matematiğinin oluşturulmasında hiçbir sıradışı şeyin olmadığını söylüyorlardı. Başlangıçta uzatılan ölçüm şeritlerini kullandıklarını ama hesapların yanlış çıktığını ama sonra bir ölçüm tekerleği kullanarak çok büyük matematiksel hesaplara gerek olmadan sonuca ulaştıklarını söylüyorlar. Bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) Bunu biliyordun. (T) Piramit matematiğinde pi sayısının ortaya çıkması bununla ilgili mi?
C: Ortalama konusunu ele alın. Yani konuya farklı açılardan yaklaşın.
S: (J) Konuya farklı bir açıdan yaklaşmamız gerekiyor. (LM) Tüm ders kitaplarında, taş blokları kütükler üzerinde taşıyarak piramitleri inşa eden yüz binlerce köle resmediliyor.
C: Ders kitapları propaganda.
S: (T) Piramitler, Coral Castle ile aynı yolla mı yapıldı?
C: Yakın.
S: (L) O zaman kocam bana tekli bir koltuk alıp bir ağaca asar ve ben de o koltukta dönerim. Bu bende garip yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlar mı?
C: Evet, başın döner.
S: (L) Coral Castle'yi yapan adam gerçekten tavana bir uçak koltuğu asıp o koltuk üzerinde döndü mü?
C: Açık.
S: (L) Odasında tavandan sarkılı olan uçak koltuğu, yaptığı şeyde bir rol oynadı mı?
C: Eğer döneceksen, bu kesin bir yöntemle olmalı, rastgele dönerek değil.
S: (L) Belirli bir dönme metodu bularak mı yaptı onu?
C: Açık.
S: (T) O kadar döndükten sonra yönleri nasıl bulmuş? (L) Bu konuda bir ilerleme kaydedebilir miyiz? Dönerek ses çıkaran bu şeylerle ilgili bize söyleyebileceğiniz birşey var mı? (J) Belirli bir dönme yöntemi gibi?
C: Deney öneriyoruz.
S: (L) Kulağımdaki sorun nedir?
C: Belirsiz.
S: (L) Kulağımda bir sorun var. (J) Nasıl? ...
C: Yağ dokusu.
S: (L) O olamaz! Kulağımdan siyah, katran gibi bir akıntı oluyor. Sanırım kan ve kulak kiri karışımı.
C: Hayır. Yağ dokusu.
S: (L) Neden oluyor?
C: İç kulak.
S: (T) Laura'nın iç kulağında bir sorun mu var?
C: Endişelenecek birşey değil.
S: (L) Peroksit, alkol ve sirke kullanarak doğru şeyi mi yapıyorum?
C: Evet ama dikkatli ol.
S: (L) Sadece tek bir kulağım. Diğeri iyi. (T) Rahat duyabiliyor musun? (L) Evet. (J) Bazı insanların kulakları yoğun kir üretiyor. (L) Tek bir kulak ve o da en çok kullandığım kulağım.
C: Endişelenme.
S: (T) Onlar için söylemesi kolay, onların kulakları yok. (L) Hızlı bir soru sormak istiyorum: yerleşim sorunum kısa süre içinde çözülecek mi?
C: Açık. Bekle ve gör.
S: (L) Evet, ama şu anda parasızım.
C: Daha önce de oldu ve hayatta kaldın.
S: (L) Yeterli yiyecek bile alamıyorum.
C: Uzun sürmeyecek.
S: (L) Yapmam gereken bir sürü şey var. Konferans ücretini nasıl ödeyeceğim örneğin?
C: İman. İyi geceler deme vakti.
S: İyi geceler.
_____________________
29 Nisan 1995 Frank, Laura, TR ve JR
S: (L) Merhaba. İyi akşamlar.
C: Merhaba, iyi akşamlar!
S: (L) Karşımızda kim var?
C: Torya.
S: (L) Neredensin Torya?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu gece biraz geç başladık ve bizi bekleyeceğinizi umuyordum. Odadaki enerji artıyor.
C: TR, 1964 Ekim'i miydi?
S: (L) Bu soru neyle ilgili?
C: TR'ye sor! Göl, sarı ve kahverengi tuğlalı evler, serin bir gün, çitler, büyük kobalt renkli silindir, titreşiyor...
S: (T) 14 yaşındaydım sanırım. (L) Bahse girerim bir kaçırılma olayından bahsediyorlardır... (T) Birinci sınıftaydım... Babamın kuzeninin Kuka gölü kenarında bir yeri vardı ve orayı hep ziyaret ederdik. Çitler mi? Hatırlamıyorum. Aklıma birşey gelmiyor.
C: Bunlar gördüğümüz görüntüler...
S: (L) Bu görüntüler, TR'nin geçmişte yaşadığı bir olayla mı ilgili?
C: Ona sor... Şimdi Viktorya stili evler görüyoruz, yeşil çatı... tarla... kahverengi tuğlalı evler...
S: (L) Bu önemli birşey mi? Sormak istediğimiz bir sürü soru var...
C: Sadece "akışla birlikte akın". "Trafiği" yönlendirmek sınırlandırıcı olabilir...
S: (L) Şu anda kolumun neden bu kadar ağrıdığını öğrenmek istiyorum.
C: Kolun üzerindeki zihinsel konsantrasyonun nedeniyle.
S: (J) Kolunu düşünmeyi bırak. ...
C: Onun yerine mayo'yu düşün.
S: (T) Mayo klinik. (J) Mayonez mi?
C: Hayır.
S: (T) Kortizonun hiç faydası oluyor mu? (L) Ağrıyan sol omzum değil, sağ taraf! (J) Mayo'yu düşün dediler. (L) Belki TR'ye söylemişlerdir. (T) Bana mı?
C: Hayır. Laura.
S: (T) Ekim mi demiştiniz?
C: Biz sana sorduk.
S: (T) Bunu gören başkaları da var mıydı?
C: Evet.
S: (T) Annem mi?
C: Annen, kardeşin.
S: (T) Komşular?
C: Evet.
S: (T) Babam gördü mü?
C: ?
S: (T) Koyu mavi... (J) Kobalt mavisi. (T) Koyu mavi, siyaha yakın mı? (J) Kobalt parlak bir mavi.
C: Kobalt, metalik lacivert.
S: (T) Glenn evde değildi.
C: Başka bir yer.
S: (T) Neden bahsettiğinizi anladım! Evet birşey görmüştüm. Ekim 1964 müydü bilmiyorum ama birşey gördüğümü hatırlıyorum!
C: Tamam, şimdi bir şeylere yaklaşıyoruz... O gün sana ne oldu sence?
S: (T) O şeyi görmemden başka birşey olduğunu hatırlamıyorum; uçarak evin üzerine geldi ve sonra başka yere gitti. Başka birşeyin olduğunu hatırlamıyorum. Dışarı çıktım ve onun uçarak gelişini ve sonra da gidişini izledim.
C: Etraf nasıl görünüyordu?
S: (T) Normal görünüyordu. Herhangi bir farklılık hatırlamıyorum...
C: Tanımla.
S: (T) Rochester şehir sınırında ellili yıllara özgü bir yapılaşma vardı. Caddenin karşısında bir tarla ve okul bahçesi vardı. Okul bahçesi çitlerle çevriliydi. Büyük, iki katlı kahverengi tuğlalı okul binası. Kahverengi veya kırmızı tuğlalı... İlkokula orada gitmiştim. Sarı tuğlalı bina hatırlamıyorum, ama bizim evimiz o zaman yeşildi ve çatı kenarları süslüydü. (L) Viktorya stili. (T) Üçgen stilli çatı değildi ama öyle görünüyordu. Evlerin çoğunun ön kapılarının üzerinde küçük üçgen çatıcıklar vardı. Kapılar öne doğru çıkıntılıydı ve küçük bir yükseltisi vardı. (J) Evet küçük bir veranda gibi. (TR) Sen o eve gelmiştin, oraların görünüşünü hatırlıyor musun? (J) Evet. (T) Okul bahçesinin öbür tarafında bir stadyum vardı. Aquinas futbol stadyumu. Birkaç tarla hatırlıyorum ve şehir sınırında kalan son ormanlık alanlardan biri vardı. Beş blok doğuda birkaç tane tren yolu vardı. Rochester, Ontario gölüne karşıydı. On kilometre mesafedeydik ve oraya bisikletle gidip gelirdim. O cismin havadan tarla üzerinden gelişini izledim. Annemi hatırlıyorum. Kardeşim orada mıydı hatırlamıyorum ama annemi ve komşuyu hatırlıyorum. Komşu kadın evin önünde annemle konuşuyordu ve bana seslendiler. Ben evde televizyon seyrediyordum. Ama Ekim ayı olduğundan emin değilim çünkü hava halen ılık ve güneşliydi. Cisim, stadyum tarafından, tarla üzerinden, yüksekten geldi bize doğru alçaldı. Doğrudan üzerimize geldiğini düşündüm. Biz ona baktıktan sonra bize doğru gelmeye başladı.
C: Size doğru geliyordu.
S: (T) Evet. Ben dışarı çıkıp ona baktığımda bize doğru yön değiştirdi sanırım...
C: Hedef sendin.
S: (T) Hedef ben miydim? O zaman kaçırıldığımı sanmıyorum.
C: Öyle mi?
S: (T) Orada duran insanlar vardı... (L) Fark etmez.
C: Kaçırılma sırasında zaman "donar."
S: (T) Cismin hareketi, düşen bir yaprağın hareketi gibiydi ve bunu çok garip bulmuştum. Evin kenarına kadar geldi. Daha sonraki bir tarihte de evin bodrumundayken benzer birşey yaşamıştım. Cisim, sanırım ben orada uyumak üzereyken yaklaşmıştı.
C: Titreşiyordu.
S: (T) Kesinlikle metalik görünüyordu ve keşke metal bilye atan tabancılardan bir tane olsaydı diye düşünmüştüm; onu vurabilirdim. Havada 15 metre mesafeden uzak değildi. Sanırım 3-5 metre uzunluğundaydı. İnce ve uzundu. ... Bana metalik göründü. Mükemmel bir pürüzsüzlüğü vardı. (L) Buradan neye varıyoruz? Belli ki bunu özellikle anlattılar. ...
C: Dönüm noktası.
S: (L) TR'nin hayatında önemli bir dönüm noktası mıydı?
C: Ve şimdi... bağlantı tamamlandı.
S: (T) Anlamıyorum...
C: Son zamanlarda gördüğün rüyalarını hatırla.
S: (L) O olay bir dönüm noktasıydı ve şimdi bağlantı tamamlandı... (T) Son rüyalarım... Rüyamda bir binaya giriyordum ve dışarı doğru uzanan elektrik kablosu gibi birşey vardı... bir tür bağlantı... (L) Bahsettiğiniz rüya bu mu?
C: TR'ye sor.
S: (T) Çok canlı rüyalar gördüm ama hatırlamıyorum. O olayla bağlantılı olarak yakın zamanda bana birşey mi oldu?
C: Evet.
S: (T) Burada yaptığımız şeyle bir ilgisi olmalı, ama tamamlanan bağlantı derken bunu mu kastediyorlar?
C: Pek sayılmaz.
S: (T) Tamamlandığını söylediğiniz bağlantı tamamen başka birşeyle mi ilgili?
C: İlişkili.
S: (T) Bana yakın zamanda birşey mi oldu?
C: Evet.
S: (T) Bilmediğim birşey mi?
C: Hayır.
S: (T) İşimle herhangi bir ilgisi var mı?
C: Kısmen.
S: (T) Bunun, iş yerinde insanlara belirli şeyler anlatmamla, bugünlerde olan olaylardan bahsetmemle ve onların bu şeyler hakkındaki bilinç seviyelerini yükseltmeye çalışmamla bir ilgisi var mı?
C: Evet, şimdi, çok önemli birşeyleri "çıkarmak" için, hatırlattığımız olaydan hemen sonraki yıllar içindeki arkadaşlarını, ilişkilerini ve deneyimlerini inceleyelim!!!
S: (T) O olayın 1974 değil de 1964'de olduğundan emin misiniz?
C: Sen daha iyi biliyorsun TR!
S: (T) Sormamın nedeni, o yıl kış ayında pencerenin dışından gelen seslerle ilgili olay ve o gece yaşadığım tüm o garipliklerin aklıma gelmesi... ve 70'lerde bir yerde meydana gelen başka bir olay vardı. Arizona'ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyordum ve hem arabayla hem de başka şeylerle ilgili bir sürü gariplik yaşadım. (L) Bahsettiğiniz şey bununla mı ilgili? Arizona yolculuğu, sesler falan?
C: Ou, çoook şey var, değil mi TR? Ortaya çıkarma zamanı.
S: ... (T) Ehliyetimi almamla ve arabayla kırsal alanlara pek çok gezinti yapmamızla ilgisi var mı? Göl bölgesinde arabayla çok dolaşırdık.
C: Kısmen.
S: (T) Geceleri tepeler arasında arabayla uzun uzun dolaşırdık. (L) Bu yolculuklardan birinde birşey mi oldu?
C: Belki.
S: (T) Belki de olmadı. (L) Bu konunun önemi nedir? (T) Bir gece rastladığım ve bir daha hiç bulamadığım o garip kasabayla ilgisi var mı? Konu bir şekilde bununla mı ilişkili?
C: Evet.
S: (T) Gördüğüm en garip kasabaydı. ... (J) Anlat. (T) Bir gece güneybatı New York civarında arabayla dolaşıyordum. Liseyi bitirmiştim. Çok içerdim, o yüzden anlattığım olayların kesinliğini bilmiyorum. Bir gece Güney Tier'de, Fingerlakes bölgesinde bir kasabaya gittim. Yaşadığım en garip şeylerden biriydi. Bir sürü kasabaya gitmişliğim vardı; etrafta bir sürü insan, birşeyler olur. En azından çevrede biri olur. Saat dokuz veya ondu ve bu kasabaya girdim. İki şeritli ana cadde iki katlı binalarla doluydu ve dar bir kaldırımı vardı. Bir kanyonda gider gibiydi. Sokak lambaları vardı ama sokağa fazla ışık vermeyen küçük yeşilimsi lambalardı. Ortalıkta tek bir kişi bile yoktu. Binaların hiç birinde kimse yoktu. Binalar tahtalarla çevrilip kapatılmıştı. Bir kasabaydı ama aynı zamanda hiç benzemiyordu. Yaklaşık dört blok gittim ve geri dönüp çıktım ve etrafından dolaşıp tekrar girdim ve buna inanamadım. Kasaba orada değildi. Onu tekrar bulamadım. Adını da bilmiyordum.
C: Keşfet.
S: (S) Alacakaranlık Kuşağı Kasabası herhalde... (T) Bu kasaba...
C: Evet.
S: (L) Başka bir realiteye girdin. (T) Aslında gördüğüm şey gerçek bir kasaba değildi, öyle mi?
C: Aynen öyle.
S: (T) Çok sinirlenmiştim. Etrafından dönüp ikinci kez girmemin nedeni de kasabanın bana çok tuhaf gelmesiydi. (S) Tek başına mıydın? (T) Evet, yalnızdım. Orada benden başka kimse yoktu. Sokak lambalarından biri bana 1920'leri hatırlattı. Resmen hayalet bir kasabaydı. (L) Bu olayda TR'ye ve bize anlatmak istediğiniz şey nedir? Artık büyük çocuklarız, bu olayları kaldırabiliriz.
C: Konu o değil.
S: (L) Konu nedir?
C: Öğrenmek gücünüzü arttırır.
S: (L) Peki anılardaki bu gezintiden öğrenmeye çalıştığımız şey nedir?
C: Herşey hazır olarak sunulursa öğrenemezsiniz, aranızda tartışın! [TR'nin deneyimlerini tartışmak üzere mola verildi.]
S: (L) Bir yerlere varabildik mi?
C: Herşey birbiriyle bağlantılı.
S: ... (L) Bahsettiğimiz bu olay TR'ye özel mi? Yalnızca onun hayatında mı oldu?
C: Evet.
S: (T) Kurduğum ilişkilerin hepsi, kendi başlarına düşünebilen, olayları anlayabilen, çoğu insanın anlayamadığı çok farklı deneyimler yaşayan kişilerle olmuştur. Mutlaka kaçırılma deneyimleriyle ilgisi olması gerekmiyor, hayat deneyimleri olarak da.
C: Evet, ama bu daha önemli birşeyin işareti.
S: (L) Yani TR'nin böyle bir... (T) Bu ilişkilerin beni bugün olduğum kişi haline getirmesiyle mi ilgili? ...
C: Hayır.
S: (L) Hayır, sanırım tüm bu farklı türdeki insanlarla arkadaşlık kurabilmiş olmanın önemli birşeye işaret ediyor olmasıyla ilişkili. Benim aklıma ilk gelen şey şu: bir elçi veya bir katalizör müsün?
C: Hayır.
S: (L) Bu insanlarla ilişkilerinde yaptığı birşey önemli başka bir şeye mi neden oldu? Ve...
C: Hayır.
S: (L) O insanların herhangi biri onu çok etkileyen birşey mi yaptı?
C: Hayır.
S: (T) Çok çeşitli türden insanlarla ilişki kurabilmemle mi ilgili?
C: Hepsi aynı "düzlemden" geliyorlar.
S: (L) Yani kendisi gibi insanlarla mı ilişki kurdu? Ve hepsi aslında aynı düzlemden, yani başka bir yerden mi geliyorlar?
C: Yakın.
S: (L) Sanırım bir yerlere varıyoruz. Peki gördüğü o gemi, aynı düzlem veya yerden mi geliyordu?
C: Hayır.
S: (L) Peki o gemi, TR'nin şimdiye kadar ilişki kurduğu o insanlarla olan etkileşimleriyle yakından ilgili miydi?
C: Evet, ama asıl önemli olan bu değil.
S: (L) Asıl önemli olan TR'nin ve ilişki kurduğu diğer o insanların... (T) Ortak bir deneyimi mi paylaşıyoruz?
C: Yakın.
S: (T) Hepsinin kökeni aynı mı?
C: Evet.
S: (L) Bu köken nedir?
C: Neormm.
S: (L) Neromm mu?
C: Sizin dilinizdeki en yakın karşılığı.
S: (L) Bu bir yer mi?
C: Evet.
S: (L) Nerede?
C: Yıldız rehberlerini kontrol edin.
S: (T) Bu bir yıldız mı? Uzunvadeli ilişki kurduğum özel bazı insanlarla başka bir yıldızdan mı geliyoruz?
C: Dikey gerçeklikte.
S: (T) Aradığımız Oryonlu ben miyim?
C: Hayır.
S: (L) JR de onlardan biri mi?
C: Hayır.
S: ... (T) Kafam karıştı. (J) Benim TR'yle olan ilişkimin önemi nedir? (L) Onu insanlaştırmak mı? [Gülüşme]
C: Açık.
S: (T) Açık bir ilişki! (J) Hayır, değil. Bu bir evlilik. Üzgünüm! (T) Evliliği sen istedin! 27 yıldır gayet iyiydik... (F) O kadar oldu mu? (T) Yo, sadece öyle hissettim. (L) Pekala! Şimdi neredeyiz? TR'nin dikey bir gerçeklikten geldiğini ve bunun hayatı boyunca kendini çeşitli şekillerde gösterdiğini ve şu dönemde yaşadıklarının da bununla ilgili olduğunu keşfettik, doğru mu?
C: Evet.
S: (T) Dikey gerçeklik nedir? (L) Dikey bir gerçeklik! (T) Ou, teşekkür ederim! Bu herşeyi açıklıyor. (L) Yanyana farklı gerçeklikler var; demek bu da dikey bir tanesi...
C: Boyut sınırı geçişinde kesişecek.
S: (L) Diğer bir deyişle boyut sınırıyla kesişen bir gerçeklikten geldiği için zihnen onunla bağlantı halinde, öyle mi?
C: Hayır.
S: (L) Sadece denedim. (T) Bana da iyi görünmüştü. Bir acil çıkış kapım olurdu!
C: Birleşiyor.
S: (L) Tamam, yani TR dünyadışı dikey bir gerçeklikten gelen kısmen dünyadışı biri ve bu onun, aynı gerçeklikten gelen kişilerle etkileşmesine neden oluyor. Ne olmuş? [Gülüşme] (S) Yapacak bir iş! (J) Hobi.
C: 3'üncü yoğunluk düşünüyorsunuz, bir bilgi "tazeleme" celsesine ihtiyacınız var!
S: (T) Kasyopya Bilgi Takviye Kursu. (L) Sadece herşeyin neyle ilgili olduğunu anlamaya çalışıyorum. Tüm bunlar nereye varıyor?
C: O halde size aktardıklarımızdan ve aynı zamanda kendi içinde "kilitli" durandan öğren. Yani, anahtarı bulma zamanı!
S: (L) Elimizdeki bilgilere bu şekilde mi bakmamız gerekiyor? (J) Bunun, Laura'nın son bir buçuk gününü...
C: Lütfen bizi oraya veya buraya "itmeyi" bırakın ve sadece serbest bir şekilde öğrenin.
S: (L) Bence gezegendeki herkes şu anda bunu yapıyor. Her zaman, alternatif bir gerçekliği paylaştıkları insanlarla ilişkiler oluşturan farklı gruplar var. (J) Yani birbirimize mi çekiliyoruz? (F) Doğru. Bana anlamlı geldi. (L) Peki o zaman biz hangi alternatif gerçekliği paylaşıyoruz? Yoksa aynı alternatif gerçeklikten gelmiyoruz da, her birimiz farklı bir alternatif gerçekliğin temsilcileri ve bağlantı noktası mıyız?
C: Son kavram aynen doğru!
S: (T) Hepimiz kendi grubumuzu mu temsil ediyoruz?
C: Güç arttırmakla ilgili olarak ne söyledik?
S: (L) Yani her birimiz kendi gerçeklik grubumuzla bağlantılıyız ve...
C: JR, ilgili cümleleri hepinize tekrar okusun.
S: (L) Belirli insanlar, veya belki herkes, kendi içlerinde kilitli olarak veya bireysel elektromanyetik alanları içinde enerji paketlerine veya bilgilere sahip...
C: Yapbozun parçalarının bir araya getirilmesi gibi.
S: (L) Biz bir yapbozun parçaları mıyız? (J) Evet, bunu zaten biliyorduk.
C: Bir parça kağıda dikey bir kesişim çiz.
S: [Bir kağıda bunu çizdik] (L) Böyle mi?
C: Hayır, ters bir "T" harfi gibi yap.
S: (L) Tamam, işte bu. [Çiziyor] Şimdi...
C: Sonraki sayfayı kullan ve bu sefer daha yakın çiz ama sol alt köşeye değil.
S: (L) Oldu mu?
C: Hayır, sol alt köşeden daha uzak olsun. ...
S: [Tekrar deniyoruz]
C: Çok daha küçük olsun.
S: [Tekrar deniyoruz] (L) Oldu mu?
C: Merkeze yakın.
S: [Tekrar deniyoruz] (L) Şimdi nasıl?
C: Şimdi diğeriyle birleştir.
S: (T) Üstten mi, alttan mı?
C: Hafif farklı bir açıyla.
S: [Deniyoruz] (L) Böyle mi?
C: Tekrar deneyin.
S: [TR deniyor] (T) Sanırım bunu kastediyorlar. (L) Bu mu?
C: Hayır.
S: [TR tekrar deniyor]
C: Tabanları birleştir.
S: [TR tekrar deniyor] (L) Neden tablada kendiniz çizmiyorsunuz? [Kalemi planşete iliştirerek kağıdın üzerine koyuyor] Evet arkadaşlar, çizin! [Planşet şekli çiziyor]
C: Şimdi siz devam edin...
S: (J) Spiral mi?
C: Hayır.
S: [TR, her yöne dikey uzantıları olan çokgen bir şekil çiziyor] Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Şimdi tabanı daireselleştirin... Şimdi bir dış dairenin içine alın... Şimdi başka bir sayfaya temiz bir kopyasını yapın.
S: (J) Bu bir ekin çemberi mi?
C: Yapıldı, evet. Dikey gerçekliklerin birliğini temsil ediyor.
S: (L) TR'nin geçtiği kasaba, bir dikey gerçeklik kasabası mıydı?
C: Yakın. Yedi çizgi gerekiyor.
S: (L) Gruptaki her bir kişi bir çizgi mi?
C: Evet.
S: (L) Sonunda yedi çizgimiz mi olacak?
C: Evet.
S: (T) Buradaki beş kişi, çizgilerden beşi mi?
C: Açık.
S: (T) Bu diplomatik bir yanıttı, değil mi? Bu kavramla ilgili öğrenebileceğimiz başka şeyler var mı?
C: Elbette!
S: (L) Yedi çizgi yerini bulduğunda, bu bizim gücümüzü/bilgimizi katlayarak arttıracak mı?
C: Patlarcasına.
S: (L) Bu süreci durdurmaya yönelik bu kadar saldırı ve bu kadar girişim olmasının nedeni bu mu?
C: Kısmen.
S: (T) Tamam, kağıt üzerinde yedi çizgili olarak şekli çizdik. Şimdi bu şekille ne yapacağız?
C: Açık.
S: (T) Sanırım bu sadece bir dersti. (L) Dairenin merkezinde ne var?
C: Herşey yerini bulacak, şimdi bunun önemi üzerinde düşünmeniz gerekiyor ve bizim de iyi geceler dememiz gerekiyor!
_________________________
7 Mayıs 1995 F___, Laura, TR ve JR, SV
S: (T) İyi akşamlar.
C: İyi akşamlar.
S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?
C: Myip.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Pekala, sormak istediğimiz bir dizi soru var. Yoksa sizin hazır planlarınız mı var?
C: Bazı.
S: (L) Planlarınız var mı, yoksa biz sorularımızı soralım mı?
C: Her ikisi.
S: (L) Yine bir tanesini gördüğüm için aklıma geldi, evimdeki hamam böceklerinin hikayesi nedir? Neden onları bu kadar sık görüyorum?
C: Açık.
S: (L) Sızabilecekleri her tür çatlak ve aralık var ama genelde ortalıkta görünmezler.
C: Besin kokusu.
S: (L) Yiyecek kokusu aldıkları için mi geliyorlar?
C: Sebeplerden biri.
S: (T) Diğer bir sebep nedir?
C: Elektronik böcek-savar öneriyoruz.
S: (L) Böcek öldürücü mü? (SV) Öldürenler değil, uzak tutanlar. (T) Onun yayacağı frekans kanalı olumsuz etkilemez mi?
C: Aptalca soru.
S: (J) Ben öyle düşünmemiştim. (L) Ben de. Ne de olsa bir frekans.
C: Kanal şu anda bundan etkilenmeyecek kadar çok güçlü.
S: (L) Pekala, birkaç soruyla başlayalım. İlk sorumuz: Sümerler kimdi?
C: Matematik çalış.
S: (L) Matematik mi çalışayım? Cevap bu mu?
C: Evet.
S: (L) Kimin matematik çalışması gerekiyor?
C: Sen.
S: (L) Matematikte, bana onların kim olduğunu gösterecek birşeyler mi var?
C: Evet.
S: (L) Sümerler hakkında birşeyler okudum ve Sitchin'in yazdıklarını da okudum...
C: Biz Sitchin değiliz!
S: (L) Sümerler sanki bir hiçliğin içinden bir anda ve o kadar kapsamlı bir medeniyeti nasıl oluşturdular?
C: Yapbozun tüm olası eksik parçaları için matematik çalış!!! Uygun bilgisayar programlarından yararlan. Artık tüm yanıtları doğrudan bizden istemek yerine biraz inisiyatif kullandığınızda, öğrenmek gücünüzü onkat daha fazla arttıracak!!!
S: (L) Aklıma ilk gelen şey şu ki, bize verdikleri tüm tarihleri birleştirip bir veritabanı oluşturmak istiyorum. Kometlerin tarihleri, medeniyetler, arkeolojik bulgular ve tüm bunların ortaya koyduğu resim... (J) Ben, ekin çemberleri hakkında birkaç şey daha öğrenmek istiyorum.
C: Gücünüzün artmasını istemiyor musunuz?
S: (L) Tabii ki istiyoruz. 25.920 yıllık Büyük Yıl'ın, yani zodyakın presesyonunun, konularımız için bir önemi var mı?
C: Önceki yanıtlara bak.
S: (L) Bu, matematiğin yardımcı olup olmadığından emin olmadığım bir konu. UFO'lardan düştüğü görülen melek saçı (angel hair) nedir?
C: "Curuf" (slag) olarak da biliniyor.
S: (J) Bu, UFO'ların itiş sistemlerinin bir yan ürünü mü?
C: Ve boyutötesi manevraların.
S: (T) Kaybolup gitmesinin nedeni bu olsa gerek. (L) M___ F___'nin glasin bir torba içinde, bir yerden bulduğu belgelenmiş bir melek saçı olduğunu biliyor muydunuz! (T) Bir sigara paketi içinde de bir UFO dedektörü var! (L) Tamam. Pek çok olayda, gökten parlak, jelatinimsi maddeler düşüyor ve bunlar bir süre sonra yok oluyor. Bu konunun...
C: Önceki yanıta bak.
S: (T) Melek saçıyla aynı madde. (L) "Büyük Şikago Yangını"yla ilgili çok sıradışı koşullar vardı. Bu yangının meydana gelmesinde başka boyutların etkisi var mıydı, yoksa doğal bir fenomen miydi?
C: Belirsiz.
S: (L) Daha net olmak gerekirse, birkaç kişi, gökten düşen bir ateş tornadosu veya patlama veya ateş gördüklerini anlatmıştı ve bu o kadar hızlı ve güçlü bir şekilde olmuş ki, canlarını kurtaracak zamanı zor bulmuşlar.
C: Dedikodu.
S: (L) Şikago'ya komşu bile olmadıkları halde, iddiaya göre aynı süre dahilinde yanıp yok olan pek çok küçük kasabalar vardı.
C: İyi okuma konuları olur.
S: (L) Ohio'da Adams County'deki Great Serpent Mound'u (Büyük Yılan Höyüğü) kim yaptı?
C: Armonan mezhebi.
S: (T) Armonanlar kim?
C: Atlantislilerin torunları.
S: (T) Yani çok uzun bir zaman önce mi yapıldı? (L) Onlar hakkında bilmemizi veya öğrenmemizi tavsiye ettiğiniz herhangi birşey var mı?
C: "Yapbozun parçaları."
S: (L) Bu bölgede ne zaman yaşadılar? Ne zaman ve nereden geldiler?
C: Sümer sorusuna verilen yanıtlara bak.
S: (L) Bana öyle geliyor ki, Sümerler ve Armonanlar, Atlantis battığı zaman çeşitli yerlere dükkanlarını kuran Atlantislilerdi.
C: Güzel, şimdi bununla devam et.
S: (L) Aynı cevabın İngiltere'de Uffington'daki White Horse (Beyaz At) için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
C: Evet.
S: (L) Tamam, bununla ilgili olarak şimdilik bilmek istediğim buydu. Kaliforniya'daki Shasta Dağı'nın içinde yaşayan biri veya birşey, medeniyet veya grup veya örgüt var mı?
C: Hayır.
S: (J) Shasta Dağı'yla ilgili gizemli güç söylentisinin herhangi bir gerçekliği var mı?
C: Yalnızca dolaylı olarak.
S: (T) Yani Shasta Dağı'nın kendisinde herhangi gizemli bir güç yok, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Bu, onunla ilişkili herhangi bir grup veya varlıklar için de geçerli mi?
C: Evet.
S: (L) Bu konuda şu anda farkında olmadığımız ama sormamızın faydalı olacağı sorular var mı?
C: Size bağlı.
S: (L) Dünyadışı varlıklar ve ilişkili diğer fenomen ve varlıklardan yayılan katlanılmaz sülfür kokusunun nedeni nedir?
C: Kimyasal etkileşimler.
S: (L) Eğer dünyadışı bir varlık 3'üncü yoğunlukta ölürse ve kalıntıları burada kalırsa, bu durum sülfür veya ilişkili bileşikler üreten kimyasal bir reaksiyona mı neden oluyor?
C: Bravo!
S: (J) Yani buna neden olan şey boyutlar arasındaki fark mı? (L) 4'üncü yoğunlukta ölselerdi yine aynı kokuyu yayarlar mıydı? (J) Bu aptalca bir soru çünkü 4'üncü yoğunlukta "koku" nedir ki? (L) Bu bir tuzak soruydu!
C: 3 ve 2 yerine 4'üncü yoğunluk gibi düşünün.
S: (L) Bu dünyadışı varlıklar kimyasal olarak 4'üncü yoğunlukta mı oluşuyor?
C: Yakın.
S: (L) F___ ve ben çok garip rüyalar gördük. Geçen Pazar günü rüyamda dışarı çıktım ve gökyüzünde bir sürü şey oluyordu. Gökyüzünde ve yerde birbirlerine ateş eden dünyadışı gemiler vardı ve çok korkutucuydu. Etrafta koşuşan insanlar vardı. Kocam ve çocuklarım beni terk etmişti çünkü tüm bunlar kocamı fena şekilde korkutmuştu. Gerçekten çok garip bir rüya.
C: Dikkatini sürdürmeye devam et!
S: (J) Tanrım! (L) Bu, kehanetsi bir rüya mıydı?
C: Açık.
S: (T) Rüya sırasında başka neler gördüğünü hatırlaması için mi dikkatini sürdürsün?
C: Daha fazla rüya için.
S: (L) Bu rüyalar bilgi mi veriyor?
C: Açık.
S: (T) Bir kadınla ilgili sürekli rüyalar görüyorum. Bu kadın kim?
C: Önceki yanıt.
S: (L) Bir süre önce transkriptleri tekrar okuyordum ve bir yerde, karadeliğin mutlak yokluk olduğu ve yok olan şeylerin birinci yoğunlukta tekrar üretildiği yazıyordu. Veya birinci seviyedeki tekrar üretimin, karadeliğin bir yansıması olduğu söyleniyordu. Karadelik birinci yoğunlukla mı yoksa yedinci yoğunlukla ilgili bir fenomen mi?
C: Yalnızca 1'den 4'e kadar.
S: (L) Karadelik fenomeninin, yani mutlak yokluğun, daha üst seviyelerde, yani 5'ten 7'ye kadar olan yoğunluklarda bir yansıması var mı?
C: Önceki yanıta bak.
S: (T) Eğer karadelik, birinci seviyeden dördüncü seviyeye kadar olan saf KH ise, beşinci seviyeden yedinci seviyeye kadar olan bölüm de saf BH'dir. (SV) Daha önce beşinci ve altıncı seviyede de KH'nin olduğunu söylemişlerdi. (T) Ama o yansıma. (L) Düşünce formu.
C: Beşte kapsüllenmiş halde. (sınırlandırılmış)
S: (L) Yedinci seviyeden sonra başka...
C: Hayır. "yediden sonra" demek, transkriptleri tekrar gözden geçirmen gerekiyor demek!
S: (L) Bitirmeme izin vermediğiniz sorum şu; bir oktav mı var? Bu, tıpkı bir piyanodaki oktavlar gibi basamak basamak yükselen birşey mi?
C: Önceki yanıt.
S: (L) Oktavlar ve benzer şeylerle ilgili bir sürü şey öne sürülüyor.
C: Büyük döngü. Bahsettiğin şeyleri öne sürenler kim?
S: (L) Oktav döngüsünden bahsedenlerden biri Gurdjieff, ayrıca Sufi öğretileri ve birkaç büyük felsefi öğretide de oktav etkisinden bahsediliyor. Yedili döngü var ve sonraki döngü bir üst seviyede ve bu müzikteki oktav gibi tanımlanıyor.
C: Biz kimiz?
S: (L) Kasyopyalılar.
C: Evet. Şimdi, size gelişiminizde yardımcı olmak için gönüllü olduk, değil mi?
S: (L) Başka tüm saçmalıkları pencereden atın gitsin mi diyorsunuz?
C: Eğer sekizinci bir seviye olsaydı, sizce bunu şimdiye kadar belirtmeyi ihmal eder miydik?!?
S: (J) İyi bir nokta. (SV) Söylemeyi unuttular! (J) Ou, bu arada size sekizinci seviyeden bahsetmiş miydik?! (T) Belki bu insanlar döngünün baştan başlamaktan ziyade başka bir oktava geçtiğini düşünüyorlardır. Henüz bu bilgiyi netleştirmemişler.
C: Konuşan çok kişi var ve yalnızca bazıları gerçeği söylüyor!
S: (J) Evet ama hangileri doğruyu söylüyor? (L) Gerçek orada! [ç.n.: Truth is out there: X-Files dizisine bir gönderme olmalı] Ama yedi sayısının önemi nedir? Neden yedi?
C: Neden olmasın?
S: (T) Sekiz veya dokuz veya altı da olabilir miydi?
C: Herhangi birşeyin "önemi" var mı?
S: (L) Sadece bizim atfettiğimiz önem var sanırım.
C: Peki o nedir?
S: (T) Bu bana ilginç geldi çünkü herşeyin belirli bir yapıya göre kurulduğu anlamına geliyor. Başka bir sayı değil de bu sayının seçilmesinin bir nedeni olmalı.
C: Gerçekten mi?
S: (T) Tesadüf olamaz. Hiçbirşey tesadüf değil!
C: Bunu kim söylüyor?
S: (T) Siz söylediniz.
C: Öyle mi?
S: (L) Burada söylemeye çalıştığınız şey, herşeyin rastgele şekillendiği mi?
C: Hayır, size yapbozun parçalarını nasıl bir araya getireceğinizi öğretmeye çalışıyoruz.
S: (T) Yani herşeyin ne olduğunu ve neden öyle olduğunu bizim bulmamız gerekiyor.
C: Peki sebebin ne olduğunu mu bulmanız gerekiyor?
S: (T) Neyin sebebi? (J) Yedinin.
C: Hayır. Hayır. Hayır. Dikkat edin lütfen. Sebep nedir?
S: (J) Herşeyin ardındaki sebep mi?
C: Şimdiye kadar öğrendiklerinizin çoğu, gerçeklik tanımları varsayımı üzerine kuruluydu.
S: (L) Peki varsayımlarımızın hepsi tamamen yanlış mı?
C: Hepsi değil.
S: (J) 3'üncü yoğunluk kökenli olan hiçbirşey, bu şeylerin çoğunda geçerli değil ve bundan kurtulmamız gerekiyor.
C: Mantık subjektif.
S: (L) Matematikte kullanılan sembolik mantık subjektif mi?
C: Hayır.
S: (L) Mantık yürütmeden ziyade matematikle ilgili pek çok şey öne sürüyorsunuz. Pekala. Kurtçuklarla dolu bir kutuyu açtık. (T) Bunu hep yapıyoruz. (J) Biz kurtçuklarız! [Gülüşme]
C: Proje devam ediyor.
S: (T) Bize verdiğiniz eğitim, devam eden bir proje. (J) Biz bir kutu dolusu kurtçuğuz. (L) Gelecekte bir noktada sizinle olan bağlantımız sona erecek mi? [Birden teyp kasedi bitti ve düğme attı. Şaşırmış bir şekilde bu eşzamanlılığa güldük] (L) Bu, sorduğumuz soruya verilen sembolik bir yanıt mıydı?
C: Açık.
S: (T) Gördüğüm rüyayı sormak istiyorum. Biliyorum, önceki yanıt dediniz ama, o kadın kim? Bu varlık kim?
C: Dikkatini sürdürmeye devam et.
S: (T) Güzel! Her gece bir arkası yarın izlemek gibi! ...
C: Laura yorgun.
S: (T) Yorgun musun? (L) Normalden fazla değil. Bir nedeni mi var?
C: Açık; kafein öneriyoruz.
S: (L) Kafein molası! Bazen TR ile JR yoldan gelirken sönen sokak lambaları fenomeni hakkında sormak istiyoruz. Bu birkaç kez bana da oldu. Bu olayın herhangi bir önemi var mı? Yani buna TR ve JR mi neden oluyor?
C: Belki.
S: (L) Bundan daha fazla birşey söyleyebilir misiniz?
C: Keşfedin.
S: (L) Birkaç yıl önce geçtiğim yerlerde görünüşe göre bir sürü şey kırılıyordu... camlar, gaz lambası şişeleri, araba camları, uydu çanakları... Mekanik cisimler bir dokunuşumla bozuluyordu.
C: EM anomalileri.
S: (L) Bu olaylar bendeki veya etrafımdaki birşeyden mi kaynaklanıyordu?
C: Farkındalık değişimleri vs.
S: (L) O süreçte bu olaylara katkıda bulunan herhangi bir kaçırılma veya dünyadışı temas olayı da var mıydı?
C: Keşfet.
S: (L) TR ve JR'nin lambalarla olan deneyimleri de bu tür birşeyle mi ilgili?
C: Belki.
S: (T) Sanırım "açık" ile "belki"yi karşılaştırdığımızda, "belki" evete daha yakın. (L) EM anomalileri ve farkındalık değişimleriymiş. (J) Etrafında olan bitenlere dikkat etmediğinde böyle şeyleri fark edemiyorsun.
C: Evet.
S: (L) Benim durumumda biraz daha patlayıcıydı. Belki de çok daha fazla karanlıktaydım ve bir anlamda zihnimde büyük patlamalar meydana gelmesi gerekti.
C: Belki.
S: (T) Daha önce bahsettiğiniz EM dalgası hala gezegeni turluyor mu?
C: Evet.
S: (T) Yapacağı şeyi henüz yapmadı yani, öyle mi?
C: Açık. ... Ekin çemberleri. 1. Bir gezegen "penceresi." 2. Astronomik "ikiz" fenomeni vs. 3. Alternatif akım. 4. Hasat zamanı ödüllendirilmeyi bekleyin.
S: Salyangoz şekilli oluşum sahte mi?
C: Açık.
S: (L) Ne anlama geliyor?
C: Açık. 5. Gömülü hafıza. 6. Kervan. 7. Özlem. 8. Kavrama yoluyla bilgi. 9. Görüntü doğrulama sunuyor. 10. Bağlantılı öğrenişler. 11. İletişim.
S: (J) Bu logo olarak kullandıkları. (T) Bunu biliyorlar mı merak ediyorum.
C: Merak et gerçekten! 12. Bilgi aktarımı. 13. Döngüsel kalıpları inceleyerek gerekli ipuçlarını bulun. 14. Aile. 15. Değişim Sezonu. 16. Büyük ilerleyiş. 17. Bir laboratuar olarak evren. 18. Boyut ötesine geçiş. 19. Fiziksel hayatın resmedilişi. [ç.n.: grup tarafından resimlerine göz atılmakta olan ekin çemberlerinin anlamsal ifadeleri sanırım.]
S: (L) Bu ekin çemberindeki kirpi neden öldü?
C: Beden kimyasında aşırı faaliyet.
S: (L) Bu şekillerde görülen kirpiler önemli mi?
C: Öğren. Şimdilik sindirecek yeterli materyaliniz var. İyi şanslar ve bir sonraki sefere kadar hoşçakalın.
_______________________
13 Mayıs 1995 Frank, Laura, JR ve TR, SV
C: Merhaba.
S: (L) Merhaba. (J) Kanala başkası mı girdi? (L) Karşımızda kim var?
C: Rolora.
S: (L) Az önce kanala başka biri mi girdi?
C: Belki.
S: (L) Geçen gece annemle birlikte tabladan aldığımız Play 4 (bir şans oyunu) rakamlarının üçü doğru çıktı. Bu rakamlar hangi kaynaktan geldi?
C: Laumer.
S: (L) Ölmüş olmasına rağmen Laumer hala etrafta dolanıyor mu?
C: Eğer seçimleri bu yöndeyse herkes "etrafta dolanabilir."
S: (J) Benim annem ölümünden sonra hiç etrafımızda bulundu mu?
C: Hayır.
S: (L) Şu anda herkesin merak ettiği birşey olduğu için sormak istiyorum; bir süredir hissettiğimiz bu aşırı sıcaklığın kaynağı nedir?
C: Normal hava kalıbı değişimi.
S: (L) Peki klima neden evi serin tutmaya yetecek kadar iyi çalışmıyor?
C: Ev, klima göz önünde bulundurulmadan inşa edilmiş.
S: (L) Evet, bunda haklısınız. Pekala, sormak istediğimiz birkaç soru var. Windows Windings dosyasındaki sembollerden biri, Ann Bailey'in broşürlerinde kullandığı bir sembole çok benziyordu. Bu sembolün kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Eterik hafıza.
S: (L) Anlamı nedir ve neden dosyadakinden biraz daha farklı hale getirilmiş?
C: Genel olarak gerçekliğin parçalarının birleşmesi.
S: (L) Bu sembolü reikide kullanmak faydalı olur mu?
C: Evet.
S: (J) Bu sembolün dosyadakinden biraz daha farklı hale getirilmiş olmasının nedeni nedir?
C: "Farklı insanlar için farklı dokunuşlar."
S: (L) Bu konu hakkında bize söyleyebileceğiniz başka birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, geçen hafta SV ile Frank'le birlikte benim üzerimde bir yapışık ruh çıkarma celsesi yaptık. Aynı zamanda kendimizi korumayla ilgili bilgi istedik. O celsede Frank aracılığıyla verilen bilgiler, kendimizi nasıl korumamız gerektiği konusunda doğru bilgiler miydi?
C: Çoğunlukla.
S: (L) Söylenenlerden biri şuydu; insanları hayatımızdan çıkarma ile ilgili olarak endişelenmemize gerek yok, sadece taşıdıkları potansiyele dikkat etmemiz gerekiyor ve bu farkındalık, zarar görmemizi engelleyecektir. Bu doğru mu?
C: Büyük ölçüde.
S: (L) Negatif enerji taşıyanlarla temasımızı bazen sınırlandırmanın da iyi bir fikir olduğunu düşünmekte haklı mıyım?
C: Aşırı durumlarda.
S: (L) Yani diğer bir deyişle, eğer bir kişi aşırı derecede negatifse ondan uzak durmak veya iletişimi sınırlandırmak iyi olacaktır, öyle mi?
C: İyi fikir.
S: (J) Duygusal dengesizliklerim nedeniyle TR ile yaşamakta olduğumuz durum hakkında sormak istiyorum... (L) Tamam... JR, aslında bu saldırı durumlarını herkes yaşıyor...
C: Mide sorunlarına neden oldu.
S: (L) Mide sorunları mı yaşıyorsun? (J) Her zamankinden fazla değil. (L) Pekala, TR ile JR'nin yaşadığı durum, JR'nin algıladığı saldırı... Bu gerçekten bir saldırı mıydı?
C: Kısmen.
S: (T) Bunda etkili olan başka ne vardı?
C: Biyolojik değişiklikler.
S: (J) Aylık hormonal etkiler mi?
C: Evet.
S: (J) Evet, bu açıklıyor. (L) SV, benim geçmişte yaşadığım bir durumu deneyimliyor. Odasında puslu bir varlık algılıyor. Bu varlığın, bu sisin kaynağı nedir?
C: ID "kodlu" varlık.
S: (L) Bu ne tür bir varlık oluyor?
C: Sublineer yeti benzeri. (ç.n.; yeti: himalaya dağlarında görüldüğü iddia edilen, saskuaş/kocaayak benzeri bir varlık)
S: (T) Sublineer ne anlama geliyor?
C: Kanal mekanizması tanımlayıcısı.
S: (T) Varlığın kendini gizlemesiyle ilgili mi?
C: Yakın.
S: (L) Boyut perdesinden yanlışlıkla gelen birşey mi ve geri dönmek için S___'nin enerjisine mi ihtiyaç duyuyor?
C: Hayır.
S: (L) Geri dönmekte zorluk mu çekiyor?
C: Geçmişteki iz (imprint) nedeniyle SV'yi seçti.
S: (SV) "Geçmişteki iz" derken neyi kastediyorsunuz?
C: Geçmiş ilişkiler, kanallama auranda çatışan izler meydana getirdi.
S: (L) Bu geçmiş ilişki veya izleri değiştirebilmesinin herhangi bir yolu var mı?
C: Travmatik olaylar yaşadığın yerlere git ve "mevcut aural kalıbını yeniden yükle."
S: (SV) Bu tüm ülke olabilir. (T) Gözünde canlandır.
C: Yeterli olmaz, fiziksel olarak gitmeli.
S: (T) Tüm hayatı boyunca herhangi bir yerde yaşadığı herhangi birşey olabilir mi, yoksa yakın zamandakiler mi?
C: Travmatik olaylara kolayca erişilebilir.
S: (L) Yani kendisi bunu kolayca bilebilir. SV'nin bu deneyimini, A___'ya hamileyken benim yaşadığım deneyime çok benzettim, gerçekten benzer mi?
C: Hayır.
S: (L) Benim gördüğüm sis neydi?
C: Olağandışı stresin neden olduğu varlık izi.
S: (J) Bebek nedeniyle mi?
C: Kısmen. Hamilelikler sıradışı psişik farkındalığa neden olabilir.
S: (L) S___'nin odasındaki bu sisin niyeti nedir?
C: Doğru kavramsallaştırma değil.
S: (SV) Herhangi bir korku duymuyorum, sadece göz yorgunluğunun bir etkisi olup olmadığını merak ediyordum. (T) Benim geçen gün gördüğüm duman neydi?
C: Ozon.
S: (L) Bugün John aradı ve bana Oklahoma bombalamasından bahsetti. Bunun hakkında fazla konuşmamıştık... İlginç bazı iddialarda bulundu. Oklahoma bombalaması "içeriden" yapılan bir iş miydi? Yani devletin kendi ajanları tarafından mı yapıldı?
C: Hayır!
S: (L) Oklahoma bombalaması, gerçekten tutuklanan kişiler tarafından mı yapıldı?
C: Evet.
S: (L) Bu bombalama olayı, bina yanına park edilen kamyona yerleştirilmiş olan gübre bombasıyla mı gerçekleştirildi?
C: Evet.
S: (L) Bina içindeki bir bombayla yapılmadı mı?
C: Hayır.
S: (L) Timothy McVeigh bu olayı kendisi dışındaki güçlerin etkisiyle mi gerçekleştirdi?
C: Evet.
S: (L) Bu güçler insan mıydı yoksa başka mı?
C: Başka.
S: (L) "The Politics of Metaphysics" (Metafizik Siyaseti) yazımda yazdığım gibi miydi?
C: Evet.
S: (L) O yazı esasen kanallanmış mıydı?
C: Evet.
S: (J) John'un, bombanın büyüklüğü ile ilgili söylediği şey doğru muydu?
C: Hayır.
S: (T) John'un söylediği herhangi birşey doğru muydu?
C: Genel olarak hayır.
S: (T) Dedikodu yayıyor veya uyduruyor mu?
C: Hareket ettiği çevre içinde.
S: (J) Hangi çevre içinde hareket ediyor?
C: Devlet karşıtı silahlı tipler.
S: (T) Ajan mı?
C: Mesela?
S: (T) Devlet ajanı mı?
C: Hayır.
S: (T) KH ajanı mı?
C: Yakın.
S: (T) Belirli bir gündem mi yaratmaya çalışıyor?
C: Belirli bir gündem yaratmaya çalışanlar onun üzerinden çalışıyor.
S: (T) CIA, NSA, FBI, askeri istihbarat veya buna benzer birşey için çalışmıyor, değil mi?
C: Hayır.
S: (L) Daha önce onun NSA için çalıştığını söylemiştiniz... (T) CIA...
C: CIA'nın açılımı Confusion Is Apparent! (Bariz Kafa Karıştırma)
S: (T) Yani o bir Bariz Kafa Karıştırma ajanı mı?
C: Belki.
S: (J) Onların istediklerini yapıyor ama onların maaş bordrosunda yer almıyor. (T) Aynı başarıyla dezenformasyon yayıyor. (L) Bir konuşmamızda nereye taşınmak istediğimizden bahsediyorduk. Kocamın kendi fikri var ve hepimizin de kendi fikirleri var. Bilmek istediğimiz şey ise, mutlu olma ve etrafımızdakilerden hoşnut olma anlamında hangisi daha iyi bir yer; Güney Dakota mı, yoksa Kuzey Dakota mı?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, taşınmak anlamsız çünkü bu bir 3'üncü yoğunluk düşüncesi. Çalışmalarınız üzerinde çok olumsuz bir etki yapacaktır. "Önemli olan nerede olduğunuz değil, kim ve veya ne olduğunuzdur."
S: (L) Bahsettiğimiz konu bu değildi. Korkudan dolayı taşınmaktan bahsetmiyoruz. Sadece hoşlanmadığımız için artık burada yaşamak istemediğimiz için taşınmaktan bahsediyoruz! Bu sıcaktan kurtulmak istiyorum!
C: Fazlasıyla 3'üncü yoğunluk!!!
S: (T) Bu birlikte karar verdiğimiz birşeydi. Nuh'un o gemiyi yapması gibi. İyi bir fikir olabileceğini düşünmüştük.
C: O zaman yapın, ama orada olmamızı beklemeyin!
S: (L) TR ve JR'nin acilen daha geniş bir yere ihtiyaçları olduğu için, Kuzey Karolina'ya taşınma dışında onlara ne önerirsiniz?
C: Daha büyük bir yere sahip olmak mutlaka uzun mesafeli bir yolculuk yapmayı mı gerektiriyor?
S: (J) Hayır, gerektirmiyor, ama St. Petersburg'da büyük bir yer tutmak için gereken parayı vermek istemiyorum. Bu, uzun süre önce konuştuğumuz birşeydi.
C: St. Petersburg tek seçeneğiniz mi?
S: (J) Bilmiyoruz, bunu öğrenmemiz gerekiyor. İş ve diğer şeyleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor. (L) Ekonomik durumum, taşınmayla ilgili planlarım ve fikirlerim yüzünden mi kötüleşti?
C: Belki.
S: (L) Eğer bu konudaki düşünce kalıplarımı değiştirirsem, bu ekonomik durumumda bir rahatlama sağlar mı?
C: Eğer zihnini tüm olasılıklara açarsan, bu her zaman rahatlama sağlar.
S: (J) Yapmaya çalıştığımız şey de bu. Olasılıklardan biri de Kuzey Karolina'ya taşınmak. (L) Pekala, Evren'in benden ne yapmamı istediğini bilmiyorum. Sadece bekleyip görmek istiyorum. Bir yön gösterilmesini bekliyorum. Başka ne yapabilirim?
C: Güzel!
S: (J) Bizim yaptığımız da bu. Zihinlerimizi tüm olasılıklara açmaya çalışıyoruz. Orada birşeyler açılabilir veya St Pete'de veya başka yerde. Bilmiyoruz. Doğru kapıyı bulana kadar aramaya devam etmemiz gerekiyor.
C: Bizimle iletişiminizi sürdürmek ve sizinle paylaştığımız bilgileri öğrenmek istediğiniz sürece, pek çok olasılık size kendini sunacak.
S: (L) Yani kocam iyi bir iş bulacak mı? Lewis'in potansiyeli de mi bu bağlantıyla ilgili?
C: Eğer istediği şey "iyi bir iş" ise evet, ama eğer diğerleri onu istediği şeyin bu olduğuna ikna etmeye çalışıyorsa, o zaman "akışta" bir engellenme meydana gelmeye devam edecektir! Lewis bizim için çok büyük bir öneme sahip!
S: (L) Neden UFO'lar inmeye başladığında onun ve çocukların beni terk ettiğine dair rüyalar görüp duruyorum?
C: Keşfet.
S: (J) Çünkü bundan korkuyorsun. (L) Onun çok önemli olduğunu söylüyorsunuz. Bize bununla ilgili bir ipucu verir misiniz lütfen?
C: Herkes çok önemli.
S: (L) Bu noktadan sonra hayatını nasıl şekillendirmesi gerektiği konusunda sizden birkaç tavsiye almak istiyor.
C: Gerçekten yapmak istediğin şeyi yap, diğer herşey yerini bulacaktır, ama hayatını erteleme ve "hayatını hayallerde geçirme."
S: (L) Pekala bu konu üzerinde fazlasıyla durduk. Artık başka bir konuya geçelim mi?
C: Size bağlı.
S: (J) Bence de bu konu üzerinde fazlasıyla durduk. Neler olacağını bilmiyoruz ve Evren'in bize sunacağı şeyin ne olduğunu görmeyi bekliyoruz.
C: Güzel! Direnin.
S: (L) Direnmeyi neyle ilgili olarak öneriyorsunuz?
C: Siz.
S: (L) Meydana gelen olumsuzluklara karşı mı?
C: Herşey.
S: (J) Hergün yaptığımız da bu.
C: Laura o kadar ağırlaşıyor ki kanal gidip geliyor. Sonraki sorularınızı daha iyi koşullar için saklayın.
S: (L) O halde iyi geceler diyeceğiz.
C: İyi geceler.
____________________________
20 Mayıs 1995 F___, Laura, JR ve TR, SV
S: Merhaba.
C: İki mesaj.
S: (L) Karşımızda kim var?
C: Ritüeller kanalı sınırlandırıyor!
S: (L) Ritüel yapmıyorduk, sadece etrafımızı ışıkla çevreliyorduk. Kendimizi ışıkla ve yaratıcı ışık enerjisiyle sarmamızda yanlış birşey var mı?
C: Ritüel ritüeldir.
S: (L) Kimle birlikteyiz?
C: Sonow.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Pekala, mesajlar nedir?
C: Birincisi buydu; diğeri ise, henüz çiçeklenmekte olanlanların buradaki enerjiye maruz kalmamasına dikkat edin!
S: (L) Onlar kim? (J) Çocuklar buradaydı. (L) Bu akşam bize vereceğiniz başka bir mesaj var mı?
C: Açık.
S: (L) Açıksınız. Pekala. A___ geçen gece bizim burada yaptığımız çalışmayla ilgili bir okuma yaptı. Vizyonunda, bizi masanın etrafında otururken görmüş ve masanın merkezinde bir piramit görmüş. Piramit neyi temsil ediyordu?
C: Enerji odaklayıcı.
S: (L) Ayrıca köşede duran başka bir kişi görmüş. Bize o kişinin kim olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Sadece bir izleyici; 3'üncü yoğunluktan olduğu kadar, 5'inci yoğunluktan da pek çok kişiyi çekiyorsunuz!
S: (L) Ayrıca tavandan asılı bir lamba görmüş. O lamba neyi temsil ediyor?
C: Lamba değil, ışık. 6'ncı seviyeyle olan ışık kanalını temsil ediyor.
S: (L) Bir de etrafımızı saran yeşil bir parıltı görmüş ve piramitten hepimizin ellerine sızan yeşil bir çamur. Bu neyi temsil ediyordu?
C: Okuma sırasında 4'üncü seviye KH'den gelen bir interferanstı.
S: (T) Bunları geçen haftaki celseyle ilgili olarak mı gördü?
C: Genel.
S: (L) Algıladığı interferans bizim çalışmamızda mıydı, yoksa onun çalışmamızı algılayışı üzerindeki bir interferans mıydı?
C: İkincisi.
S: (L) Yani KH, yaptığımız şeyi farklı bir şekilde algılaması için, yaptığı okumaya müdahalede bulunuyordu, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Pekala, geçen hafta eğer Kuzey Karolina'ya taşınırsak orada olmayacağınızı söylediniz. Bu bize çok garip geldi çünkü sizinle olan bağlantımızın böyle bir sınırlılığı olmayacağını düşünüyorduk. Buna tepkimiz çok olumsuzdu. Bu konu hakkında yorumunuzu istiyoruz.
C: Bunun üzerinde durmanıza gerek yok. Bir amaç için, pek çok enerji transferi kesişimlerinin bir neticesi olarak bir araya getirildiniz! Seçtiğiniz herhangi bir yolu izlemekte her zaman özgürsünüz, fakat eğer fiziksel ikametgahınız gibi 3'üncü seviye konular üzerinde odaklanırsanız, grubunuzda bölünme riskiyle karşı karşıya kalırsınız! Çünkü bu tür düşünce ve potansiyel eylemler, her bir üyedeki 3'üncü seviye KH hislerini güçlendirecek ve kanalın parçalanması riskini yaratacaktır. Şimdi, lütfen şunun farkına varın; bu noktaya gelmenizi sağlayan özgün bir güç kombinasyonunuz var. Bu hassas birşey ve kimyasındaki herhangi büyük bir değişiklik kaçınılmaz olarak "bütün resmi" değiştirecektir.
S: (L) "Büyük değişiklik" derken, grup üyelerinin ayrılmasını mı kastediyorsunuz?
C: Mesajımızı bitirmedik. Fiziksel yerinizi değiştirirseniz, her üyenin eşit miktarda memnun olması mümkün olmaz ve çatlaklar başgösterir. Şimdi bunun üzerinde düşünün. Hepiniz bu yerde olmayı seçtiniz. Hatta bazılarınız bunu 5'inci yoğunluktayken seçti! O yüzden, fiziksel mekanla ilgili algılanan memnuniyetsizlikler geçici ve diğer pek çok şey gibi, sadece 4'üncü seviye KH saldırıları değil, aynı zamanda içte meydana gelen değişimlerin bir sonucu ve semptomudur. Diğer pek çok grup, algılanan taşınma gereksinimi nedeniyle başarılı bir şekilde saptırıldılar ve tahmin edebileceğiniz sonuçlarla karşılaştılar! O gruplardan biri olmamanızı tavsiye ediyoruz!
S: (F) Bir araya gelme sebeplerimizden biri de fiziksel olarak birbirimize yakın olmamızdı. (J) Evet! (F) Eğer bunu bozarsak... (SV) Bazılarımız bunu 5'inci seviyedeyken seçmiş, yani bu bir nevi önceden belirlenmiş birşey. (F) Evet! O kadar hassas koşullarla bu noktada bulunuyoruz ki, herhangi büyük bir değişim... (L) Eğer başka bir yere taşınırsak, bazılarımız bu taşınmadan memnun olmaz ve dolayısıyla aramızda kişisel sorunlar meydana gelir ve bu da grubu sona erdirebilir. ... (SV) Cayce okumalarına göre, yaşamlarımızın pek çok özelliğine, enkarne olmadan önce 5'inci seviyede karar veriliyor. Demek ki hepimiz orada bir araya gelmişiz ve bu çalışmayı yapmak üzere New Port Richey'e gelmeye karar vermişiz! (L) New Port Richey! (J) Kendi durumumuz itibariyle, minik evimizden başka bir yere taşınmak istiyoruz... (L) Oradan asla çıkamayacakmış gibi bir endişe gösteriyorsun! (J) Ou, hayır! ... (T) Sadece bu genel bölgeden uzaklaşmamamız gerektiğini söylediler. Ben öyle anladım. (L) Geçen hafta çok çabuk geçti... (J) Ama diğer taraftan, hepimizin tüm inatçılıklarına rağmen projeyi sürdürebilmemiz için onlar çok sıkı çalıştılar... [Gülüşme] (T) Burada bir araya gelmemiz ne kadar uzun zaman aldı! (J) Yeni bir şey değil... TR ve ben yıllardır taşınmayı konuşuyoruz ve belki birgün taşınacağız. (SV) Ben buradan memnunum. (T) Neler olacağını bilemeyiz. ... (L) Başka bir yere taşınma konusunda hepimiz eşit oranda istek gösterseydik, gideceğimiz yerde kanal işlemeye devam eder miydi?
C: Evet, ama bahsettiğiniz şey muhtemel değil.
S: ... (L) Artık net bir şekilde burada neler olduğunu bize açıklayacak mısınız? Belli ki herşey belirli bir sebeple bu noktaya geldi. Bazı şeylerle ilgili ipuçları, benzetmeler yaptınız ama...
C: Bunu süreç gerçekleşirken keşfedeceksiniz. Eğer size bir "önizleme" sunulsaydı, "bağlarınız çözülürdü."
S: (L) Bilmek istemiyorum! (T) Bana bir önizleme verin! (L) Önizleme istemiyoruz! ...
C: Hayır.
S: (T) Bu grup tamamlandı mı?
C: Açık.
S: (T) Gelecek başkaları da var mı?
C: Çok muhtemel.
S: (T) Taşınamayacak olmamızın bir nedeni de bu olabilir, çünkü bu civarda gruba katılacak başkaları da olabilir. ... (L) Hepimizin burada olmayı seçtiğini söylediniz, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Ve belirli bir amaç için birlikte çalışmayı seçtik, doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Yani hepimizin, ister birlikte, ister ayrı ayrı olsun, bu hayatımızda takip edeceğimiz kendimize özgü amaçları ve yolu var ve bunlar önceden seçilmiş ve önceden belirlenmiş şeyler, bu doğru mu?
C: Bu, üçüncü seviyedeki herkes için geçerli.
S: (L) Bu odadaki hiç kimse buraya yanlışlıkla gelmedi, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Ve bu odadaki hiç kimsenin her gün burada bulunma amacını sorgulamasına gerek yok, doğru mu?
C: Yakın. Ama olayları belirli bir yöne "zorlamaya" yönelik arzulara karşı dikkatli olun; bu, saldırı altında olma işaretidir! Herşeyin doğal bir şekilde yerini bulmasına müsaade edin!
S: (L) Pekala. (J) Evimizin çok küçük olması ve başka bir yer bulma ihtiyacımız konusunda TR ve bana söyleyebilecek birşeyiniz var mı?
C: Şu anki yerinizden ayrılmamanız için hiçbir neden yok.
S: (L) Geçen gün çok tuhaf birşey oldu. Bize her zaman mesafeli olan komşumuz gelip LM'ye iş bulma hususunda yardım teklif etti. Neden?
C: Eşit ölçüde şanssızlıklar yaşadığınız dönemlerde yardımcı olabilmek için zaman zaman önünüze bazı "fırsatlar" çıkarıyoruz!
S: (L) LM iş bulacak mı?
C: LM'ye bağlı. Bunlar yalnızca fırsat; bir garanti değil. Diğer bir deyişle, sizi elinizden tutup götüremeyiz.
S: Ona bir iş bulabilirseniz çok teşekkür ederim.
C: Birşey değil.
S: (L) Peki, katıldığımız konferanstan bahsedelim. (T) Bizim için iyi bir konferans mıydı?
C: Hayır.
S: (T) Konuşmacılar?
C: Hayır.
S: (T) Bay O'L___'nin aklı başında mıydı?
C: Açık.
S: [Gülüşme] (L) Orada broşürümüzü dağıtmamız nasıldı? (T) Evet, bu iyi bir fikir miydi?
C: Bu konuda elinizdekileri "dört rüzgara dağıtmaktan" ziyade, daha kontrollü davranmak akıllıca olabilir.
S: (L) Ama insanlarla bağlantı kurmak için çaba göstermemizi söylemiştiniz. (J) G___'ye daha fazla broşür kopyası vermeyeyim mi?
C: Açık.
S: (L) Genel bir dağıtım yerine belirli bir izleyici kitlesine yönelik olduğu için yaptığımız şeyin iyi bir fikir olduğunu mu kastediyorsunuz?
C: Şu ana kadar yeterince dikkatli olmadınız.
S: (L) Ama bu hususla ilgili sorduklarımıza verdiğiniz yanıtlar bu yönde değildi. Neden fikrinizi değiştirdiniz?
C: Keşfet. Bu arada, elinizdekileri kullanarak insanlarla bağlantı kurun derken, bunu rastgele bir şekilde yapmanızı söylemedik.
S: (L) Ama biz bu konuda zaten çok kontrollü davrandığımızı düşünüyorduk...
C: Son zamanlarda biraz daha dikkatlisin, evet.
S: (L) "Son zamanlarda" derken?
C: Daha önce şu andakinden çok daha az dikkatliydin.
S: (T) İnsanların bizi canlı canlı yemeye hazır olduklarını söylemenden öncesi. (L) Tüm bu saldırılara maruz kalmadan önce. Bu arada bu bilgileri bilgisayar ağına koyma fikrini tartışıyorduk.
C: Evet, ama isim vermemenizi tavsiye ediyoruz.
S: (T) Yani isimlerimizi koymayalım mı?
C: Evet.
S: (T) Evet, internete biyografilerimizi koymamayı konuşuyorduk; sadece kanal bilgilerini ve daha fazla bilgi için adres koymayı planlıyoruz.
C: Size bağlı.
S: (J) İsimsiz olarak özet biyografi olabilir bence... (L) Neden sadece olduğu gibi celseleri koymuyoruz? Yazarı da Kasyopyalılar'ın kendileri. (T) Bizi tespit edebilirler. (L) Daha önce bilgisayar ağına yönelmemizi tavsiye etmiştiniz. AOL, harcadığımız paraya değmedi...
C: Senin fikrin. Karakteristik olarak sabırsızdın.
S: (L) Sabırsızdan çok parasızdım. Uzak mesafe parası veriyordum ve o ay internet bana 150 $'a maloldu.
C: "Tünel vizyonu" nedeniyle ve ilerlemeyi gösteren şeyin ne olduğu konusundaki önyargıların nedeniyle ne kadar önemli bir ilerleme kaydettiğinin farkında değildin.
S: (T) Bir forum sitesi mi kullanıyordun? (L) Hayır, nasıl yapıldığını bilmiyordum ve sistemi anlayıp çözecek kadar uzun süre kalmaya param yetmedi. (T) Haberim olsaydı sana gösterirdim. (L) Gördünüz mü, benim hatam değildi, TR'nin hatasıydı. Bana o sistemi nasıl kullanacağımı göstermedi! Saat başına para ödüyordum. Sadece sabırsızlık değil...
C: Bireysel bir suçlamada bulunmadık.
S: (J) Biraz daha fazla plan yapmamız gerekiyor. (L) Dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılma deneyimi yaşayan pek çok kişinin bahsettiği gibi, her yerde gerçekten bir sürü yeraltı tünelleri olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Evet.
S: (T) Çok uzun bir süredir mi varlar?
C: Subjektif.
S: (T) İnsanlıktan daha mı eskiler?
C: Bazıları.
S: (T) Metro ağı gibi birşey mi? Bir yerden başka bir yere ulaşma amacıyla mı kullanılıyorlar?
C: Evet.
S: (T) Çeşitli yerler arasında gidip gelen trenler falan mı var?
C: Hayır.
S: (T) Bu tünellerde bir yerden başka bir yere ulaşmaya yönelik yüksek teknolojili herhangi bir araç var mı?
C: Subjektif.
S: (L) Bu tünellerde nasıl yolculuk yapıyorlar?
C: Elektromanyetik olarak.
S: (T) Bir araç olmadan tünellerde bir yerden bir yere gidebiliyorlar mı? Yoksa bir tür araç kullanıyorlar mı?
C: Her ikisi.
S: (L) Bu tünelleri kim kullanıyor?
C: Çeşitli.
S: (T) Orada halen birileri var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu işin içinde insanlar da var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu tünellerin kazılmasında kullanılan insanlar oldu mu?
C: Bazıları.
S: (T) Diğerlerinde insanlardan farklı varlıklar mı vardı?
C: Evet.
S: (T) O varlıklar hala orada mı?
C: Evet.
S: (T) Bu tüneller tüm dünyayı kaplayan tam bir ağ mı?
C: Hayır.
S: (T) Tünellerin çoğu nerede?
C: Kuzey Amerika; çünkü şu anda KH'nin "başkenti."
S: (T) Kuzey Amerika dışında başka tünel sistemleri var mı?
C: Evet.
S: (T) Bu, KH'nin işlevsel olduğu yerlerle mi ilişkili?
C: Önemli olan bu değil; faktörlerden yalnızca bir tanesi.
S: (T) Buradan Antarktika'ya kadar uzanan herhangi bir tünel var mı?
C: Hayır.
S: (T) Bazen yüzeye çıkmak zorunda kalsan da, tünel sistemleri kullanılarak Antarktika'ya gidilebilir mi?
C: Evet.
S: (L) İnsanlar hiç bu tünellere veya yeraltındaki yerlere götürülüyor mu? (T) Kendi iradeleri dışında?
C: Bazen.
S: (T) Antarktika'da bir tür yeraltı üssü var mı?
C: Evet. Sekiz tane.
S: (T) Bunlar geçmişteki tünellerle ilişkili mi?
C: Belirsiz.
S: (T) Antarktika'daki bu yeraltı üslerinden herhangi biri, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından mı yapıldı?
C: Grup.
S: (T) Naziler mi?
C: Unutmayın, herşey döngüler ve daireler içinde yapılanıyor.
S: (L) Yani bu tüneller Konsorsiyum tarafından yapıldı ve onlara ait, doğru mu?
C: Daireler içinde daireler.
S: (L) Masonlar gibi mi?
C: Bahsettiğimiz kavramın örneklerinden biri.
S: (T) JR ve benim bir arkadaşımız, Kuzey Amerika tünel sistemlerinin girişlerini bulan bir tanıdığı olduğunu söyledi. Girişlerden biri Adirondacs'te, bir diğeri de Mamut Mağarası parkındaymış.
C: Evet, ama binlerce giriş var. Bir "şok edici" için hazır mısınız?
S: (J) Ou, şok ediciler için her zaman hazır olduğumuzu biliyorsunuz. (L) Tabii ki! (T) Pekala, bizi şok edin. (J) Hazırız!
C: Ayaklarınızın altında bir tünel var!
S: (J) Bunu söyleyeceklerini biliyordum. (T) Tabii ya! Bodrumda açtığımız çukur oraya mı gidecek?
C: Size bağlı!
S: (L) Ayaklarımızın ne kadar altında?
C: 600 metre.
S: (T) O tünelde hareket eden herhangi birşey var mı?
C: Belirsiz.
S: (T) O tünel kullanılıyor mu?
C: Evet.
S: (L) Şu anda bile mi?
C: Açık.
S: (L) Temel olarak kim tarafından kullanılıyor?
C: Açık.
S: (T) Aşağıda insanlar var mı?
C: Bazen; dikkatle dinlerseniz, yüksek sonik patlamalar ve makine sesleri duyabilirsiniz.
S: (L) Evdeki cihazların sürekli bozulmasına neden olan şey oradaki elektronik şeyler mi?
C: Belki.
S: (L) Klimadaki sorun nedir?
C: Sigorta.
S: (SV) Bu tünel, Büyük Bulvar'daki taş evde kimsenin açamadığı koridorla bağlantılı mı?
C: Açık.
S: (T) Altımızdaki bu tünelin bu civarda bir yerde girişi var mı?
C: Elektrik santrali yakınında.
S: (T) Crystal River mı? (L) Hayır, Anclote. (T) Elektrik santralinin orada inşa edilmesinin nedeni bu mu?
C: İlişkili; eski Nike füzesi üssü.
S: (T) Altımızdaki bu tünelin uzanış istikameti nedir?
C: Doğu - Batı.
S: (T) Meksika Körfezi'ni geçiyor mu?
C: Hayır.
S: (T) Batı ucu nerede sona eriyor?
C: Az önce tanımlandı.
S: (T) Elektrik santrali. (T) Peki Doğu ucu nereye gidiyor?
C: Lakeland yakını.
S: (T) Lakeland'ta tünel giriş yeri üzerinde ne var? Neden Lakeland?
C: Önemli değil.
S: (L) Yüzeydeki şeyin tünelle bir ilgisi olmayabilir.
C: Transfer noktası ve yönlendirme.
S: (T) Bu tünele ulaşan, bu tünelle kesişen başka bir tünel var mı?
C: Evet.
S: (T) Lakeland yakınında mı?
C: Evet.
S: (T) Transfer noktası derken kastettiğiniz şey bu mu?
C: Evet.
S: (T) O tünel Kuzey/Güney istikametinde mi uzanıyor?
C: Evet.
S: (T) Doğu sahilinden geçiyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Lakeland, eyaletin merkezinde. (T) Nereye gidiyor? Bu tali tüneller, doğu sahili boyunca uzanan bir ana tünele mi gidiyor?
C: Hepsi bağlantılı.
S: (T) Yani metro veya otobüs hattı gibi, öyle mi? Buradan daha güneyde bir tünel var mı?
C: Evet.
S: (T) En güneydeki tünel nereye kadar gidiyor?
C: Antarktika.
S: (J) St. Petersburg'da evimizin yakınında bir tünel var mı?
C: Hayır.
S: (T) Mac Dill'e giden bir tünel var mı?
C: Hayır.
S: (L) Sanırım genel olarak yüzeydeki yapılar çok önemli değil. (T) Askeri üssü düşünüyordum. (L) Belirli örnekler dışında tüneller ile tünellerin üzerinde yüzeydeki yapılar arasında bir bağlantı yok sanırım. (J) Ama önce hangisi vardı; tüneller mi, yoksa yüzeydeki yapılar mı? (L) Tünellerin çok uzun bir zamandır orada olduğu belli ve belirli yerlerde yüzeydeki yapılar özellikle tüneli kullanmak üzere inşa edilmiş olabilir ancak Lakeland'ın oraya kurulması tünellerle ilgili olmayabilir. (T) Lakeland yakınında tünel sistemine bir giriş yok mu?
C: Evet.
S: (J) ____'de tünel var mı?
C: Fosfat fabrikası.
S: (T) Fosfat fabrikasında tünele bir giriş mi var? ...
C: Maden.
S: (T) Fosfat madenlerinin birinde bir tünel girişi mi var?
C: Evet.
S: ... (T) Altımızda bir tünel olmasının kanalla bir ilgisi var mı?
C: Belki.
S: (T) Altımızda büyük bir EM kaynağı olduğu için o EM enerjisinden faydalanıyor muyuz?
C: Dolaylı yoldan faydası oluyor.
_________________________
26 Mayıs 1995 Frank, Laura, S___
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Neden olmasın S___?
S: (L) SV'yi tablada mı istiyorsunuz?
C: Sana ve ona bağlı; sadece sorduk; büyütülecek birşey değil
S: (L) O notları alıyor.
C: Tamam. Merhaba.
S: (L) İsmini alabilir miyiz?
C: Ror.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu akşam birkaç sorumuz var...
C: Sorun.
S: (L) İlk soru, bu yıl daha önce TR ve JR'ye yaptığınız saldırı uyarısıyla ilgili...
C: Evet.
S: (L) Şu anda saldırı altında olmalarından endişeleniyoruz.
C: Evet.
S: (L) TR ilginç bir iş teklifi aldı ve görünüşe göre çok özel koşullara sahip bir teklifmiş. İşe başladığında ise oranın ona uygun bir yer olmadığını hissetmiş ve dört saat sonra işi bırakmış. Anladığım kadarıyla TR, o işten ayrılması gerektiği duygusunu, ona içten gelen koruyucu bir bilgi olarak algılamış ve oranın onun için uygun bir yer olmadığını düşünmüş. Söylediği bu şeyde dikkatimi çeken ipucu ise "hissetme" kelimesi oldu, yani bu işe karşı "negatif hisler" duymuş ve bu işi negatif birşey olarak algılamış ve belki de yapısına uygun insanları ve deneyimleri bulabileceği bu işten ayrılmış. İlginç bir şekilde JR de aynı şeyleri hissetmiş. Şimdi, sormak istediğim...
C: Haklısın.
S: (L) Yani bu işi bırakması, saldırının bir parçasıydı, öyle mi?
C: Evet. Saldırıdan kaynaklandı.
S: (L) Peki bunun neticeleri ne olabilir? Ekonomik sıkıntı mı?
C: Açık.
S: (L) Yani bu noktada, bu konuyla uğraşmak zorunda kalacaklar, doğru mu?
C: Saldırıların çok çeşitli sonuçları vardır.
S: (L) Yani sadece ekonomik sorunlar değil, tamamen başka şeyler de olabilir, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Sanırım TR son zamanlarda, tıpkı benim gibi, genel olarak çok negatif hisler duyuyordu. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Ona hislerin açığa çıkarılmasını gerektiğini söyle, yoksa birer sorun haline gelirler. Kilit nokta, iletişim.
S: (L) Evet bunu biliyoruz. Aklıma gelen bazı şeyleri ona telefonda söylemeye çalıştım ve duygulara güvenilemeyeceğini söyledim ama bu olayda hislerinin güvenilir olduğundan emin olduğunu düşündüğü için söylemek istediklerimi söyletmedi. Sürekli "his" kelimesini kullandı. Ona bunu ifade etmeye çalıştım.
C: TR'nin iletişim kurması gerekiyor. [Telefon çalıyor ve JR ve TR'yle görüşüyoruz.]
S: (L) Görüşmemizi dinliyor muydunuz?
C: Elbette, her zaman olduğu gibi.
S: (L) Bu çok rahatlatıcı. (SV) Evet. Ben de Kasyopyalılar duymasın diye birşeyi senin kulağına fısıldamıştım, hatırlıyor musun? (L) Evet!
C: Ha! Ha!
S: (SV) Beni duymuşlar! (L) Pekala. TR'ye burada tartışmakta olduğumuz şeyleri söyledim ama TR doğru yolda olduğundan çok emin ve açıkçası beni de bayağı ikna etti.
C: Saldırı. TR'nin Frank ve SV hakkındaki hislerini incele, "semptomları" görmüyor musun?
S: (L) Evet, sanırım algılıyorum çünkü kısa süre önce bunu ben de yaşadım ve zaman zaman bu yüzden çok sıkıntı çekiyorum. Saldırıyı nasıl durdurabileceğimiz hakkında bize birkaç tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Uygun kişilere duygu ve düşüncelerini açması gerekiyor.
S: (L) Yani içimizdeki herşeyi ortaya koyarsak, bu saldırının durdurulmasına yardımcı olur mu?
C: Evet. Balon gibi patlar.
S: (L) Kendi ekonomik durumumu göz önünde bulunduracak olursam... TR ve JR az önce çok yerinde ve zamanında bir yardım teklif ettiler, ama bu yalnızca bir yara-bandı...
C: Size yardımcı oluyoruz ve hazır olduğunda, herkese büyük miktarlarda para gelecek.
S: (SV) Tüm mesele "büyükten" ne anladığın. (L) Ben "büyüğü" milyonlar olarak anlıyorum. (SV) Bu benim anladığımın ötesinde. O kadar çok parayla ne yapardım ki? (L) Sana yardımcı olabilirim! (SV) Ben de bunu söylemeni umuyordum!
C: Başarırsınız!
S: [Gülüşme] (L) Pekala, ne yapmam gerektiğinden kesin emin olana kadar, taşınma dahil hiçbir konuyu zorlamamaya karar verdim. Bizi bilgilendireceğinizden eminim.
C: Evet.
S: (L) Yani yapmamız gereken tek şey, olduğumuz yerde kendimizi mutlu etmeye çalışmak.
C: Aferin akıllı kız!
S: (L) Metafizik konferansında aura fotoğraflarımızı çektirdik. Renk temsili anlamında o fotoğraflar doğru muydu?
C: Evet.
S: (L) Frank'in çok hoş bir aurası vardı. Ama kafa karıştırıcı birkaç şey de vardı. SV'nin aurasındaki renkler çok dar ve vücuduna yakındı. Bu neyi gösteriyor?
C: Mide sorunları.
S: (L) Mide sorunlarını hafifletmek için ne yapabilir?
C: Diyetinde değişiklik yapabilir.
S: (L) Ne gibi?
C: Nişasta ve yağlar sürekli olarak azaltılmalı.
S: (L) Peki diyetine ne eklemesini önerirsiniz?
C: Meyve.
S: (L) Belirli bir tür mü?
C: Her tür.
S: (L) Mikrodalgada pişirilen yemekler zararlı mı?
C: Çok değil.
S: (L) SV'nin aurasındaki renkler, genel olarak onun renklerinin hangileri olduğunu doğru bir şekilde gösteriyor mu?
C: Ölçütler içte değişir, ve içsel değişiklikler de aurada değişiklikler meydana getirir.
S: (L) Auranın rengi, psişik saldırıyı gösterebilir mi?
C: Belki.
S: (L) Michael Lindemann'a celse materyalimizin bir kısmını verdik. Nihai tepkisinin ne olacağını öğrenmek istiyorum. Çok etkilenmişe benzemiyordu ve okuyacağını da pek tahmin etmiyorum.
C: Bırak aksın.
S: (L) Linda Howe'a da bir kısım verdim. Ona bir faydası olacak mı?
C: Dikkatle inceliyor.
S: (L) Bu dağıtımlardan herhangi bir yanıt, bir sonuç alacak mıyız?
C: Evet.
S: (L) Hiç olumlu tepki alacak mıyız?
C: Evet. Bize güvendiğiniz sürece sizi yönlendiriyoruz, çünkü biz siziz! Saldırı her zaman, doğrudan veya dolaylı olarak, bu güveni yok etmeye yönelik olarak tasarlanır. Bunun örneklerini görmek için kendi yaşadıklarını hatırla.
S: (L) Yani saldırı her zaman güvenimizi sarsmaya yönelik olarak düzenleniyor.
C: O ya da bu şekilde.
S: (L) Karşılaştığımız önemli durumlardan biri de, SV'nin üzerinde çalışma yaptığı çeşitli bazı kişilerin negatif bir enerji kaynağı olabileceği ihtimali. Çalıştığı insanlarda negatif enerji olabileceğini bilmesi, herhangi biri üzerinde çalışırken yeterli bir korumaya sahip olmasını sağlar mı?
C: Eğer bilgi, psişik kanallar yoluyla uygun şekilde kullanılırsa korumayı güçlendirir; bu nedenle, eğer dikkat, ihtiyat ve farkındalık uygulanırsa, negatif enerjiyle bu tür karşılaşmalar olumlu sonuçlar doğurur.
S: (F) Yani TR, kendini bir kabuk içine koyarak, bu anlamda kendini güçlendirme yönünde bir fırsattan mahrum mu kalmış oldu?
C: Evet. Bu aynı zamanda ona sunulana gösterdiği bir inanç eksikliği. Korunmayı zayıflatıcı bir etki yapıyor.
S: (SV) Belki de kimseye kimin üzerinde çalıştığımı söylememem gerekiyor. (L) Hayır, yaptığımız şeyleri birbirimize söylemezlik edemeyiz çünkü bu birbirimize güvenmiyoruz anlamına gelir. Kendimize ve birbirimize karşı daha olgun davranmalıyız. (F) Herşey o ya da bu şekilde ortaya çıkıyor. (L) Dikey gerçeklikler hakkında birşey sorabilir miyim?
C: Yanıtlar için TR ve JR'nin de burada olmasını bekle.
S: (L) Tamam, meraktan öldüğüm için acele ettim.
C: İyi geceler.
_________________________
27 Mayıs 1995 Frank, Laura, JR ve TR, Carla ve Roger Santilli
C: Ruswo.
S: (L) Sanırım ismi bu. Merhaba, bu akşam nasılsınız? (T) Kiminle birlikteyiz?
C: İsim verildi.
S: (T) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (T) Bu gece nasılsınız?
C: İyi.
S: (T) Biz de iyiyiz. Bu gece bazı konuklarımız var.
C: Güzel.
S: (T) Roger ve Carla Santilli bizle birlikte. Birazdan Roger'in soracağı bazı sorular olacak.
C: Merhaba Roger.
S: (RS) Merhaba. (T) Başlangıç olarak bahsetmek istediğiniz birşey var mı?
C: Kanal açık.
S: (L) Pekala, S___ ve benim merak ettiğimiz soruyla başlayalım: Merkür geri hareket ederken reiki inisiyasyonu vermem sağlıklı olur mu?
C: Elbette!
S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Evet Roger, istediğini sor. (RS) UFO'ların itiş sistemi hakkında herhangi bir ipucu alıp alamayacağımızı öğrenmek istiyordum.
C: Tabii ki!
S: (RS) UFO'ların itiş sisteminin mekanizması nedir?
C: Bu şekilde sorulduğu zaman yanıtın verilmesi çok zor, çünkü çoklu gerçekliklerden, çoklu yoğunluk seviyelerinden ve ayrıca çok çeşitli modlardan bahsediyoruz!!
S: (RS) Madde alanındaki bir anti-parçacığın karşılaştığı çekim çekici midir, yoksa itici mi?
C: Senin çalışmalarına paralel olarak düşünüldüğü zaman itici, ancak önceki yanıtta kastedildiği gibi, sizlerin çok aşina olduğu bu boyutun dışında da boyutlar var.
S: (RS) Bir sonraki sorum şu: parçacıklar ve madde bizim zaman doğrultumuzda hareket ediyor; peki anti-parçacıklar ve anti-madde zamanda geri mi akıyor?
C: Bunu denklemin yalnızca yedide biri olarak düşün Roger!
S: (L) Üçüncü yoğunluk seviyesinde bunun doğru olup olmadığı konusunda bir yanıt alabilir miyiz?
C: Geri.
S: (RS) Evet! UFO'ların itiş sistemleriyle ilgileniyorum ve yıldızlararası uzak mesafeleri katetmenin tek yolu olarak algıladığım şey ise bir "mekan/zaman" makinesine sahip olmak. Bir şekilde zaman ve makanı katlamadıkça çok büyük mesafeleri aşamayız. Mekanı katlamak için, onu zamanla birlikte katlaman gerekir. Bir mekan/zaman makinen olmadıkçta, yıldızlararası yolculuk yapamazsın. Fakat mekan/zaman makinesi, zamanda ileri ve geri hareket etme yeteneğine de sahip olmak demek. (L) Evet, böyle bir imkanla zamanda ileri-geri hareket yoluyla istediğin yere bir anda gidebilirsin. (RS) Anti-maddeyi bir itiş gücü olarak kullanıp kullanamayacağımızı sormamın nedeni buydu, çünkü doğru yönde itici olurdu. İkinci soru ise, anti-maddeyi kullandığımızda zamanda geri mi gideceğimizdi. Çünkü gözlenen UFO'lar mekanda hareket edip zamanda hareket etmiyor olabilir, veya zamanda hareket edip mekanda hareket etmiyor olabilir. Bir UFO gördüğünde, bu onun seninle aynı zaman içinde olduğu anlamına gelmez. Tamamen farklı bir zamanda olabilir. (L) Bazen tanığın gözleri önünde yok oluyorlar ve buradaki soru şu: nereye gidiyorlar? (RS) Mekanda sabit olup zamanda hareket ediyor olabilirler. Veya geri hareket ediyorlar. (L) Ve hiç zaman kaybı yaşanmamış gibi görünen pek çok kaçırılma raporları var. Geliyorlar, kurbanı alıyorlar, istediklerini yapıyorlar ve sonra da birkaç saniye farkla veya tam olarak aldıkları saniye içinde onu yerine geri bırakıyorlar! (RS) Evet! Yazdığım bu makale tam da bu konu hakkında! Eğer anti-parçacıklar gerçekten yükselirse, o halde mecburen zamanda geriye doğru gitmeleri gerekir. O halde bundan yararlanıyorlar: bir kaçırılma, aracın içinde herhangi bir süre devam edebilir ama bizim zamanımızda, üçüncü seviyede ise hiç zaman geçmez! (L) Evet, aynen! Bir de aracın dışarıdan küçük görünmesi ama içinin devasa büyüklükte olması fenomeni var! (RS) Herşey burada düğümleniyor! Bu çok heyecan verici. Dili öğreniyorum. Bizim üçüncü seviyemizde mekan ve zamanda hareket, zaman ve mekan birimindeki değişiklik yoluyla gerçekleşiyor; birim tersine çevrilebilir mi?
C: Evet, "4'üncüden 3'üncüye geçiş" dediğimizde bahsettiğimiz şey aynen bu.
S: (RS) Yani onlar 4'üncüden 3'üncüye yolculuk yaptıklarında, birimi ters çeviriyorlar. Dergiye verdiğim makalenin konusu da işte bu! [Kitabı kaldırıyor.] Bu, Ukrayna'da yayınlandı [bir sayfayı açıyor ve diyagram ve denklemleri gösteriyor]. Bu, anti-çekimi test etmeye yönelik bir deney. Üç kilometre uzunluğunda içi vakumlu bir tünel var. İçindeki havayı emip çıkarıyorlar. İlk yapılan şey, üç kilometrelik tünelin sonunda çekimsiz noktanın tanımlanması için fotonların fırlatılması. İkinci olarak, bir nötronun fırlatılıyor ve biliyoruz ki nötron çekici. Dolayısıyla üç kilometrenin sonunda enerji çok, çok düşük. Bu yüzden nötron o noktaya geldiğinde hiçbir çekim etkisi yok. Üçüncü adım aynı anda bir anti-nötron fırlatmak ve ne olduğuna bakmak. Bu deney, bu tablanın işlevini bilimsel olarak açıklayacak. Biz buna anti-parçacıkların çekimi diyoruz çünkü bilmiyoruz. ... Einstein bunun bir nötron kadar çekici olduğunu tahmin ediyor, yani anti-madde ve madde aynı çekime sahip. Einstein böyle söylüyor. Ama anti-madde, 1915'te Einstein'ın teorisinin öne sürülmesinden 50 yıl sonra keşfedildi. Bizim teorimize göre bir parçacığın yükselmesinin tek yolu, zamanın tersine çevrilmesi. Başka bir olasılık yok. Yani eğer bu deney doğruysa, mekan/zaman makinesi kesinlikle doğal bir sonuç ve laboratuarda test edilebilir. Bir parçacığı zamanda geri ve ileri hareket ettirebilirsin. [Yeni bir diyagram gösteriyor.] Bu diğer deneydeki amaç nötr bir parçacığın alınıp bir anti-parçacığa maruz bırakılması ama şu anda elimizde anti-madde yok. Yine de bunu yapmanın yolları var ve parçacığın hangi yöne hareket ettiği ölçülebilir. Birimler konusu çok önemli, temel bir konu çünkü örneğin bir UFO'nun dışındayken onu bir araba büyüklüğünde grüyorsun ama içine giren insanlar çok büyük bir iç alanı olduğunu söylüyor. Birimleri ters çevirmekten başka bir yolu yok bunun. Bizim bir santimetremiz, o araç içinde tamamen farklı bir ölçüde olabilir. Bizim için birim, üç yönde de aynıdır. Ama öyle bir aracın içinde olduğunda, farklı yönlerde farklı birimler olabilir. Bir küpün içine girdiğinde, içeride hem boyutlar hem de şekil farklı olabilir.
C: Yoğunluk sınır geçişi farkındalığı. Roger'ın yoğunluk tanımlarıyla aşinalığı var mı?
S: (L) Hiç yoğunluk tanımı yapmış mıydık TR? (T) Sadece yedi seviye hakkında. (L) Peki, yoğunluk tanımı nedir?
C: Bilgi tabanınızı kullanarak inceleyin; aranızda.
S: (L) Yoğunluktan ne anlıyoruz? (T) Yedi yoğunluk seviyesi var. (L) İlk yoğunluk seviyesi taşlar, mineraller, bitkiler. O seviye içinde bir farkındalıkları var. Taşlar bile büyüyüp hareket edebiliyor, ama bunu o kadar yavaş bir şekilde yapıyorlar ki, biz algılayamıyoruz. İkinci seviye hayvanlar krallığı. Bu yoğunluktaki farkındalık geometrik ilerleme ile ilgili. İlk seviyedeki farkındalık düz bir çizgi şeklinde. İkinci seviyenin farkındalığı ise çizginin kendine dik hareketle bir alan oluşturmasına dayalı, yani düzlemler. Üçüncü yoğunlukta insanlar var ve düzlemin kendine dik açıyla hareketine dayalı bir farkındalığı var, ama bunu hiç tam olarak deneyimleyemiyoruz. Herşeyi yalnızca üç boyutlu olarak görüyoruz çünkü hafıza ve bilgiye dayalı bir ilüzyon yaratıyoruz. Baktığımız herhangi birşeyin öbür tarafını veya içini bilemiyoruz. (J) Heinlein'ın kitabındaki denekler, bir yapıya farklı açılardan baktırıldıkları halde, sorulduğu zaman yalnızca soru anında görebildiklerine göre yanıt veriyorlardı... (L) Üçüncü yoğunluk böyle birşey. Herşeyi kendi algımıza göre bilebiliyoruz. Yani birinci yoğunluğu ikinciye, üçüncüye ve dördüncüye uygulayarak dördüncü yoğunluğun nasıl birşey olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta herhangi bir cismi aynı anda tüm yönlerden görebiliyorsun. (T) Her yoğunluk, kendi altındaki yoğunlukları da kapsıyor, yani dördüncü yoğunluk, ilk üç yoğunluğa yeni bir yoğunluğun eklenmiş hali. Buna göre beşinci yoğunluk da, dördüncü yoğunluğun kendine dik açı yapan hali oluyor. Aynı şey altıncı yoğunluk ve Kasyopyalıların "Bir" olarak isimlendirdikleri yedinci yoğunluk için de geçerli. Tamamlanma noktası. (L) Tüm bu şeyleri nasıl ifade edeceğimiz konusunda hiçbir fikrimiz yok. Bize Boyutötesi Atomik Remolekülerizatörlerden bahsettiler, öyle birşeyi nasıl yapabileceğimizi sorduk. Oturup bir iki gün boyunca onları dinleyip notlar alacak vaktimiz olup olmadığını sordular. (RS) Benim var! Benim var! (L) Evet, biz de öyle söyledik ama gerekli parçaları nereden bulacağımızı sordular. (RS) Bu tıpkı Roma devrinde elektronik cihazlar yapmaya çalışmak gibi... (T) Veya bir köpekten bir kol saati yapmasını istemek gibi. ... (RS) Algımızın ne kadar aldatıcı olduğu konusu, deniz kabuklarıyla bilimsel olarak kanıtlandı. Bunu sizinle konuşmuştuk değil mi? (T) Evet. (RS) Üçüncü seviyede, boyutun değerinin mevcut enerji ile değiştirildiği veya birimin değerini değiştirmek için enerjinin kullanıldığı doğru mu?
C: Bu kavram yoğunluk sınırını aşıyor; üçüncü seviye ile sınırlı değil.
S: (RS) Dördüncü seviyeye geçiyor. Bu da UFO'ların itiş sistemini açıklıyor.
C: Farkındalıkta meydana gelen "patlamanın" nedeni yaklaşan dalga. Şimdi, bunu gözünüzde canlandırın, yanıtlar orada.... Bir süre bunun üzerinde düşündükten sonra Roger şu anda ruhunun "merkezinde" yer alan bulmacayı çözmesini sağlayacak büyük soruya "rastlayacak"; şu anda sadece tek bir parça eksik. ...
S: (T) Dördüncü yoğunlukla birlikte fiziksellikle sınırlılık sona eriyor. Anahtar kelimesi ise "fizikselliğin değişkenliği." 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçiliyor ve yedinci yoğunluğa kadar yükseliş devam ediyor. Bilgini, farkındalığını belirli bir seviyeye çıkardığında bir sonraki seviyeye geçebiliyorsun. Üçüncü yoğunluktan dördüncüye geçtiğimizde, gerçekliğimizin ne olduğunu zihnimizde canlandırma ve buna karar verme yeteneğimiz var. Dördüncü seviyeden itibaren gerçekliği kendimiz yaratıyoruz. Yani belirli bir noktadan sonra artık somut bir gerçeklik olmayabilir. Herşey enerji olabilir ve biz de ışıktan varlıklar... Sadece düşünce yoluyla dilediğimiz somutlukta gerçeklikler yaratabiliriz. Dördüncü yoğunluktan itibaren, bizim algıladığımız şekliyle zaman diye birşey yok. Bizim zaman algımız yalnızca ilk üç yoğunluk için geçerli. (RS) Bizim zamanda ileri ve geri hareket dediğimiz şey, dördüncü seviyede bir anlam ifade etmiyor ve bizim bu kavramdan algıladıklarımızı kolayca yapabiliyorlar. (L) Tıpkı bir sürü kapı gibi; birinde 1917 yazıyor, diğerinde 1943 veya herneyse, ve istedikleri kapıdan girebiliyorlar. (T) Boyut sınırı kavramı var. Dünya, 4'üncü yoğunluk alanına doğru gidiyor. Veya o bize doğru geliyor veya her ikisi. Bu yoğunluk geçişi sınırı, boyutlar arasında da bir geçiş sağlıyor. Kasyopyalılara göre boyutlar yanyana dizili gerçeklikler gibi; bir yoğunluk seviyesi dahilindeki olası sonsuz gerçeklikler. Yani yoğunluk ile boyut arasında bir fark var. (RS) Bu harika bir toplantı çünkü matematiksel olarak üçüncü seviyeden dördüncü seviyeye geçiş hakkındaki soruya verilen yanıt, yani birimlerin değiştirilmesi, tam da kitabımda önerdiğim çözümdü. ... (T) Tüm seviyelerde evrenin hayat dolu olduğu söylendi ve insanlar bunun parçalarından yalnızca bir tanesi. (L) Ve anladığım kadarıyla, bu gelen yoğunluk sınırının, bu yoğunluk değişiminin hissedildiğini ve bunun bilinci canlandırdığını söylüyorlar. Gelen şeyin bir Büyük Döngü'nün sona erişi olduğunu söylediler. Bir Büyük Döngü 300.000 yıl... (T) Birkaç yıl eksik veya fazla. (L) Bu Büyük Döngü'nün başlangıcında farkındalığımızın düşürülmesi için genetik olarak değiştirildik ve DNA'mızda yapılan değişiklikler, zamanı algılamamıza neden oldu. Şu andaki sınırlılığımız DNA'larımızdaki bir sınırlandırılmayla ilişkili. Şimdi, bu 300.000 yıllık döngünün sonunda pek çok insan, enerjideki değişimlerin bir sonucu olarak bölünmüş DNA'larını yeniden birleştiriyorlar ve bu onların zihin güçlerinin ve algılarının katlanarak artmasını sağlıyor. Sanırım Kasyopyalılar bu enerjinin yaptığı etkinin, üzerinde çalıştığımız bulmacanın tamamlanması için ihtiyaç duyduğumuz hamleyi gerçekleştirmemizi sağladığını söylüyorlar. Şu anda sana verilen kavramları kullanarak bu gerçekliği algılayabileceksin ve bu sana bir anahtar sağlayacak. (RS) Sanırım soruları doğru bir şekilde ifade etmezsek... (L) Yanıt alamazsın! Spesifik ol.
C: Aynı kavram alanıyla bağlantısı olmayan çok fazla veri ortaya koyarak akıl karışıklığı yaratmamaya dikkat edin, çünkü ziyaretçi temel olarak belirli bir hususla ilgileniyor; aşinalığının artması için bırakın veriler araştırmacı tarafından kendine uygun bir planla hazmedilsin! Matematiği bölümlenmiş dozajlarla öğrenmek gibi!
S: (L) Size bir kerede çok fazla şey söylemememizi öneriyorlar çünkü bu sizi üzerinde çalıştığınız temel sorudan uzaklaştırır. (RS) Bu çalışmayı MUFON grubuna da bildirmemiz iyi olur! (T) Toplantıda teklif ettik ama istemiyorlar. Bu MUFON'un prensipleri dışında kalıyor. (L) Maddesel, somut bir nitelikte değil. (RS) Ama kafamdaki bir sürü soru yanıtlandı! İnanılmaz bir şekilde! Tüm temel sorular yanıtlandı. (J) Neler olduğunu ve nasıl bir iletişimde bulunmakta olduğumuzu anlayacak teknik bilgiye sahip biriyle ilk kez konuşuyoruz. (RS) Evet, bu beni heyecanlandırdı!
C: Roger'ın enerjisi grubu etkiliyor.
S: (RS) İki kısa soru daha ve sonra susacağım...
C: İstediğin kadar soru sor!
S: (RS) Bulunduğumuz üçüncü seviyede anti-madde kullanımı, birimin işaretini değiştirir mi? Yani bu, mekan ve zamanın işaretinin tersine çevrilmesi anlamına mı gelir? (işaret: artı/eksi)
C: Evet, ama üçüncü seviye varlıkların her zaman karşılaştığı sorun, "diğer" tarafın haritalanmamış olması. Bu nedenle, dördüncü seviyeden altınca seviyeye kadar olan BH'den yardım almadan, bu alanda deney önermiyoruz.
S: (RS) Bu inanılmaz bir yanıt ve bu da zamanda yolculukla ilgili. Enerji kullanılarak birimlerin rakamsal değeri değiştirilebiliyor. Zamanda geri gitmek için ise birimin işaretinin değiştirilmesi gerekiyor. Artı bir saniye ile ileri doğru gidiyoruz ve işareti değiştirecek olursak, eksi bir saniye ile de geçmişe gidiyoruz. Anti-madde kullanarak geçmişe gidip gidemeyeceğimizi sordum ve onların cevabı da üçüncü seviyeden dördüncü seviyeye geçmekte olduğumuzdu. Tamam, son bir soru daha.
C: Yanlış, Roger!
S: (L) Bu son sorun olmayacak! [Gülüşme] (J) İstediğin kadar soru sorabileceğini söylediler!
C: Bu celse senin için hazırlandı! Bunun için buraya gelmeni sağladık!! Büyük bir tura başlamak üzeresin; bu gezide iletişimlerde bulunacak, çalışma bulgularını paylaşacak ve diğer benzer yolları inceleyecek ve araştıracaksın. Bu yolculuktan edineceğin öğreniş ve bilgiler çok ama çok önemli sonuçlar meydana getirecek! O yüzden, bunu senin "gecen" olarak düşün!
S: (RS) Israr ediyorlar! O halde, çok önemli başka bir sorum var! Şu anda Yunanistan'da, Santia Üniversitesi'nde (?), üniversitenin nükleer fizik laboratuarında, benim çalışmalarıma ve buradaki kitaba [Kitabı gösteriyor] dayalı, potansiyel olarak çok önemli bir deney yapılıyor. Deneyin amacı, çinko 70 veya molibden 100'ü, 1.294 MeV enerjili Gama ışınları ile bombardımanlayarak yepyeni bir enerji kaynağı bulup bulamayacağımızı görmek. Bu deney başarılı olacak mı? (Carla) A a!.. Bunu yanıtlamazlar! (J) Bu soruya dokunmayabilirler... (RS) Çinko 70 yeni bir enerji kaynağı olacak mı? Bu maddeler yeni birer enerji kaynağı olabilir mi?
C: BahsettiğiN tüm deneylerin bir ortak noktası var: Hepsi üçüncü yoğunluğun "sınır çizgisine" dokunuyor.
S: (T) Anti-madde kullanmaktan bahsettiğin zaman şöyle dediler: "Evet" kullanabilirsin, ama olaya tek bir yönden yaklaşıyorsun ve yukarıdan birinin yardımı olmadan, dördüncü yoğunluk tarafına geçemezsin. Oradan bakabilmek için bir dördüncü yoğunluk varlığı bulmak zorundasın. Ama sınırdasın, üçüncü yoğunlukta gidilebilecek son noktadasın... (RS) Bize yardım edecek misiniz? (Carla) Evet, pratik olalım! [Gülüşme]
C: TR'nin verdiği yanıt tam olarak doğru değil. Üçüncü yoğunluk teknolojisi kullanılarak üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçmek mümkün. O ya da bu şekilde tesadüfi bir şekilde de olsa, çeşitli bireyler ve gruplar bunu gerçekleştirdiler. Sorun şu ki, "yalnızca üçüncü yoğunluk eğitim ve deneyimine sahip biri, dördüncü yoğunluğa ulaştığında ne yapar?"
S: (L) Eğer yeterli zaman ayırırsak, bize bu eğitim ve teknolojide yardımcı olur musunuz?
C: Evet, ama bunu ne için kullanmak istiyorsunuz? Bu bir günlüğüne Disneyland'a gitmek gibi birşey değil, biliyorsunuz!
S: (S) Bunu sana söylediler Laura! [Gülüşme] (T) O halde sanıyorum Roger'ın üzerinde çalıştığı şey, üçüncü yoğunluğun sınırına temas ediyor ve sınırı geçebilir de! Sorum şu: eğer sınır geçilirse, deneyi yapanlar ne olduğunu bilirler mi? Ne yaparlar? Alacakaranlık kuşağına geçmiş olduklarının farkında olurlar mı? Öyle bir kapı veya pencere açıldığında, iki yöne de birşeyler geçebilir! (L) Ünlü Flight 19 üyelerinin bir zaman sapmasında donduklarını ve hala neyin içinde olduklarını anlamaya çalıştıklarını söylediler. Aradan hiç zaman geçmediğini düşünüyorlar. (RS) Bu teoride bu gayet mümkün! (L) Kendini benzer bir durumda bulmak istemezsin herhalde! (T) Evet, Carla telefonda şöyle der: "Roger, eve ne zaman geleceksin?" Ve sen de dördüncü yoğunluktan şöyle dersin: "Buradan eve nasıl geliniyor, bilmiyorum!" [Gülüşme] (J) Bir sorum var: Eğer bu Disneyland'a gitmek gibi değilse, bu yolculuğun herhangi bir sonu var mı?
C: Fazla karmaşık, sorun fazla belirsiz.
S: (J) Şaka yapıyordum! (T) Neşe, neşe! (RS) Bize yardım edip etmeyecekleri sorusunu yanıtladılar mı? (L) Evet dediler.
C: Şunlar hakkındaki bilgi seviyen nedir: elektromanyetizma, Einstein'ın "birleşik alan teorisi." Einstein bu teoriyi hiç bitirdi mi, yoksa teori konsorsiyumun denetimi altında tamamlanıp hasıraltı mı edildi? Eğer öyleyse bunun sonuçları neler olabilir!!! Ayrıca Roger, "boşlukları doldurma" yeteneğin var mı? Bizce var! [Laura'nın notu: Sanırım burada boşluktan kastedilen şey birleşik alan teorisinin "boşlukları" değil, verilen yanıtların satır aralarının okunmasıyla ilgili. "Bu yöndeki araştırmanın neticeleri neler olabilir?" anlamında...]
S: (RS) Üçüncü seviyede elektromanyetizma ile çekiminin birleşmesi söz konusu olamaz çünkü bunlar aynı şey. Aynı oldukları için bir birleşmeye de gerek yok. Bu görüş doğru mu?
C: Evet. Peki ya dördüncü seviye?
S: (T) Dördüncü yoğunlukta bu ne anlama geliyor? (RS) Anladığım kadarıyla üst yoğunluğa geçme olasılığının ortaya çıktığı yer de burası. Eğer çekim ve elektromanyetizma aynıysa, o zaman anti-çekim de var. Anti-çekimin kaynağı birleşme değil. Einstein yanıldı, ama bu ikisinin aynı olması, anti-çekimin olduğunu ima ediyor.
C: Sadece üçüncü yoğunlukta araştırıldığında yanlış. Konsorsiyumun devreye girdiği yer de burası, yani "Bir Kutu Solucan." ...
S: (T) İnsanlar Einstein'ın Birleşik Alan Teorisi'ni tamamlamadığını düşünüyor, ama bu yanlış olabilir. Dezenformasyon kampanyasının parçası. (RS) Bilindiği kadarıyla Einstein Birleşik Alan Teorisi'ni bitiremedi çünkü varsayımları gerçekleştirilebilir değildi. (T) Belki de fikirleri alınıp başka biri tarafından tamamlanmış ve hasıraltı edilmiş olabilir. [Roger tabla başında oturuyor.] (RS) Birşey sormak istiyorum. Temel bir parçacığın kütlesinin kaynağı esas olarak elektromanyetik nitelikte olmalı. Üçüncü seviyeden görüşte, çekim ile elektromanyetizmanın aynı olmasının nedeni de bu. Şu an için bizim düşüncemizde bu, deneysel olarak kanıtlanmış birşey. Bu neden yanlış? Bir açıklamaya ihtiyacım var.
C: Üçüncü seviyede yanlış değil, üçüncü seviyeyle sınırlandırmak yanlış.
S: (RS) Üçüncü seviyeden bakıldığında, evrende eşit miktarda madde ve anti-madde olduğu doğru mu?
C: Evet, diğer seviyeler için de geçerli.
S: (RS) O halde evrendeki toplam zaman sıfır?
C: Evet.
S: (RS) Bu inanılmaz!
C: Yalnız, daha az basınç Roger! [Roger sakinleşiyor.] ... Teşekkürler. Şimdi, unutma, en önemli kavram denge. Denge nasıl elde edilir?
S: (L) Her neyden bir tane varsa, onun zıddından da bir tane var. (RS) Madde ve anti-madde. Yani, eğer madde zamanın bu doğrultusunda akıyorsa, anti-madde de karşı yönde akıyor. Birbirlerini dengeliyorlar. (J) BH ve KH. Her ikisinin de olması gerekiyor. Evrenin toplam zamanının sıfır olması da bununla ilgili. Eğer biz bu yönde ilerliyorsak, başka bir galaksideki başkaları da öbür yönde ilerliyor olabilir. Toplamı ise sıfır.
C: Galaksi değil, boyut.
S: (RS) Evet. Başka bir seviye. Hep üçüncü seviye düşünüyorum!
C: Artık değil! [Gülüşme]
S: (RS) Çekim ile elektromanyetizmanın aynılığını, dördüncü seviyeyi katarak matematiksel olarak nasıl ifade edebiliriz? Bu nasıl yapılabilir? Dördüncü seviyenin eklenmesi nasıl sağlanabilir?
C: Yanıtları zihninde canlandırmanı istedik. Keşfetmen için her zaman orada bekliyor.
S: (RS) Kolay olmayacak, ama deneyeceğim.
C: Ne kolay ki?
S: (RS) Buradaki mesele, dördüncü seviyeye geçişin matematiksel olarak nasıl ifade edileceği. Sanırım bu izogeometri ile yapılabilir. Daha önce tartıştığımız geometri, yani mekan ve zamanın biriminin genelleştirilmesi...
C: Geometri anahtarlardan bir tanesi, ama başka bir tane daha var.
S: (L) Diğer anahtar nedir? Belki de üç boyutlu bir matristir. (RS) Biz de onu kullanıyoruz. Aynı zamanda küpleri kullanıyoruz. (L) Bize bir ipucu verebilir misiniz? Sadece küçük bir ipucu. (RS) Bize formülü verin!
C: Sahipsiniz... erişin...
S: (L) İstediğimizi zaten verdiklerini söylüyorlar. Bu transkriptleri bilgisayara geçirmek üzere yazarken, yanıtlanmadığı sandığım bazı soruların yanıtlarına rastlıyorum sürekli. (RS) Bunun için bir celse yapmalıyız... Çünkü bu, UFO'larla ilgili sahip olduğumuz tek matematiksel modelin bir doğrulaması... Bildiğim kadarıyla tek model. Bir bilgisayar modelimiz var... Bir UFO yapamayız, bunun için gerekli teknolojimiz yok, ama formülü bilgisayara koyup bir model elde edebiliriz.
C: Geometriyi optikle birleştir.
S: (RS) Ne?! Işık bilimi. (L) Geometrik ışık mı?
C: Matris.
S: (RS) Ben de aynen bunu yaptım. Matris niteliğinde bir birimle temsil edilen bir ışık ifadesi oluşturdum. Bunu yaptım. Yıllar önce!
C: Ama önemli bir etmeni atladın; unutma, hipotezler teori değildir!
S: (RS) Zihnimde kavramsal bir hipotez oluşturmuştum. Bu bir teori değil. Niceliksel olarak formülize edilmesi gerekiyor. Doğruluğu bu şekilde deneysel olarak kanıtlanabilir. Teori sürecini oluşturan şey, hipotez, formül ve deneysel doğrulama.
C: Peki eksik faktör nedir Roger?
S: (L) Nedir? (RS) Bilmiyorum. (L) Belki denkleme dördüncü yoğunluğu katmamanla ilgilidir. (RS) Evet! Tabii ki! (J) Belki eksik faktör budur. (RS) Ama nasıl... Bunu matematiksel olarak nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum...
C: Işık dalgaları... çekim... elektromanyetizma...
S: (L) Seninle oyun oynuyorlar. [Gülüşme] (J) Bu nedir, çok şıklı bir soru mu? (RS) Bunun üzerinde düşünmem gerek. İzogeometride...
C: Üçüncü seviye fizik anlayışında dalgaların oynadığı rol nedir?
S: (RS) Eterin, yani tüm evreni dolduran şeyin çapraz salınımı. Hayır, dalgalar bir aracıya ihtiyaç duymadan da varolabilir. Çapraz salınımlar tüm evreni dolduruyor.
C: Işık, çekim, optik, atomik parçacıklar, madde, anti-madde... birleştir.
S: (RS) Bu listede herşey var... (J) Hepsinin ortak özelliği nedir? (RS) Ou! Hepsi evreni dolduran şeyin titreşimleri! Biz şeyleri algılıyoruz, herşeyi, hatta şeyler arasındaki boşlukları. Gerçek ise bunun zıddı. Çünkü ışık bir dalga, tıpkı ses gibi. Eğer havayı çıkarırsan, ses yayılamaz. Işık da aynı şey. Işık bir dalgadır ve tüm evreni dolduran bir aracı olmadan yayılamaz. Yani bizim somut ve boş olarak algıladığımız şey doğru bir algı değil. Tüm evren, eter denen bu aracının titreşimiyle dolu. Bu aracı olmasaydı heryer karanlık olurdu. Yani ışık, bu aracının bir salınımı. Parçacık da bir salınım, yalnızca dalga yayılıyor ve salınım devam ediyor. Elimi buradan buraya hareket ettirdiğimde, salınımı hareket ettirmiş oldum. Boşluk sürekli salınıyor. Biz tamamen boşuz, ama boşluk dolu. Yani yanıt, hepsinin ortak tarafı, hepsinin, tüm evreni dolduran bu aracının salınımları olması ve sanırım bu hem üçüncü, hem de dördüncü seviye için geçerli. (L) Belki de bunları spektral anlamda söylediler. (RS) Olabilir...
C: Şimdi, çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir?
S: (RS) Bilmiyorum. Çalışmalarımın bu aşamasında bilmiyorum. (L) Belki de anahtar budur. (RS) Işık maddeye dönüştürülebilir ve bu yüzden çekim var. (L) Ama çekim ile ışık arasındaki ilişki ne olabilir? [Laura'nın notu: Peki ya zaman? Işık hızında ne madde, ne çekim, ne de zaman olduğuna göre, belki bu üçü, aynı şeyi tanımlamanın farklı yollarıdır. Belki de zaman, çekim üreten elektromanyetik bir fenomen veya elektromanyetizma üreten çekimsel bir fenomendir ve yan ürünü de maddedir???]
C: Bilgi tabanına erişin ve birbirinize danışın.
S: (L) Bunu tartışmamızı istiyorlar. (RS) Işık ile yerçekimi arasındaki tek bağlantı... foton ve foton bir çift elektron ve pozitron üretiyor; parçacıklar ve anti-parçacıklar, ve o parçacıkların da çekimi var. Yani bu şekilde, elektromanyetik dalgalar... Foton madde yaratabilir... (L) Ve maddenin çekimi var... (RS) Ve maddenin çekimi var... dönüştürülebiliyor... (L) Ama nereden geliyor? (RS) İyi bir soru ama bilinmiyor. Bir vakumdan geliyor olabilir... (L) Ama bu nasıl oluyor? (RS) Laboratuardaki deneylerde, bir fotonu çekirdeğe fırlatıyorsun ve çekirdekten bir elektron ve bir pozitron çıkıyor, yani foton parçacıklara dönüşüyor. O parçacıkların çekimi var. Fotonun çekimi olup olmadığını bilmiyorum. Sanmıyorum, çünkü ışık hızında hareket ediyor. Zaman yok. Zaman askıda. (L) Işık hızında çekim olmadığı doğru mu? (RS) Çekim yok. (L) Belki o zaman, nasıl maddenin antitezi anti-maddeyse, ışık hızı da çekimin antitezidir? (RS) İyi bir yaklaşım. Çok iyi bir yaklaşım!
C: Yakın.
S: (J) Bu dengeyle mi ilgili?
C: Herşey öyle.
S: (L) Eğer ışık hızında çekim yoksa... (RS) Zaman yok... (L) O zaman çekim... (J) Bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey... (RS) İpucu... Ama eksik olan ipucu... Üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçişle ilgili eksik ipucunu mu tartışıyoruz?
C: Evet.
S: (RS) O zaman bu doğru. (J) Çekim, bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey mi? (RS) Yani eğer ışık hızında gidersen, dördüncü yoğunluktasın.
C: Peki, üçüncü yoğunluk ve dördüncü yoğunluk maddesinin parçalanmadan ışık hızına erişmesini sağlayan eksik faktör nedir? Düşün...
S: (RS) Bu nükleer fiziğin temel konusu... Madde ışık hızına bozulmadan erişemez... (J) Anti-çekim? (RS) Anti-çekimle de... Şu andaki bilgilerimizle, madde bunu yapamaz. (L) Pekala, eğer bir madde ışık hızına doğru giderek hızlanıyorsa, hızlandıkça bütünlüğünü kaybediyor. Peki ya bir noktada giderek daha fazla anti-madde eklersen... (RS) Bu süreci tersine çevirir... Bir elektron ve bir pozitron al ve birini diğerinin içine sok ve fotonu yeniden yarat. Ama madde ışık hızına erişemez. Eğer erişirse zaman durur... boyut yok... (L) Belki bilinçtir? (J) Farkındalık mı? (RS) Eğer eksik etmen farkındalıksa, evet.. (L) Bilinci matematiksel olarak denkleme koyabilir misin? (RS) Evet, elbette!
C: Madde ile bilinç arasındaki eksik bağlantı nedir?
S: (RS) Ah! (L) Eğer bunları biliyor olsaydık burada olmazdık! [Gülüşme] (RS) Bir alan olması gerekiyor. (J) EM mi? (RS) Hayır, biyoenerjitik bir alan. (L) Peki ya bilinç çekim yaratıyorsa? (RS) Çekimi madde yaratıyor. (L) Ama madde bilinç tarafından yaratılmıyor mu? Gözlemlediğimizde dalgayı çökertmiyor muyuz? (RS) Evet, zihin madde yaratabilir...
C: "Graviton" diye birşey yok.
S: (RS) Evet, graviton mevcut değil. Einstein'ın teorisinde varlar ama buna hiçbir zaman inanmam... Bilincimiz çekim yaratıyor mu?
C: Yaklaşıyorsunuz. "Bizim" değil.
S: (L) Başka birinin bilinci mi çekim yaratıyor? (RS) Dördüncü seviye.
C: Yedinci Seviye.
S: (RS) Aa evet! Anlayabiliyorum! Son seviye. Eşit miktarda madde ve anti-maddeden oluşan evren, gerçekten açık mı? Yani, evrende bir yerde sürekli madde mi üretiliyor? Madde ve anti-madde?
C: Daha iyi bir ifade şu olabilir: Geri dönüşüm.
S: (RS) Dünyanın merkezinde de aynı geri dönüşümün gerçekleşdiği doğru mu? Dünyanın genişlediği şeklinde bir teori var. Bunu bir konferansta duymuştum. Dünyanın çapı büyüyor çünkü dünyanın merkezinde bir madde yaratımı var. Bu doğru mu?
C: Yanlış, ama birleşik boyutlulukta tüm kavramlar doğru.
S: (L) Sanırım alternatif bir evrende bu oluyor olabilir, ama burada olmuyor. (RS) Benim en büyük sorunum yeni bilgi değil, politikaydı. Özellikle Einstein'la ilişkili politika. Solucanlar kutusu daha önce söylenmiş miydi? Bana bu konuda ne söyleyebilirsiniz? Einsten'ın ötesine geçer geçmez her tür sorun başlıyor. Günümüz toplumundaki politik sorunlar. Bu hususta söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Politik sorunların kökeninde, medeniyeti kontrol altına almak amacıyla, zaten sınırlı koşullarda elde edilen bilgiyi kontrol altında tutma çabası var.
S: (RS) Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi cevap. Çok, çok iyi. (T) Sormak istediğim birşey var. Üçüncü yoğunluk ile dördüncü yoğunluk arasındaki sınırın zorlandığı deneyler hakkında. Deney bu engeli aştığı zaman ne olur? Ne bekleyebiliriz?
C: İlgili durumdaki koşullara bağlı. Daha önce söylediğimiz gibi, bu zaten pek çok kez gerçekleşti.
S: (L) Philadelphia Deneyi sanırım... (J) Flight 19... (T) Pekala, bunlar olumsuz sonuçlar. Ne yaptığını bilmeden başka yoğunluklara geçmenin neticeleri nelerdir?
C: Yanıtlandı.
S: (L) Evet, bundan bahsettiler. Aklını kaçırmak. (J) Evet, Flight 19'u bulduğunu sanan adamlar kafayı yemiş. Araştırmacılar dördüncü yoğunluk sınırını geçtiklerinde aynı şeyin meydana geldiğini anlayacaklar mı?
C: Kısmen.
S: (T) Sınırın bu kadar çok delinmesi durdurulabilir mi? Yani sınırın delindiği yerler onarılabilir mi?
C: Belirsiz.
S: (L) Açılan yerlerin otomatik olarak kapanmadığını varsayıyorsun. (T) Faaliyet durduğunda bu açıklıklar otomatik olarak kapanıyor mu? Hayır, bu da çok belirsiz. Dışarıda puromu içerek dolaşırken, Roger'ın bu gece burada olmasının nedenlerinden birinin bunu deneyimlemek olduğunu düşünüyordum, ama aynı zamanda daha önce ona verdiğimiz şeyleri bizzat görmesi. Bunları biz uydurmuyoruz. Başka bir yerden geliyor. Bu bilgilerin ardında bir gerçeklik var. Roger Avrupa'ya gidiyor. Aynı şeyler üzerinde çalışan iş arkadaşların var. Kasyopyalılar bu sınırı geçmenin eşiğinde olduğunu söylediler. Bunun yapılabileceğini, bildiğimiz birkaç olayda felaketimsi sonuçlarla, bilmediğimiz çeşitli olaylarda ise bilmediğimiz sonuçlarla bunun yapıldığını söylediler. Varmaya çalıştığım nokta şu; burada olmanın ve bunları görmenin nedenlerinden biri bu bilgileri almak çünkü bilimadamlarının o sınırı aştıklarında ne yaptıklarını bilmeye ihtiyaçları var. Çünkü eğer bunu anlamazlarsa, bu tür felaketsi olaylarda da artış olacaktır... Yoğunluklar arasındaki sınırın yapay olarak aşılması olayları artıyor mu?
C: Evet.
S: (T) Bu sürecin, yaklaşan bu yoğunluk değişiminin ne kadar süreceğini sormamızın nedenlerinden biri de buydu. Bize yanıt olarak "bir ay ile 18 yıl arasında" dediler. Biz de, bu geçiş noktasının tam olarak ne zaman geleceğini bilmiyor olabileceklerini düşündük. Belki de söyledikleri şey, insanların bilmeden bu sınırı aşmalarıyla da ilgili olabilir. Birileri bilgilerini arttırmaya ve istedikleri birşeylere ulaşmaya çalışıyorlar, ama tüm bunların anlamını bilmiyorlar.
C: Evet.
S: (T) Tüm medeniyetin hayatta kalması artık senin omuzlarında Roger! [Gülüşme] Laura her hafta buraya oturup "Tüm dünyanın yükünün omuzlarıma konmasını istemiyorum" deyip duruyordu. Artık yükün bir kısmı da sende! (RS) Evet, kısmen. "The Andreasson Affair" (Andreasson Olayı) kitabının teknik danışmanıydım, çünkü kadın uzay gemisinde gördüğü şeylerle ilgili bir sürü çizim yapmıştı. İtalya'daki ____ Araştırma Enstitüsü hakkında herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Belirttiğin enstitü, sorgulanabilir fon kaynaklarıyla bağlantılı olan Carboni "Kurumu" tarafından kontrol ediliyor; ama endişelenmene gerek yok, çünkü bilgi korur. O nedenle, bilgi silahıyla donanmış bir kişi, saptırılmadan herhangi bir ortamda çalışabilir.
S: (RS) Anlamıyorum. (J) Belki bunu kendin görmen gerekiyordur... (L) Bu konuda endişelenmene gerek yok. (RS) Peki ya Cardone? (Carla) Tabla Carboni dedi. ...
C: Carboni Kurumu.
S: (RS) Bu isimde bir kurum yok! (L) Belki oradan fon sağlanıyordur. (RS) Carboni'den değil... (Carla) Bekle ve gör... [Carla ve Roger'ı uğurluyoruz.] Tartışma: (L) Işık hızına yaklaşırken meydana gelen demolekülerizasyon, bir koni şekliyle ifade edilebilir. Koninin ucu ışık hızı, bir tür teklik ve remolekülerizatörün o noktaya ulaşırken kullanılması gerekiyor çünkü diğer tarafa zıt bir koniye geçtiğinde remolekülerize olmanı sağlıyor olabilir. Merak ediyorum, Boyutötesi Atomik Remolekülerizatör, ışık hızına yaklaştıkça giderek daha fazla dozda anti-madde uygulayan bir cihaz mı acaba? Bir tarafta çekimi olmayan, zamanı olmayan, kütlesi olmayan ışık var, diğer tarafta ise çekim, zaman ve kütle var. Peki geçiş nedir? Bize verilen üç çift birbirinin zıddı gibi görünüyor: Işık ve çekim, optik ve atomik parçalar, madde ve anti-madde... (J) Herşey dengeyle ilgili. Çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir? Üçüncü ve dördüncü yoğunluk maddesinin bozulmadan ışık hızına erişmesini sağlayan eksik bağlantı nedir? (L) Eksik bağlantı? Sanırım ilkişki ortada. Işığı yavaşlatan, fotonların ortaya çıkmasını sağlayan, bir anlamda dalgayı çökerterek maddeyi yaratan şey nedir? (J) Üçüncü yoğunluğun bozulmadan ışık hızına erişmesini sağlayan faktörle aynı olabilir. (L) İlişki ortada. "Bilinç" dediğimizde yaklaştığımızı ama bunun bizim bilincimiz değil, yedinci seviyenin bilinci olduğunu söylediler. [Laura'nın notu: Elektromanyetizma "Tanrı"nın ya da tüm yoğunlukları kapsayan yedinci yoğunluğun bilincinin "alanı" olabilir mi? Cayce bir keresinde "Tanrı elektriktir." demişti. İnsan bilincinde tespit edilebilen ve kontrollü elektromanyetik dalgalarla arttırıbilen elektromanyetik bir alan mı var?] (J) "Yaratımın" bir geri dönüşüm olduğunu söylediler. (L) Hala orada mısınız?
C: Her zaman olduğu gibi Laura. Öğle yemeğine falan çıktığımızı mı düşünüyorsun?
S: [Gülüşme]
C: Burada olup olmadığımızı sorup duruyorsun?!?
S: (J) Her zaman buradalar, içimizde. Hepimiz bağlantılıyız. (T) Biz onlarız ve onlar da biz, tam burada! (L) Pekala, bu kadar fizik biliyor olmanıza çok sevindik. Demek ki biz de bu kadar çok fizik biliyoruz... (T) Roger'la konuşmaktan hoşlandınız mı ve tekrar konuşmak istermisiniz?
C: Evet. İsteriz.
S: (L) Işık ve çekim, optik ve atomik parçalar, madde ve anti-maddeden bahsederken ve tüm bunların hepsinin bu geçişi açıklamanın yolları olduğunu söylerken doğruya yakın mıyım? Bu üçü gerçekten birer çift mi?
C: Yakın.
S: (L) Dalga işlevini çökerten şey nedir?
C: ?
S: (L) Bilinç mi?
C: Evet...
S: (L) Dahası var. Bu bilinç... (T) Bir üçüncü yoğunluk kavramından, şu anki fizikselliğin mevcut olmadığı bir dördüncü yoğunluk kavramı elde etmeye çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta bozulmadan ışık hızıyla gitmek gibi bir sorunları yok çünkü orada böyle birşey yok...
C: Yakın.
S: (T) Yani bizim için bunu üçüncü yoğunluk açısından düşünmeye çalışmak...
C: Anahtar; fizikselliğin değişkenliği.
S: (L) Fizikselliği değişken yapan şey nedir?
C: Bilinç ile madde arasındaki bağlantının farkındalığı.
S: (L) Bilinç ile madde arasındaki bağlantı nedir?
C: İlüzyon.
S: (L) İlüzyonun özelliği nedir? (T) Bilinç ile madde arasında herhangi bir bağlantı olmadığı. Bu bağlantının mevcudiyeti ilüzyon. Üçüncü yoğunluğun sınırlı algısı...
C: Hayır. İlüzyon, bağlantının olmaması.
S: (L) Yani buradaki ilüzyon, bilinç ile madde arasında bir bağlantının olmadığının düşünülmesi.
C: Evet.
S: (T) İlüzyon, bağlantının olmadığının düşünülmesi. Üçüncü yoğunlukta... (L) Buldum! (T) Sakın bir anda yok olayım deme! [Gülüşme] (L) Aradığımız bağlantı, bilincin madde oluşu.
C: Yakın. Peki ya aynı zamanda tam tersine ne dersin?
S: (L) Ve aynı zamanda herşeyin tersi. Işık ile çekim, optik ile atomik parçalar, madde ile antimadde... Bir sonraki seviyeyi anlamak için herşeyi ters çevir... Bu kadar kolay olamaz. (J) Bir saniye, çekim eşittir ışık, atomik parçacıklar eşittir optik, anti-madde eşittir madde mi? Hepsi dengeyle ilgili. (L) Ve sonuç her zaman sıfır.
C: Ve sıfır da sonsuzluk.
S: (L) Yani diyorsunuz ki, buradaki ilüzyon, arada ayrım olduğunun sanılması. Arada fark yok, aynılar, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Mekan/zamanda sıçramalar yoluyla gideceğin yere hemen varabilirsin. (L) Veya bunu tersine çevirecek olursak anlayabiliriz ki, bizimle örneğin Alfa Sentauri arasında hiçbir mesafe yok. Mesafe ilüzyonunu yaratan şey, algının sapması.
C: Şimdi tüm ihtiyacınız olan şey "teknoloji."
S: (T) Teknoloji şu anda geliştiriliyor. (J) Teknoloji muhtemelen zaten geliştiriliyordu. Sadece gizleniyor.
C: Evet.
S: (L) Bu etkileşimin önemli sonuçları olacağına dair garip bir his duyuyorum.
C: Evet.
S: (L) Bir ipucu?
C: Verebiliriz, ama daha sonra.
S: (T) Bunlar önemli sonuçlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu akşam için söylemek istediğiniz herhangi başka birşey var mı? (T) Kendimize aktarmamız gereken başka birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) O halde teşekkür ediyoruz ve iyi geceler diyoruz.
C: İyi geceler.
_______________________________
31 Mayıs 1995 F___, Laura, SV
S: Merhaba.
C: Merhaba S___ Vitale!
S: (L) Son günlerde tüm grubun saldırı altında olduğunu hissediyorum. Bu konuda ne yapabiliriz?
C: Kendi kendine çözülecek. Üçüncü seviye KH'de, gruplar içinde güç mücadeleleri çok doğal.
S: (L) "Güç mücadeleleri"nden neyi kastettiklerini anlamadım. Sadece huzursuz olduğumu ve havada bir gerginlik olduğunu biliyorum. Mücadelesini verecek ne güç var ki? Hepimiz kimsek oyuz. (SV) Bu hususta endişelenip aşırı heyecanlanmana gerek yok! (L) Öyle görünüyor ki, hepimiz hayatın kumlarına çizdiğimiz bazı çizgilerle yüzleşiyoruz ve kendi içimizde oluşturduğumuz "-meli -malı"larla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Belki de görmemiz gereken şey, böyle çizgiler çizmeye gerek olmadığıdır. Sadece önümüzde duran, yapılması gereken şeyleri yapmamız, birbirimizi kontrol etmeye çalışmamamız, birbirimiz için neyin en doğru olduğuna karar vermememiz, sadece kabul etmemiz gerekiyor.
C: Herşey bir kavanoz sudaki kumlar gibi yerini bulacak.
S: (L) Bu ilginç. Ben kumdaki çizgiler örneğini verdim, siz de suda çalkalanan kumları. Artık broşür basıp göndermeye bir son vermemiz iyi bir fikir mi? O bilgilerin isimlerimiz değiştirilmeden veya silinmeden dağıtılmasına çok üzüldüm.
C: Bunun sorumlusu JR değildi.
S: (L) Peki kimdi?
C: Açık. Bunun negatif bir karar olduğunu düşünme.
S: (L) Yani bu nihai olarak olumlu birşey mi?
C: Belki.
S: (L) Yani bu özellikle oldu, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Gruptaki bu gerilim yaklaşık ne kadar süre içinde dağılır?
C: Bekle ve gör.
S: (L) Bu konuda yapabileceğimiz hiçbirşey yok mu?
C: Önemli değil.
S: (L) Peki önemli olan nedir?
C: Bırak olsun.
S: (SV) Endişelenmeyi bırak. (L) Pekala, endişelenmeyeceğim. Sonraki soru. Roger Santilli gözlerine reiki yapılması konusu için aradı. Maküler dejenerasyon teşhisi konmuş. Teşhis doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bunun nedeni nedir?
C: Genetik.
S: (L) Bunu durdurmak veya normale döndürmek için yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Açık.
S: (SV) Cayce dosyalarının faydası olur mu?
C: Zararı olmaz.
S: (L) Neden faydası olacak bir bilgi vermiyorsunuz?
C: Birinci seviye karmik durum.
S: (L) Reikinin faydası olur mu?
C: Belki.
S: (L) Bu konuda söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Varsa, başka bir mekan/zaman noktasında keşfedeceksiniz.
S: (L) Michael Lindemann melekler konusunda çok ilginç bir konuşma yaptı.Görünüşe göre melekleri gören ve etkileşimde bulunduğunu iddia eden pek çok insan var. Bize meleklerden bahsedebilir misiniz?
C: Spesifik ol.
S: (L) Melek diye birşey var mı?
C: Evet.
S: (L) Melekler insanlar tarafından tanımlandıkları gibi mi: çok uzun, kanatlı veya buna benzer güzel varlıklar mı?
C: Evet.
S: (L) Melekler kim?
C: Transkriptlere bak.
S: (L) Transkriptlerde meleklerden bahsettiğimizi sanmıyorum.
C: İsmen değil. İkinci celseye bak. [Laura'nın notu: Zendar veya Zindar Konseyi mi?]
S: (SV) Ann Kirkwood tarafından yazılan "Mary's Message to the World" (Meryem'in Dünyaya Mesajı) isimli bir kitap var. Bu kitap Bakire Meryem'den bir aktarım mı?
C: Hayır.
S: (L) Bu aktarımı yapan kim?
C: Çeşitli düşünce merkezleri.
S: (L) Bu düşünce merkezleri neden kendilerini Bakire Meryem olarak tanıtıyorlar?
C: Aşinalık için.
S: (L) Bu düşünce merkezleri KH mi, BH mi?
C: Açık. Önceden verilen bilgileri inceleyerek keşfedin. Transkriptleri düzenli olarak yeniden incelemeniz gerekiyor. Sadece verilere aşinalığınızın artması için değil, aynı zamanda düşünce kalıbı parçacıklarını bir araya getirerek öğrenmek için!
S: (L) Doğru hatırlıyorsam, KH grupları tarafından dezenformasyon amacıyla gerçekleştirilen çok sayıda Bakire Meryem görünmesi olayları oldu. Bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) BH grupları tarafından gerçekleştirilen Bakire Meryem olayları oldu mu hiç?
C: Evet.
S: (L) Olayların sonuçlarına ve aktarılan bilgilere bakarak bunun BH mi yoksa KH mi olduğunu anlayabiliriz, öyle mi?
C: Kısmen.
S: (L) İlgili öğretilerin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu tespit etmede kullanabileceğimiz başka bir ölçüt var mı?
C: Sezgilerle desteklenen akıl; varolan herşey -- derslerdir.
S: (SV) Bugün bunun hakkında düşünüyordum. Eğer saldırı altındaysan, sezgilerinin doğru olup olmadığını nasıl bilebilirsin? (L) Sezgiler duygulardan farklı mıdır?
C: Evet.
S: (L) Sezgisel bilgi ile duygusal tepkiler arasındaki farkı nasıl anlayabiliriz?
C: Duygular arzulu düşünme içerir; sezgiler daha derinden gelen hislerdir, ruhsal niteliktedir ve daha güçlüdür. Arzulu düşünme olduğunda, aklınızı kullanırsanız ve geçmişteki derslerinizi incelerseniz, sızmakta olan ruhsal içgüdünün de varlığını algılayabilirsiniz.
S: (L) Örneğin Cumartesi günü MUFON toplantısındaki kadın TR'ye birşeyler söyledi; elimizdeki materyalin KH olduğunu, karanlık ve negatiflik üzerinde odaklandığımızı ve bunlar üzerinde odaklananların bunları deneyimleyeceğini iddia etti. Bunun hakkında yorumda bulunur musunuz?
C: İçgüdülerin sana ne söylüyor?
S: (L) İçgüdülerim bana o kadının, kendisini kaçıran dünyadışı varlıkların iyi olduğuna çok güçlü ve duygusal bir şekilde inanma isteğinde olduğunu, çok yoğun bir içsel suçluluk kompeksine sahip olduğu için o tür bir muameleyi hak ettiğine inandığını ve aksi yöndeki herşeyi yanlış ve kötü görerek reddettiğini söylüyor.
C: Evet.
S: (L) Ayrıca bana göre, karanlığa ona iştirak etmek için odaklanan bir kişi, ışıktan uzaklaşarak karanlığa doğru gider. Ama karanlığa onu azaltmak için odaklanan bir kişi, ışığı kendine yakın tutar ve ışığı kendi ışığını arttırarak karanlığı aydınlatmak için kullanır. Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Sadece ışığa bakan biri karanlığa arkasını döner ve sürekli baktığı ışık yüzünden kör olmakla kalmaz, aynı zamanda ardında kapkaranlık bir gölge oluşturur.
C: "Kral yeni giysiler giyiyor."
S: (L) Kral'ın yeni giysiler giydiğini düşünen ben miyim? (F) Sadece ışığı görme isteğinde olduğu sürece sadece ışığın mevcut olduğunu sananlar, Kral'ın yeni giysiler giydiğine inanıyor. (L) F___ haklı mı?
C: Evet.
S: (L) Cumartesi günü N. M. ve kocasıyla karşılaştım. Sigara kullanmadıkları için ve buralara gelmeye isteksiz oldukları için celseyi onların evinde yapmamızı istediler. Benim içgüdüsel tepkim "hayır, bunu unut" şeklindeydi. O zamandan beri bu olayda bir tür "güç oyunu" olduğunu hissettim.
C: Açık.
S: (L) Bu insanların evinde celse yapmamızda bir sakınca var mı?
C: Size bağlı.
S: (L) Ben istemiyorum ve F___ de istemiyor. (SV) Hepimiz sigara içiyoruz. Sigara içemeyeceğimiz bir yere gitmek ve kirli bir şey gibi oradan çıkmak pek bir anlam ifade etmiyor. (L) Evet! Buna hiç lüzum yok! Unutalım gitsin! (L) Benim aura fotoğrafımda, göğsüm üzerinde yeşil bir bölüm var. Cayce kitabının ilgili bir bölümünde, açık yeşillerin sahteliği temsil ettiğini söylüyor.
C: Endişelenme.
S: (SV) Seninki berrak bir sarının yanındaki koyu bir yeşil. Pastel veya soluk bir yeşil değil. Belki daha fazla meyve yemen gerekiyordur!
C: Endişelenme, kim ve ne olduğunu biliyorsun, hatırla, içgüdü!!
S: (L) F___'nin aurası çok güzeldi. İnsanlar elimizdeki bu bilgilere karşı neden daha pozitif değiller?
C: Kıskançlık.
S: (L) Bu çok net bir cevaptı. Neyi kıskanıyorlar?
C: Güç mücadelesi.
S: (L) İnsanlar bizi neden kıskanıyor ve neden bizi kontrol etmeye çalışıyorlar?
C: Geçilmekten korkuyorlar.
S: (L) Biraz açık fikirli olurlarsa kimse geride kalmayacak. (SV) Rüyamda hepimizin kirli çamaşırlarımızı yıkaması gerektiğini gördüm ve sabah kalkınca gidip çamaşır makinesini doldurdum! [Gülüşme] (L) J___ W___ bir kişinin sadece düşünerek aurasını değiştiribileceğini söyledi, bu doğru mu?
C: Hayır.
S: (SV) Auran sensin! (L) Bazı araştırmacılar, mavi rengi görme veya algılama yeteneğimizin yakın bir zamanda gelişmiş olduğunu söylüyorlar. Mavi Nil'de yaşayanlar onu kahverengi olarak tanımlıyor, Homer Akdenizi "Koyu şarap rengi deniz" olarak tanımlıyor, ve Aristo gökkuşağında sadece üç renk olduğunu söylüyor: kırmızı, sarı ve ve yeşil. Genel olarak insan ırkının maviyi yakın zamanlarda görmeye başladığı doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bu, mavi rengin ruhsallığıyla ilgili birşey mi?
C: Evet.
S: (L) Anlaşılan mavinin ötesinde de renkler var ve ruhsallığımızı arttırdıkça onları da görebileceğiz, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (SV) Gökkuşağına baktığında göz kenarlarında bir titreme veya puslanma olabiliyor. (L) Sürekli yüksek frekansa maruz kalan gözlerde sorun meydana gelebilir mi?
C: Belki.
S: (L) Böyle bir durum ruhsal veya kişisel gelişimde sorun yaratabilir mi?
C: Belki.
S: (L) İddiaya göre yakın zamanlarda "Büyük Beyaz Kardeşlik" (Great White Brotherhood) tarafından kanallanmış olan birkaç yazı okudum. Böyle birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.
S: (L) "Büyük Beyaz Kardeşlik" diye birşey yok mu? (SV) Edgar Cayce böyle birşeyden neden bahsetti?
C: Bu şekilde değil.
S: (L) Peki "Büyük Beyaz Kardeşlik" dedikleri şey nedir?
C: ?
S: (L) Cayce'nin bahsettiği Büyük Beyaz Kardeşlik nedir?
C: Çeşitli BH.
S: (L) Kendilerini Büyük Beyaz Kardeşlik olarak mı tanımlıyorlar?
C: Bazen.
S: (L) Peki gerçekte kimler?
C: Dördüncü yoğunluk BH.
S: (L) Amaçları nedir?
C: Karmaşık, bekleyip görmenizi öneriyoruz.
S: (L) Büyük Beyaz Kardeşlik bizimle temas kuracak mı?
C: Belki.
S: (L) Dik kayalık yamaçlarda yaşamış olan Anasazi kabilesinin kökeni nedir?
C: Önemli değil.
S: ... (L) 7'nci seviyeyi matematiksel bir sembol olarak ifade etmek için ne kullanabiliriz?
C: Bunu deneyin: [yan yatmış sekiz rakamı çiziliyor]
S: (L) Big beng veya kitlesel dağılımı temsil eden matematiksel işlem ne olurdu? Artı, eksi, çarpı veya bölü?
C: Hayır.
S: (L) Hiçbiri mi?
C: Yakın.
S: (L) Hangi matematik işlemi bunu temsil ederdi?
C: Henüz keşfetmediniz.
S: (L) Big Beng noktasında ne tür bir matematiksel işlem gerçekleşiyor?
C: Sürekli bir döngü.
S: (L) Yedinci yoğunluktan sonra döngü yediden altıya mı devam ediyor, yoksa yediden bire mi?
C: İkisi de değil.
S: (L) Yedinciden aynı anda tüm yoğunluklara mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?
C: Belki. Kendi kanalına eriş.
S: (L) Kendi kanalım nedir?
C: Biliyorsun.
S: (L) Kanalımın siz olduğunuzu sanıyordum.
C: Biz grup kanalıyız.
S: (L) Kendi kanalıma nasıl erişebilirim?
C: Bunu pek çok kez yaptın.
S: (L) Roger Santilli'yi konuk ettiğimiz gecenin sabahı yaptığım şey bu muydu?
C: Evet.
S: (L) Çekimin zaman olduğunu söylediğimde haklı mıyım?
C: Yakın.
S: (L) Yani üçüncü yoğunluk bilinç ilüzyonu sınırlandırmasının meydana getirdiği zaman algısı.
C: Daha yakın.
S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?
C: Bunu yap!
S: (L) F___ bana bu konuda yardım et! (F) Yardım edemem. Ormana öyle bir girdin ki, seni nasıl bulabileceğimi bilmiyorum. Bunu yapabileceğini söylediler. Bu senin alanın. Bunu yapmanı söylediler. Ne istiyorsun, bir kestirme mi? (L) Formülü istiyorum! (SV) Peki ya keşif heyecanı? (L) Peki ya yenilginin ızdırabı? (SV) Yenilginin ızdırabı... (L) Tüm gün alışveriş yaptıktan sonra hissettiğin şey! [Gülüşme] (L) Bu formülü yapmayı çok istiyorum ama yapabileceğimi sanmıyorum! (F) Elbette yapabilirsin! (SV) Soruyu düşünebiliyorsan cevaba erişebilirsin.
C: İyi geceler deme vakti!
S: (L) İyi geceler.
____________________________
3 Haziran 1995 Frank, Laura, TR ve JR, Tom French, Cherie Diez, SV
S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.
S: (T) Enerjim çok düşük. (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?
C: Sorilora.
S: (L) Peki neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu akşam konuklarımız var; Tom ve Cherie.
C: Merhaba Tom ve Cherie.
S: (L) Tom'un bir sorusu var.
C: Tabii.
S: (TF) Dedemin saatine ne oldu?
C: Hangisi?
S: (L) Hangi dede? (TF) Babamın babası. (L) Tamam, Tom'un babasının babasının altın cep saatine ne oldu?
C: Su altında.
S: (T) Hangi suyun altında?
C: Alüvyonlu veya kumlu, temiz bir su.
S: (TF) Bu nedir? (L) Şu anda gördüklerini söylüyorlar.
C: Görsel referans. Güneş ışığında parlıyor. Dikkati başka birşeye yöneldiği sırada kayıp düştü.
S: (TF) Kendi kendine mi kaydı yoksa biri mi aldı?
C: Metal yüzeyi ovuyordu.
S: (TF) Peki babam o sırada neredeydi?
C: Kilisede.
S: (L) Bu bir anlam ifade ediyor mu? (TF) Belki. (T) Saatin nerede olduğunu biliyor musun? (TF) Hayır. (SV) Hangi kiliseye gittiğini öğren ve kilise yakınlarında bu tür bir su olup olmadığına bak. (L) Belki de babası o sırada uzak başka bir yerdeydi. (TF) Babam hiç kiliseye gitmezdi; ateistti. Babamın bu olayla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Hayır.
S: (T) Babası kilisede miydi? Babasının o sırada kilisede olduğunu söylüyorsunuz; Tom babasının kiliseye gitmediğini söylüyor. Babası neden kilisedeydi?
C: Kiliseye tek bir nedenle gidilmez, düşünün!
S: (J) Bir tür toplantı olabilir... (T) Evlilik, cenaze... (TF) Haklısınız. Kiliseye hiç adım atmadı değil. (F) O kadar ateist değil! (T) Özellikle evlilikler; evliliklerden sonra yemek vardır! (TF) Tamam, bir şey daha soracağım ve sonra sessiz olacağım! Saat kayıp mı oldu, yoksa çalındı mı?
C: Kayıp.
S: (L) Bu uzun süredir kafanı kurcalıyordu herhalde? (TF) Çok uzun zamandır değil, bir süredir. (L) Tom hakkında birşey sormak istiyorum. Tom bana bir rüyasını anlattı ve sanırım grupla da paylaşmak ister. Tom? (TF) Rüyada okyanusta bir gemideydim. Gemide başkaları da var ama onlarla konuşmuyorum. Arkadaşlarım veya ailemle birlikte değilim. Tek başımayım. Tüm bu insanların arasındayım ama onlarla birlikte değilim. Uzun bir yolculuk. Güvertede ileri geri gidiyorum. Sonunda bir şehre geldik. Büyük bir şehir, bir liman. Gemiden iniyorum. Şehrin içine yürüyorum. Şehrin merkezinden kenar kısma, kırsala gidiyorum. Kırsal kırmızı. Her taraf kırmızımsı. Buradaki sokaklar kaldırımsız. Sokaklar toprak, kırmızı toprak. Bir dağın gölgesinde bulunan, beyaz kazık çitleri olan büyük bir eve geliyorum. Bu eve girmem gerektiğini biliyorum. Eve giriyorum ve içeride insanlar var. Ama yine, oraya ilk girdiğimde onlarla konuşmuyorum. Sonra günler geçtikçe onlarla konuşmaya başlıyorum ve onlar da benimle konuşmaya başlıyor. Daha iyi hissetmeye başlıyorum. Birden rüyada farkına varıyorum ki, şehirden geçip o eve giderken bir köpektim. O evde geçirdiğim ilk günleden itibaren insana dönüşüyordum ve evdeki diğer herkes de daha önce hayvandı; o evde olmamızın nedeni de buydu, insan olmayı öğrenmek. Bunun, dağın gücüyle de bir ilgisi vardı. (L) Şimdi, bu rüyanın yorum yapabileceğiniz önemli bir özelliği var mı?
C: Psişik olarak çok büyük öneme sahip bir rüya değil; sadece bireyin kendi hayat rotasındaki metamorfozla ilgili farkındalığını yansıtıyor.
S: (L) Tom'un yorumu da buydu ve benim teorim çöpü boyladı! (T) Senin teorin neydi? (L) Tom'un dünyadışı bir varlık olduğundan ve Köpek Yıldızı Sirius'tan büyük bir gemiyle dünyaya geldiğinden emindim... (J) Georgia'ya!! [Gülüşme] Bence benim yorumum daha iyiydi! (T) Bundan iyi bir kitap çıkardı! (SV) Laura çok fazla UFO videosu seyrediyor!
C: Aktif hayalgücü!
S: (L) Tamam cevabımı aldım. Şimdi diğer sorulara geçelim. İnkalar ve diğer Güney Amerikan toplulukları, kültürel ortamlarını dağlık alanlarda yaratıyorlardı ve besin yetiştirmek için taraçaları (basamaklı yamaçlar) kullanmak zorunda kalıyorlardı. Avrupa kültürü ise alçak düzlüklerde gelişti. Dağlarda madencilik yaptılar... (T) Pek çoğu da açlıktan öldü çünkü dağları doğru bir şekilde kullanmadılar.
C: İki örnekteki dağlar farklı yapıdaydı.
S: (L) Yani Güney Amerika'daki dağlık araziler daha verimliydi, öyle mi?
C: Bingo!
S: (J) Ben de öyle düşünmüştüm. (S) Avrupalılar taraça tarımını denediler mi?
C: Hayır.
S: (L) Neden? (T) Evet, su kemerleri inşa ettiler; taraça tarımını neden denemediler?
C: Gereksiz birşeyi neden denesinler?
S: (T) Neden gereksizdi? (L) Hayır, bunu biliyoruz. Düzlükte pek çok ekilebilir alan zaten mevcuttu. Peki Güney Amerika'da neden gerekliydi? (J) Çünkü düzlüklerde ekilebilir alanlar yoktu. Ellerindekini kullanmak zorundaydılar.
C: Evet.
S: (T) Evet, mantıklı! (L) Önceki bir celsede, evimin etrafındaki alanın bir "çoklu gerçeklik istasyonu" olduğu söylendi. Bunun sebebi bizim faaliyetlerimiz mi, yoksa bu evin ve çevresinin önceden beri varolan bir özelliği mi?
C: İki soru.
S: (L) Bizim faaliyetlerimiz yüzünden mi?
C: Kısmen.
S: (L) Aynı zamanda bu bölgenin önceden beri mevcut olan bir özelliği mi?
C: Dolaylı bir şekilde.
S: (L) Bunun, evimizin altında olduğunu söylediğiniz tünelle bir ilgisi var mı?
C: Önceki yanıt.
S: (L) Pekala, "dolaylı bir şekilde" diyorsunuz. Dolaylı olan nedir? Aradaki ilişki nedir?
C: Kabuk enerjisi akış kalıpları.
S: (T) Kabuk enerjisi nedir?
C: Kendini açıklıyor.
S: (T) Tamam, kabuktan akan enerjiden bahsediyoruz veya kabuğun ürettiği enerji. Levha tektoniğinden mi bahsediyoruz? (J) Evet, levha tektoniği mi?
C: Çok fazla yorum.
S: (T) Levha tektoniğinden mi bahsediyoruz?
C: Hayır.
S: (L) Elektromanyetizmadan mı bahsediyoruz?
C: Yakın.
S: (T) Elektomanyetizmaya ne kadar yakın? (L) Ne kadar yaklaşabilirsen! (T) Doğru! [Gülüşme]
C: İlişkili.
S: (L) Peki bu enerji akış kalıbı şu anda bulunduğumuz mekan/zaman noktasıyla karşılaştırıldığında başka bir...
C: Doğru kavram değil.
S: (J) Mekan ve zamanla ilgili değil mi?
C: Uzaklaşıyorsunuz.
S: (L) Mekan/zamanla ilgili değil. Bir enerji ızgarası gibi mi?
C: Izgara değil, daha çok "hale" gibi.
S: (T) Işık halesi mi? (L) Aura gibi mi? ...
C: Evet.
S: (T) Gezegenin aurası mı?
C: Akıştaki değişiklikler.
S: (L) Bu mekan noktasında bulunmamız faydalı mı?
C: Subjektif.
S: (L) Şu anda yaptığımız çalışma için belirli bir faydası var mı?
C: Olabilir.
S: (J) Görünüşe göre zararlı değil. (T) Zararlı da olabilir mi?
C: Evet.
S: (L) Ne şekilde? (J) Nasıl bir zararı olabilir?
C: 64.000 dolarlık soru! (ç.n.: bir yarışma programına atıf)
S: (T) 64.000 dolarlık soruya ulaştığımıza göre bize 64.000 dolarlık bir yanıt verecek misiniz? (L) Neden zararlı olabilir? BH yolunun izlenmesi nedeniyle mi zararlı olabilir?
C: Belki.
S: (L) KH yolunu izleyen birine zararlı olabilir mi?
C: Belki.
S: (T) Tamam, enerji akış kalıbı zararlı veya faydalı olabilir. Bu sadece enerji; pozitif veya negatif değil.
C: Bu durum, sorularınızın müsaade ettiğinden daha karmaşık.
S: (L) Yani sorularımız, yanıt almaya yetecek kadar karmaşık değil, öyle mi?
C: Konukların varlığı nedeniyle konuyu ele alırken "zorluyorsunuz", lütfen şimdi gevşeyin ve her zamanki gibi davranın.
S: (J) Laura şov yapıyor! (L) Hayır, yapmıyorum! (SV) Öyle söylediler! (L) Öyle söylemediler, ve soruları yalnzıca ben sormuyorum. (T) Basit birşeyle baştan başlayalım. Aura veya benzer birşeyden bahsediyoruz. Gezegenin aurası.
C: Evet.
S: (T) Tamam. Bu mekan noktasıyla gezegenin enerjisi arasındaki ilişki üzerinde odaklanıyoruz.
C: Evet.
S: (T) Bulunulan yer ile gezegendeki enerji arasında bir tür ilişki olduğunu söylediniz. Gezegendeki enerji tüm gezegeni kapsıyor, tüm gezegenden ve gezegenin çevresindeki herşeyden etkileniyor. Bu enerji yükselip alçalırken, burada yaptığımız işi de etkiliyor. Doğru yönde miyim?
C: Yakın.
S: (T) Tamam. Kabuk enerjisi akış kalıpları alçalırsa güç kaybediyoruz... O zaman bağlantıyı sürdürmek için daha fazla güce mi ihtiyacımız oluyor?
C: ?
S: (T) Ne söylediğimi ben bile bilmiyorum! (L) Şöyle deneyelim. Bir auradan bahsediyoruz. İnsan aurası bazen kişinin hem ruhsal hem de fiziksel durumunu yansıtabilir. Bulunduğumuz yer bir çakra gibi mi?
C: Öyle tercih ediyorsanız. Veya başka.
S: (L) Çakraya benzer birşey mi?
C: Bunlar yalnızca etiket.
S: (L) Tamam, yani bir enerji girdabı gibi mi?
C: Evet...
S: (L) Bedendeki bir enerji girdabı, yani bedendeki bir çakra, beden enerjisinin evrene açıldığı bir nokta. Bize çakraları anlat S___. (SV) Pek çok farklı tür var. Yedi temel çakra var. Ayrıca avuçiçinde ve vücudun neredeyse her ekleminde bir çakra var... (T) Çakralar ne yapıyor? (L) Bir bağlantı noktası mı? (SV) Evet. (L) Burada bahsettiğimiz konu bununla mı ilgili? Bu yoğunluk ile diğer yoğunluklar arasında bir bağlantı noktası mı?
C: Öncelikle "çakralar" az anlaşılmış ve kanıtlanmamış bir fenomen. Sadece varolduğu biliniyor ama sözde "ruhsal" topluluklardaki pek çok kişi tarafından anlatılandan farklı bir şekilde. Gördünüz mü, bir "solucan kutusu" daha açtınız.
S: (L) ... Bu sorunun tüm geceyi alacağını biliyordum! Neden sordum ki? (SV) İyice anlayalım! (L) Pekala, ilk solucan... (T) Solucan bir... (L) Çakra tam olarak nedir?
C: Birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü yoğunluğu beşinci yoğunlukla birleştiren bir enerji alanı.
S: (T) İlk dört yoğunluğu beşinci yoğunluk derin düşünme seviyesiyle birleştiren bir odak noktası mı?
C: Yakın.
S: (T) Çakralar yoluyla derin düşünme seviyesine bağlanmamızın amacı nedir?
C: Kısa dalga döngüsünde hepiniz beşinci seviye ile bağlantılısınız; transkriptlere gözatın.
S: (L) Söylendiği gibi her bir çakra bir renkle mi ilişkili?
C: Bir anlamda, ama önemli olan husus o değil.
S: (L) Önemli husus nedir?
C: Fiziksel noktayla ilişki.
S: (L) İçinde bulunduğumuz bölgeyle mi? Ev konusuna geri mi döndük?
C: Fiziksel bir bedende, birden dörde kadarki yoğunluklar.
S: (L) Dev bir çakranın üzerinde oturuyoruz; dünyanın göbeği! (J) Dünyanın koltukaltından iyidir.
C: Neden bahsediyorsunuz?
S: (T) Tallahassee, dünyanın koltukaltı! (L) Şaka yapıyordum, dünyanın göbeğinde değiliz. Bir çakradayız.... Doğru mu?
C: Konsantrasyonunuzu kaybediyorsunuz ve bu gece çok ama çok düşünce parçalanması (fragmantasyon) var.
S: (L) Tamam. (J) Bunun fırtınayla bir ilgisi olup olmadığını merak ediyorum. (L) Mola verelim. [MOLA]
S: (L) Bu gece çok ciddi bir Kasyopyalıyla karşı karşıyayız. Biraz eğlenmemize izin vermiyor! (SV) Bazılarının söylediği gibi aynı yerde yedi ana çakra olup olmadığını merak ediyorum. (L) Pekala, geri geldik.
C: Geri mi?
S: (L) Aslında ayrılmamıştık, biliyorsunuz. (J) Konuşmaya gittik! (L) SV bazı kaynaklarda iddia edildiği gibi, fiziksel bedenle ilişkili yedi ana çakra olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Bireye göre değişir.
S: (SV) Yani bazı insanların diğerlerinden daha fazla çakrası mı var?
C: Bir "çakra" söyleyin.
S: (L) Bir temel çakra, kök çakrası var mı?
C: Bir çakra ismi söylemenizi istedik.
S: (L) Söyledik. (SV) Kalp çakrası var, üçüncü göz, bunların Hintçelerini bilmiyorum... (L) Bir kişi ismi vermemizi mi istiyorsunuz?
C: Hayır.
S: (SV) "Hands of Light" (Işığın Elleri) isimli kitabı yazan kadın, şifa uygulaması yaparken ruhsal rehberlerin...
C: Önemli bir beden bölümü eksik olanlara ne oluyor?
S: (J) Oou! (SV) Ama eterik alan orada kalıyor! Bunu Kirlian fotoğrafçılığıyla kanıtladılar...
C: Bu aynı şey mi?
S: (L) Kirlian fotoğrafçılığında fotoğraflanan şey, çakraları oluşturan şeyle aynı mı? (SV) Yedi temel çakran durur... Başsız veya gövdesiz yaşayamazsın... (L) Çakralarla ilişkili organlar, bezeler alındığında ne olur? Histerektomi yaptıran pek çok kadın var...
C: İyi soru!
S: (SV) Ama beden parçaları gitse de enerji hala orada! Bana böyle öğretildi.
C: Kim diyor?
S: (SV) Eğitmenlerimin adlarını mı istiyorsunuz?
C: Vurgulamaya çalıştığımız şey, iddia edilenlerin kanıtlanmamış olduğu bir alana girmekte olduğunuzdur. Konu sizin seviyenizde ancak yüzeysel olarak kavranıyor. Bilgi iddiasında bulunmadan önce gerçek verilere ulaşmanız gerekir, yoksa ciddi hatalar yaparsınız!
S: (SV) Peki Barbara Marciniak'ın çakralar hakkında söyledikleri? 12 tane çakradan bahsetti; yedi içsel ve beş dışsal. Barbara'nın söyledikleri doğru mu?
C: Belirsiz.
S: (T) Barbara'nın söylediği değil, ona verilen bilgi... (L) Barbara'ya çakralar hakkında verilen bilgi genel olarak doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Bu bir ipucu. ... Sizin ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama belki de bu konuda şimdilik sadece Marciniak'ı okuyup konuyu değiştirmemiz daha iyi olur. (T) Öğretildiği şekliyle çakraların doğru olmayabileceğini söylüyorlar. Bu enerji noktaları hakkındaki söyledikleri tek şey, diğerleri tarafından açıklandığı şekilde olmadıkları ve her insanda enerji akışına göre farklı bir yerde olabilecekleri. Nasıl gezegendeki enerji girdapları yükselip alçalıyor ve değişiyorsa, bunlar da her zaman aynı yerde aynı şekilde durmuyor. Yani kişinin içindeki enerji, değişim ve dalgalanmalar gösteriyor... (J) Çakralar dönüyor mu?
C: Dönebilirler.
S: (T) Farklı insanlar farklı sayıda çakraya mı sahip?
C: Evet.
S: (T) SV'nin yaptığı işin verimliliği bir yana, insanlar tarafından öğretilen çakra çalışmaları, öğretildiği şekliyle yanlış mı?
C: Belki.
S: (SV) Eller hassaslaştırılarak, bedendeki bu enerji alagılanabilir mi? Çakralar tespit edilebilir mi?
C: Belki.
S: (T) Reiki, hareket halindeki çakraların bulunmasını sağlar mı?
C: Belki.
S: (SV) Peki İyileştirici Dokunuş yöntemi?
C: Belki.
S: (SV) Kendim bulsam daha iyi olacak sanırım. (L) Tüm bunların bu evle ve burada yaptığımız işle nasıl bir bağlantısı var? (T) Artık daha geniş bir ölçekte çalışıyoruz. (L) Bu evin, bedenlerimizdeki çakraları harekete geçirmeyle bir ilgisi var mı?
C: Uzaklaşıyorsun.
S: (T) Bu enerji, tıpkı bedenki enerjinin hareket etmesi gibi hareket mi ediyor? Şu anda burada çalışıyoruz, çünkü yerel enerji şu anda bu bölgede ama daha sonra uzaklaşacak, öyle mi?
C: Yine, doğru bir şekilde açıklanması için çok fazla çalışma gerektiren bir grup konuya dokundunuz.
S: (J) Yani çeşitli konuları sizinle tartışmadan önce haklarında mutlaka çalışma yapıp öğrenebileceğimiz herşeyi öğrenmemiz mi gerekiyor?
C: Yakın.
S: (SV) Edgar Cayce'nin eserleri iyi bir bağlangıç noktası olur mu?
C: İyi bir başlangıç noktası, ama çok "zaman" ve emek alır.
S: (L) Bunun mutlaka derinleşmemiz gereken bir konu olmadığını mı söylüyorsunuz?
C: Size bağlı.
S: (J) Şu noktada bu konuyla ilgili pek bilgimiz yok. (T) Öğrenmemiz gereken önemli şeylerin olduğu bir konu mu bu?
C: Açık.
S: (L) Daha basit olan başka birşeye geçelim. Geçen gece çocuklar gökyüzünde bazı ışıklar gördü. Neden bahsettiklerini görmek için dışarı çıktım ve o noktada hareket eden hiçbir ışık yoktu, sadece Jüpiter'in yaklaşık on derece sağında yanıp sönen kırmızı bir ışık vardı. Aklıma ilk gelen şey bunun büyük kırmızı bir yıldızın veya Mars gezegeninin parıldayan ışığı olduğuydu. Ertesi gece orada hiçbirşey yoktu. Çocukların gördüğü şey neydi?
C: Çocuklar birkaç uçak ve bir helikopter gördü.
S: (L) Benim gördüğüm, uzunca süre kıpırdamayan, yanıp sönen kırmızı ışık neydi?
C: Mars.
S: (L) Mars değildi, çünkü ertesi gece orada değildi.
C: Bulutlar.
S: (T) Evet, o gece Mars bulutların arkasındaydı. (J) Başka bir konuya geçelim. (L) Ben de Mars olduğunu düşünmüştüm. (J) Haklıydın.
C: Haklıydın.
S: (J) Aynı şeyi söylediler. (L) UFO'ların hareketleriyle hava koşulları arasında herhangi bir bağlantı olup olmadığını öğrenmek istiyoruz... (J) Özellikle fırtınalar.
C: Bağlantı mı?
S: (L) UFO'lar elektrikli fırtınalarda uçamıyorlar mı?
C: Yanlış.
S: (L) Elektrikli fırtınalarda uçabilirler mi?
C: Evet. Ama "uçmak" yanlış terim.
S: (L) Pekala, eğer uçmuyorlarsa, fırtınalar sırasında ne yapıyorlar? (J) Yukarı aşağı ve sağa sola zikzak çiziyorlar! (SV) Projeksiyon mı? (J) Evet, onların gerçekten atmosferde olduğunu sanmıyorum.
C: İşlemek.
S: (T) Asıl soru şu: elektrikli bir fırtına, yoğunluklar arasındaki EM akışını etkiler mi?
C: Etkileyebilir.
S: (L) Projeksiyon yeteneklerini engelleyebilir mi?
C: Evet.
S: (L) Elektrikli fırtınalar veya olaylar onları engelliyor mu?
C: İyonizasyon.
S: (T) Fırtınalar sırasında meydana geldiğini okuduğum çok az kaçırılma olayı vardı. Fırtınanın EM'yi bozmasıyla bir ilgisi olmalı. Yani fırtınalar sırasında kaçırma çok daha zor ve o yüzden uğraşmıyorlar, öyle mi?
C: Hayır.
S: (T) Fırtınalar sırasında da kaçırılma gerçekleşebilir mi?
C: Evet.
S: (L) Peki fırtınanın bunu kolaylaştırması gibi bir olasılık var mı?
C: Hayır.
S: (T) Üçüncü yoğunluk EM dengesizlikleri dördüncü yoğunluğu etkilemiyor mu?
C: Etkileyebilir.
S: (J) Bunu kontrol edebiliyorlar. (T) Fırtınalar sırasında kaçırılmaya dair pek birşey okumadım. (L) Ben birkaç tane okudum; kuralı bozmaya yeter. (T) Fırtınalar sırasında aynı sıklıkta olmamasının bir nedeni var mı? (J) Islanmak istemiyorlar.
C: Yağmur yağarken araba sürebiliyor musunuz?
S: (J) Evet, ama çok yağıyorsa, vazgeçersin. (L) Kaçırılmaların ve UFO görme olaylarının geceleri daha fazla meydana gelmesinin herhangi belirli bir nedeni var mı?
C: Doğru değil.
S: (L) Yani gündüzleyin, geceleyinki kadar çok faaliyet var mı?
C: Evet.
S: (L) O teori de gitti. Uzayın genişliğinin, bizim mekan/zaman birimlerimizin bir ilüzyonu olduğu doğru mu?
C: Basit bir yanıt için fazla karmaşık.
S: ... (J) Bu gece zihinlerimiz pek parlak durumda değil. (L) Şunu deneyelim...
C: Konuklarda derin bir izlenim bırakmak için kendinizi çok zorluyorsunuz.
S: (L) Hayır. ....
C: Evet!
S: (T) Bize aktarmak istediğiniz birşey var mı? (L) Evet, sahne sizin. ...
C: Tek bir celsede büyük bilmeceleri çözmeye çalışmak yerine daha basit yanıtlar isteyin.
S: (T) Tamam, işte kolay bir tane: Daha önce bahsettiğiniz EM dalgası hala Dünya'nın etrafını dolaşıyor mu?
C: Evet.
S: (L) Basit sorular sormak istemiyorum. (J) Bu son tropik fırtınada bunun etkisi var mı? (T) Evet, o EM dalgası burada Körfez'deki fırtınanın nedenlerinden biri mi?
C: Yakın.
S: (L) Basit bir sorum olduğunu sanmıyorum... (J) Marfa ışıkları nedir?
C: Bu boyuta açılan pencere statik bırakıyor.
S: (T) Bu boyuta açılan bir perencere mi var... (L) ...Marfa'da?
C: Dünya'da pek çok pencere var.
S: (J) Marfa ışıklarının Carlsbad mağaralarına yakın olmayla bir ilgisi var mı?
C: Marfa ışıklarına yaklaşmaya çalışın!
S: (J) Evet, biliyorum, yaklaşamıyorsun. Yaklaştıkça kayboluyor. (L) Ona doğru gittiğini nereden biliyor?
C: Doğru kavram değil.
S: (L) Doğru kavram nedir? (T) Onlara yaklaştığında ne oluyor?
C: Başka bir yerde görünüyor.
S: (J) Bedenimizdeki EM, ışığı itiyor mu?
C: Sadece görsel gerçeklik temsili.
S: (J) Yani aslında orada değiller, sadece onları gördüğümüzü sanıyoruz, öyle mi?
C: Yakın.
S: (T) Birşeyler olması için onlara ne kadar yaklaşman gerekiyor?
C: Hayır.
S: (T) Yaklaşmana gerek yok mu? Yaklaşmana gerek yok, çünkü onlar yalnızca birer kalıntı. (J) O ışıklar, başka bir yerde olmakta olan birşeyin yansıması mı? ...
C: Yakın.
S: (T) Başka bir yerde olan birşeyin yansıması mı? (L) Yani yaklaştığın zaman göremiyorsun, çünkü... (J) ...açı yanlış. Eğer orada değilse, nerede gerçekten birşey oluyor?
C: Gözlemciden başka bir yerde.
S: (J) Teşekkürler! Çok açıklayıcı oldu. (T) Yüzeyde mi yoksa yeraltında mı?
C: İki yanıt öncesine bak.
S: (J) Görsel gerçeklik temsilini mi kastediyorsunuz?
C: Evet.
S: (J) Yani o ışıklar üçüncü yoğunlukta mevcut değil mi?
C: Yakın.
S: (J) Dördüncü yoğunluktan bir sızıntı gibi mi?
C: Evet.
S: (T) Ama neden ışığı gördüğün yerde, yani gözlemcinin ışıkları gördüğü yerde birşey olmuyor?
C: TR, yanıtlara dikkat et!
S: (J) Bu gece yorgun. (L) Pekala, o halde onu da geçelim. Şimdi, genel bilimsel fikre göre, en büyük dinazor ölümleri 65 milyon yıl önce meydana geldi. Siz bize bu rakamı 27 milyon yıl önce olarak söylediniz. Aradaki farkı açıklayabilir misiniz?
C: Radyo karbon tarihlemesi tam bir bilim değil.
S: (J) Bunu daha önce de söylemişlerdi. (L) Yani 27 milyonda ısrarlı mısınız?
C: Israr?
S: (L) Karşımızdakinin keyfi pek yerinde değil galiba! (J) Evet, gevşe!
C: Aynı şey buradaki herkes için de söylenebilir!
S: ...(L) Belki Tom ve Cherie'nin başka soruları vardır... (C) Bu proje ne zaman tamamlanacak?
C: Asıl soru, tamamlanıp tamamlanmayacağı.
S: (TF) Ou, harika! Teşekkürler Cherie! Şimdi bu da kafamı kurcalayıp duracak!
C: Şirket içinde mücadele görünüyor!
S: (L) Şirkette mücadele mi var? Haber yapmayla ilgili sert münakaşalar mı oluyor? (TF) Önemli insanlarla değil. Ama herhangi şirket kadar politik bir şirket. [Gülüşme] Cherie rahat çünkü bu haberi yapmak zorunda olan o değil! (L) Bunu kolaylaştırmak için Tom'a söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Tom'un geleceği bağımsız kariyerde yatıyor.
S: [Gülüşme] (J) Tam duymak istediği şey! (TF) Kovulabilirim demek! (L) Hayır, o anlamda olduğunu sanmıyorum!
C: Hayır.
S: (L) Bak, gördün mü, kovulmayacaksın!
C: Yazmak senin alanın, ama gazeteci olarak değil, yazar olarak. Yayın şirketin şimdiye kadar varlığını sürdürdü ama Konsorsiyum tarafından kontrol altına alınıyor ve yakında varlığını sürdüremeyeceği bir noktaya gelebilir!
S: (L) Konsorsiyumun ne olduğunu biliyor musun? (TF) Robert Bass'ı mı kastediyorlar?
C: O pek çok uzantıdan yalnızca bir tanesi.
S: (L) Sanırım o veya bu yolla istedikleri yere sızabiliyorlar.
C: Şirketin satın alınmasıyla birlikte meydana gelecek atmosfer değişikliği hoşuna gitmeyecek.
S: [Gülüşme] (TF) Evet, en hafif deyimle öyle. Bu haber projesi de onların malı olacak ve düşündüğün gibi kullanamayacaksın.
C: Bu durumun, yüzeyde görünenden çok daha fazla yönü var!!!!!
S: (TF) Sorduğun şeyle nasıl birşeyi açtığını gördün mü! (T) Bu senin hatan Cherie! (C) Daha fotoğrafları bile sormadım! (T) Pulitzer'lik...
C: Fotoğraflar "yok olabilir!"
S: (J) Harika, harika! (T) Şimdi sıra uyarılara geliyor sanırım.
C: Gazetecilik okulundaki müfredatı hatırlıyor musun Tom?
S: (L) Eminim hatırlıyordur! Söyleyeceğiniz şey nedir?
C: Soru Tom için.
S: (TF) Hatırlıyorum, neden?
C: Herhangi bir propagandaya maruz kalmış olabilir misin?
S: (TF) Sanıyorum bu bakış açısıyla ilgili birşey. (T) Evet, bu her zaman doğru.
C: Senin bakış açın.
S: (J) Evet, senin bakış açın nedir? (TF) Şaka olsun diye söylemiyorum ama hatırladığım tek propaganda Indiana Üniversitesi Basketbol takımıyla ilgiliydi! [Gülüşme]
C: Farkında olmaman, kullanılan metodolojinin başarısının bir göstergesi... dikkatli ol!
S: (L) Sanırım maruz kaldığın propagandanın farkında olmaman, iyi bir propagandanın göstergesi! (TF) Evet, çok iyi bir propagandaymış! (L) Bu hususta söyleyeceğiniz şey nedir?
C: Yakında meydana gelecek olayların sarsıntısı seni hayal aleminden çıkaracak. Bu iyi, çünkü senin için bir uyanışı temsil ediyor; samimi, iyi kalpli ve dürüst bir ruhsun.
S: (J) Bu güzeldi! (TF) Kimin dersinde propaganda vardı?
C: Belirli bir dersle ilgili değil, müfredatın genel yönelimiyle ilgiliydi ve daha büyük konulara işaret ediyor.
S: (C) Yakında meydana gelecek olaylar nedir?
C: Patron çok kısa bir süre içinde değiştirilebilir!
S: (T) Değiştiren kim? (L) Konsorsiyum dediler. (T) Genel medyadan mı bahsediyoruz? (J) Sadece St. Petersburg Times'ı mı kastediyorsunuz, yoksa... (L) Haber dizini hemen yayınla...
C: Evet.
S: (J) Evet ne? (T) Ya haber dizini hemen yayınla ya da kitaba yönel ve haber dizisini unut. (TF) Bunu Cherie'nin önünde söylemeyin! [Gülüşme] Eğer kitapta yayınlarsam fotoğraflar renkli basılamaz. (C) Kitapda yayınlanırsa resimler kaliteli çıkmaz. (T) Pardon...
C: Bir muhabir olarak içgüdülerin gizli gerçekleri ortaya çıkarmaya yönelik, ama dikkat et çünkü aldığın eğitim yalnızca belirli türdeki "gerçekleri" ortaya çıkarmaya yönelikti, diğerlerini değil.
S: (TF) Saat konusunda bir soru daha sormak istiyorum. Saatin bulunduğu su kütlesi hangi eyalette bulunuyor?
C: Bilmiyoruz çünkü yalnızca görsel referansa erişebiliyoruz. Bu örnekte yapay olarak belirlenmiş sınırları tespit edemiyoruz. Saat örneğin bir yol tabelası yakınında kaybedilmiş olsaydı farklı olabilirdi!
S: (TF) Su kütlesinin etrafındaki bölge düz mü yoksa dağlık mı?
C: Kırık/çatlak gibi görünüyor.
S: (L) Kırık/çatlak mı?
C: Yakın.
S: (L) Toprak arazi mi? TF) Babam neden kilisedeydi?
C: Açık.
S: (TF) Çocuklarından biriyle ilgili bir seremoni miydi?
C: Olabilir.
S: (T) "Belki", "açık"tan daha iyi bir cevap. ... (L) ... Tom sence Times'da bir yönetim değişikliği olur mu? (TF) Hayır. (L) Yine de bu yazı dizisini mümkün olduğu kadar çabuk bitirmen iyi olabilir...
C: "Devretme" olacak, emin olabilirsin!
S: (TF) Bu çok çeşitli şekillerde olabilir. (J) Evet sadece yönetimde bir değişiklik şeklinde de olabilir. (L) Pekala, Cherie, herhangi bir sorun var mı? [Gülüşme] (C) Düşünüyorum. ... (T) Bu gece enerji seviyem sıfırda... (L) Sorunumuz bu olmalı. ... Herhangi birimizin enerjisi düşük olduğunda, kanal kapasitesi sınırlanıyor. (J) Bu gece TR'nin enerjisi neden bu kadar düşük?
C: Sisteminde virüs var.
S: (SV) Nefesini buraya doğru üfleme! (T) Ebola burada! (L) Geçen gün kaptığım kamikaze virüsünü merak ediyordum. Genel olarak virüsler hakkında düşünmeye sevk etti beni. Virüslerin DNA'sı yok; peki virüsler insan DNA'sında değişiklik yapmada kullanılabilirler mi?
C: Hayır.
S: (J) Bu iyi. (TF) Virüslerin DNA'ları yok mu? RNA'ları mı var? (L) Ya biri, ya diğeri yoktu... (J) Hücre parazitleri... (SV) Tüneller hakkında başka birşey soracak mısın? (L) Bu virüsün bildiğimiz dışında herhangi önemli bir etkisi var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Tamam. (J) Geçen gün işten eve geldiğimde aç olduğumu hissettim ve birden bir titreme ve baş dönmesi oldu. Hemen mutfağa gidip fıstık ezmeli bir sandviç hazırladım ve bir bardak süt içtim. Bu beni sakinleştirdi. O titreme ve baş dönmesinin sebebi yemek yememiş olmam mıydı?
C: Düşük kan şekeri.
S: (J) Şu andaki sağlık durumumla bir ilgisi var mı?
C: Belirsiz.
S: (L) Hipoglisemisi veya hiperinsülizmi var mı?
C: Hayır, hayır.
S: (L) İkisi de yok. Sadece uzun süre yemek yemeden çalışma nedeniyle yaşanan anlık bir kan şekeri düşüklüğüydü, öyle mi?
C: Evet.
S: (J) Titreme, baş dönmesi ve mide bulantısı yaşamıştım. (TF) Babamın rüyalarındaki "mmm" sesi neydi? ...
C: Alfa durumunda, normalde duyulamayan ses dalgalarına erişiyordu.
S: (L) O rüyalarda gördüğü şey ona neden o kadar tehditkar geliyor?
C: Onun yorumu.
S: (L) Anlamadığı için ona korkutucu gelmiş birşey olabilir. (TF) Almanya'yla ilgisi var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) 1943 yazında bir dizi sıradışı rüya görmüş. Bu ilginç bir durum çünkü babası bir rüya analizcisi ve ona yardımcı olmuş. (F) Babası rüya analizcsi miydi? (TF) Evet. Saati kaybeden kişi. (L) Aralarında bir hoşnutsuzluk var mıydı? (TF) Babası Freudiyen bir rüya analizcisiydi, yani evet! [Gülüşme] Normal baba-oğul ilişkisi işte. (L) Normal baba-oğul ilişkisi diye birşey var mı? (SV) Sanmam. (TF) Doğru. (L) Bu gezegendeki hiçbirşey normal değil; öyle görünse bile değil. Pekala, kimsenin soracak başka önemli bir sorusu yoksa bu geceyi kapatalım.
_________________________
6 Haziran 1995 F___, Laura
S: (L) Merhaba.
C: Dur.
S: (L) Bu ne anlama geliyor? (F) Bana sorma! (L) Merhaba!
C: Merhaba. Kasyopya'dan Azoref.
S: (L) Dur diyen kimdi?
C: Statik.
S: (L) Statik mi vardı?
C: Evet.
S: (L) Statiğin kaynağı neydi?
C: Önemli değil, her zaman belirli bir miktarda mevcut.
S: (L) Çok hızlı birkaç soru sormak istiyorum.
C: Tamam.
S: (L) Cumartesi gecesi kiminle iletişim kuruyorduk?
C: Kasyopya.
S: (L) Cumartesi gecesi celsesinde herhangi bir bozulma var mıydı?
C: Belki.
S: (L) Almak istediğim yanıt belki değil. Oluşan hava beni gücendirdi. Konuklarımız vardı ve önemliydi..
C: Bozulma varsa 3'üncü seviyeden geldi.
S: (L) Sadece kendi seviyenizden gelen bozulmaları mı tespit edebiliyorsunuz?
C: Hayır.
S: (L) Sanki... Burada liderlik yapmak istemiyorum... Grup bir gerginlik içinde gibiydi, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: JR konuklardan dolayı mutsuzdu.
S: (L) Neden?
C: Önceden haber verilmediği için.
S: (L) JR ve TR'nin erken geleceğini ve onlara haber verebileceğimi düşünüyordum, ama geç geldiler ve ben de akışına bırakayım dedim.
C: JR ona yakınlık göstermen ve onu herşeyden haberdar etmen gerektiğini düşünüyor.
S: (L) Temel olarak herşeyi buna göre yapıyorum zaten ama aynı zamanda pek çok şey anlık olarak gelişiyor. Evlerimiz biraz daha yakın olsaydı, bu biraz daha fazla mümkün olurdu. Ayrıca ben büyük bir kızım. Başka bir anneye ihtiyacım yok. F___ ve ben bu işi yaklaşık dört yıldır sürdürüyouz ve içimizden geldiği gibi yapıyoruz. Düzeltilmesi gereken bir yanlışlık olduğunu sanmıyorum!
C: Açıklama yapmana gerek yoktu, sadece sorunu yanıtladık.
S: (L) JR beni konuklara "şov yapmakla" suçladığında kendimi çok garip hissettim ve sonra kanal da aynı tutumu gösterdi. Neler oluyor burada?
C: Eğer üçüncü seviye kanal katılımcılarından herhangi biri veya birileri güçlü bir önyargı gösterirse, bu durum mesaj alınırken mesajda değişiklikler meydana gelmesine neden olabilir.
S: (L) Kanalın gösterdiğini sandığım tutum JR'nin hisleri olmalı. Fakat onun fark etmediği şey de şu ki, hepimizin konuklara iyi bir görüntü sunmamız ve yaptığımız şeyin bilinçli ve profesyonel bir şekilde yapıldığını görmeleri hepimiz için önemli birşey. Times gazetesinde haber dizisi olmayı isteyen ben değildim ama yapmam gerekenleri yaptım ve bu iş için çok uzun bir süredir çalışıyorum. Başka kimse katılma isteği göstermek istemezken, F___ ve ben neredeyse dört yıldır kendimizi bu işe adıyoruz ve yolu açmaya çabalıyoruz. Üstelik bunun öncesinde yaklaşık 20 yıl boyunca büyük bir arayış içinde geçirdiğim süreyi hesaba katmıyorum. Bir sabah kalkıp "Sanırım bugün Kasyopyalıları kanallayacağız; bunun hakkında haber yapması için gidip bir Times muhabiri bulalım." diye gelişmedi bu süreç. O soruları hazırlamak için de bir sürü vakit harcadım ve önyargı etkisindeki kanal, geçmişte sorduğumuz pek çok soruya benzer nitelikteki soruları bile yanıtlamak istemedi -- yani bu önyargı özellikle beni hedef aldı gibi görünüyor.
C: Evet.
S: (L) Peki eğer insanlar bu kadar kolay bir şekilde önyargıya ve duygusal düşünmeye takılıp kalıyorsa, bu da bir psişik saldırı sayılmaz mı?
C: Psişik saldırıların sonucu. Geçici nitelikte olabilecek durumlara dayalı olarak acele hamleler yapmamaya dikkat et.
S: (L) Hepimizin saldırı altında olduğunu hissediyorum...
C: Saldırının kaynağı TR ve JR değil.
S: (L) Tüm celse mahvolmuş görünüyor. Gökteki ışıklarla ilgili yanıt bariz şekilde yanlış görünüyor. Kanalın uyumlandığını ve bozulamayacağını söylemiştiniz ama bariz yanlış yanıtlar verildi. Saldırının TR ve JR ve yaşadıkları duygusal karmaşa "üzerinden" yapıldığını söylüyorsunuz sanırım, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Ve gökteki ışıklarla ilgili yanıt da... Mars şu anda Jüpiter'den 120 derece uzaklıkta... Tom ve Cherie'ye verilen yanıtlar, bahsettiğiniz bu "önyargının" tesiri altındaydı belki de... Tom ve Cherie üzgündüler, ve ben de üzüldüm... Tüm olay çok üzücüydü! Yardıma ihtiyacım var!
C: Sabır faydalı olur!
S: (L) Şu anda F___ ve benim, bozulma meydana getiren herhangi güçlü bir önyargımız var mı?
C: Hayır.
S: (L) Peki Tom ve Cherie'nin makalesi?
C: 20-30 ay.
S: (L) Times'ın devredilmesi?
C: Nihayetinde olacak.
S: (L) Çok yakında mı?
C: "Çok yakın"ı tanımla.
S: (L) Oniki ay içinde?
C: Muhtemel değil, ama o da bir olasılık.
S: (L) TR ve JR üzerindeki saldırının kaynağı nedir? Eğer duygusal olarak saldırı altındalarsa, onların varlığında bu soruya kesin bir yanıt alabileceğimizi sanmıyorum...
C: Kertenkeleler.
S: (L) Tom'un dedesinin saati hakkındaki bilgiler?
C: Açık. Eğer ilgileniyorsa yeni bir celse öneriyoruz.
S: (L) O celseyle ilgili herşey ağzımda kötü bir tat bıraktı. V___ kısa süre içinde tekrar gruba katılmak istiyor. Bunda bir sorun var mı?
C: Size bağlı.
S: (L) V___'nin, bilgileri sınırlandırabilecek pek çok "önyargısı" var. Bu doğru mu?
C: Belki.
S: (L) Biliyorsunuz ki Frank ve benim bu kadar uzun süredir, büyük uğraşlar vererek elde ettiğimiz şeyi korumaya çalışıyorum...
C: Elbette.
S: (L) Ve bilgilerin sağlamlığını ve saygınlığını korumaya çalışıyorum. Bir gazete muhabirini buraya davet ediyoruz ve biri gelip tüm celseyi tavır ve önyargılarıyla mahvedebiliyor, kaynağı ne olursa olsun. Anlatmak istediğimi anlayabiliyor musunuz?
C: Evet. Tom ve Cherie'nin daha küçük bir celseye katılmasını öneriyoruz.
S: (L) Peki ben ne yapacağım?
C: İçgüdülerini takip et. Ama sabırlı olmanı çok büyük bir önemle tavsiye ediyoruz, yoksa saldırı başarılı olur!!!!!
S: (L) Yani tüm bunlar grubu parçalamak için çok incelikli ve örgütlü bir çaba mı?
C: Evet.
S: (L) Saldırı sendromu olmasa bile, hepimizin çok güçlü kişilikleri var ve burada sürekli kontrol konusu da gündeme geliyor.
C: Saldırının parçası!
S: (L) Bu saldırı daha ne kadar devam edecek?
C: Açık. Öğrenme döngüsünün uzunluğuna göre değişir.
S: (L) Celseleri geçici olarak askıya alsak daha mı iyi olur?
C: Size bağlı.
S: (L) Yoksa celseleri askıya almazsak saldırı daha mı çabuk sona erer?
C: Belki.
S: (L) Eğer celseleri askıya alırsak, saldırının sona ermesine faydası olur mu?
C: Daha az olası.
S: (L) Tamam, ipucu bu. Celselere devam edeceğiz.
C: Evet. İyi geceler.
____________________________
9 Haziran 1995 F___ ve Laura
C: Zoto.
S: (L) İsmin bu mu?
C: Evet.
S: (L) Z'li isimleri severim. Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu gece birkaç sorum olacak. Sorular için açık mısınız?
C: Tabii
S: (L) İlk soru: Salı gecesi V___ M___ adında bir adam üzerinde yapışık ruh çıkarması yaptım. Biraz zorlu geçti gibi. Uğraştığımız şey ne tür bir varlıktı?
C: KH.
S: (L) Hangi yoğunluk seviyesi?
C: Beşinci.
S: (L) V___'nin üzerindeki tesirini başarılı bir şekilde ortadan kaldırdım mı?
C: Açık.
S: (L) Peki o KH varlığı en azından şimdilik gitti mi?
C: Doğrudan ilinti kesildi.
S: (L) O varlık geri dönmeye çalışacak mı?
C: Açık.
S: (L) V___'de şu anda başka yapışık ruh var mı?
C: Hafif.
S: (L) Yani bir sonraki celse çok kolay olacak, öyle mi?
C: Açık.
S: (L) Onun kız arkadaşındaki yapışık ruhları uzaktan çıkarabilir miyim?
C: Hayır.
S: (L) Denemeli miyim?
C: Hayır.
S: (L) V___ hakkında bilmem gereken herhangi birşey var mı?
C: Hayır.
S: (L) Bu arada eski grup üyelerimizden V___ şu an içinde bulunduğu durum konusunda endişeli. Meditasyon yaparken yan dairedekilere ışık göndermeye çalışmış çünkü yan dairedekiler çok negatifmiş. Ama yapmaya çalıştığı şey, sert bir geri tepki deneyimlemesine neden olmuş. Bunun ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: V___ korunma sağlamaya çalışıyor ama bunun için yapması gerekeni yapmıyor.
S: (L) İzinleri olmadan başka birinin yaşadığı yere ışık göndermek, karmik olarak bir hata mı?
C: Evet.
S: (L) Sadece kendini ışıkla çevrelemesi daha mı iyi olurdu?
C: Evet.
S: (L) V___ üzerinde bir sonraki ruh çıkarma celsesinde Tom ve Cherie'nin de orada olmasında bir sakınca var mı?
C: Sana bağlı.
S: (L) "Ön yargıları" bir sorun yaratacak mı?
C: Hayır.
S: (L) Son check-up için doktora gittim. Tazminatı ne zaman alabilirim ve ne kadar?
C: Açık.
S: (L) Ne kadar olduğunu söyleyemez misiniz?
C: Endişelenme. Bu tür konularda güven göstermeni söyledik. Yoksa değerli enerji boşa gider ve ayrıca "seyredilen tencere asla kaynamaz!"
S: (L) Merak ettiğim şey şu; bana fon sağlamak için tüm bu kaza olayının arkasında yoksa siz mi vardınız?
C: Belki. Sadece güven!
S: (L) Bu bir güven eksikliği değil, sadece merak!
C: Merak kediyi öldürür!
S: (L) Ama merakını gidermesi onu geri getirir!
C: Öyle mi?
S: (L) Evet! Ve merakımı giderdiğimde kendimi çok iyi hissederim! Saldırı hala devam ediyor mu?
C: Çok muhtemel.
S: (L) İlk olarak 1764'de ortaya çıkan ve 1767'de öldürüldüğü iddia edilen Gevaudan Canavarı hakkında bir kitap okudum. Bu canavar kim veya neydi?
C: "Pencereden düşen" bir başka boyut varlığı.
S: (L) Yani bir boyut penceresinden bizim boyutumuza mı düştü?
C: Evet.
S: (L) Bu pek çok şeyi açıklıyor. Bir zamanlar İngiltere'yi korkuya boğan "Spring Heeled Jack" hakkında ne söyleyeceksiniz?
C: Aynı.
S: (L) Peki ya Batı Virginia'daki Mothman?
C: Aynı.
S: (L) Yani diğer boyutlara açılan pencereler, bir sürü garip olayın bir açıklaması oluyor, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) A___ son zamanlarda neden tek başına yatmaktan korkuyor?
C: Farkındalık ve bilinç gelişiminin ilerlemesiyle ilgili.
S: (L) F___ son zamanlarda neden bu kadar bitkin?
C: Depresyon.
S: (L) Yardım etmek için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Bırak herşey kendi yolunda aksın; karmik nitelikli bir durum.
S: (L) F___'nin çok güzel bir aurası var, nasıl böyle berbat bir karması olabilir?
C: "Berbat" karma değil; uyumlanma faktörleriyle ilgili.
S: (L) Bir şekilde uyumlandığında bu depresyonları sona erecek mi?
C: Asıl konu bu değil.
S: (L) Nedir peki? Acı çekiyor. Bu kadar uzun süre acı çekmek korkunç birşey.
C: Uyumlanma süreci.
S: (L) Neye uyumlanıyor?
C: Bu noktada cevaplayamayız.
S: (L) Edgar Cayce herhangi bir noktada bilincini açıp bir karar vererek karmayı durdurabileceğini söylüyor. Frank neden bunu yapamıyor? Herhangi bir kişi bunu yapabilir mi? "Bu kadar yeter" deyip durduramaz mıyız?
C: Hayır, çünkü koşullar normal değil.
S: (L) F___'nin karması "özel" bir karma mı?
C: Subjektif. Farklı.
S: (L) Normalden farklı. Daha iyi bir hale gelmek için yapabileceği herhangi birşey var mı? Cesaret vermek için söyleyebileceğiniz birşey?
C: Ortam değişene kadar değişmeyecek.
S: (L) Tüm gezegenin ortamı mı, yoksa kişisel ortamı mı?
C: İlki.
S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçene kadar bunu yaşamaya devam mı edecek?
C: Statüko değiştirilene kadar. [ç.n. mevcut durum, hakim koşullar]
S: (L) Peki statüko nedir?
C: Kendini açıklıyor.
S: (L) Yani ille 4'üncü yoğunluğa geçme anlamında değil, bir şekilde gezegendeki statüko değişene kadar, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Yani dünyanın statükosunda bazı büyük değişimler meydana geldiğinde F___ de "kendine gelecek," doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Bu yakında mı olacak?
C: Açık.
S: (L) Dayanamadım sordum! Çok teşekkürler!
C: İyi geceler.
__________________________
10 Haziran 1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV, TR ve JR [Laura Frank'i hipnotik transa sokuyor]
S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?
C: Tek bir varlık değiliz; her zaman olduğu gibi, değişmedi.
S: (L) Belirli bir temsilci var mı peki, yoksa bu şekilde tanımlamamamızı mı tercih ediyorsunuz?
C: Bu ilginç bir hususu gündeme getiriyor çünkü tabla aracılığıyla yaptığınız önceki celselerde bizi tek bir varlık olarak tanımlama eğiliminde olduğunuzu fark ettik. Bu, bizi düşünmeyle ilgili doğru bir yöntem değil. Biz birlik halindeki pek çok varlığız; sizinle konuşurken tek ağızız.
S: (L) Tabla kullanma yöntemi yerine bu yöntemle bilgi alıp alamayacağımızı keşfetmek üzere bu akşam burada toplandık. Bu yöntemi geliştirmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?
C: "Geliştirme"yi tanımla.
S: (L) Kanalı daha rahat hale getirmek için, bağlantıyı daha etkili hale getirmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?
C: Şu anda etkili değil mi?
S: (L) Evet, etkili görünüyor, ama daha da iyi hale gelmesi için yapabileceğimiz, ekleyebileceğimiz birşey varsa ne olduğunu bilmek isteriz. Trans sürecini uygularken rakamlar dışında daha etkili olabilecek birşey var mı?
C: Şimdilik gerekli değil.
S: (L) O halde sorularımıza başlayabilir miyiz?
C: Elbette.
S: (L) İlk sorum geçen Cumartesi gecesi yaptığımız celseyle ilgili. Kimse o celseden memnun görünmüyor. Aldığımız bilgilerin o kadar çarpık ve açıkçası yanlış olmasının nedenini öğrenmek istiyoruz.
C: Bilgilerin yanlış olduğunu düşündüren nedir?
S: (L) Çünkü yanıtlardan biri, dışarı çıktığımda gördüğüm şeyin Mars gezegeni olduğuydu. Gördüğüm şey Mars gezegeni olmuş olamaz çünkü Mars, Jüpiter'e 120 derece mesafedeydi.
C: Belki de soru, o cevabı alacak şekilde sorulmuştur. Transkriptleri daha dikkatli kontrol etmenizi öneriyoruz.
S: (L) Ayrıca çocukların gördüğü şeyin uçaklar ve helikopterler olduğu söylendi. Ben dışarı çıktığımda gördüğüm şey kesinlikle bir helikopter veya uçak değildi ve Jüpiter'e on derece mesafede kırmızı, yanıp sönen bir ışıktı. Gördüğüm şeyin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Gördüğün şeyin verilen cevapta söylenenden başka birşey olduğuna inanmayı istiyorsan, bunu da kabul edebiliriz. Ama görsel referans türünde şeyler hakkında soru sorarken, kişi herhangi ve tüm yanıtlara hazır olmalıdır.
S: (L) Bu bana çok kaçamak bir yanıt gibi geldi.
C: Kaçamaklık aynı zamanda bir kişiye kendisi ve çevresi hakkında bilgi verme isteğinin bir göstergesi de olabilir.
S: (L) Orada gördüğüm şey bir uçak veya bir helikopter değildi; Mars gezegeni de değildi. Her neydiyse ertesi veya bir sonraki gece orada değildi. Dolayısıyla her zaman gördüğümüz türde bir nesne değildi ve merak ediyorum. Benim öğrenmek...
C: Bir soru sorabilir miyiz?
S: (L) Tabii.
C: Görsel bir referansı tanımlamaya çalışırken, analizin sonucu konusunda sabırlı olmak akıllıca olmaz mıydı?
S: (L) Evet, elbette.
C: Gördüğün şeyin bir uçak veya bir helikopter olmadığını söylüyorsun. Bundan nasıl emin olduğunu merak ediyoruz. Söyleyebilir misin?
S: (L) Çünkü orada uzun bir süre durdum ve hiç hareket etmedi.
C: Bu onun bir helikopter olmadığı anlamına gelir mi?
S: (L) Evet, çünkü helikopterler bile havada dururken yatay bir hareket olur ve üzerlerinde çeşitli ışıklar olur. Orada öylece tek, büyük, kırmızımsı, parıldayan, yanıp sönen bir ışık gibi durmaz.
C: Tüm bu...
S: (L) Biraz daha yüksek sesle ve net bir şekilde konuşabilir misiniz?
C: İsteğine uymaya çalışacağız ama koşullar bunu tam olarak mümkün kılmayabilir. Unutmayın, fiziksel kapasite ve diğer faktörlerin uyumunu gerektiren farklı bir yöntem kullanıyoruz.
S: (L) Tamam. Geçen Cumartesi celsesiyle ilgili belirtmek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Hayır. Başka soru veya yorumunuz varsa...
S: (L) Herhangi birinin bu konuda başka sorusu var mı? (T) Tom geçen hafta ona verdiğiniz bilgiyi anladı mı?
C: Açıklar mısın lütfen?
S: (T) Celsenin sonunda Tom'la üniversite eğitimi, işi, şirketi hakkında konuştunuz, çok uzak olmayan bir gelecekte bir devir işlemi olabileceğini söyediniz. Sizce Tom söylediklerinizi anladı mı?
C: Tom verilen mesajı anladı ama bilgilere direniyordu. Ve buna hakkı var.
S: (T) Peki ya Cherie? O anladı mı?
C: Kendi gelişim seviyesi için gerekli olan miktarda.
S: (L) Yani?
C: Bu belirsiz bir soru. Bunun düzgün bir şekilde yanıtlanması zor. Lütfen anlayın, eleştirmek için söylemiyoruz ama bu celselerde ilerleme için objektiflik gerekiyor. Bir şahsın gelişim seviyesinin yeterli olup olmadığı yönünde bir soru sorduğunuzda, bu subjektiftir; neyin yeterli olduğunu, neyin yeterli olmadığını belirleyecek olan kim? Herkes farklı gelişim seviyelerinde. Anlıyor musunuz?
S: (L) Evet.
C: Eğer sorunuz "Cherie'nin gelişim seviyesi, burada bulunan diğerlerininkine göre daha yüksek mi yoksa daha düşük mü?" şeklindeyse, yanıt doğal olarak "daha düşük" olurdu. Bu da size şaşırtıcı gelmemelidir çünkü sizinle paylaştığımız gerçekliklerle karşılaşma oranı daha düşüktü. Aynı şey Tom French isimli kişi için de geçerli. Onun da bu gerçeklerle yüzleşme oranı sizinkinden daha düşük. Dolayısıyla, göreceli olarak kavrama seviyesi de daha düşük.
S: (L) Önceki bir celsede remolekülerizasyonla ilgili yorumlar yapılmıştı ve tuhaf bir ifadede bulunmuştunuz: "4. seviye oluşumu öğren" şeklinde. 4. seviye oluşumun ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Bu parçalı bir soru. Bahsettiğin soruya verilen yanıt yeterli. Soruya yeni bir veri eklemeden farklı bir şekilde sormak yeterli değil. Sorularınızı daha dikkatli oluşturmanızı rica ediyoruz. Anlıyor musunuz?
S: (L) Evet, ve transkriptin o bölümü şu an elimde değil. O yüzden sorumu nasıl geliştireceğimi bilemiyorum. (T) O konu tablayı kullanarak bilgi alabileceğimiz bir konu mu, yoksa tabla yoluyla ele alınamayacak kadar çok mu karmaşık?
C: Sorun hiç bir zaman yöntem değil. Sorun yalnızca tartışmada, öğrenmede veya bir soru-cevap celsesinde dikkatli olmayla ilgili. Örneğin eğer bir kişi, karmaşık bir soruya bir yanıt arıyorsa, sabırlı olmalıdır çünkü bilginin hazmedilmesi çok önemlidir ve herhangi bir bölümünün kaybedilmesi, tüm yanıtın yanlış veya eksik algılanmasına neden olacaktır. Dolayısıyla, karmaşık konularla ilgili bilgi almada herhangi bir yöntem kullanılabilir ama buradaki kilit nokta sabırdır. Yoksa bilgiler düzgün bir şekilde hazmedilemez.
S: (L) Bize tavsiye ettiğiniz gibi dördüncü yoğunluktan bir bireyle iletişim kurmayı bekliyoruz ve bu bireyi arayıp bulmada kullanabileceğimiz belirli yollar veya araçlar olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Söz konusu bireyi nasıl tanıyabiliriz?
C: Koşullar sizin için uygun olduğunda her şey yerini bulacak.
S: (T) O celsede bir dördüncü yoğunluk varlığı bulmamızı tavsiye etmiştiniz. Şimdi söylediğiniz...
C: Verilen mesaj yalnızca olaya hazırlık amacı taşıyordu. Unutmayın, bilgi önemlidir çünkü bilgi korumadır. Bilgiyi ayrıca daha ileri düzeydeki bilgi ve deneyimlere ilerleme için bir temel olarak da düşünebilirsiniz. Dolayısıyla, bazen bilgilendirme, kişiyi yakındaki önemli olaylara hazırlayıcı nitelikte bilgiler verilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Anlıyor musunuz?
S: (T) Sanırım. O celsede söylenen şey, saldırı altında olduğumuz ve bu bireyi bulmamız gerektiği yönündeydi. Anladığım kadarıyla saldırının seviyesi, bu bireyin hemen müdahalesini gerektiren bir seviyede değil ve herşey zamanı gelince yerini bulacak ve gelecekte bir noktada bu birey bizimle temasa geçecek, öyle mi?
C: En son kısım hariç olmak üzere cümle doğruydu. Bireyin mutlaka sizinle iletişim kuracağı söyelenemez. Bu deneyimin en önemli yönü, ilk bildirdiğimiz şeye izin verilmesidir. Diğer bir deyişle, şu anda, 4'üncü yoğunluk BH niteliğindeki bir bireyle o veya bu zamanda karşılaşmaya hazırlanıyorsunuz ve bu bilgi size verildiği için, bunun gerçekleşme olasılığının farkındalığına sahipsiniz. Bu nedenle, bu profile uyabilecek bireyleri daha dikkatli inceliyorsunuz. Bu bilgi size verilmeden önce tam farkında olmasanız da, onlarla çok yakın bulundunuz.
S: (L) Bu 4'üncü yoğunluk BH bireyleri, pek çok kaynakta "melekler" olarak bahsedilen kişiler mi?
C: Hayır.
S: (L) Hep bahsedildiği şekliyle "melek" diye varlıklar var mı?
C: Evet, ama 4'üncü yoğunluk değiller.
S: (L) Melek nedir?
C: Altıncı yoğunluk, başkalarına hizmet ışık varlıkları.
S: (L) İnsan olarak görünürler mi?
C: Bir insan projeksiyonu olarak görünmeleri mümkündür.
S: (L) Şu süreçte bahsedildiği kadar çok mu görünüyorlar?
C: Bu belirsiz bir soru.
S: (L) Diğer yoğunluklardan KH varlıklarının kendilerini farklı isimlerle melek diye göstermeleri veya meleklerle karıştırılmaları mümkün müdür?
C: Elbette.
S: (L) Bu az veya çok oluyor mu?
C: Çok muhtemel. Kendine yönelik çıkar amaçlarıyla diğerlerinin manipüle edilmesine yönelik tüm süreçlerde aldatma vardır. Ve sizi uyarmış olduğumuz gibi, 4'üncü yoğunluk kendine hizmet yapısındaki varlıklar tamamen kendi ilerleyişleri, kazançları ve amaçlarıyla ilgilenirler ve belirtilen aldatma unsuru dahil olmak üzere, çıkarlarına katkıda bulunan tüm yöntemleri kullanırlar.
S: (T) Bilerek veya bilmeyerek etkileşime girdiğimiz 4'üncü yoğunluk varlıklarına dönecek olursak; artık bu husustaki farkındalığımızı arttırıyoruz. O celsede onların bizim farkımızda olduklarını söylemiştiniz ve biz onlarla doğrudan etkileşmiyor olsak da, onlar bize bizim bilgimiz dahilinde veya dışında yardımcı oluyorlar sanırım, değil mi?
C: Onlarla doğrudan etkileşmiyor olduğunuzu kim söyledi?
S: (T) 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla etkileştiğimize dair bir farkındalığımız yok. Biz onları sadece insan olarak görüyoruz ve tanımıyoruz. ... Gerektiğinde bize gerçekten yardım ediyor olduklarını varsayabilir miyim?
C: Şimdi dikkatli düşünün, onları gerçekten tanımıyor musunuz?
S: (T) Her gün etkileştiğim inanların daha iyi farkına varmaya çalışıyorum.
C: Farkındalığın zaten artmadı mı?
S: (L) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olma ölçütleri nedir? (J) Evet, profili nedir? ...
C: Profil tanımınızın ne olduğuna bağlı.
S: (J) Profil, bir ölçütler listesi gibi, bir özellikler listesi... (L) Görünüşleri nasıl? Uzun mular veya ... 3'üncü yoğunluk gerçekliğini manipüle etme konusunda herhangi özel yetenekleri var mı?
C: Belki var, ama bu tür yetenekleri kullanmada sınırlamalar olabilir.
S: (L) Neden sınırlandırmalar var? ...
C: Başkaların Hizmet eğilimi, başkalarına hizmet anlamına geliyor. Sıradışı güç veya yeteneklerin kullanımı, bu güç veya yeteneklere sahip olmayanlarda karmaşaya neden olabilir. Ayrıca unutmayın ki, 3'üncü yoğunlukta bulunan bir 4'üncü yoğunluk varlığı, kendi yoğunluğunda bulunmuyor ve dolayısıyla yabancı bir bölgededir ve burada tam olarak açıklanmayan pek çok nedenlerle dikkat çekecek herhangi birşey yapmazlar.
S: (J) Ayrıca 4'üncü yoğunluk BH'lerin 3'üncü yoğunlukta kalmakta zorlandıklarını söylemiştiniz. (T) Hayır, KH'lerin. (L) KH. (J) Fark nedir?
C: Fark şu ki, BH'ler varlık durumlarını genişletme eğilimindeyken, KH'ler varlık durumlarını daralatma eğilimindedirler.
S: (L) Bu tür bir bireyle ilişki kurmanın, ilişki kuran kişi için genişletici bir deneyim olabileceğini mi söylüyorsunuz?
C: Bu doğru, ama cümlede kastedilen şey bu değildi.
S: (L) Biliyorum, sadece konunun başka bir yönüne değindim. Ve bir KH varlığıyla ilişki kurmak da... (T) Şimdi siz bizim 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla zaten etkileşiyor olduğumuzu mu söylüyorsunuz?
C: Cümle...
S: (J) Ve bunun farkında olabileceğimizi...
C: Cümlemiz daha çok bir soruydu; 4'üncü yoğunluk BH bireyleriyle etkileşmiyor olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Sizi bunun üzerinde düşünmeye sevk eden retorik bir soruydu. Sizin cümleleriniz de, gerçekten etkileşiyor olabileceğinize işaret ediyordu. Hepsi buydu.
S: (L) Tamam. Bu oluyor olabilir ve bunu söylemenizin nedeni de farkındalığımızı açık tutmamız. (J) Bu varlıkları tanımamızı sağlayacak herhangi bir yol söyleyebilir misiniz?
C: Hayır, şimdi sizden yapmanızı istediğimiz şey, dilerseniz bizi de tartışmanızda bir yansıtıcı olarak kullanarak, bir kişinin 4'üncü yoğunluk bir BH varlığını nasıl tanıyabileceğini kendinize sormanızdır; bu da öğrenişinize ve ilerleyişinize vb yardımcı olacaktır.
S: (L) Bir 4'üncü yoğunluk BH varlığı, normal bir şekilde bu yoğunlukta doğmuş biri mi olur?
C: Hala soru soruyorsun. Bizim sizden yapmanızı istediğimiz şey, kendinize sormanız, tartışmanız ve yanıtlara ulaşmanız.
S: (T) Bir Başkalarına Hizmet varlığı öncelikle başkalarına hizmet eden bir varlık olur. En önemli göstergelerden biri bu olurdu herhalde.
C: Doğru. Tüm yanıtları bizden istemek yerine, sorunun yanıtını bu şekilde keşfetmek doğru yol. Cevapları kendi içinizden çıkarma kapasitesine sahipsiniz. Yardım etmekten çok mutluyuz ama amacımız, gelecekteki kullanım için kendinizi güçlendirmenize yardımcı olmaktır. İlerlemek ve gelişme göstermek, kişiye çok yardımcı olur. Varolan herşey -- derslerdir. Herşey öğreniştir. Bu nedenle, öğrenmenin en hızlı, en güçlü yolu, bu amaçla kendi yeteneklerinizi kullanmayı öğrenmektir. Bize sorular sormanıza izin veriyoruz ve bu da yardımcı oluyor ama tüm bilgilerin bu tek kaynakta aranması, uzunvadede zararlı olabilir. Şimdi, devam edecekseniz, lütfen edin...
S: (L) Benim fikrim, BH bir bireyin normal şekilde doğan biri olmadığı yönünde, çünkü o zaman bireyin kendini ilüzyonda kaybetme riski çok yüksek olurdu. O yüzden bana göre bir BH varlığı, muhtemelen geçmişinde bir gizem veya... (J) Yanlarında olmadıkça onların doğup doğmadıklarını nasıl bilebiliriz ki? (T) Gözlediğimiz şeyleri göz önünde bulundurmamız gerekir... (L) Belki de çocukluğundan bahsetmeyen biridir... (T) Öyle değil... Bir grup ortamında veya tanışma durumunda, nasıl davrandıklarının farkında olmamız gerekir. Nasıl konuştukları... Sevgilerini gösterme biçimleri... (J) Onlardan nasıl bir his edindiğin... (T) Evet, fiziksellikten ziyade farkındalıkla ilgili birşey... bir bağlantı. (L) Ama diğer taraftan, negatif varlıklar duygularını karıştırabilir veya duygularını kontrol edebilir ve seni saptırmak amacıyla, pozitif bir bireyin varlığında sende negatif bir his yaratabilirler. Bu da aldatma sürecinin bir parçası, değil mi? Hepimiz biliyoruz ki... (J) Gerçekten öyle... (T) Bunu da hesaba katmayı öğrenmemiz gerekiyor... öğrenme sürecinin parçası. (L) Yani basit bir şekilde bunu hissedebileceğimizi söyleyemeyiz. (T) Son altı ayda etkileştiğin kişiler arasında dışadönük, özenli, yardımcı ... kimler var dı? (L) Görebildiğim kadarıyla sadece bu grubun üyeleri ve bu da pek çok yönden sınırlıydı... (L) Evet, doğru. (T) Belki de o varlık aramızdaki biridir. Belki de içimizden biri dördüncü yoğunluk bir varlıktır. (L) Sence öyle olsa bunu bilmez miydik? (J) Hayır... (T) Belki de henüz bu konuda konuşma zamanı gelmediğini düşünmüştür. (J) Belki kendisi de bunun farkında değildir. (T) Farkındalar... hatırla, Kasyopyalılar onların kendilerinin farkında olduklarını söyledi... Hatta bir grup olarak bizi bildiklerini söylediler. Ne yaptığımızı biliyorlar. Belki hepsi değil, ama konuşmamız veya tanımamız gerekenler bizi tanıyorlar. (L) Genel olarak diyebilirim ki, son bir veya iki yılda etkileştiğim insanların çoğu... (J) Saf KH... (L) Evet. Benim için bir sınav gibiydi... (T) Peki senden birşey almaktan ziyade sana birşeyler sunan insanlar? Aradığımız varlıklardan çok yok. Yakınlarda olup bize yardım edecek olanlar en fazla bir-iki kişidir. Veya bizim yardım için başvuracaklarımız... (L) Grubun dışında kimse aklıma gelmiyor. Çalışmamız için şunu veya bunu yapmayı teklif eden insanlar oldu ama bekledikleri karşılık çok fazlaydı veya ayrıca doğruyu söylemedikleri ortaya çıktı. ... (T) Bir soru sorayım... Şu anda dünyada olan tüm 4'üncü yoğunluk varlıkları, 4'üncü yoğunluk varlıkları olduklarını biliyorlar mı? Kim ve ne olduklarının farkındalar mı?
C: Bu ilginç bir soru, çünkü başka bir soruyu gündeme getiriyor: Acaba tüm 4'üncü yoğunluk BH varlıkları, fiziksel olarak, psişik olarak, ruhsal olarak vs aynı yapıda mı?
S: (J) Yani bir bağlantı mı var?
C: Hayır, söylediğimiz şey bu değil. Söylediğimiz şey şu: Hepsi aynı eğilimlere mi sahip? Yoksa farklı eğilimlerden olmaları mümkün mü?
S: (T) Eğilim derken?
C: Fiziksel yapı, ruhsal yapı, psişik yapı, kendinin ve kaderinin farkındalığı?
S: (T) Şu anda ilk aklıma gelen şey, hayır, hepsinin farklı olduğu çünkü bir kere hepsi farklı varlıklar. (L) Yani kısa ve esmer veya uzun ve sarışın olabilirler... (J) Sanırım fizikselliğin bununla bir ilgisi yok. (T) Aradığımız varlığın bir Oryonlu olduğu söylenmişti... (L) Nordik türü... (J) Hayır, Nordik demiştik... (T) New Age ve ufoloji çevrelerinde Oryonlulardan bahsedince otomatik olarak Nordik tipi anlaşılıyor... Ari, mavi gözlü, sarışın. Ama bu tüm Oryonluların öyle göründüğü anlamına gelmez. Bu, görünüşlerden yalnızca biri olabilir. Hepsinin görünüşü aynı değildir. Pleyadeslilerden Semjase gibi görünmeyecekler veya hepsi Fabio gibi görünmez çünkü tüm gezegendeki insan toplulukları içine karışmaya çalışacaklardır. Hepsi aynı görünüşte olamaz. Sadece fiziksel özellikleri değil, amaçları doğrultusunda yaşları da çok farklılık gösterebilir. Yani belki 95 yaşında biri de olabilir veya öyle görünebilir, eğer ihtiyaç duydukları şey buysa... Doğru yöne yakın mıyım?
C: Bir süre önce verdiğimiz yanıtın amacı, karşılaştığınız veya karşılaşabileceğiniz 4'üncü yoğunluk BH varlıklarıyla ilgili farkındalık ve tanımlama ile ilgili soru veya soruların cevabını veya cevaplarını keşfetmek için, sahip olduğunuz araçların farkına varmanızı sağlamaktı. Ve bu amaç doğrultusunda küçük de olsa bir ilerleme kaydettiğinizi gözlemledik. Fakat, ortaya çıkan sorunlardan biri, aynı konuda iki farklı düşünce kalıbına bölünmüş veya ayrılmış olmanızdır. Yanıtlanması gereken sorularınızın veya amaçlarınızın bir ve aynı olması için kendinizi tekrar yönlendirmenizi öneriyoruz.
S: (T) Tamam. (J) Hepsinin kendi durumlarının farkında olup olmadıklarını sorarak başladık ve sonra da görünüşlerinin nasıl olduğu ve onları nasıl tanıyabileceğimiz hususuna kaydık... (T) Bence fiziksel olarak, insanlar arasına karışabilmek için hepsinin farklı görünüşlerde olması gerekir. Hepsi aynı olamaz. (SV) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olduklarının farkındalar mı peki? (J) Evet... bu... (T) Farkındalık; Kasyopyalılar farkındalıklarının farklı seviyelerde olabileceğini söylediler.
C: Belki farklı seviyelerde, ama daha önemlisi; bir 4'üncü yoğunluk BH varlığının veya varlıklarının yönelimleri farklı nitelikte olabilir.
S: (L) Yönelimleri derken BH-KH'yi kastetmiyorsanız, neyle ilgili yönelimi kastediyorsunuz?
C: Fizikselliğin, ruhsallığın, psişik yeteneğin veya farkındalığın yapısı.
S: (L) Yani buna göre bir vaftizci de olabilir... (T) Müslüman olabilir, katolik olabilir...
C: Hayır...
S: (T) Ruhsal seviyeler... Çok psişik olabilirler veya hiç psişik olmayabilirler...
C: Hayır. Yanlış yöndesiniz...
S: (L) Yönelimden neyi kastediyorsunuz?
C: Fiziksel, ruhsal, psişik olarak varlığın yapısı...
S: (J) İnsan olmayabilirler mi?
C: Bu bir olasılık. Ama başka pek çok olasılık var. Ve ilgili konu, veya ilgili konuların tanımı, bir referans içeriyor olabilir. Örneğin Ruth Montgomery olarak tanınan kişi tarafından yazılan "Strangers Among Us" (Yabancılar Aramızda) isimli popüler kitabı duymadınız mı?
S: (T) Biliyorum.
C: Peki o kitabın ayrıntılarla anlattığı şey nedir?
S: (L) "Walk-In"lerle ilgili kitap değil mi o? (J) Ben de tam walk-in'leri soracaktım. (SV) Hayır, o farklı. (T) Hayır, walk-in'ler hakkında değil. (SV) Aramızda yaşayan dünyadışı varlıklar hakkında... Bir kasap olabilir, kasiyer olabilir... Çok uzun zaman önce okumuştum. (T) O yazarın dizi olarak beş-altı kitabı var.
C: Kitapları karıştırdınız.
S: (L) Bu hangisi?
C: "Strangers Among Us", Ruth Montgomery tarafından "walk-in" olarak tanımlanan fenomeni anlatıyor.
S: (L) Ama önceki celselerde bunun nadiren olduğunu söylemiştiniz.
C: "Nadir" göreceli.
S: (SV) Ruth Montgomery bazen walk-in'lerin kim veya ne olduklarının farkında olmadıklarını söylüyordu.
C: Nadir aynı zamanda geçici nitelikte de olabilir.
S: (J) Yani bedene girip kısa bir süre sonra çıkmak gibi mi?
C: Hayır. Frekans, sizin zaman ölçünüzle zamana göre statik olmak zorunda değil.
S: (T) Walk-in'ler hakkında pek araştırma yapmadım. Walk-in'in tanımı nedir?
C: Ruth Montgomery tarafından tanımlandığı şekliyle bir walk-in, bir ruhun, bir farkındalık seviyesinde çeşitli nedenlerle terk etmeyi seçtiği bedeni devralmayı seçen başka bir ruhtur. Bu şekilde, daha üst seviyeden gelen bir varlık, başka bir seviyede daha önce başka bir varlığın kullandığı bedene girebilir.
S: (T) Yani dördüncü seviye bir ruh, üçüncü seviyedeki bir bedene girebilir mi?
C: Hatırlayın, daha önce de tanımladığımız gibi, birinciden dördüncüye kadarki yoğunluklar, kısa dalga döngüsü, veya sizin deyişinizle reenkarnasyon içerir. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde ruh-beden evliliği vardır. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde, yaşam deneyimlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi için, döngü sürecinde beşinci yoğunluğa geçişler vardır. 6'ncı yoğunluk, kısa dalga döngüsünün gerekli olmadığı ilk yoğunluktur çünkü artık fiziksel eğilim yoktur. Bu nedenle, birden dörde kadarki tüm seviyelerde, fiziksel durumdayken, fiziksel bedenin bir ruh yansıması vardır. Bu nedenle kısa dalga döngüsünün çeşitli noktalarında, çeşitli türlerde bedenlenmeler mümkün ve hatta oldukça muhtemeldir. Anlıyor musunuz?
S: (T) Sayılır. Üzerinde epey düşünmek gerek. (J) Yani birinci yoğunluktan dördüncü yoğunluğa kadarki kısa dalga döngüsünde fiziksellik var. (L) Yani bir dördüncü yoğunluk varlığı, döngü sürecindeki beşinci yoğunluk aralarından birinin dönüşünde, bir üçüncü yoğunluk bedenine girmeye de karar verebilir, öyle mi?
C: Kullanılabilecek yöntemlerden biri budur, evet.
S: (L) Başka bir seçenek olarak, dördüncü yoğunluktan doğrudan bir üçüncü yoğunluk bedenine de gelebilirler mi?
C: Evet.
S: (T) Walk-in olarak. (L) Her iki tür de walk-in olarak düşünülebilir mi?
C: Doğru.
S: (T) Konuştuğumuz şeyi tam kavrayamadım. Walk-in'in devraldığı bedeni terk eden ruha ne oluyor? Nereye gidiyor?
C: Büyük olasılıkla, değerlendirme ve döngü için beşinci seviyeye.
S: (T) Sonra geri mi dönüyor?
C: Evet.
S: (L) Yani bu kitabı alıp tekrar okumak, bu konuda bir ipucu elde etmemizi sağlayacak. Bunu tavsiye ediyor musunuz?
C: Bu elbette size kalmış birşey.
S: (L) Onu çok fazla transta tutamayız...
C: Bu yöntem transtaki kişide epeyce fiziksel stres meydana getiriyor.
S: (T) Bir araç olarak kullanabilmeniz için herhangi birimiz de transa sokulabilir mi?
C: Bu elbette mümkün ama kullanılan bireye dayalı olarak farklı zorluk dereceleri vardır.
S: (T) Ben iyi bir araç olur muyum?
C: Yine, subjektif sorulardan sakınmanızı istiyoruz çünkü bu tür sorulara yeterli bir yanıt vermek bizim için neredeyse imkansız.
S: (T) Tamam, sanırım bu deneyerek bulmamız gereken birşey. (J) Evet. (L) Pekala, bu kitabı alıp neler bulabileceğimize bakacağız. ... Başka bir konuya geçmeden önce Victor'la ilgili bir soru sormak istiyorum. Zamanda herhangi bir noktada, F___ ve ben bir tehlike altında kaldık mı?
C: Lütfen daha spesifik ol.
S: (L) Zamanda herhangi bir noktada F___ veya ben, Victor'a ilişen veya saldıran bir varlık tarafından saldırı veya tacize uğradık mı?
C: Bu muhtemelen normal koşullardaki bir tehlike, fakat bizimle olan temas ve iletişimlerinden ve kendi çabalarından edindiğin bilgiler, diğer pek kişiyle karşılaştırıldığında bunun tehlikesini senin için düşürüyor. Pek arzu edilmeyen sonuçları olan bir etkileşimin meydana geldiği doğru.
S: (L) Victor'da o yapıda veya seviyede başka bir yapışık ruh var mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.
S: (L) Onunla başka bir celse daha yaparsam, benim sahip olduğum bilgilere sahip olmayan gözlemcilerin orada bulunması güvenli olur mu?
C: Soruları, senin kaçamak manevralar olarak düşünebileceğin şekilde yanıtlamak zorunda kalmaktan hiç hoşlanmıyoruz, ama bu tür konuları tartışırken netlik olması çok önemli, ve bu nedenle soru sorarken mümkün olduğu kadar spesifik olmaya çalışmanızı istiyoruz. Örneğin "Gözlemcilerin olması emniyetli mi" diye sorduğunda, eğer emniyet yoksa bundan bir felaket doğabileceği iması ortaya çıkıyor ve o zaman da ne tür bir felaketin kabul edilebilir olduğu veya olmadığının sorulması gerekiyor. Spesifik olmanı istememizin nedeni bu. Ve seni kızdırmaya çalışmıyoruz, sadece yardım etmeye çalışıyoruz.
S: (L) Pekala, spesifik olarak: Victor M___'nin geçen gece uğraştığımız türde başka zorlu bir yapışık ruhu var mı?
C: Victor M___ olarak tanımladığın kişinin etrafında yapışık ruh olarak tanımlanabilecek şeyler olması kesinlikle mümkün.
S: (L) Ve eğer bunu temizlemeye çalışırsam... (T) Durumun kontrol dışına çıkması ihtimaline karşı orada başka birini bulundurması akıllıca olur mu? (J) Eğer bunun gerekli olduğunu hissediyorsan birini bulundur...
C: Bu durumda olduğu gibi komplikasyon olasılıkları mevcut olduğunda, bu konularda şimdiye kadarkinden daha dikkatli olunmasının akıllıca olduğunu söyleyebiliriz ancak. Gelişim ve deneyimi engellemek veya gelişim için gerekli olduğunda deneyimi yanlış bir şekilde yönlendirmek istemediğimiz için, muhtemelen bu soruya verebileceğimiz en iyi yanıt bu. Daha dikkatli olmanız muhtemelen faydalı olur.
S: (T) Göz önünde bulundurulması gereken birşey: artık neler olabileceğinin farkındasın... (J) Evet... (T) Bu ruh çıkarma celselerinde giderek daha şiddetli şeyler meydana gelebiliyor. O yüzden orada bilinçli birinin seninle birlikte olması faydalı olur. Bunu artık tek başına yapmamalısın... (J) Evet, kesinlikle. (T) Ve yanındaki kişiyi olan biten konusunda bilgilendirmen gerekir... (L) İşte işin zor tarafı da bu, çünkü neler olduğunu bilen çok az kişi var... (T) Bilgi korur... (L) Bu bölgede bu konuda ipucuna sahip kişiler, bu odadakiler... (T) Olayların gidişatından böyle birşeyin olacağını biliyordun ve gerçekten oldu. ... Odada yanında başka birini daha bulundurman gerekiyor. (L) Peki bu...
C: Burada sizi durduralım. Tartışmanın ve bizim tanımladığımız şekliyle grup çalışmasının ne kadar değerli bir araç olduğunu görmüyor musunuz?
S: (L) Şu anda bana öyle geliyor ki, hayatım boyunca kendi güdüm olmaksızın, satrançtaki bir taş gibi hareket ettirildim ve çeşitli aralıklarda ruhsal varlıklarla etkileştim. Her bir etkileşim bir öncekinden daha karmaşıktı. Bu tür pek çok etkileşim beni yapışık ruh çıkarma çalışmalarına yöneltti. O son ruh çıkarma celsesinde, bunun aslında hoş olmayan bir iş olduğunu düşünmeye başladım ve aynı zamanda bunu çok fazla insanın yapamayacağını anladım. Beni korkutuyor. Bu işe devam mı etmelyim, yoksa bıraksam olur mu merak ediyorum!? (T) Sana bağlı... (J) Sana bağlı Laura... (T) Burada yaptığımız iş, her ne kadar çeşitli yerlerde önemli etkiler yapmakta olduğu belirtilse de, uzun yıllar devam etmeyecek. Ama öğrenme sürecinin bir yerlerde başlaması gerekiyordu. Bu öğrenme süreci, yaklaşan zamanlar için çok önemli olabilir... (L) Ruh çıkarma çalışması mı? (J) Evet... (T) Yalnızca ruh çıkarma değil, kanallama da... Gerçekten neler olduğunu anlamak birkaç yıl alacak ve o zaman her birimiz ortaya çıkabilecek durumlarla baş edebilecek duruma geleceğiz...
C: Şu anda yapabileceğimiz en önemli yorum, tartışmanın daha serbest bir şekilde ilerliyor olduğunu ve fikirlerin, kavramların, hislerin etkileşimi ve paylaşımı yoluyla ne kadar büyük bir öğrenmenin meydana geldiğini görmekten mutlu olduğumuzdur. Bu gerçekten gelişkin ve daha uyumlanmış bir öğrenişe yönlendiriyor. Bir kanalın veya yolun, arzulanan bir amaca daha saf bir şekilde ilerlemesi ile ilgili olarak "uyumlanma"dan daha önce de bahsetmiştik. Bu ilerlemenin gerçekleşmekte olduğunu görmekten memnunuz ve kendi katılımımızın, bu sürecin gerçekleşmesine yardımcı olduğunu umuyoruz.
S: (J) Hepimiz öğreniyoruz. (T) Sizin katılımınız bu öğrenmeyi mümkün kılan şey. (J) Sizin sayenizde oluyor. (SV) Laura, geçen geceki ruh çıkarmayla ilgili olarak korkudan bahsemişti. Victor'u saldırıya açık hale getiren şey korkuydu. Eğer Laura korku deneyimlerse, bu onu da aynı tür saldırıya açık hale getirir mi?
C: Bu belirsiz bir fikirler kompleksi...
S: (J) Korkusu yanında farkındalığı da var. Victor'un farkındalığı yoktu ve bence aradaki fark da bu. (L) Öyle umuyorum. (T) Mesele şu ki, sen artık bunu tek başına yapmaya devam edemeyeceğini bildiğin bir noktaya ulaştın. (L) Hayır. (T) Şiddet seviyesi, fiziksel olarak tehlikeli bir hale geliyor. İhtiyaç duyduğun son şey, polislerin kapıyı çalıp veya kapıyı tekmeleyip içeri girerek etrafta yatan bedenler bulması olur! Yaptığın iş önemli; insanlara faydası oluyor ama kişi ne olduğunun farkında olmayacak. (L) Yardıma ihtiyaçları var... (T) Ama bundan sonra ilgileneceğin kişilerin, neyin içine girdiklerinin farkında olmaları gerekiyor. Neler olduğunun ve ortaya çıkan tehlikenin şiddet seviyesini bilmeleri gerekiyor. (J) Evet, ve bu odadakilerden başka kaç kişi bunu biliyor? (T) İnsanların bilinçaltını açıp ortaya dökmek... Oradan neler çıkacağını asla bilemezsin. (J) Evet... Her seferinde Pandora'nın kutusunu açmak gibi! (T) Bunu bir sonraki yapışında o kişi, henüz ne olduğunu bilmeyen bir KH walk-in çıkarsa ne olur? (L) Ou! (T) O zaman ne yaparsın? Öyle bir durumda yalnız olmak istemezsin. Ve F___ trans halinde kendini fiziksel olarak savunacak bir durumda değilken öyle birşeyle karşılaşabilirsin. (L) Haklısın. Bir daha o şekilde yapmamalıyım. ... Sanırım F___'yi artık transtan çıkarmamız gerekiyor. Eğer söyleyecek başka birşeyiniz yoksa bu gece bizimle birlikte olduğunuz için size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Başka bir sorunuz yoksa.
S: (L) Bir sürü sorumuz var ama F___ uzun süredir o halde duruyor ve artık onu kaldırmanın vakti geldi. Onun rahatlığı için belki tavsiye anlamında söyleyecek birşeyleriniz vardır.
C: Subje kanal olduğu için her zamanki gibi birbirimizle sürekli temasımız var. Bunu daha önce de söylemiştik. O nedenle bu subjenin kaderinin gidişiyle ilgili endişelenmemeniz gerekiyor. Anlıyor musunuz?
S: (L) Anlıyorum, ama onun işkenceler yaşayışını izleyen kişi benim ve onun mümkün olduğu kadar rahatladığını görmek istiyorum.
C: İlgi ve alakanı anlıyoruz, fakat bu işkenceler, başka türlü meydana gelmeyecek patlayıcı gelişmelerin bir öncüsü de olabilir.
S: (T) Yardımınız için size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Biz de sizlere teşekkür ediyoruz.
S: (L) O halde celseyi kapatıyoruz. İyi geceler.
____________________________________
17 Haziran 1995 Hipnotik transa sokulan Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV, TR ve JR
S: (L) İletişim sağlandığında lütfen "Hazırım" diyerek belirtin. [Bekleyiş] Hazır mısınız?
C: Evet.
S: (L) Tamam, sorularımız var ve sanırım bu akşam TR başlayacak. (T) F.D. Roosevelt nasıl öldü?
C: Beyin kanaması nedeniyle.
S: (T) Yani doğal bir ölümdü, öyle mi?
C: Evet. Bütün ölümler doğaldır.
S: (T) Başkası tarafından planlanan bir ölüm değildi yani?
C: Referansı anlamıyoruz.
S: (T) Bir şekilde bir suikastle öldürülmedi, değil mi?
C: Hayır.
S: (L) Peki ya Papa Birinci John Paul? Bir ay görevde kalan papa? Lütfen mümkün olduğu kadar yüksek ve anlaşılır bir şekilde konuşun.
C: Anlaşılır konuşma ve ses yüksekliğinde en önemli faktör, kanal olarak kullanılan kişinin rahatlık durumudur. Eğer tüm koşullar optimal seviyede olursa, bu daha faydalı bir bilgi kanallama yöntemi olabilir.
S: (L) Rahatlığı için başka ne yapabiliriz?
C: Subjenin başının sağ tarafına konan cisim enerji akışını biraz engelliyor. Başının sol tarafına bir destek cismi koyun.
S: [Ayarlama yapıldı] (SV) Şimdi daha iyi mi? (J) Bence bunları onu transa sokmadan önce yapmamız gerekiyor. (L) Benim istediğim de o, ama o kadar inatçı ki, tavsiyelerimi dinlemez. "İyiyim" der, ama değildir. Soruya dönecek olursak, Papa Birinci John Paul'ün ölümüne neden olan olay neydi?
C: Ne yazık ki, daha önce de belirttiğimiz gibi, bazen yanıtlayamayacağımız sorular soruyorsunuz. Cevap bilinmediği için değil, cevapları bilmeniz sizin için zararlı olabileceği için.
S: (T) Bu kendi içinde bir yanıt. Doğal bir şekilde ölmedi.
C: Reddedilemez nitelikte ve doğrulanan bilgiyle karşılaştırıldığında spekülasyon zararsızdır.
S: (L) Pekala, SV'nin bu hafta daha önce tartıştığımız bir konuyla ilgili bir sorusu vardı; dünyadışı varlıklara ait araçlardan yayılan ışık neden aniden çok güçlü bir şekilde yanıp sönmeye başlıyor? Yaydıkları farklı ışık biçimleri neyi gösteriyor?
C: Çok sayıda soru sorduğunda tuhaf oluyor. Lütfen sorulardan birini seç.
S: (L) Bir UFO'nun yaydığı ışıkta değişimler olması, onun koşullarında, durumunda veya faaliyetindeki bir değişikliği mi gösteriyor?
C: Bu karmaşık bir düşünce kalıbı.
S: (L) Tamam, diyelim ki bir UFO görülüyor. İlk göründüğünde metalik bir görünüşü var. Çok kısa bir süre içinde renkli ışıklar yaymaya başlıyor. Birkaç dakika böyle parladıktan sonra elektronik flaş gibi çok hızlı yanıp sönen çok parlak bir ışık yayıyor. Bu neyi gösteriyor olabilir?
C: Zorluk yaratmak istemiyoruz ama elektronik flaş terimini tam olarak anlayamadık. Sizin düzleminizdeki fazla aşina olmadığımız yapay bir mekanizma olmalı.
S: (L) UFO'dan yayılan ışığın kör edici biçimde yanıp sönmeye başlaması.
C: Öncelikle, daha önce söylediğimiz gibi, ve hatta bizimle olan iletişimlerinizden önce başka kaynaklardan edindiğiniz bilgilerde gördüğünüz gibi, "UFO'lar" konusu nitelik olarak son derece çeşitli ve çok yönlüdür ve tek bir koşulu, tek bir varlığı, tek bir varlık kaynağını, tek bir taşıma şeklini, tek bir yoğunluk seviyesini vs temsil etmez.
S: (L) Yani bu tür belirli bir soruya yanıt almak için belirli bir olayı ve durumu belirtmemiz gerekiyor, öyle mi?
C: Biz size soralım, en akıllıca hareket şekli bu olmaz mıydı?
S: (J) Sanırım sorumuzu daha net hale getirebilirim. Muhtemelen Gulf Breeze bölgesindeki UFO olayları türündekilerden bahsediyoruz ve..
C: Tüm Gulf Breeze olayının pek çok bakımdan oldukça ilginç bir durum ortaya koyduğu gerçeğinin farkında olun lütfen. Ve "oldukça ilginç" derken, sizin bakış açınızla ifade edilecek olursa subjektifleşiyoruz. Yine sizin bakış açınızla belirtilecek olursa, orada göze görünenden fazlası oluyor. Sizin bakış açınızla dedik, çünkü bu bizim bakış açımız değil, çünkü biz orada ne olduğunu biliyoruz. Ve bu bizi dikkat edilmesi gereken başka bir noktaya getiriyor; bu celsedeki sorularınız belirli bir kalıp şeklinde gelişiyor gibi görünüyor; eğer yanıtı bulunursa, sizin için zorluklar yaratacak gizemlerle ilgili sorular gibi. İlk örnek sizin deyişinizle Papa John Paul'ün ölümü, ve diğer örnek de Gulf Breeze. Bu soruların yanıtlarını bilseydiniz, emin olun sizin zaman ölçümünüzle çok kısa bir süre sonra sizin için hoş olmayan sonuçlar meydana gelirdi. Bunun nedeni, bu tür çeşitli konularla ilişkili olan varlıkların hepsinin kesin olarak KH oluşu, ve eğer tümüyle ifşa edilirse, kendine hizmet yöntemleriyle kendine hizmet etmeye çalışan varlıkların çabalarına zarar verecek nitelikte oluşudur. Gulf Breeze'de görülen ışıklar hakkında herhangi önemli bir ayrıntıya girmek istemiyoruz çünkü vereceğimiz çeşitli bilgi parçacıkları, sizi şu anda sahip olmamanızın daha faydalı olduğu bilgilere yönlendirebilir. Anlıyor musunuz?
S: (T) Yani gelecekte bir zamanda bu şeyleri bilmemizin mümkün ve faydalı olabileceğini mi ima ediyorsunuz?
C: İma etmeye çalışmıyoruz, söylüyoruz, ve bu bilginin amacı, belki de bu konular hakkındaki ayrıntılı bir farkındalığı, geleceğiniz olarak tanımladığınız süreçte edinmenizin, şimdiniz olarak tanımladığınız süreçte edinmenizden daha faydalı olacağını belirtmektir.
S: (J) Yani bazen bilgi... [TR araya giriyor ve her iki yorum kaybediliyor] (T) Anlamadığımız bilgi...
C: Yanlış. Bilgi korur, fakat sizin üçüncü yoğunluk dünyanızda eski bir deyiş vardır; "bir konuda az bilgi zararlıdır." Ve biz de buna "bir konuda az bilgi bilgi değildir." ifadesini ekliyoruz. Anladınız mı?
S: (L) Evet... (J) Bilgi, bağlamı dışında ele alındığında tehlikelidir de denebilir mi?
C: Evet, bu da doğru bir ifade olurdu.
S: (L) Madem o soru bizi bir yere götürmeyecek, o halde başka bir sorum var. Birkaç gece önce, 16 Ağustos 1993'te havuzumda meydana gelen olayları incelemek için oğlumla bir hipnoz celsesi yaptım. O olaylar sırasında hepimiz tesadüfen gökte çeşitli cisimler görmüştük; rastgele geçiyor gibiydiler. Bu hipnoz celsesinde olayı birkaç kez baştan sona inceledikten sonra oğlum, olayın sadece üzerimizden geçen birşey görmeyle sınırlı olmadığını, bunun bir kaçırılma durumu olduğunu söyledi. Bu doğru muydu?
C: Sen ne düşünüyorsun?
S: (L) Şimdiye kadar edindiğim bilgilere göre, sanırım öyle.
C: Bunu sormamızın nedeni, tekrarlamamız gerekiyor, öğrenmenizin en etkili yolunun, kendi içinizde sahip olduğunuz araçları kullanmak olduğudur, ve bunu yaptığınızı görmekten mutluyuz. Fakat, ihtiyaç duyduğunuz bilgiye kendi çabalarınızla erişme yeteneğinize güvenmeniz gerekiyor.
S: (L) O celsede oğlumun söylediği birşey beni biraz korkuttu ve bu konu üzerinde biraz durmak istiyorum. Celsenin sonlarına doğru ne olduğunu sordum ve o da "ağrı giderici bir mekanizma kullanılmaksızın parçalara ayrılıp geri ışınlandım." dedi. Bu onun demolekülerize edilirken acı giderici bir cihaz kullanılmadığını ve atomik demolekülerizasyon veya remolekülerizasyonun gerçekten can yakıcı olabileceğini ve sıkıntıya neden olabileceğini düşündürüyor. Bu doğru mu?
C: Olabilir. Tüm kaçırılma süreci stresli olabilir fakat elbette değişken derecelerde, ve hatırlatmamız gerekiyor ki, herşeyde olduğu gibi, en önemli faktör kendi gerçeklik algınızdır, kendi gerçeklik algınız hakkındaki bir fikir değil.
S: (L) Ne kastettiğinizi anlamadım. Bir çeşit cihaz mı var... Moleküler olarak parçalara ayrılıp gemiye ışınlanmak ve sonra da geri ışınlanmak can yakıcı birşey mi? (J) Bu, beden için acılı birşey mi?
C: Öncelikle, çok acele sonuç çıkarıyorsun. Gerçekten bir ışık sütununun gelip "seni parçalara ayırdığını", bedenini fiziksel olarak bir uzay aracına taşıdığını, bir çeşit muayene veya buna benzer birşey yaptığını ve sonra da bir acı giderici olmadan bedenini tekrar bir araya getirdiğini mi düşünüyorsun?
S: (L) Bunun bana olduğunu söylemedi, kendisine olduğuna söyledi. ... Böyle birşeyin mümkün olup olmadığıyla ilgili ne düşündüğüme gelince, şimdiye kadar yaptığım araştırmalardan öğrendiklerime göre sanırım bu mümkün. Söylenen varlıkların zamanı manipüle etme yeteneklerini göz önünde bulunduracak olursak, böyle birşeyin hiç zaman kaybı farkındalığı olmadan gerçekleşmesi tamamen mümkün.
C: Evet, bu doğru, fakat, önceki celselerde "kaçırılma" olarak ifade ettiğiniz şey için kullanılan metodolojiyi ayrıntılı olarak anlattık. Eğer şimdiye kadar elde ettiğiniz transkriptlerin içeriğini kavradıysan, bunun nasıl yapıldığını gayet iyi biliyor olman gerekir. Belirttiğin hipnoz celsesinde söylenenle ilgili yaptığın tanımlama tam olarak doğru değil, ya da en azından, hipnoz celsesi sırasında verilen bilgileri yorumlayış şeklin yanlış. Burada şu da belirtilmeli ki, "bu doğru değil," veya "o doğru değil" gibi tanımlar kullanmak çok yaptığımız birşey değildir çünkü sizin ve diğerlerinin varlık durumunuzun niteliği, çeşitli derecelerde bağlı ilüzyon içeren türdendir. Bu nedenle çoğu durumda herhangi ve tüm olasılıklar mevcuttur. Fakat, bu bağlı ilüzyonlardan iki veya daha fazlası yanlış hizalandığında, mutlak doğruluk veya mutlak yanlışlık mümkündür. Bu olayda, bağlayışta bir yanlış hizalama var ve gerçekten tam bir yanlışlık var. Ayrıca, kendiniz öğrenmenizi çok istememize rağmen süreci tekrar açıklayacağız çünkü öğrenme eğrisinde fazla erken bir şekilde sonuca atlıyor olabilirsin, ki bu sıkıntı yaratan birşey ama bununla sonra ilgileneceğiz. Lütfen bu bilgiyi unutmamaya çalışın çünkü geçmişiniz olarak tanımladığınız gerçekliğinizde meydana gelmiş olabilecekler yanında, şimdinizin çeşitli olası varyasyonlarında olanlar ve geleceğiniz olarak tanımladığınız gerçekliğinizdeki olaylar için de bu çok önemli. Bu deneyimlerin niteliği bir bütün olarak bilinmelidir. Normal olarak, fiziksel bir üçüncü yoğunluk varlığı olarak bir yerden diğerine taşınmazsınız. Olan şey çok basittir. Normal olarak zaman çerçevesi dondurulur ve "donma" terimini, daha iyi bir terim olmadığı için kullanıyoruz. Bunun anlamı, üçüncü yoğunlukta fiziksel bedeninizde bu süreçte zaman algısı durur ve bu, insan ırkınızın çeşitli üyeleri tarafından "sıfır zaman" olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel bedeni kullanan ruh uzantısı bedenden zorla çıkarılır, başka bir yere taşınır ve inceleme, implantasyon ve diğer amaçlarla ayrı bir fiziksel beden olarak remolekülerize edilir. Sonra da demolekülerize edilir. Ruh uzantısıyla beden kopyalama yapılır. Sonra klonlanan beden demolekülerize edilir ve ruh uzantısı asıl bedene tekrar yerleştirilir. Süreç bu şekilde gerçekleşir. Bazen, kaçırmayı gerçekleştiren dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluk ilüzyonunun zaman referansı noktalarını belirlemede hata yapabilirler. Bu durum, kaçırılma sonrasında, kaçırılma öncesindekinden farklı bir deneyime girme veya aynı deneyimin tekrarlanması gibi bir etki yaratabilir, aslında tek bir deneyim yaşanıyor olmasına rağmen. Sizin durumunuzda da bu gerçekleşti. Sen iki "geminin" geçtiğini algıladığın sırada aslında tek bir gemi vardı ve burada gemi sözcüğünü, daha açıklayıcı bir terimin olmaması nedeniyle kullanıyoruz. Bunun nedeni, sıfır zamanda olayın başlangıcındaki ve sonundaki zaman çerçevesi referansı ilüzyonu arasındaki farklılıktı. Bu olayda fazla sorun yaratmaz. Nadir de olsa bazı durumlarda, kaçırılma deneyimini yaşayan kişi, kaçırılma sonrası kendini olayın başladığı noktadan birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta, veya hatta ne yazık ki birkaç yıl öncesinde bulabilir, ve tabii bu da akıl sağlığını yitirme veya benzer sonuçlar doğurabilir. Neyse ki sizin durumunuzda bu olmadı, fakat yine de zaman çerçevesi referansı ilüzyonunda hafif bir kırılma vardı. Aslında tek bir gemi görmüş olmana rağmen iki gemi gördüğünü düşünmenin nedeni buydu. Bu deneyimin tam olarak fiziksel bir üçüncü yoğunluk olayı olmadığını anlamanız çok önemli. Tüm birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü yoğunluk varlıklarının sahip olduğu ruh uzantısı vardır ve kaçırılma sırasında bu uzantı bedenden çıkarılır. Ruh uzantısı aracılığı ile dördüncü yoğunlukta görünen bir kopya veya klon beden yapılır ve beden incelenir ve sonra ruh uzantısı alındığı yoğunluktaki asıl bedene geri konur. Normal olarak süreç bu şekilde gerçekleşir. Çoğu durumda, eğer üçüncü yoğunluk varlığı fiziksel bedeni ile birlikte bütün olarak alınırsa, üçüncü yoğunluğa geri bırakılmaz. Sürekli olarak dördüncü yoğunlukta kalır. Nadir durumlarda geri bırakılma olsa da, bu istisnaidir. Tüm inceleme, algı değiştirme ve implant yerleştirme işlemleri dördüncü yoğunlukta kopya beden üzerinde gerçekleştirilebildiği için, bunların üçüncü yoğunlukta gerçekleştirilmesine ihtiyaç yoktur. Anlıyor musunuz?
S: (T) Yerleştirilen bir implant, üçüncü yoğunlukta aynı yerde durmakta olan asıl bedene nasıl girer?
C: Remolekülerizasyon içeren süreçle. Dördüncü yoğunluğun üçüncü yoğunluğa çevrilişini size tanımlamak çok karmaşık olur, fakat şöyle söyleyebiliriz ki, istendiği durumda, dördüncü yoğunluktaki klon bedende gerçekleştirilen herşey üçüncü yoğunluktaki bedende aynen gerçekleşir. Yalnızca bedenin içindeki bir nesne değil, üçüncü yoğunluğa ait olan bedenin tamamı üzerinde etki edilmektedir.
S: (L) Yani diğer bir deyişle ruh uzantısı dördüncü yoğunluğa gittiğinde fiziksel bedenin bir kopyası üretiliyor ve kopya üzerinde yapılan herşey, ruh uzantısı asıl bedene geri gönderildiğinde o bedende de meydana geliyor.
C: Aynen öyle. Ekleyebileceğimiz tek şey, dördüncü yoğunluktan gelen implantların veya eklenen maddelerin, remolekülerizasyon yoluyla üçüncü yoğunluğa aynı şekilde çevrilmesini sağlayan bir teknolojinin kullanıldığıdır.
S: (L) İmplantları çıkarmak veya pasifize etmek için öğrenebileceğimiz veya öğrenmemizi önerdiğiniz herhangi bir yöntem var mı?
C: Hayır, bedenin ölümüne neden olmadan bunu yapabilecek kapasitede değilsiniz. Ve, bu arada, bunu yapabildiğini iddia edenlere inanmayın, çünkü yapamıyorlar.
S: (L) Benim yaşadığım olayda birşey yapıldı, burada birşey oldu ve bu beni etkiledi. Bu olaydan sonraki fiziksel durumum, yani son altı veya dokuz aydır yaşadığım ve ara sıra hala yaşamakta olduğum fiziksel reaksiyonların, sizin zaman kırılması dediğiniz şeyden kaynaklanıp kaynaklanmadığını merak ediyorum.
C: Ah ah ah. Ah ah ah. Bir konuyu alıp diğerine yerleştiriyorsun. Kendi gerçekliğini yaratıyorsun Laura. Çok etkileyici! Ama elbette yanlış, ne yazık ki! Bahsettiğin şey zaman çerçevesi referansı ilüzyonunun "kırılmasından" kaynaklanmaz. Bu yalnızca, yaşadığın deneyim hakkındaki psişik izlenimin kendini üçüncü yoğunluk fiziksel gerçekliğine yansıtmasından kaynaklanır. Elbette daha önce de söylediğimiz gibi, ve bunu küçümseyici anlamda söylemiyoruz ama, kendi transkriptleriniz üzerinde yeterince çalışma yapmıyor görünmenizden dolayı biraz endişeliyiz.
S: (L) Bu soru daha önce yanıtlanmadığı için sordum...
C: Bu soru daha önce bu şekilde yanlış yanıtlanmamıştı. Eğer transkriptleri çalışmış olsaydın, bunun yanıtlandığını anlardın.
S: (L) Sadece "zaman kırılması" üzerinde biraz durmamızın faydalı olacağını düşünmüştüm. (T) Laura'nın oğlunun tanımladığı acı, söylediği şekilde bir acı değil de, dördüncü yoğunluk varlıklarının onun yaşam gücünü almalarıyla ilgili bir acı mı?
C: Yaşam gücü asla alınmaz. Ruh bedenden çıkarılır. Soruna yanıt olarak: Laura'nın oğlu, çoğu ikinci ve üçüncü yoğunluk varlıklarının dördüncü yoğunluk kendine hizmet varlıkları tarafından kaçırıldığı zaman deneyimledikleri rahatsızlığı ifade ediyordu yalnızca.
S: (L) Neden kızları da değil de, yalnızca J___'yi ve beni kaçırdılar?
C: Öyle mi oldu?
S: (L) J___'nin hipnozda söylediği buydu. Ve siz de kızların kaçırılmadığını söylediniz.
C: O halde soru da yanıtlanmış oluyor sanırım.
S: (L) Ama neden? Neden yalnızca J___ ve ben?
C: Neden olmasın?
S: (J) Bu rastgele birşey mi? (L) Rastgele bir kaçırma mıydı?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, kendi potansiyelinizi kullanarak öğrenmede ilerleme kaydediyorsunuz. Ama üzülerek geri adım attığınızı görüyoruz.
S: (L) Geri adım atmıyorum ve bu konuyu kendi potansiyelimi kullanarak öğrenme niyetimi de bırakmış değilim. Ama kendi kaçırılma deneyimimi örnek bir olay olarak kullanarak kaçırılma sürecinin yapısı hakkında genel olarak birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmeye çalıştığım şey, bunun rastgele birşey mi, yoksa spesifik amaçlarla spesifik insanlar üzerinde yapılan birşey mi olduğu. Görevlerini yapamamaları için belirli insanların hedef alındığını düşünüyorum. Ama sonra bu biraz egoistçe görünüyor ve egoya takılmak istemiyorum. Buna göre benim görevimi yapamamam için kaçırıldığımı ama rastgele kaçırılmaların da olduğunu söylüyorum.
C: Umarım şimdiki cümle sizi rahatsız etmez. Sizden daha fazla güce sahip herhangi bir KH varlığı, eğer isterse, herhangi büyük bir sıkıntı çekmeksizin sizi "görev yapamaz" hale getirebilir. Ve bu oldu da.
S: (L) Eşzamanlılık hakkında birkaç şey sormak istiyorum. Eşzamanlı olayların kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Birden fazla kaynak mı, yoksa deneyimi yaşayan kişinin kendi zihninden gelen birşey mi, yoksa... (J) Rastgele mi?
C: Sokakta yürüyen küçük bir öğrenci çocuk düşünün, bir gül çalısı yanında duruyor, çiçeklerden birini alıyor ve çiçeğe şunu soruyor: "Bana bugün Einstein'ın görecelilik teorisini anlatabilir misin lütfen?" Bu mizahi benzetmenin amacı belki de, böyle karmaşık soruları böylesine basit bir biçimde yanıtlamamızı isteyerek bize dayattığınız zorluğa hayranlık ve takdir duyduğumuzu bildirmektir. Ama böyle karmaşık sorular sorduğunuzda, bu soruları doğru ve yeterli bir şekilde yanıtlamamız gerekmesi durumunda, bu, bir celsenin ara vermeden yaklaşık yirmi dört saat sürmesini gerektirirdi. Elbette öyle bir durumda hem kanal olarak kullanılan kişi, hem de siz çok sıkıntı çekerdiniz. Yani buradaki mesele, "eşzamanlılık nedir" gibi inanamayacağınız kadar karmaşık bir soruyu yanıtlayamayacak olmamız değildir. Gerçekliğin hayal edilebilir her halindeki unsurların, görsel olarak ifade edilecek olursa mükemmel dengedeki devasa bir mozaikte birleşmesi olarak tanımlanabilir. Elbette bu, sorunuzun yeterli bir yanıtı değildir, fakat, sunulan görsel imaj üzerinde düşünerek, daha tam bir yanıtı öğrenmede kendi kendinize yardımcı olabileceğinizi umuyoruz.
S: (T) Birkaç celse önce "Dikey Gerçeklikler"i tartışırken, yaşadığım birşeyden bahsettiniz ve dönüp hayatıma bakmam ve diğer insanlarla olan ilişkilerimi belirli bir perspektiften incelemem gerektiğini söylediniz ve bunun bir dikey gerçeklik olduğunu söylediniz. Dikey gerçeklik nedir?
C: Dikey gerçeklik tamamen değil ama temel olarak, bir kişinin hayat rotasını, ve bu hayat rotasının benzer bir hayat rotasına sahip kişilerinkiyle bir çember veya daire etrafında birleşmesini ifade eder. Ve ne kadar ilginç ki, eşzamanlılıkla ilgili bir önceki soruyla da çok yakından ilişkilidir. Daire içinde bir daire düşünün ve her bir kişi tarafından temsil edilen çizgilerin mükemmel bir dengede olduğunu düşünün. İşte dikey gerçekliğin en iyi temsili bu olurdu. Çünkü tam olarak tek bir kişinin deneyimiyle değil, bir grup bireyin daha büyük bir amaç doğrultusundaki deneyimiyle ilgilidir, eğer kastettiğimizi anladıysanız. Dikey gerçeklik derken kastettiğimiz şey bu. Gözünüzde tekrar iç içe olan ve eşit ölçüde dizilmiş boşluklara sahip bir daire içinde daireyi canlandırın. İşte dikey gerçeklik budur.
S: (T) Bize bu sembolü çizdirmiştiniz ve iki daire arasına yedi çizgi veya bölüm çizdirmiştiniz.
C: Doğru.
S: (T) Yedi optimal sayı mı?
C: Yedi her zaman optimal sayıdır. Yedi yoğunluk seviyesi vardır. Bu, gerçeğin tüm aşamalarına yansır.
S: (T) Bu süreçte etkileşim kurduğum, içinde bulunduğum dikey gerçeklikteki diğer bireyler de, benimle olan etkileşimleri bağlamında yapmaları gereken diğer şeyleri yapıyorlardı, öyle mi?
C: Doğru.
S: (T) Ayrıca, bu gruptaki her bir bireyin farklı bir dikey gerçeklikten geldiğini söylediniz.
C: Doğru.
S: (T) Bu, birbirimizin deneyimlerinden birşeyler öğrenmek amacıyla dikey gerçekliklerimizi birleştirmemiz anlamına mı geliyor?
C: Bu da doğru denebilir.
S: (L) İç dairenin bu gerçeklikle birleşme ve dış dairenin ve bağlantı noktalarının da, dikey gerçekliğin "Dalga"yla birleştiği yer olduğu söylenmişti. O cümlede ima edilen şey, bu kanalın oluşturulmasının, bu dalganın gelmesinde, bu değişimin meydana gelmesinde, bu boyut değişiminin, veya yoğunluk değişiminin gerçekleşmesinde kilit bir rol oynadığı mıydı ve bu, başka yerlerde de yapılan birşey mi?
C: Bir kerede altı soru sorduğunuz için sizi tebrik etmek istiyoruz.
S: (T) Bir soru daha ekleyelim ve tam bir dikey soru olsun!
C: Neşe!
S: (L) Bireysel olarak veya grup olarak Dalga ile bir şekilde bağlantı halinde miyiz?
C: Elbette. Herşey dalgayla bağlantı halindedir.
S: (L) Bu çemberi oluşturarak, bir şekilde dalgayı etkinleştiriyor muyuz?
C: Bu ilginç yorumunu tam olarak kavrayamadık, ama dalgayla etkileşimli bir ilişkiniz olduğu doğru. Daha önce de belirtildiği gibi dalganın, gerçekliğinizin bir parçası olması bakımından dalgayla etkileşimli bir ilişkiniz var, her zaman vardı ve her zaman da olacak. Ve bu elbette, büyük döngüdeki ilerleyişinizle ilgili. Dikey gerçeklik de, çekirdekten dışa bir ilerlemedir ve bu da, tüm gerçekliğin ve var olan herşeyin diğer bir yansımasıdır. Şimdi, daha önce belirtilen görsel temsile dönmek istiyoruz. Fark ettiyseniz, iç daire, yedi çizgi aracılığıyla dış daireyle birleşiyor. Şimdi bu dış daireyi sürekli genişleyen bir daire olarak ve yedi çizgiyi de sürekli uzayan birer çizgi olarak düşünün. Elbette dışa doğru genişleme de dairesel bir şekilde olacaktır. Şimdi lütfen dışa doğru genişleyen bir dış daire ve genişlemeyen bir iç daireyi canlandırın gözünüzde. Bunun üzerinde düşünün ve sonra da bunun neyi temsil ettiğiyle ilgili düşüncelerinizi söyleyin.
S: (L) Bu, bilgimizin ve bilincimizin sürekli olarak genişlemesini mi temsil ediyor?
C: Bu da sürecin bir parçası.
S: (L) Aynı zamanda ne veya kim olduğumuzun çevremiz üzerindeki artan etkisini mi temsil ediyor?
C: Doğru.
S: (L) Ayrıca daha...
C: Uup! Görsel temsilinizde bir kayma algıladık! Sürekli genişleyen dış daireyi ve genişlemeyen iç daireyi ve tabii yine aynı şekilde dışa doğru hareket eden yedi bölümü düşünün. Bu gözünüzde nasıl bir şekil canlandırıyor?
S: (L) Tekerlek mi?
C: Hepsi bu mu?
S: (T) Pasta?
C: Devam edin.
S: (L) Göz.
C: Şimdi onu bir küreye çevirmeye başlıyoruz! Neden küreye dönüşür?
S: (L) Küreye nasıl dönüşebilir?
C: Nasıl dönüşemez!
S: (SV) Basık değil, HER yöne ilerliyor...
C: Düz bir çizgi düz bir çizgi midir, yoksa bir...
S: (L) Yoksa daireden bahsetmiyor musunuz?
C: Daireden bahsediyoruz. Bir daireyi sürekli dışa genişletirseniz ne olur?
S: (J) Kaybolur.
C: Kayıp mı olur? Nasıl kaybolabilir? Nereye kaybolur? Sana soruyoruz JR?
S: (J) Görsel olarak, dış daire genişledikçe iç daire giderek küçülür ve kaybolur. Dış daire büyüdükçe iç daire kaybolur.
C: Ama nereye kaybolur?
S: (J) Karadelik?
C: Karadelik. Bu bir olasılık. Ama küçük daire üzerinde bu kadar yoğunlaşmanızı istememiştik, öyle değil mi? Dış daire.
S: (T) Dış daire giderek daha fazla alan kaplamada kullanılıyor.
C: Peki hangi şekli almaya başlıyor? Dışa doğru genişleyen bu dış daireye bakmanızı istiyorum!
S: (J) Yedi çizginin daireyle aynı uzunlukta olduğunu mu varsaymamız gerekiyor?
C: Bunu kendin yanıtla.
S: (L) Pekala, buna bir düzlem olarak bakıyoruz. Düz bir yüzey.
C: Sürekli dışa doğru genişletirsen düz bir yüzeye ne olur?
S: (L) Bilmiyoruz. Bu... (SV) Sürekli gidiyor.
C: Sürekli gidiyor mu?
S: (L) Evet, daha büyük ve daha düz!
C: Öyle mi? Bir çizgiyi sürekli olarak uzatırsan ne olur?
S: (Laura ve S___) Sürekli uzar.
C: Öyle mi?
S: (L) Hı hı!
C: Nereye uzar?
S: (SV) Sonsuza kadar. (J) Kendine döner. (L) Bilmiyoruz.
C: Ou, biri "Kendine döner." dedi.
S: (J) Kuyruğunu tutan bir yılan gibi.
C: Bunu neden bilmiyoruz?
S: (L) Çünkü bilmiyoruz. Uzayın eğimli olduğu tahmini...
C: "Çünkü bilmiyoruz." Peki neden bilmiyoruz?
S: (L) Çünkü oraya gitmedik.
C: Kolomb keşfi öncesinde İtalya ve İspanya'nın dışına çıkmış mıydı?
S: (L) Tamam, bir çizginin sürekli uzaması durumunda sonunda kendine döneceğini varsayıyoruz...
C: Hayır, hayır, hayır bekle! Bir soru sorduk!
S: (L) Elbette Kolomb'un orada birşey olduğuyla ilgili bir fikri vardı ama oraya henüz gitmemişti, hayır. Ama gitti ve buldu.
C: Sadece bir fikri mi vardı?
S: (L) Evet, bence öyle.
C: Hmmm. Biz öyle hatırlamıyoruz. Bizim hatırladığımız kadarıyla, içgüdüsü ve hayalgücü vardı ve içgüdüsünü hayal gücüyle birleştirdiği zaman gerçeğe dönüştü. Gerçeğe dönüştüğü zaman, fiziksel üçüncü yoğunluk gerçeğinde ortaya çıkacağından tam emin olduğu bir gerçeklik yaratmıştı. Ama önemli olan kendine güveniyor olması değildi. Öyle olduğunu biliyordu. Denkleme şüphe eklemek için kendini durdurmadı. Ama sen "Ne olduğunu bilmiyoruz, çünkü oraya hiç gitmedik!" dediğinde yaptığın şey bu. Mantıklı düşün lütfen. Herşeyin büyük bir döngü olduğunu defalarca söyledik. Daireler içinde dairelerden bahsettik. Döngülerden bahsettik. Kısa dalga döngülerinden ve uzun dalga döngülerinden bahsettik. Şimdi, bizden istediğiniz ve bizim büyük bir mutlulukla verdiğimiz tüm bu bilgilerden sonra, düz bir çizginin sonsuza kadar düz bir çizgi olarak devam etmesini mi beklersin? Bunu nasıl yapabilir? Üçüncü yoğunluk dünyanızda, Doğu'ya veya Batı'ya ya da Kuzey veya Güney'e düz bir çizgi çizerseniz ne olur?..
S: (J) Kendine geri döner.
C: Doğru.
S: (L) Tamam, demek büyük bir kürede yaşıyoruz!
C: Öyle mi?
S: (L) Öyle anlaşılıyor. Yoksa büyük bir daire mi?
C: Ah ah ah. Daha fazla çalışman ve öğrenmek gerekiyor canım. Daha fazla çalışman gerekiyor. Albert Einstein'ın bile ne olduğuyla ilgili bir teorisi vardı.
S: (L) Evet ama sadece bir teori.
C: Ou, o halde teoriyi bırakmak gerekiyor demek. Hiçbir zaman bilmeyeceğiz. Sadece bir teori. Unutalım gitsin.
S: (T) Ben hala daireyi genişletiyorum... (SV) Ben de.
C: Çok iyi, fikir buydu. Gidiyor, gidiyor ve gidiyor.
S: (L) Benimki de gidiyor, ama kendine dönmedi ve hiçbirşeyle karşılaşmadı. Anlatmaya çalıştığınız nokta nedir?
C: Bir nokta mı olması gerekiyor?
S: (L) Elbette!
C: Kim demiş? Öğrenmenize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ne zaman sona ermesini bekliyorsunuz?
S: (J) Hiçbir zaman. (L) Tanrım, umarım hiçbir zaman.
C: Öyleyse hiçbir zaman bir nokta yok!
S: (J) Anlatmak istediğiniz noktayı anladık! (L) Nokta falan yok. [Gülüşme] Daireyi dışa doğru genişletirsen ve daire tüm yönlere doğru genişlerse, yedi çizgiyi de kendisiyle birlikte çeker ve kapsanan kesitlerdeki alan da sürekli artar ve sonra o daireyi çevirdiğimizde bir küre olur.
C: Aynen öyle. Ama Laura bunun büyük bir kürede yaşıyor olduğumuz anlamına geldiğini söylüyor. Ve belki de öyle.
S: (T) Büyük bir küre olmazdı, yalnızca daire içindeki büyük bir küre olurdu. Eğer daire genişlemeye devam ederse, dışa doğru gitmeye devam ederdi, giderek büyürdü, büyürdü, büyürdü... (L) Beni sinirlendiriyorsun... (T) Ama sonsuza kadar gidiyor... Çünkü dışa doğru gitmede bir son yok.
C: Yok mu?
S: (SV) Yok.
C: O halde belki başlangıç da yoktur.
S: (T) Başlangıç da olmazdı, sadece büyük, açık bir boşluk. Sonsuz bir boşluk...
C: Eğer son yoksa, başlangıç yoksa, ne var?
S: (L) Nokta yok. (J) Burada ve şimdi.
C: Burada ve şimdi, yani aynı zamanda gelecek ve geçmiş. Geçmişteki herşey, şu andaki herşey ve gelecekteki herşey, hepsi birarada. Üçüncü yoğunluktaki insanlarınızın çok azının uzay yolculuğunu anlayabilmelerinin nedeni bu, çünkü üçüncü yoğunluğunuzda uzayda yolculuk yapmak, geceleyin rahat evinizde yatağınızda uzanmak kadar üçüncü yoğunluk bir eylem olsa da, zaman referansı ortadan kalkar. Anneniz gibi kendinize yakın tuttuğunuz birşey. Ve en büyük ilüzyonunuz. Size defalarca zamanın olmadığını söyledik ama elbette beyniniz bu kavramla o kadar yıkandı ki, ne yaparsanız yapın ondan kurtulamıyorsunuz, öyle değil mi? Uzayın derinliklerine gittiğinizi düşünün. Herşeyin tamamen bir olduğu gerçekle karşılaştığınızda kendinizi kaybederdiniz. Değil mi? Kendinizi uzay boşluğunda giderken düşünün!
S: (L) Bunu düşünmek istemiyorum. (J) Uzay da yok! (T) Daire genişlemeye devam ediyor mu? Daire genişlerken onu 180 derece çeviriyorsun ve küre oluyor. Küreyi kendi çevresinde döndürmek için kürenin dış kenarındaki bir noktayı alıyorsun ve bir simit oluyor ve sürekli genişleyen bir iç tüp. (L) Ve ortada bir karadelik! (SV) Neden karadelik olmak zorunda? (J) Spiral. (T) Onu çevirdiğin zaman daha da büyük bir iç tüp oluyor. Genişlemeye devam ediyor ve daha fazla alan kaplıyor...
C: Şimdi, yoğunlukları birleştirdiğiniz zaman, fiziksel gerçeklik ile eterik gerçekliği, veya diğer bir deyişle düşünce formu ile fizikselliği birleştirmiş oluyorsunuz. Bunları mükemmel bir şekilde birleştirebildiğinizde anlarsınız ki, bir başlangıç ve bir son olmamasının nedeni, bir başlangıç veya bir son düşünmeye ihtiyacınız olmamasıdır çünkü gelişiminizi tamamlamışsınızdır. Yedinci yoğunlukta Bir ile birlik olduğunuzda, bunu gerçekleştirmişsiniz demektir ve artık fiziksel ve eterik formlar arasında bir farklılık olması için hiçbir neden yoktur.
S: (L) Geçen gün tartıştığımız zaman konusuyla ilgili olarak: ışık hızında zaman olmadığından, madde olmadığından, çekim olmadığından bahsettik, ama ışık hızının en ufak derece altındaki herhangi bir birimde ise hemen çekim ve madde ortaya çıkıyor. Işık enerjisini katılaştırarak madde haline getiren şeyin ne olduğunu sorduk ve sanırım aldığımız yanıt, bunun 7'inci seviyeden gelen bilinç olduğuydu. Bizim bakış açımızdan, demateryalize olmadan ışık hızının ötesine geçmek veya sabit ışık hızında kalmak mümkün müdür? Işık hızı, zamansızlık ve çekimsizlikle doğrudan bağlantılı mı?
C: Mutlak anlamda değil, üçüncü yoğunluk anlamında öyle.
S: (L) Tamam, örneğin dördüncü yoğunlukta herşey ışık hızında mı hareket ediyor ve zaman ve çekim olmamasının nedeni bu mu?
C: Hayır. Bu yanlış bir kavram. [(T) Işık hızı yok, ışık her yerde.] Aynen öyle. Dördüncü yoğunlukta ışık hızı yok çünkü herhangi bir "hıza" ihtiyaç yok. Hızın kendisi bir üçüncü yoğunluk kavramıdır. Hatırlayın, varolan herşey birer ders. Bu kadar! Başka hiçbirşey yok. Herşey algılamanız için. Algılamamız için. Tüm bilinç için. Varolan herşey / tek şey bu.
S: (L) Hala bu çekimin, bu zamansallık durumunun kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışıyorum; birbirleriyle ayrılmaz şekilde ilişkili görünüyorlar.
C: Şimdi sana bir soru soralım: Okula gittiğini hatırlıyor musun?
S: (L) Evet.
C: Üçüncü sınıfta ne yaptın?
S: (L) Pek çok şey. El yazısını öğrendim. Çarpmayı ve bölmeyi öğrendim.
C: Birinci sınıfta ne yaptığını hatırlıyor musun?
S: (L) Evet.
C: Lütfen bir tanesini söyle.
S: (L) Okula gittim ve testlere girdim. Çeşitli şekillerde saymayı öğrendim. Okumayı ve yazmayı öğrendim.
C: Tamam. Çarpmayı ve bölmeyi öğrenme sürecinde, kalemini bırakıp hemen zihninde birinci sınıfa dönerek, birinci sınıftayken alfabeyi neden öğrendiğini mi anlamaya çalıştın?
S: (L) Hayır.
C: Neden?
S: (L) Çünkü alfabeyi zaten biliyordum.
C: Alfabeyi zaten biliyordun. Yani, alfabeyi öğrenmene gerek yoktu çünkü onu zaten biliyordun. Doğru mu?
S: (L) Evet.
C: Artık ışık hızı olmadığında ışık hızını öğrenmen gerekecek mi?
S: (L) Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Belki de bunu öğrenir öğrenmez artık bununla ilgili derslere tabii olmazsın. Yani sunulan kavramları öğrenirsin, kavrarsın, alıştırmalar yaparsın, bunlar artık senin bir parçan olur ve bir sonraki şeye geçersin.
C: Evet, ama sen ışık hızını dördüncü ve daha üst yoğunluk seviyeleri bağlamında soruyorsun ve biz de sana orada ışık hızının olmadığını çünkü buna ihtiyaç olmadığını, çünkü bir kez dördüncü yoğunluğa ulaştığında, üçüncü seviyenin derslerini öğrenmiş olduğunu anlatıyoruz.
S: (L) Eğer üçüncü yoğunluktaki bir kişi bir tür araca binip ışık hızına çıkarsa, bu durumda araçla birlikte otomatikman dördüncü yoğunluğa mı geçmiş olur?
C: Bu araçlardan bir tanesini söyler misin lütfen?
S: (L) Böyle bir aracımız yok... henüz.
C: Dördüncü yoğunluğa geçmeden evvel olmasını bekliyor musun?
S: (L) Hayır.
C: O halde ders öğrenilmiştir, değil mi?
S: (L) Gibi.
C: Sorduklarınıza yanıt olarak söylediklerimize güvenirseniz, o zaman ders öğreniliştir. Neden? Bunu düşünün; varolan herşey derslerdir.
S: (L) Zamanın bir ilüzyon olduğundan, kendimize annemiz gibi yakın tuttuğumuz veya onun gibi birşey olduğundan bahsediyorsunuz ve zaten ben de zamandan kurtulmak istiyorum...
C: Kurtul! Buna izin ver!
S: (L) Bunu zihninde yapmak istemek ayrı, sisteminde, içsel işletim sisteminde yapmak tamamen ayrı birşey.
C: İçsel işletim sistemi mi?
S: (T) DOS mu yoksa WARM mu?
C: Lütfen bize içsel işletim sisteminin ne olduğunu açıklar mısın?
S: (L) Sanırım bilinçaltı zihin.
C: Öyle mi?
S: (L) Belki.
C: Ah, ah.
S: (T) Bilinaçaltı zihinde zaman kavramı mevcut değil. (J) Zaman yapay bir şey... (L) Örneğin: bir insanın bilinçli zihninde zenginliğe inanç gösteriyor olabilir ve bundan bahsedip zihinsel onaylamalar ve kendisi için her türlü pozitif şey yapabilir ama bir sebepten dolayı kişi bireysel olarak sürekli yoksulluk sınırında yaşıyor çünkü kendisini sürekli yoksulluk seviyesinde tutmasına neden olan birşeyler devam ediyor. Ve şahsın bilinçaltı zihnini eşelemeye başladığında, yoksulluğa dönük bir inancı olduğunu veya yoksul olmaya ihtiyaç duyduğunu veya yoksul olmayı hak ettiğini hissettiği bir geçmiş yaşam bağlantısı çıkıyor ve dolayısıyla içsel işletim sistemi bilinçli inanç ve düşünceleri etkisiz kılıyor. Burada bahsettiğim şey bu.
C: Evet, ama bundan anladığın şey nedir?
S: (L) Yani zamandan kurtulmak istediğini söyleyebilir ve bunu kavramsal olarak anlayabilirsin, ama içteki birşey seni ona bağlı tutuyor. O içsel bağlantıdan nasıl kurtulursun?
C: İçteki birşey seni ona bağlı mı tutuyor?
S: (J) Günlük ritimler gibi, fiziksel birşey.
C: Asıl noktayı kaçırdığınızı hissediyoruz.
S: (L) Belki kaçırıyorumdur.
C: Bunu hepinize söylüyoruz. Artık bireysel olarak, kendinizi üçüncü yoğunluğun sınırlandırmalarından mümkün olduğu kadar kendi adımlarınızla çıkarma çabası göstermenizin vaktidir; kendinizi buna zorlamayın, yalnızca kendi adımlarınızla çaba gösterin. Öğrendiğiniz derslerle artık dördüncü yoğunluğa hazırlanmaya başlamak için fazlasıyla hazırsınız. Üçüncü yoğunluk, artık ihtiyaç duymadığınız seviyede bir fiziksellik, sınırlama ve bu paralelde şeyler içeriyor. Bu nedenle, zaman zaman üçüncü yoğunluğa bağlanmanın daha rahat olmanızı sağladığını anlıyor birlikte, zaman, işte yine o kelime, artık ilerleme ve dördüncü yoğunluk için hazırlanma zamanıdır ve artık zaman gibi ve zaman ilüzyonundan nasıl kurtulacağınız gibi şeylerle ilgilenmemeniz iyi olur. Çünkü bu gerçekten önemli değil. Bu tıpkı matematik öğrenen bir üçüncü sınıf öğrencisinin durup geri dönerek ABC hakkında ve ABC'nin neden CBA veya BAC değil de ABC olduğu hakkında düşünmeye başlaması gibi birşey. Bunun gerçekten bir anlamı yok. Neyse o.
S: (L) Ben de bunu öğrenmek istiyorum, zaman nedir?
C: Bunu neden öğrenmen gerekiyor?
S: (L) Çünkü merak ediyorum. Zaman nedir?
C: Zamanın bulunduğunuz veya "bir zamanlar" bulunduğunuz seviyede öğrenme maksadıyla yaratılan yapay bir ilüzyon olduğunu, mevcut olmadığını ve bu seviyeyi geride bıraktığınızda artık buna ihtiyacınız olmadığını daha önce de söylemiştik.
S: (T) Belki derslerden biri de zaman hakkında düşünmemeyi öğrenmektir. Zamanın gerçek olmadığını bir kez öğrendiğinde... (SV) Bunu bir de patronuna söyle!
C: Eğer gerçek değilse, ne olduğunu merak etmenin bir faydası var mı?
S: (T) Benim için yok.
C: İki kişi arasındaki şöyle bir konuşmayı düşünün: Billy ve Gene. Billy, Gene'ye diyor ki; "Zaman diye birşey yok." Gene diyor ki; "Gerçekten mi? Ama ben zamanın ne olduğunu öğrenmek istiyorum." Billy diyor ki; "Ama daha şimdi söyledim ya, zaman yok. Zaman mevcut değil. Herhangi bir formda, herhangi bir referans çerçevesinde, herhangi bir gerçeklik formunda, herhangi bir yoğunluk seviyesinde mevcut değil. Zaman yok." Ve Gene diyor ki; "Bu çok ilginç. Peki zaman nedir?"
S: (L) Anlaşılmıştır. (T) Saat takıyor musun? (L) Hayır. (SV) Ben iş programımdan dolayı mecburum. (T) Saati diğer insanlar zamana inandığı için takıyorsun. (SV) Evet. (T) Bu onların inancına gösterdiğin bir nezaket, kendi inancın değil.
C: Bu aynen doğru. Halen üçüncü seviyedeyken, üçüncü yoğunluk aleminde daha rahat olanlara belirli bir derecede uyum göstermeniz gerekli. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, belki de artık sizin için dördüncü yoğunluğa hazırlanma ve mutlak gereklilik durumları dışında üçüncü yoğunluğa ait tüm "nerede"lerle, "nasıl"larla ve "neden"lerle ilgilenmeyi bırakmaya başlama "zamanıdır." Bu artık gerçekten geride bıraktığınız birşey ve bunu biliyoruz, çünkü altıdan bire ve yine birden altıya kadar kadarki tüm seviyelerden görebiliyoruz.
S: (L) Bununla ilgili son bir soru sormak istiyorum; dördüncü yoğunluğa hazırlanmak: çok uzak olmayan geçmiş bir celsede bu grubun amacıyla ilgili bir soru sormuştum ve cevap, bunu bilmemiz durumunda veya daha spesifik olacak olursak benim bunu bilmem durumunda "bağlarımın çözüleceği" şeklindeydi. Bunu kelime anlamında mı söylediniz?
C: Ou, evet kesinlikle. Bedenindeki her bir kemik birbirinden ayrılırdı.
S: (J) Bir çamur birikintisine dönerdin. (L) Dördüncü yoğunluğa hazırlanmaya başlama zamanımız olduğunu söylediğinize göre, belki artık bu soruyla ilgilenme zamanıdır.
C: Belki de şu anda bizi yönlendirmeye çalışıyorsun. Bu biraz komik elbette, bizden yardım istedin, ve sanırım şimdi yerlerimizi değiştireceksin. Ama gerçekten bir şekilde bu zaten oluyor ve tekrar hatırlatmalıyız ki, biz gelecekteki siziz ve sizin deneyimlemekte olduğunuz herşeyi zaten deneyimledik. Ve elbette her zaman zaten deneyimlenmekte olduğu için deneyimlemeye devam ediyoruz. Şunu belirtmemiz gerekir ki, zaman zaman azarlamamıza rağmen, ilerleme gösteriyorsunuz ve gösterdiğiniz ilerlemeden çok gurur duyuyoruz. Ayrıca bir kez daha, bu ilerlemenin miktarı ve aldığı yön konusunda endişelenmemenizi söylüyoruz. Bırakın olsun. Bu ilerlemeyi sürdürebilmeniz için mutlaka gerekli olan tüm bilgileri, uygun bir... [koro] ZAMANDA edineceksiniz. O yüzden endişelenmenize gerek yok çünkü söylediğimiz gibi herşey yerini bulacak. Henüz mutlak amacınızın ne olduğunu bilmeye hazır olduğunuzu hissetmiyoruz ve bunu bilmeniz zorunlu da değil ve bu hiçbir şekilde işinize de yaramazdı. Bu konuda endişelenmemenizi istiyoruz çünkü "zamanı" geldiğinde bileceksiniz.
S: (SV) Bir soru sormak istiyorum: Eğer zaman yoksa, geçmiş ve gelecek de yok; geçmiş hayatlar ve gelecek hayatlar da yok; reenkarnasyon diye birşey de yok, o zaman nasıl siz biz olabiliyorsunuz?
C: Evet, reenkarnasyon var. Burada fazla hızlı bir şekilde sonuca atlıyorsun. Hiçbir zaman reenkarnasyonun olmadığını söylemedik.
S: (SV) Ama eğer zaman yoksa? (J) Bizim algımız öyle. (L) Herşey eşzamanlı olarak oluyor. Tüm bu hayatları aynı anda yaşıyoruz. (SV) Diğer tüm benliklerimizle bağlantı kurmamızın bir yolu var mı?
C: Şöyle söyleyelim: hafıza bankalarınızın bir kısmına erişeceğiz ve ilginç bir şekilde daha önce tanımladığımız dikey gerçeklikle çok yakından uyumlu olan başka bir referans vereceğiz. Bir slayt göstericisinin nasıl birşey olduğunu biliyorsunuz değil mi? Gerçeğin bu geniş nitelikli yapısına dair bir sezgi edinmenizi sağlamak için, kendinizi büyük bir slayt çarkı olan projektörle bir sunum izlerken düşünün. Bu süreçte herhangi bir noktada, belirli bir slaytı izliyor olursunuz. Fakat, diğer tüm slaytlar da çarktadır, değil mi? Ve elbette bu aynı zamanda, daireler içinde daireler ve daireler içinde dairelerin olduğu dikey gerçekliğe, ve aynı zamanda Büyük Döngü'ye ve aynı zamanda daha önce anlattığımız şeye de uymaktadır: Var olan herşey / tek şey derslerdir. Herşey bundan ibarettir ve slayt sunumunu izlerken, derslerinizden keyif almanızı istiyoruz...
S: (J) Bu benzetmeye göre, slayttan geçerek ekrana giden ışık bizim algımız oluyor.
C: Ve, eğer projektörün slayt çarkına geri bakacak olursanız, tüm yaratımın esasını ve özünü, yani Bir ile birlik olduğunuz yedinci seviyeyi görürsünüz.
S: (T) Hızlı bir soru daha sorabilir miyiz? NASA, Hubble uzay teleskobunun bazı komet kümeleri belirlediğini açıkladı. Bu gerçekten, devletin dünyayı gelen şeye hazırlamasının başlangıcı mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık, ama biz kez daha belirtmeliyiz ki, bu hassas bir alan. Özel olarak bu alanda çok fazla bilgi toplamanız... [(T) Bağlamı dışındaki bilginin...] [Celse Sonu]
____________________________
8 Temmuz 1995 Frank, Laura, TR, JR, SV, Tom ve Cherie
S: (L) Merhaba.
C: Evet.
S: (L) Kiminle birlikteyiz?
C: Tqv.
S: (L) TQV ne anlama geliyor?
C: Aktarım kesintiye uğradı. [Yeni bir tabla kullanıyorduk ve birkaç ayarlama gerektiriyordu. Sonunda vazgeçip eski tablayı çıkardık.]
S: (L) Tamam, ismin nedir?
C: Tora.
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
S: (L) Gördüğünüz gibi bu akşam yeni tablayla uğraşıyorduk.
C: Evet.
S: (L) Yenisi daha iyi birşey sanırım. Frank aşırı yorgun olduğunda tablaya eşlik edemiyor.
C: Evet.
S: (L) Pekala, birkaç sorumuz var. Hemen sormaya başlayabilir miyiz?
C: Evet.
S: (L) Dünyayı kontrol altına almaya yönelik bir Yahudi komplosu var mı?
C: Yahudi değil, daha önce bundan kapsamlı olarak bahsettik. En kısa zamanda celseleri yeniden gözden geçirmenizi bekliyoruz!
S: (L) Bu soruyu sormamın nedeni VB bugün uzun bir süre burdaydı ve [Gülüşme ve öflemeler] Dachau anma kitabımı çıkardım, ona verdim ve bu konu açıldı. VB dünyaya hakim olma ve yönetme amacını taşıyan bir Yahudi komplosu olduğundan öyle emindi ki, bunu sorup belki öncekiler dışında bir yorum alırız diye düşündüm. Bu yanıt için çok teşekkür ederim. Bir sonraki soru: Ekin çemberleri hakkında birşeyler okuyordum ve bunların altıncı yoğunluktan geldiğini söylediğinizi biliyorum ama bunların tam olarak nasıl bir şekilde veya mekanizmayla yapıldığını öğrenmek istiyorum. Elektromanyetik bir etki gibi mi, girdap gibi mi? Bize bunların fiziksel olarak nasıl oluşturulduklarından bahsedebilir misiniz biraz?
C: Alan transferi.
S: (L) Ne tür bir alan?
C: Manyetik.
S: (L) Altıncı yoğunluktan doğrudan üçüncü yoğunluğa mı transfer ediliyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Üçüncü yoğunluğa gelen bir tür araç gibi bir nesne tarafından mı oluşturuluyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Bu konuda bize bir ipucu verebilir misiniz?
C: "İpucu" verebiliriz.
S: (L) Tamam, ipucu nedir?
C: Bkz.: Hoagland.
S: (L) Hoagland ne diyor? (T) Ona göre bu yoğunlukta gördüğümüz şeyler, 4'üncü boyutun 3'üncü boyuttaki yansıması ve farklı gezegenlerdeki bulut şekillerine bakıldığında, matematiksel olarak bu görülebiliyor. Eğer üzerimizde başka bir boyut olmasaydı, dairesel olan şekiller dairesel olurdu ve bulutların dairesel hareketi de aynen kalırdı. Ama dördüncü yoğunluktan üçüncü yoğunluğa bir transfer olduğunda, dördüncü yoğunluk bir cisme baktığında, cismin üçüncü yoğunluktaki versiyonu altıgen bir şekil gibi görünüyor ve Voyager Sondası'ndan gelen fotoğraflarda, çoğu gezegenin Kuzey ve Güney kutuplarındaki bulut şekilleri dairesel değil, altıgen şeklinde. (L) Pekala, altıncı yoğunluk perspektifiyle ekin çemberleri nedir?
C: Düşünceler.
S: (L) Bu düşünceleri kim düşünüyor?
C: Saygılarımızla.
S: (L) Peki eğer bunlar düşünceyse#8230; (J) Bunlar aslında mesaj. Düşünceler mesaja dönüşüyor. (T) Altıncı yoğunluğu saf enerji olarak tanımlamışlardı, dolayısıyla altıncı yoğunluktan üçüncü yoğunluğa etki eden fiziksel bir şey olamaz. Dolayısıyla oradan gelebilecek tek şey düşünceler. Çünkü orada bundan başka birşey yok. (L) Yani bunlar düşünce temelli birer alan transferi. (T) Yani altıncı yoğunluk birşeyler düşündüğünde ve bunları aşağı gönderdiğinde, bu düşünceler beşinci ve dördüncü yoğunluktan geçerek üçüncü yoğunlukta üç boyutlu bir ekin çemberine dönüşüyor. Peki bir ekin çemberi dördüncü yoğunluktan nasıl görünüyor?
C: Burada önemli olan nasıl "göründüğü" değil.
S: (L) Peki nedir?
C: Hatırlamanız için görsel uyarıcılara ihtiyacınız var.
S: (L) Ou! (J) Görsel nelere ihtiyacımız varmış? (L) Yani bu düşünceler, onlara bakarak birşeyleri hatırlamamız için mi tasarlanıyor?
C: Sizinkisi fiziğe bağımlı bir varoluş.
S: (J) Evet. (L) Peki eğer ekin çemberlerinin resimlerini çıkarıp duvara yapıştırırsak ve bunlara bakıp meditasyon yaparsak, bunu yapmamız beyinlerimize, elektromanyetik kalıplarımıza herhangi bir etki yapar mı veya içimizdeki bilgiyi uyandırır mı?
C: Muhtemel değil.
S: (L) Peki bunlarla ilgili ne yapmamız gerekiyor?
C: Belirli birşey değil.
S: (L) Bize bir etki yapıyorlar mı? ...
C: Bekleyin ve görün.
S: (L) Tamam. Chartres Katedrali'nin zeminindeki labirent hakkında konuşuyorduk ve...
C: Medyanız ekin çemberlerine direnç gösteriyor, neden? Tartışma öneriyoruz.
[ç.n.: katılımcılar arasında geçen tartışma metni atlandı.]
S: (L) Yaklaşıyor muyuz?
C: Belki.
S: (L) Konuştuklarımıza eklemek istediğiniz herhangi birşey?
C: Hayır.
S: (L) Bu noktada bu konu üzerinde daha fazla konuşacak birşeyimiz yok. Chartres Katedrali'ndeki labirente gelecek olursak, bu labirenti kendimiz de yapıp kullanmak gibi bir fikrimiz var. (J) Bu, spiral ve dönme kavramıyla paralel bir birşey mi?
C: Belki.
S: (L) Kullanması en avantajlı olacak olan şekil hangisi; spiral mi, "cho ku rei" mi, yoksa labirent mi?
C: Önceliği olan hususları sormadınız.
S: (L) Bu labirentin kaynağı nedir?
C: Açık.
S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz? Labirenti kim yaptı?
C: Açık.
S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz?
C: Biz de aynı şeyi size soruyoruz.
S: (J) Harika! (L) Bu konuyla ilgili olarak öğrenmek istediğimiz şey, bu şekil içinde yürümenin, şekli kullanmanın faydalı olup olmadığı ve...
C: Evet, şimdi doğru yöndeyiz! Keşfetmek size bağlı.
S: (L) Demek bize spiral hakkında herhangi bir bilgi vermeyeceksiniz; bununla oynamamız gerekiyor.
C: Ve deney; öğrenme yöntemlerinden biri bu.
S: ... (L) Pekala, bu şekil hakkında bize verebileceğiniz herhangi bir bilgi var mı? Ne anlama geliyor? [Ken Eagle Feather'ın JR'ye verdiği yazılı oymayı gösteriyor.]
C: Yaratıcısı önem vurgusu yapmış.
S: (L) Yani bunu çizen kişi önemlilik vurgusu mu yapmış?
C: Evet.
S: (L) Peki gerçekten önemli mi?
C: Açık.
S: (T) Sembolün anlamı nedir? (L) Yan yatmış sekiz sonsuzluğun sembolü ve bu da sadece bir üçgen... (J) Bu bir denklem mi?.. (T) Bu bir formül mü?
C: Bir kerede bir soru.
S: (L) Bu bir formül mü?
C: Yaratım bir formül, çünkü yaratıldı.
S: (T) Üçgen neyi sembolize ediyor?
C: Mesajı anlamıyorsunuz.
S: (J) Evet, sanırım öyle. (L) Sanırım bunu yapan adam bunun gizemli görünmesini istedi ve bununla ilgili önemli ve gizemli birşey olduğunu ima etmek istedi ama aslında bu sadece anlamsız bir çizim, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Yani hiçbir anlamı yok mu?
C: Yanlış.
S: (L) Bir anlamı var, ve çizen kişi bir anlam ima etmiş. Matematiksel bir formül olmadığını söyleyebilirim.
C: Anlamını yapana sorun.
S: (T) Yani bunun anlamını yalnızca çizen kişi biliyor. (L) Çünkü çizen o. Onun verdiği anlam dışında bir anlamı yok.
C: Evet.
S: (L) Sonraki sorumuz. Hala bizimle birlikte misiniz?
C: Her zaman olduğu gibi.
S: (L) Teşekkür ederiz. Bugünlerdeki tartışma konularından biri de şu; pek çok kişi ebeveynlerini çocuklukta kendilerini istismar etmekle [ç.n.: fiziksel, duygusal veya cinsel şiddet vb] suçluyor ama bunlar yanlış çıkıyor ve bu pek çok soruna neden oluyor. Bu durum hipnoz uygulamasıyla ilgili pek çok problemin doğmasına neden oldu...
C: Önyargılı terapistlerin önyargılı kavramları; yani uygun olmayan şekilde kullanılan telkin gücü.
S: (L) Bu durum tüm UFO kaçırılma anılarının sahte anılar olduğu ve hipnozun kendisinin genel olarak faydasız veya kusurlu bir teknik olduğu yönünde pek çok spekülasyona neden oldu. Dünyadışı varlıklarca kaçırıldıklarını düşünen insanların pek çoğunun yalnızca terapistlerin telkinlerinin etkisiyle bu yanıtları veriyor olması mümkün mü?
C: Bir kerede iki kavram.
S: (L) Kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen insanlar olması mümkün mü?
C: Evet.
S: (L) Bir terapistin hipnoz yoluyla bu fikirleri birinin zihnine telkin etmesi mümkün mü ve...
C: Evet.
S: (T) Tam ters şekilde de işleyebilir. (L) Neyi kastediyorsun?
C: Neyi kastediyorsun?
S: (T) Kaçırıldığını düşünen bazı insanların aslında istismar edilmiş olup olamayacaklarını sordun ve onlar da "evet" dediler. (L) Hayır, onu sormadım. (T) Ne sordun? (L) Aslında kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen insanlar olup olmadığını veya kaçırıldığını sanan bazı insanların zihinlerine bu düşüncelerin terapist tarafından konup konmadığını sordum. Ve onlar da "evet" dediler. (T) Tamam, çocuklukta istismar edilmediği halde istismar edildiğini düşünen insanlar var mı? Yani kaçırılma yerine istismar kelimesini koyup aynı soruyu soracak olursak...
C: Bu soru evet olarak yanıtlanmıştı.
S: (L) Bir sonraki soru şu: Gerçekten kaçırılmış olan ama yaşadığı deneyimi istismar edilmişlik olarak algılayan insanlar var mı?
C: Tüm kombinasyonlar mevcut.
S: (L) Peki herhangi... (T) Terapiste ve terapistin terapi sonuçlarıyla ilgili düşüncelerinin ne olduğuna bağlı... (J) Evet, aşırı Freud'çu bir eğilimleri mi var acaba?
C: Hayır. Terapistin eylemlerine bağlı, düşüncelerine değil.
S: (L) Diğerleriyle karşılaştırıldığında kaçırılması daha muhtemel herhangi belirli bir kişilik türü var mı?
C: Gülünç bir açık soru.
S: (L) Sadece bir soru! (J) Yıldönümümüz yaklaşıyor. (L) Evet, biliyorum. Onaltısı. (J) Hayır, BİZİM yıldönümümüzü kastediyorum. TR ve benim. (L) Ou! (J) Sizin yıldönümünüz 16'sında, bizimkisi ise 17'sinde. [ç.n.: 16 Temmuz 1994 tarihli ilk kasyopya celsesi kastediliyor olmalı.]
C: Aynı.
S: (L) "Aynı" derken neyi kastediyorsunuz? (J) 16'sının akşamında başladınız ama 17'sinin ilk saatlerine kadar çalıştınız.
C: Evet.
S: (J) İyi bir Zaman kavrayışı! (L) Sorumuza geri dönecek olursak... Bilmek istediğim şey, kaçırılma ile ilgili okduğum tüm makalelerde, kaçırılmayı deneyimleyen kişilerin falanca falanca kişilik tipinde, yani fantaziye eğilimli türde olduğunu iddia eden pek çok kişiye rastlıyorum. Ben kesinlikle fantazi eğilimli bir kişilik değilim ve buradaki diğer kişilerin de öyle olduğunu sanmıyorum.
C: "Kişilik tipi" nedir?
S: (L) Yeterince üzerine eğilinilecek olursa böyle birşeyin gerçekten olduğunu sanmıyorum. (T) Kişilik tiplerinin, araştırmacıların istatistiksel analiz için insanları sınıflandırmasıyla ortaya çıkan birşey olduğunu söyleyebiliriz. Kaçırılmanın kendisiyle hiçbir ilgisi yok. (J) Başka herhangi birşeyle de...
C: İyiydi TR!
S: (L) Geçen gece kuzenimle konuşuyordum ve kaçırılmalardan, UFO'lardan, mekan/zamandan ve benzer şeylerden bahsediyorduk. Bu evrenin sona erdiği ve ışık hızının "minimum" olduğu başka bir evrenin olmasının çok muhtemel olduğunu söyledi. Bu geçerli veya kullanılabilir bir kavram mı?
C: Aşırı basitleştirilmiş.
S: (T) Daha önce bize ışık hızıyla ilgili ne demişlerdi? Işık hızının bir "zaman" ölçümü olduğunu ve zamanın yalnızca bizim ilüzyonumuzda mevcut olduğunu, dolayısıyla ışık hızı diye birşeyin olmadığını söylemişlerdi. (L) Yani ışık hızının bir hız değil, sadece olduğu şey olduğu bir durum var. Işık hızı yok, çünkü zaman yok.
C: Düşünülebilir tüm kombinasyonlar mevcut, çünkü düşünülüyorlar!
S: (J) Bunu sevdim. (L) Pekala, 9 Aralık 1965'te Kecksburg - Pennsylvania'da bir UFO düşmesi olduğu iddia edildi. Ordu bunun düşen bir Sovyet casus uydusu olduğunu ileri sürdü. Bu konu pek çok tartışma yarattı ve hatta "X-Files" dizisine de konu oldu. 9 Aralık 1965'te Kecksburg #8211; Pennsylvania'da meydana gelen olay bir UFO kazası mıydı?
C: "UFO"yu tanımla.
S: (L) "Dünyadışı uzay aracı" anlamında.
C: Yakın.
S: (L) Yani bir Sovyet casus uydusu değildi?
C: Hayır.
S: (L) "Yakın" diyorsunuz. Tam olarak neydi?
C: Size yeni düşünme yöntemleri öğrettik. Bunları kullanmanızı sabırla bekliyoruz!
S: (L) "Yeni düşünme yöntemleri" derken neyi kastediyorsunuz? (T) Aramızda tartışmamız mı? (L) Bunun hakkında yeterli şey bilmiyoruz... bildiğimiz tüm şey bu. (T) Kendi bildiklerimize dayalı olarak bu konuda konuşabilir ve ne olduğunu anlamaya çalışabiliriz.
C: Yoğunluk 1, 2, 3, 4, 5, 6. Şimdi, "araç" kavramı neye göre uygulanacak?
S: (L) Projeksiyon muydu? Boyutötesi atomik remolekülerizasyonlu bir cisim miydi?
C: Daha yakın.
S: (L) Sanırım Griler tarafından kullanılıyordu? (T) Olmayabilir de.
C: ! Öyle tercih ediyorsanız.
S: (T) Bize söyledikleri gibi eğer 4'üncü yoğunluktan gelen bir araçsa, işin diğer ucunda Kertenkeleler veya başka biri olması gerekir.
C: Buradaki temel husus transfer şekli.
S: (L) Yani aslında oraya düşmemiş olabilir... Birşey oldu ve boyut perdesinden birşey mi düştü? Bu mu? (T) Çarpmadı, indi! Veya materyalize oldu, ya da somutlaştı. (L) Sanırım NORAD takip etmiştir. (J) Bir ateş topu olarak görülmüş.
C: Uzaklaşıyorsunuz.
S: (T) Pekala bu sadece bir teori, bir düşünce. Kesin değil, sadece aklımdan geçen birşey... Ordu hemen oraya gidip bir oyun sergilemeye başladı. Büyük bir taşıma gösterisi yaptılar ve herkesi tehdit etmiş oldular. Ya o cisim oraya özel olarak daha önceden konmuşsa? Belki oraya düşen birşey değildir. Önceden oraya konup bu gösterinin yapılması için oradan çıkarılıp taşınmıştır?
C: Hayır.
S: (L) Önemli olan husus "transfer şekli." (T) Transfer şekli "boyutlar arasıydı." (J) Tüm UFO olaylarının "boyutlar arası" olduğunu biliyoruz. (T) Hayır, hepsi değil, bazıları bu yoğunluğa ait. (L) Önemli olan "transfer şekli." Ne söylemeye çalışıyorlar? (T) Buraya 4'üncü yoğunluktan materyalize oldu. Uçarak gelmedi. ... Gökte oluşan iz, atmosferden giriş yaparken materyalize olduğunu gösteriyor. (L) Aslında durduğu yerde materyalize oldu, atmosfer ona doğru hareket etti. (T) Atmosferde görülebilir bir iz bıraktı... Belki de "UFO" terimini kullanmayı bırakmalyız.
C: Eğlenceli, değil mi?!
S: [Gülüşme ve sızlanmalar] (L) Tamam buradaki asıl mesele nedir? (T) "Transfer şekli." (L) Tamam, cisim boyut perdesinden geçti; zamanda yolculuk yaptı...
C: Neden 3'üncü yoğunluk açıklamaları arıyorsunuz? Gene ve onun arkadaşlarına mı katılmak istiyorsunuz?
S: (L) Orada gerçekten birşey olduğunu ve ordunun geldiğini ama hiçbirşey bulamadığını mı söylüyorsunuz?
C: Hayır.
S: (T) Tamam, "transfer modunu" ve bunun neden önemli olduğunu anlamaya çalışıyoruz. (L) Ordu o vakitte orada ne olacağını biliyor muydu?
C: Belki, ama bu sorguyla önemli bir ilgisi yok.
S: (L) Peki nedir? ... Kaza değil miydi? (T) Kaza olarak bildirildi, ama düştü mü yoksa indi mi bilmiyoruz. (J) Gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz. (L) Bu bir aracın yaptığı kaza mıydı?
C: "Kaza"yı tanımla.
S: (L) Yapmak istemediği birşey mi yaptı? [Gülüşme] ...
C: Düşünce formları kaza yapar mı?
S: (L) Sanırım yapmazlar. (J) Tamam! O araç bir düşünce formuydu; bizim yoğunluğumuza girdi ama ordu bir tır üzerinde birşey taşıdı. Ne taşıdılar? Daha doğrusu birşey taşıdılar mı?
C: Evet.
S: (L) Ne taşıdılar? (S___) Düşünce formu! [Gülüşme]
C: Üzgünüz! 64.000 dolarlık soru!
S: (L) Bunu yapmalarından nefret ediyorum. ...
C: Bunu yapmazsak nasıl öğreneceksiniz?
S: (J) Ne?
C: "Bunu" kendiniz yapın.
[ç.n. katılımcılar arasında geçen tartışma atlandı.]
S: (L) TR doğru birşeye yaklaşıyor mu?
C: Belki...
S: (T) Yani bu Philadelphia ve Montauk çalışmasının bir devamı mıydı?
C: Şimdi bu ilginç bazı sorular doğuruyor, değil mi?
S: (T) Evet. Bu olay 30 yıl önceydi!
C: Örtüyü kaldıranlar siz olmak mı istiyorsunuz?
S: (T) Evet! Örtü kaldırma işinde her zaman varım!
C: Bunun akıllıca olacağından emin misin?
S: (T) Bu soruların bazılarından bazı örtüleri kaldırmaya başlamazsak, çok fazla ilerleyemeyeceğiz. Bunu sürekli söylüyorsunuz ve sonra da bunun çok tehlikeli olduğunu söylüyorsunuz.
C: Asıl nokta bu değil. Gerçekleri kendiniz için öğrenmenizde bir sorun yok, ama bunu diğer herkes için de yapmak akıllıca mı?
S: (L) Bu da kesin yanıt alamayacağımız konulardan biri mi? BENİM gerçekleri öğrenmemde bir sorun olmadığını ama bunu size ifşa etmek isteyip istemediğimi vurguladılar herhalde... (L) Hayır, bence söyledikleri şey, diğer insanların bunu bilmek istemedikleri... (J) Veya hazır olmadıkları. (L) Eğer devlet gerçekten... ...
C: "Devlet" kim?
S: (T) Sanırım eğer gerçek devletin kim olduğuna dair bir isim listesi görseydik hiçbirini tanımazdık! Kesinlikle hiç ortaya çıkmadılar. (L) Pekala, şu ana kadar öğrendiğimiz şey şu ki, oradaki şey bir araç anlamında UFO değildi, ama devletin mekan-zamanda bir şeyler uçarmaya yönelik kendi küçük deneylerinden birinde oynadığı şeylerden biri olabilir... (J) Bu işte iyi değillermiş. (L) İşi berbat ettiler! Pekala, bir sonraki soru: ses çıkararak bir kaçırmaya direnç göstermek mümkün müdür? İçsel bir ses gibi?
C: Belirsiz.
S: (L) Okuduğum bir makalede çeşitli insanların, dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılmaktan korunmalarına yardım eden çeşitli teknikler kullandıklarını okudum. Bunlardan bir tanesi, içsel olarak yüksek perdeli düşünsel bir hımlama sesi çıkarmak, bir diğeri Mikail gibi meleksi ruhları çağırmak ve bir diğeri ise "Sadece hayır demek"miş ve bu insanlar bu şekilde kaçırılmaktan korunduklarını düşünüyorlar. Bu yöntemlerden herhangi biri etkili oluyor mu?
C: Potpuri.
S: (T) Potpuri, güzel kokulu kurutulmuş çiçekler...
C: Adaçayı, tuz, omm, sevdiğiniz başka herhangi bir ritüel?
S: (L) Yani hiçbiri işe yaramıyor mu? (T) Onları durdurmaz! Evin etrafına güçlü bir kalkan ve benzer şeyler koyuyorum, gene de geçiyorlar!
C: Burunlarınıza yeşil sivri biberler tıkarak hula hop dansı yapmaya ne dersiniz? [Son avaz kahkahalar]
[ç.n.: katılımcılar arasındaki tartışma atlandı.]
S: (L) Pekala, Linda Cortile olayı hakkında birşeyler okuyordum; yüksek bir apartman dairesinden kaçırıldığı söylenen kadın. Javier Perez de Cuellar, badigardları ve şoförünün de bu kaçırılmaya şahit oldukları söyleniyor. (TF) Birleşmiş Milletler diplomatı. (L) Bu olaya tanıklık eden kişi gerçekten Javier miydi?
C: Evet, ama sadece o değil.
S: (L) Yani başkaları da mı vardı? Sanırım ikisi, o adamın badigardlarıydı ve bir tanesi bu olaydan sonra çok anormal davranışlar göstermiş. Bu anormal davranışa neden olan şey neydi? ...
C: Basit bir şok.
S: (L) Yani olayı kaldırmakta zorlandı. Bu olayda kitlesel bir kaçırma varmış gibi görünüyor çünkü civardaki birkaç kadın aynı gece aynı zaman sürecinde kaçırıldıklarını ve hatta araca alınırken sokakta yürüyen diğer kadınları gördüklerini iddia ediyorlar. Bu gerçekten kitlesel bir kaçırma mıydı?
C: Bazıları histeriydi.
S: (L) Kitlesel kaçırmalar hiç oluyor mu?
C: Açık.
S: (L) Linda Cortile bu hikayenin herhangi bir kısmını uyduruyor mu?
C: Açık.
S: (T) Budd Hopkins bu olayın hikayesiyle ortaya çıkacak mı?
C: Açık.
S: (L) Geçenlerde Dr. Hulda Clark isimli bir kadının yazdığı bir makaleyi okudum. Belirli varyasyonlar olmakla birlikte tüm kanserlere neden olan şeyin parazitler olduğunu iddia ediyor.
C: Hayır.
S: (L) Eğer Hulda Clark'ın söylediği şey değilse, kanserin nedeni nedir?
C: Pek çok neden var.
S: (L) Bunu sormamın nedeni şu; TG kolundaki ağrı nedeniyle test için Houston'a tekrar gitmek zorunda kaldı. Bu işaret, kanserin tekrarlanmaya doğru gittiğini mi gösteriyor?
C: Evet.
S: (L) Bu durumda yapılabilecek herhangi birşey var mı? [Tom, kendisinin ve Frank'in yalnız çalışmasını öneriyor ve Laura parmaklarını tabladan çekiyor.]
C: Açık.
S: (S___) Yaptığım çalışmalarda insanların bedenleri üzerinde çok sayıda spiralleme yaptığımın farkına varıyorum. Çok iyi sonuçlar alıyorum ama saat yönünde ve saat yönünün tersinde spiralleme yapma arasındaki farkın ne olduğunu merak ediyordum.
C: Bu konuda dikkatli ol!
S: (S___) En iyisi bunu bir daha yapmayayım! (L) Hayır, sadece dikkatli olmanı söylediler. (S___) Peki saat yönü ile saat yönünün tersi arasındaki fark nedir?
C: Bu konuda daha fazla şey öğrenmen gerekiyor.
S: (S___) Nasıl öğrenebilirim? (Tom Frank'a) Planşetin hareketini hissediyor musun? Parmaklarından geçen enerjinin planşetin hareketine etki ettiğini hissediyor musun? (F) Hayır, parmaklarımın herhangi bir hareket ürettiğini hissetmiyorum. (L) Hayır, bu noktada hiçbirimiz hiçbirşey hissetmiyoruz. Ama bu, parmaklarımızın planşete etki etmediği anlamına gelmiyor. Tamamen bilinçdışı.
C: Enerji akışına ihtiyacımız var.
S: (L) Sanırım farklı insanların enerji akışlarına ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar veya hareketin, hepimiz üzerinden gerçekleşen bir enerji akışıyla sağlandığını. Planşetin herkesin parmakları arasında tablanın dışına fırladığı durumlar oldu. Soracağın başka birşey Sue? (S___) Evet, az önce sorduğum hususla ilgili eğitimi nereden alabilirim?
C: Bak, dinle, açık!
S: (L) Tamam, benim üzerimde deney yapabilirsin!
C: Dikkatli olun.
S: (S___) Bunu yapmanın herhangi bir tehlikesi var mı?
C: Belki.
S: (T) Bunun sebebi spiral hareketin, kişi için aşırı güçlü olabilecek bir enerji akışı yaratması mı?
C: Yakın.
S: (T) Bu teknik daha önce kullanıldı mı?
C: Evet.
S: (T) Şu anda S___'den başka herhangi biri kullanıyor mu?
C: Evet.
S: (T) Bu bölgedeki biri mi?
C: Açık.
S: (L) Başka herhangi bir soru? (TF) Son defasında dağ rüyasını sormuştum. Babamın "M" harfile ilgili rüyalarının arkasında herhangi birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum. M harfinin onu sürekli korkuttuğu ve sürekli tekrarlanan rüyalar. (L) Bunu sormuştun ve sanırım onlar da bunun savaşla ilgili olduğunu söylemişlerdi.
C: Açık.
S: (L) Kapatmadan önce sorusu olan? (T) Yaşadığımız saldırının amacı neydi? (L) Amaç mı?
C: Bunu yanıtlamıştık.
S: (T) Bu celsede mi? (L) Transkriptlerde. (J) Evet. Transkriptlerde var, okudun mu? Bana çok ilginç geldi. Sizin celse yaptığınızdan haberim yoktu ve tam "TR'nin iletişim kurması gerekiyor." dedikleri zaman biz telefon ettik. (L) Tüm bu konu...
C: Keşfetmenizi bekliyor.
S: (L) O celsede, saldırının amacının grubu parçalamak olduğunu ve tüm saldırıların esas olarak inanca yönelik olduğunu söylediler. O kısmı okudun mu? (T) Evet, ama pek birşey anlamadım. (L) Eğer geri dönüp olayların kalıplarına bakarsak, tüm saldırıların inanca yönelik birer saldırı olduğunu göreceğimizi söylediler.
C: Evet.
S: (T) Hangi inanca saldırıyorlar?
C: Açık. Keşfedin.
S: (T) Bilgi toplama süreciyle ilgili birşeyi öğrenmem mi engelleniyordu?
C: Bunu keşfetmek sana kalmış.
S: (L) Kendi kendine ortaya çıkacak. (T) Grup üzerinde bir saldırı değildi. Büyük bir fark yaratacak şekilde benim üzerimde yapılan bir saldırı da değildi. Bir saldırısı alıştırması mıydı? (T) Veiled Prophet Ball'da maskenin arkasındaki kişi kimdi? Yakında St. Louis'de bir baloları daha var. (TF) Kostümlü biri mi? (TF) Baloya başkanlık ediyorlar.
C: Victor Moeller.
S: (TF) Bu ben doğmadan öncesi. (J) İsim vermiş olmaları ilginç! (TF) Bundan daha net bir yanıt alamazdım! 1958'deydi.
C: İyi geceler.
________________________________
19 Temmuz 1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV
S: (L) Bağlantı gerçekleştiğinde "Hazırım" diyerek belirtin. Hazır mısınız?
C: Evet. [Konumsal ayarlamalar yapıldı.]
S: (L) Bu akşam birkaç sorumuz var. Kiminle birlikteyiz?
C: Sürekli isim istiyorsun. Unutma, şu andaki iletişim modunun özellikleri ve gereklilikleri farklı, ve isimle tanımlama gereksiz.
S: (L) Bu iletişim biçiminin protokolü nedir?
C: Protokol doğru kelime değil. Protokol sınırlandırma düşündürüyor. Burada sınırlama yok. Yalnızca farklı bir iletişim modu.
S: (L) Neden şu anda aktarımda bir zorluk varmış gibi görünüyor? [Frank çok düşük sesle ve yavaşça konuşuyor.]
C: Bu yalnızca senin algın.
S: (L) Normalde ses güçlü ve net olmaz mı?
C: Senin algın, fakat bu iletişim şekli kullanılarak yapılan daha önceki celselerde olduğu gibi, celse ilerledikçe ses daha güçlü ve daha anlaşılır hale gelecektir. Ayrıca olası sorunlardan biri, ses dalgası yollarındaki fiziksel blokajlar olabilir.
S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?
C: Yolun önündeki fiziksel engeller. [Yastıklarla bazı ayarlamalar yaptık.]
S: (L) Şimdi daha iyi mi?
C: Sonuçlara karar verecek olan sizsiniz.
S: (L) Pekala. İlk sorumuz: Önceki bir celsede kaçırılma süreci ile ilgili bilgiler verdiniz. Bazı ayrıntıları anlattınız. Şimdi öğrenmek istediğimiz şey şu; eğer ruhlarımız bedenlerimizden kaçırılıyorsa ve dördüncü yoğunlukta remolekülerizasyon için bir kalıp olarak kullanılıyorsa, ruh orijinal bedene geri konduktan sonra dördüncü yoğunluktaki remolekülerize edilmiş klon beden orada kalıyor mu?
C: Hayır, bu mümkün değil.
S: (L) Yani bizi kaçırdıktan sonra herhangi birimizin bir kalıbını veya klonunu tutmuyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Pekala. Dördüncü yoğunluktan bizi etkilemeye yönelik herhangi bir süreç kullanılıyor mu?
C: Bu belirsiz bir soru.
S: (L) Herhangi bir KH varlıklığının, bizimle doğrudan temas haline olmadığı halde bizde fiziksel veya zihinsel veya duygusal sorunlara neden olma yeteneği var mı?
C: Elbette.
S: (L) Bu nasıl yapılıyor?
C: Çeşitli yöntemler kullanılıyor.
S: (L) En sık kullanılan yöntemleri tanımlayabilir misiniz?
C: Bu uygulanabilir bir soru değil.
S: (L) Nasıl yani?
C: Matematiksel hesaplama yoluyla belirlenebilecek bir sıklık yok.
S: (L) Yani herhangi bir anda herhangi ve tüm yöntemler kullanılabilir, öyle mi?
C: Doğru.
S: (L) Bunun nasıl yapıldığıyla ilgili bir veya iki örnek verebilir misiniz?
C: Pek çok yöntem var: çok yüksek frekans düzeyindeki ses dalgası manipülasyonları bunlardan biridir.
S: (L) Bu çok yüksek ses frekanslarındaki ses dalgaları ne yapıyor?
C: Beyin dahil olmak üzere bireyin bedenindeki kimyasal dengeleri değiştirebilir. Bu kimyasal dengesizlikler yoluyla sıkıntı yaratılır.
S: (L) Bu çok yüksek frekanslı ses dalgaları, belirli telkinler taşır mı?
C: Mesajlar yüksek frekanslı ses dalgalarında taşınmaz. Şu anda tamamen farklı bir yöntemden bahsediyorsun.
S: (L) Bize bu yöntemi tanımlayabilir misiniz?
C: Bu sizin için çok karmaşık ve yorucu olur, ve zihinsel kapasitelerinizin algılayabilecenin ötesinde bir yöntem daha var.
S: (L) O yöntem nedir?
C: Bu sizin algılayabileceğiniz bir bilgi olmadığı için yeterli bir yanıt olasılığı yok.
S: (L) Anlamıyorum. Algılama yeteneğimizin ötesinde bir yöntem daha olduğunu söylüyorsunuz ve...
C: Doğru. Eğer algılayamazsanız nasıl kavrayabilirsiniz?
S: (L) Belki anlamamıza yardımcı olursanız algılayabilir ve kavrayabiliriz.
C: Bununla ilgili en iyi benzetme, iki yaşındaki bir çocuğa yüksek matematiği anlatmaya çalışmak olur. Bu mümkün mü?
S: (L) Çok akıllı bir çocuksa, belki.
C: Peki iki yaşındaki bir çocuğa ileri matematiği doğru bir şekilde öğretmek mümkün olur muydu?
S: (L) Eğer iki yaşındaki çocuk çok parlaksa.
C: Şimdi duruma geçersiz koşullar ekliyorsun.
S: (L) Şunu sorayım: eğer tartışılabilir birşey değilse, algılanamaz ve açıklanamaz birşeyi neden belirtiyorsunuz?
C: En azından belirtilebiliyor, değil mi?
S: (L) Peki bunu nasıl belirtelim?
C: Aynen verildiği gibi.
S: (L) Eğer neyden bahsettiğimizi bilmiyorsak, bunu nasıl ifade edebiliriz?
C: Aynen açıklandığı gibi. Sizin algılayamadığınız bir yöntem daha var. Bunu bu şekilde belirtmek mümkün değil mi?
S: (L) Eğer belirtmekten kastettiğiniz şey sadece algılamadığımız bir yöntem daha olduğunu yazmaktan ibaretse...
C: Aynen.
S: (L) Diğerleri gelip soracak: "Nedir o?" Ve bizim vereceğimiz bir yanıtımız olmayacak. Ne olabileceği ile ilgili yaklaşık bir tahminimiz bile olmayacak. Ve bu hiç tatmin edici bir durum değil.
C: Öyle mi? Peki ya bir zamanlar sadece soru olan diğer tüm yanıtlar?
S: (L) Onlar çok daha tatmin edici, çünkü bilgi haline geldiler.
C: Bilgi haline nasıl geldiler?
S: (L) Yanıtlanarak.
C: Yanıtlanmadan önce neydiler?
S: (L) Soru.
C: Doğru.
S: (L) Şimdi sorumuz şu: Diğer yöntem nedir?
C: Sizin için algılanabilir değil.
S: (L) Algılanamazlığının nedenleri nedir?
C: Bu da algılayamadıklarınız içinde. Bunun kendi kendinize incelemeye başlamanız gereken bir soru olduğunu anlamıyor musunuz? Bunu ancak bu şekilde, yani bir tohum ekerek, ve sonunda yanıta ulaşana kadar onu takip ederek yapabilirsiniz. Fakat yanıta ulaşmanız için, soruyla yanıt arasında çeşitli bilgilere ihtiyacınız var fakat şu andaki koşullar, bu ara bilgilerin verilmesi için uygun değil.
S: (L) Peki, başka bir konuya geçelim; ön-kodlanmış bilgi sinyalleri nasıl gönderiliyor?
C: Sorunu açıklar mısın?
S: (L) Bu son konudan önce ses dalgası odaklamasıyla mesajların gönderilebildiğinden bahsediyorduk.
C: Hayır, ses dalgası odaklaması, hisler, duygular vb'ni değiştirmek amacıyla beden ve beyin kimyasının değiştirilmesi için tasarlanır ve bu, zihinsel düşünce kalıplarının değiştirilmesine neden olabilir. Fakat mesajlar yüksek frekanslı ses dalgalarıyla gönderilmez.
S: (L) Nasıl gönderilirler?
C: Mesajlar, Serbest Biçimsel Görüntüleme denen bir yöntemle gönderilir.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Düşünce transferi anlamına geliyor.
S: (L) Peki bu nasıl yapılıyor? Hangi sıklıkla yapılıyor?
C: Yanlış kavram. Bu konuda "sıklık" gibi bir faktör yok. Yine ne yazık ki anlamadığınız bir yöntem söz konusu. Fakat, tüm sorulara yanıt aradığınız için, bunu açıklamanın tek olası yolu şunu söylemek: bir boyutta oluşturulan bir düşünce diğer bir boyuta, yani sizin boyutunuza gönderiliyor.
S: (L) Tamam. Belirli bir hedefe gönderilebiliyor mu?
C: Kesinlikle.
S: (L) Diğer boyuttaki varlıkların ruhlarımızı kaçırma veya bedenimizden zorla çıkarma yeteneğine sahip olduğunu söylüyorsunuz, peki ölüm sürecinde bedenden ayrılarak beşinci yoğunluğa giden ruh özümüzü manipüle etme yeteneğine de sahipler mi?
C: Hayır.
S: (L) Bu yeteneğe sahip değiler mi?
C: Hayır, fiziksel bedeninizin fonksiyonunun sona ermesi ve beşinci yoğunluğa girme süreci tek, yalnızca tek bir bir yolla gerçekleştirilir: özel olarak üçüncü yoğunluk ile beşinci yoğunluk arasında transfer amacıyla açılan bir kanaldan geçerek. Sizin terminolojizde gümüş kordon olarak tanımlanan şey, bu geçiş kanalına ihtiyaç duyulduğunda açılan kapalı bir hat gibidir. Bu oldukça kaba bir benzetmedir, fakat bunu tanımlamanın tek yoludur. Yani fiziksel beden sona erdiğinde, bu hat açılmakta ve ruhun doğal bir şekilde geçtiği bir kanal oluşturmaktadır. Fakat bu kanalın özelliklerinden biri şudur ki, hiçbir yoğunluk seviyesinden hiçbir güç bu kanalı kesinlikle delemez. Dolayısıyla, üçüncü yoğunluktan beşinci yoğunluğa transfer sürecindeki ruhlara hiçbir şekilde müdahale edilemez. Fiziksel bedendeki ruh uzantısının beşinci yoğunlukla her zaman bir bağlantısının olduğunun ve bunun "gümüş kordon" denen şey aracılığıyla olduğunun da belirtilmesi gerekir. Bu bağlantı, üçüncü yoğunluk ruhların beşinci yoğunluğa geçiş kanalı olarak her zaman mevcuttur. İhtiyaç duyulduğunda anında açılabilir. Açıldığında bir geçiş kanalı haline gelir. Ruh bu kanaldan geçer. Ve hiçbirşeyin müdahalesine maruz değildir. Bu bilinçli bir tasarım değildir; ikinci yoğunluk seviyesindeki, kendi bilinçli düşünce süreçleriyle kendilerini koruma yeteneğine sahip olmayan yaratıkların koruma mekanizmaları olarak tanımlanabilecek şeye benzer doğal bir süreçtir. Örneğin kaplumbağa, onu koruyan bir kabuk içindedir. Kabuk kamplumbağayı doğa koşullarına karşı korur. Gümüş kordon aracılığıyla beşinci yoğunlukla olan bağlantı buna benzetilebilir. Gümüş kordonun açılmasıyla oluşan kanaldan geçen ruha müdahale edilemez. Anlıyor musunuz?
S: (L) Evet, fakat neden bu kadar çok sayıda ruh bedenlerini terk ederken bu kanaldan geçmek yerine dünyada kalıyorlar ve diğer bedenlere ilişiyorlar? Bunun nedeni nedir?
C: Bu karmaşık bir soru, fakat en iyi yanıt, bunun üçüncü yoğunluk düzleminden ayrılmak istemeyen ruhların seçimiyle ilgili olduğudur. Bunu yapmanın tek olası yolu, fonksiyonu sona ermiş olan bedenden ayrılmış olmak, fakat halen üçüncü yoğunluk düzlemi içinde olmaktır, ki bu doğal değildir fakat yine de olabilmektedir. Sizin kaynaklarınızda hakkında çeşitli yanlış tanımlamalar bulunan bu tür durumlarda, gümüş kordon hala ruha ilişiktir fakat kanaldan ziyade bir kordon olarak durmaktadır. Ruh hala gümüş kordona bağlıdır fakat işlevi biten bedenden ayrılmıştır. Bunun sonucu, bir üçüncü yoğunluk beden birimi içinde olmaksızın üçüncü yoğunluk ortamının bilinçli bir şekilde farkında olmaya çok benzer bir durumdur. Anlıyor musunuz?
S: (L) Evet. Peki...
C: Ve ayrıca şunun da farkında olun ki, ruh fiziksel beden sınırlandırmalarından bir kez ayrıldığında, hala üçüncü yoğunluk düzleminde olsa bile zaman geçişi ilüzyonu ortadan kalkar. Dolayısıyla o ruh, herhangi bir zaman geçişi algılamaz. Bunu belirtmemizin tek amacı, bunun ne gibi anlamlara gelebileceği üzerinde düşünmenizdir.
S: (L) Tamam. Daha önce suçla ilgili bir tartışma yapmıştık. Suça karışmada rakamsal olarak siyah insanlarla beyaz insanlar karşılaştırıldığında, orantısal olarak siyahların suç eylemlerine çok daha fazla karıştığı veya beyazlardan daha negatif eğilimli oldukları gibi bir durum ortaya çıkıyor. Rakamlar gerçekten şaşırtıcı; siyahların suç işleme olasılığı, beyazlarınkinden sekiz kat daha fazla. Bunun sebepleriyle ilgili çeşitli açıklamalar kullanılıyor ama fakirlik ve ayrımcılık bu oran farklılığını açıklamaya yetmiyor gibi görünüyor. Çünkü pek çok diğer etnik gruplarla ilişkili fakirlik ve ayrım koşullarında böyle bir ilişki görünmüyor. Bu rakamlarla ilgili önemli birşey var mı? Bu durumla ilgili nedenler var mı?
C: Belki de bir seferde bir soru denemelisin.
S: (L) Siyahlar neden beyazlardan daha fazla suç işliyor?
C: Bu, basit bir şekilde yanıtlanmayacak kadar geniş spektrumlu bir kavram. Lütfen yeterli bir şekilde yanıtlanabilmesi için soruyu çeşitli parçalara bölmeyi dene.
S: (L) Soruyu parçalara nasıl bölebileceğim konusunda öneride bulunabilir misiniz? Zor bir konu mu?
C: Normalde prosedür bu değil, fakat tavsiyelerden biri, örneğin, öncelikle bireylerin suç işlemesine neden olan şeyin ne olduğunu sormak olabilir; ikinci olarak, bir bireyin ırkı ve uyruğu veya fiziksel durumu ile suç işleme eğilimi arasında bir ilişki var mı? Yani, bu geniş spektrumlu bir konu. Yeterli bir şekilde yanıtlanması için, çeşitli ardıl sorulara bölünmesi gerekir.
S: (L) Bireylerin suç işlemesine neden olan şey nedir?
C: Bu da pek çok yanıta sahip bir soru. Birini seçeceğiz ve üzerinde düşünmenizi isteyeceğiz. Cevaplardan biri, daha önce de belirttiğimiz gibi, çok yüksek frekanslı ses dalgalarının kullanılması yoluyla kan, beden ve beyin kimyasının değiştirilmesidir. Elbette, hayal edebileceğiniz gibi, bunun sonuçlarından biri, anti-sosyal davranış olarak tanımlayabileceğiniz şey olur. Bunu görmüyor musunuz?
S: (L) Görüyorum. Tamam, belirli bir ırk veya beden türüne sahip bir kişiyi, diğer ırk veya beden türlerinden olan kişilerle karşılaştırıldığında bu manipülasyona daha yatkın hale getiren şeyler var mı?
C: Bu, ırklar arasındaki fiziksel farklılıklar ve beden kimyası farklılıkları konusunu ön plana çıkarıyor ve bu, üçüncü yoğunluk varlık seviyesinde yeterince keşfedilememiş bir konudur. Örneğin sizin deyişinizle farklı "ırklar", bedenlerinde farklı kimyasal özelliklere sahiptir. Değil mi?
S: (L) Sanırım bu muhtemel.
C: Eğer buradan bir sonraki adıma geçersek, belki bir ırkın beyin kimyası veya kan kimyası, o ırkın duygularını, en azından alışık olduğunuz sosyal ortamda anti-sosyal davranış göstermeye neden olacak şekilde değiştirebilir. Ve bu, belirli bir ırkın bireylerinin, başka bir ırkın bireylerinden daha fazla suç işlemesinin nedenlerinden biri olabilir.
S: (L) Bu durumla ilişkili herhangi belirli kimyasallar var mı?
C: Tumoxifen.
S: (L) O nedir?
C: Hipofiz tarafından salgılanan bir hormon. Siyah olarak tanımladığınız ırkın bireylerinde bu hormonun yüksek yoğunlukta bulunduğunu göreceksiniz.
S: (L) Peki bu hormon bir bireyi bu yüksek frekanslı ses dalgalarına ve antisosyal davranış göstermeye karşı nasıl daha yatkın hale getiriyor?
C: Bu, bazı hususları atlayan bir soru ama bu soruyu yanıtlamanın en iyi yolu şu ki, bu hormon yüksek miktarda olduğunda, ve kişinin agresif yanı önplana çıktığında, tehlike seviyesine ulaştırmak için kişinin kimyasında çok fazla değişiklik yapılmasına gerek olmaz. Dolayısıyla, siyah ırktan olanlarda agresif veya antisosyal davranışlar daha kolay bir şekilde gerçekleştirilebilir.
S: (L) Beyaz, ispanik, veya doğulu ırkların bireylerinde de doğuştan veya sonradan bu hormonun yüksek miktarda bulunması mümkün mü?
C: Soru şu mu: "Siyah ırk dışındaki ırkların bu hormona yüksek miktarda sahip olan bireyleri var mı?" Her bir bireysel durum farklıdır. Önemli olan, yapıyı oluşturan ortalamalardır.
S: (L) Yani genel anlamda bu bizim "suç hormonu" diyebileceğimiz hormon, öyle mi?
C: Kesinlikle onlardan biri. Ama agresif davranış mutlaka suç davranışı anlamına gelmez.
S: (L) Doğru. Siyahlarda agresif davranışın genellikle suça çevrilmesine neden olan şey nedir?
C: Bu soru bu şekilde sorulduğunda yanıtlanamaz. Lütfen daha basit, temel bir soru sor.
S: (L) Keltik kökenli bireyler tarihsel olarak ve bariz bir şekilde oldukça agresifler, ama agresyonlarının sonucunda suç işleme oranları daha düşük. Bu neden böyle?
C: Elbette birden fazla yanıtı var. Herkesin kimyasal yapısı doğal ortamına dayalıdır. Siyah ırk, kökenleri olan coğrafyada binlerce, hatta milyonlarca yıldır yaşamış oldukları için, tumoxifen'in daha yüksek miktarda bulunmasının, o ortamda hayatta kalma için gerekli olduğu düşünülebilir. O ortamdan uzaklaştırılıp tamamen farklı bir kimyasal denge gerektiren bir ortama getirildiklerinde, bu hormonun yüksek miktarda olması, belirli bir veya iki türde agresif davranışın meydana gelmesine neden olabilir. Diğer ırk veya kültürlerin bireyleri çeşitli beyin kimyasallarını arttıran veya değiştiren herhangi uyarıcılara maruz kaldığında ise, bu durum ilgili toplumda daha kabul edilebilir olan davranışlara dönüştürülebilen cinste farklı bir agresif davranışın meydana gelmesine neden olabilir.
S: (L) Bu agresyonu veya suç hormonunu düşürmek veya başka davranışlara dönüştürmek için kimyasal olarak yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Bu oldukça karmaşık bir soru çünkü beyin kimyasına yapılacak herhangi bir müdahale, şu anki gelişim seviyenizde karanlığa ateş etmeye benzetilebilecek bir durumdur, çünkü konuyla ilişkili hususların tümünü bilmiyorsunuz. Dolayısıyla, bu soru bu şekilde sorulduğunda yeterli bir şekilde yanıtlanması çok zordur.
S: (L) Bu sorunun basit bir şekilde yanıtlanmasını sağlayacak şekilde sokulabileceği başka herhangi bir biçim var mı?
C: Bu, soruyu soranın karar vermesi gereken birşey. Açıktır ki yanıt evettir, fakat bu soruyu nasıl ifade etmen gerektiğini soruyorsan, bunu senin için yapamayız, çünkü bu öğrenme sürecinin bir parçası. Soruları nasıl sormanız gerektiğini söylersek, bu sizi elinizden tutup götürmek gibi olur, değil mi?
S: (L) Evet. Bu agresif davranışın azaltılmasında siyah ırkın bireylerine yardımcı olmak için yapılabilecek basit, pratik bir şey var mı?
C: Neredeyse imkansız sorular sormaya devam ediyorsun. Bunun bir evet-hayır kadar basit birşey olmadığını anlaman gerekiyor. Bu çok zor bir soruyu çok basit bir şekilde yanıtlamak gibidir ve bu işe yaramaz çünkü burada konuyla ilişkili pek çok husus var. Bunu çözmeye çalışmanın işe yaramayacağı kadar çok sayıda zorluk var. Görünüşe göre bunun, örneğin basit bir şekilde bir aşı oluşturup siyah ırkın tüm bireylerinin aşı için sıraya koyulabileceği bir durum olmadığını anlamıyorsun. Böyle bir şeyi ciddi bir şekilde düşünmenin bile ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyor musun? Böyle bir şeyi sadece önermenin bile toplumun her köşesinden ne kadar çok tepki toplayacağını? Açıktır ki bu, sizin zaman ölçümünüzle daha sonra, 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçiş gerçekleştiğinde halledilecek bir sorundur. Dağa geri geri tırmanmanın bir anlamı yok. Eğer bu sorunu bu kadar basit bir şekilde çözmeye çalışsaydın, yapmaya çalıştığın şey bu olurdu.
S: (L) Pekala. İmparator Konstantin'in gördüğü ve Hristiyan olmasına ve Hristiyanlığı imparatorluğuna empoze etmesine neden olan vizyonun ardında neyin olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Bu sorunun yanıtı temel olarak şudur ki, üçüncü yoğunlukta tekrar ortaya çıkma öncesi beşinci yoğunlukta gerçekleşen bir planlama sürecinde İmparator Konstantin'in böyle birşeyi yapması onun için kaderleştirildi.
S: (L) Konstantin'in hüküm sürdüğü bölgelere Hristiyanlığı empoze etmesinin aynı zamanda Karanlık Çağlar'ı getirdiği gerçeğinin bir önemi var mı?
C: Muhtemelen.
S: (L) Bunun hakkında herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Hayır.
S: (L) Mason Önlüğü'nün temsil ettiği şey nedir?
C: Ne anlamda?
S: (L) Eski Mısır hiyerogliflerinde ve oymalarında, önlük giyen yüksek rahipler resmediliyor ve yüzyıllardan beri devam eden pek çok gizli topluluklarda inisiyelerin önlük giydiği durumlar var. Bu önlükler ya beyaz kumaştan ya da koyun derisinden. Önlüğün anlamı nedir? Neden önlük?
C: Sadece ritüelden doğan bir gelenek.
S: (L) Bu geleneğin aslı neydi? Önlük giymek neyi temsil ediyordu?
C: Belki en iyi şekilde, negatif veya kötü ruhlara karşı korunma çabası olarak tanımlanabilir.
S: (L) Tamam, SV ve ben tüm geçmiş ceslelerimiz üzerinde bir araştırma yaptık ve diğer insanlar celselere düzenli olarak gelmeye başladıktan sonra bu kaynaktan alınan "size bağlı, açık, belki, yakın" ve buna benzer yanıtların sayısının arttığını, hatta ikiye katlandığını gördük. Daha önceden verilen türde bilgilerin seviyesinde ve türünde büyük bir azalma gerçekleştiğini gördük. Bunun nedeniyle ilgili birşey söyleyebilir misiniz?
C: Buna verebileceğimiz en iyi yanıt şu: herhangi bir olağan kanallamama celsesine katılan bireylerin sayısı arttıkça, elbette zihinsel enerjiler ve düşünce dalgaları da daha fazla çatışan yapıda oluyor ve tabii ki gözlemciler için gereksiz olan çatışmalardan sakınmak için yanıtların da dikkatli bir şekilde verilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bazı doğru yanıtların yanıtı alanlar için ağır sıkıntıya neden olabileceği hissedildiğinde veya bilindiğinde, bazı soruların yanıtsız bırakılması daha iyidir. Bu nedenle, bazen soruların ya geçilmesi gerekir ya da her bir bireyin ilgili sorulara kendilerine en uygun gördükleri yanıtları vermesi gerekir.
S: (L) Yani buna göre bilgi almaya en elverişli durumu oluşturmak için mevcut bireylerin sayısını azlatmak ve böylece çatışan düşünce kalıbı miktarını sınırlandırmak gerekiyor.
C: Olası bakış açılarından biri.
S: (L) Bilgi almak mutlak bir açıklık durumu mu gerektiriyor?
C: Hayır, gerektirmiyor ama kesintisiz bir akışla mutlak bilgi almak için öyle bir durum gerekir. Fakat bu tür durumlar üçüncü yoğunlukta çok nadirdir.
S: (L) Bana öyle göründü ki, bilgi aldığımız yaklaşık ilk altı ayda bilgiler ve yanıtlar çok daha açıktı. Öyle görünüyor ki, soru sorduğumda soruyorum çünkü cevabın şekli ile ilgili bir beklenti içinde olmaksızın verilecek yanıtı gerçekten duymak istiyorum. Bu hayatımda yaptığım çok sayıdaki çalışmalardan şunu anlıyorum ki, yanıtları anlayabilecek durumda değildim ve susup dinlemeye hazırdım. Diğer insanlar soru sorduğunda, görünüşe göre çoğu zaman sadece kendi zihinlerinde zaten oluşturmuş oldukları yanıtları doğrulamak için soruyorlar.
C: Bu senin bakış açınla doğru bir algı, fakat tanımladığın bu önyargı, çeşitli soru ve yanıt fırsatlarında üçüncü yoğunluktaki tüm herkesin o ya da bu seviyede suçlanabileceği birşey. Eğer yanıtları daha derinlemesine incelersen, daha az insanın mevcut olduğu celselerde bile bilgi dağıtımına yönelik açıkık veya istekliliğin derecelerinin değişkenlik gösterdiğini görürsün.
S: (L) Doğru. Önyargıların miktarını sürekli azaltmaya, bilgiyi duymaya istekliliği arttırmaya ve yanıtın ne olacağı ile ilgili önyargılı kavramları bırakmaya çalışacağım. İlk aşamalarda elbette gelen yanıt türlerini ve ölçütleri test ediyor ve inceliyordum ve sanırım ilginç bir şekilde, uyguladığım az ya da çok katı test etme sürecine rağmen, daha çok kişinin olduğu sonraki celselerle karşılaştırıldığında ilk celselerde daha iyi ve daha tam yanıtlar verildi.
C: Mümkün.
S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?
C: Bunu önceki yanıtta tanımladık. Katılımcıların sayısı arttıkça, açıktır ki önyargı fırsatları da artmaktadır.
S: (L) Pekala, yakın bir zamana nörolog Dr. Cincent DiCarlo'ya gittim. Dr. Di Carlo oldukça canlı bir tepki gösterdi ve öyle olmadığını bilmesine rağmen sanki benimle daha önce karşılaşmış olduğunu hissettiğini söyledi. Onunla aramda çok güçlü bilinçaltı bir psişik etkileşim oldu gibi görünüyor. Bunun nedeniyle ilgili bir ipucu verebilir misiniz?
C: Burada karmik bir etkileşim olmuş olabilir.
S: (L) Gelecekteki etkileşimler de bundan etkilenecek mi?
C: Açıktır ki bunu bulmak sana bağlı.
S: (L) SV ile konuşuyorduk ve tedaviyle ilgili olarak benim için ne yapabileceği konusunda kafası karışmış durumda. Yardımcı olabilir misiniz?
C: Bu elbette çok karmaşık bir durum, fakat olasılıklardan biri olarak, geçmişteki faaliyetlerden kaynaklanan çeşitli farklı faktörlerin neden olduğu fiziksel stresler, sinir kanalları üzerinde etki etmiş olabilir. Örneğin belki kol-bacak ve vücut uzantıları kasları etrafında yara dokusu oluşumu, sinir merkezinden vücut uzantılarına giden doğal elektrik akışını bloke etmiş olabilir. Bu, ilgili kanalların elektrik unsurlarından mahrum kalmasına ve dolayısıyla da oksijensiz kalmasına neden olabilir. Bu durumun hafifletilmesi zordur çünkü çeşitli adımlar gerektiriyor. En iyi öneri, hasarın giderilmesine yönelik olarak yararlanılan çeşitli programlar yoluyla sağlığın aşamalı fakat sürekli bir şekilde geliştirilmesidir.
S: (L) Geri döndürülebilir bir hasar mı?
C: Geri döndürülebilir. Fiziksel bedenin tamamı veya bir kısmı işlevini yitirene kadar tüm hasarlar geri döndürülebilirdir.
S: (L) S___'nin şu anda kullandığı çeşitli teknikler yardımıyla dokulara ve elektrik akımlarına yönelik yaptığı tedaviler faydalı mı?
C: Faydalı, fakat fazlasına ihtiyaç duyulması çok muhtemel. Tam iyileşmenin sağlanması için daha fazla tedavi faaliyeti türünün gerektiğini kastediyoruz.
S: (L) Peki ana sorun yara dokusu mu?
C: Yara dokuları dahil olmak üzere, nöronların uygun bir şekilde ateşlenmesini bloke eden ve bunun sonucunda da oksijenlenmenin engellenmesine neden olan tüm blokaj türleri.
______________________________
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|